Yazar: George Jahn | AP 24 Haziran 2017
Çeviren: Ercan Caner | Sun Savunma Net, 1 Temmuz 2017
21 Nisan 2017 tarihinde çekilen fotoğrafta, başı kapalı kadınlar Viyana caddelerinde yürürken görülmektedir. Avusturya hükümeti, birçok durumlarda çifte vatandaşlığı yasaklamakta ve Avusturyalılaştırma süreci tamamlandığında, bütün yeni vatandaşların eski pasaportlarını bırakmalarını istemektedir. Fakat Türkiye ile Avusturya arasındaki gerilim yükselirken, Türklerin hedef alındığı açık bir şekilde görülmektedir. Daha önce, çift pasaport taşıyanlar sadece tesadüf eseri tespit edilebilirken, politikacılar şimdi çift pasaportlu Avusturya vatandaşlarının belirlenmesi için organize faaliyetler yürütülmesini talep etmektedirler. (Ronald Zak,file/Associated Press)
VİYANA — Mükemmel Tirol[1] aksanı ile Mehmet Altın, Alplerde yer alan bu Avusturya eyaletinin yerlisi gibi görünmektedir. Fakat onlarca yıl önce bu sakin dağ köyüne gelen Altın, Avusturya hükümetinin, kendisi gibi illegal olarak Türk ve Avusturya pasaportu taşıyan binlerce göçmene uyguladığı sıkı tedbirler nedeniyle Avusturya vatandaşlığını kaybedebilir.
Altın’ın problemi, bazı yönlerden, ülkedeki en kalabalık göçmen grubu olan Türklerin, ülkeye gelişlerinden yıllar sonra dahi Avusturya vatandaşlığını benimsemeyi reddetmeleri yönündeki algıdır. Bu tür korkular, göçmenlerin ülkenin değerlerini tehdit ettiği yönündeki daha Büyük Avrupa endişelerinin bir parçasıdır.
Fakat birçok durumlar için çifte vatandaşlığı yasaklayan ve yeni Avusturya vatandaşlarının eski pasaportlarından vaz geçmelerini gerektiren yasa, vatandaşlığa kabul sürecinde yanlış insanları cezalandırıyor olabilir. Ehrwald köyünün diğer sakinleri, Türkiyeli bir Kürt olan Mehmet Altın’ı kendilerinden biri olarak kabul etmektedirler.
50 yaşındaki kayak öğretmeni, kayak yaparken veya dağ turlarında herkes gibi kendisini evinde hissetmektedir. Ve kâğıt üzerinde Müslüman olmasına rağmen, Altın’ın Avusturyalı ve sonrasında Alman eşlerinden olan altı çocuğu Türkçe dahi bilmeyen Katolik’tir.
Altın, yasaya karşı gelen birisi olmaktan ziyade bir kurban olduğunu ifade etmektedir. Türk yetkililerin, Türk vatandaşlığını iptal etme taleplerini yerine getirmediğini, Tirol eyaleti hükümetinin de karışıklıktan sorumlu olan Türkiye ile olan davasıyla ilgili dokümanları reddederek ona karşı bir karar aldığını ifade etmektedir.
Yasa dışı olarak çift pasaport taşıyanlara sıkı tedbirler uygulanmasından yana olanlar, Türkiye’de Nisan ayında yapılan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yetkilerini artıran referandum sonuçlarının birçok Türkün Avrupa Birliği’nin demokratik ideallerini (Hukukun Üstünlüğü, İfade Özgürlüğü ve Güçler Ayrılığı) benimsemediğini ortaya çıkardığını öne sürmektedirler. Referanduma katılan Avusturyalı Türklerin %70’den fazlası cumhurbaşkanın yetkilerinin artırılması lehinde, EVET oyu kullanmıştır.
Başları örtülü Türk kadınları zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan için 23 Haziran 2013 tarihinde Viyana’da düzenlenen bir mitingde görülürken. Aynı tarihte Avusturya’nın başkentinde düzenlenen diğer bir mitingde ise yüzlerce insan İstanbul Gezi parkı eylemcilerini desteklemek maksadıyla bir araya toplanmıştır. Foto: EPA
Avusturya geneli için istatistikler mevcut olmasa da Tirol’deki yetkililer yaptıkları açıklamada, özellikle son yıllarda, her yıl çoğu Türk olan yaklaşık 30 kişinin, illegal olarak ikinci bir pasaport taşımaları nedeniyle Avusturya vatandaşlığının ellerinden alındığını açıklamaktadır. Fakat ikinci bir pasaport taşıyanlar bugüne kadar sadece tesadüfler eseri belirlenebilmekte, politikacılar ise artık bunların organize faaliyetler ile belirlenmesi gerektiğini ileri sürmektedirler.
Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisinin Avusturya kanadına dayandırdıkları rakamlara göre oy kullanma hakkı olan Türk seçmenler 2015 yılında yapılan parlamento seçimlerinde 48.000’in biraz üzerinde oy kullanmıştır. Bunun anlamı, 18 ve 18 yaşından büyük olan yaklaşık 106.000 Avusturya vatandaşının Türk olduğudur.
Avusturya hükümetinin 2016 yılı istatistiklerine göre ise bu rakam sadece 93.000’dir ve bunların 13.000’i Avusturya hükümetinin bilgisi dışında Türk pasaportu da taşıyor olabilirler.
Anne ve babasından biri Avusturyalı diğeri yabancı olan çocuklar her iki ülke vatandaşlık ve pasaportunu muhafaza edebilmektedir. Yine de aşırı sağcı Özgürlük Partisi yetkilisi Herbert Kickl, Avusturya vatandaşlığı alırken Türk pasaportlarını bırakan ve sonra da Türk vatandaşlığına gizlice tekrar başvurarak Türk pasaportu alan binlerce insanın olduğundan bahsetmektedir.
Kickl, Türk vatandaşlarının Avusturya vatandaşlığına kabul edilmesinin sınırsız olarak durdurulması çağrısını yapmakta ve bugüne kadar Özgürlük Partisinin göçmenlik karşıtı tutumuna ilgi göstermeyen diğer partiler de bu konuda çoğunluk partisinin görüşlerine katılmaktadır.
Sol eğilimli yeşiller partisinden Peter Pilz ise elinde Nisan ayında yapılan cumhurbaşkanlığı referandumunda oy kullanan ve Avusturya pasaportlu Türkler ile doğrulanabilecek 100.000 Türkün isim listesinin olduğunu ve bunu henüz yetkililere teslim etmediğini ifade etmektedir. Merkezi Halkçı Partiden İçişleri Bakanı Wolfgang Sobotka da yasa dışı olarak ikinci bir pasaport taşıyanların Avusturya vatandaşlığının geri alınmasının yanı sıra, bunlara çok büyük para cezaları ve diğer cezai tedbirler uygulanmasını önermektedir.
Altın, bütün bu gelişmeleri Özgürlük Partisinin bu sonbaharda yapılacak ulusal seçimler öncesinde ilk sıraya yükselmesine yardım eden göçmen karşıtı duyguları istismar etmeye yönelik çabalar olarak görmektedir. 1995 yılından beri Avusturya vatandaşı olan Altın, çift vatandaşlığının Türk yetkililerin hatası olduğunu gösteren kanıtları paylaşmaya hazır durumdadır.
Salzburg Türk Konsolosluğuna ait 1996 tarihli bir doküman, Altın’ın Türk vatandaşlığını kaybettiğini göstermektedir. Hala Türk vatandaşı olduğunu öğrenmesi sonrasında Türk İçişleri Bakanlığından talep ettiği 2002 tarihli bir doküman da o tarih itibari ile Türk vatandaşlığını kaybettiğini göstermektedir. Ve Avusturya pasaportunda, Türk vatandaşı olmayanların pasaportlarına basılan düzinelerce vize damgası da bulunmaktadır.
Fakat Tirol eyalet yetkilileri bütün bu dokümanları kabul etmemektedirler. Geçtiğimiz ay kendisine gönderilen bir yazıda, bilerek Türk pasaportunu muhafaza ettiği gerekçesiyle Avusturya vatandaşlığından çıkarıldığı kendisine bildirilmiştir.
Tirol yetkilileri ayrıca, Altın’ın, eski vatanının bilgisi dışında onu tekrar Türk vatandaşlığına geri almış olabileceği yönündeki iddiasına da ‘‘Türk yetkililerin hangi nedenlerle eski vatandaşlarını gizlice veya zorla Türk vatandaşlığına geri aldıkları açık değildir’’ ifadeleriyle itiraz etmektedir.
Yetkililer Altın’a, Türk vatandaşlığından çıktığına emin olduklarında tekrar Avusturya vatandaşlığına başvurabileceğini ifade etmektedir. Bunun anlamı, yıllar önce olmayan zorlu Almanca ve diğer testlere tabi tutulmaktır. Uygulanacak testler daha az asimile edilmiş Türkler için bir sorun oluşturabilir, fakat Altın açısından bir problem teşkil etmemektedir.
Fakat Altın, yeniden Avusturya vatandaşlığına başvurmanın suçu kabul etmek anlamına geleceğini ifade etmektedir. Bunun yerine, politikacıların kendi sırtından popülerlik kazanma mücadelesi olarak tanımladığı karara mahkeme yoluyla itiraz edeceğini belirtmektedir.
Altın, Ehrwald’da yaşayan diğer insanların desteğine güvenebilir. Tirol eyaleti sakinlerinin yabancıları şüpheyle karşıladıkları bilinmektedir, köyün belediye başkanı Hohenegg, Altın’ı ‘‘uyum sağlamamış fakat gerçek bir yöre sakini’’ olarak tanımlamaktadır.
Copyright 2017 The Associated Press. Bütün hakları saklıdır. Bu yazı yayınlanamaz, radyo ve TV yayımı yapılamaz, yeniden yazılamaz veya dağıtılamaz.
Çevirenin Notları: Türkler Avusturya’da misafir işçi olarak çalışmaya, iki ülke arasında 1964 yılında imzalanan bir anlaşma sonrasında başlamışlardır. 1971 yılından sonra Türk ve Kürt politik mülteciler de Avusturya’ya gelmeye başlamışlardır. Avusturya’da 1973 yılından itibaren yabancı işçi politikası değişmeye başlamış ve çalışma ile oturma müsaadelerini düzenleyen yasalar 1975, 1992, 1997 ve 2006 yıllarında giderek daha sınırlayıcı hükümler içerecek şekilde uygulamaya koyulmuştur. 1970’li yıllardan itibaren, Avusturya’da yaşayan ve çalışan Türkler, aile birleşimi yoluyla Avusturya vatandaşlığı almak üzerinde yoğunlaşmışlardır. Avusturya’da yaşayan Türklere 11 Eylül 2001 ve 2005 yılındaki Madrid ve Londra bombalı terör saldırıları sonrasında saldırılar ve ırkçı şiddet artmaya başlamıştır. Türk erkek ve kadınlarına iş ve ev edinmelerinde ayrımcılık uygulanmaktadır. Özellikle kadınlarda ve ikinci nesil gençler arasında yüksekokul bitiren Türklerin sayısı azdır. Erkek işçilerin eşi olan Türk kadınlarına çalışma izni genellikle verilmemektedir. Çalışma izni olan başı örtülü Türk kadınlara çalışanlar tarafından ayrımcılık yapılmaktadır (http://minorityrights.org/minorities/turks/) sitesinden derlenmiştir.
Sonradan şiddetli tepkiler üzerine istifa etmek zorunda kalan AKP Avusturya Teşkilat Sorumlusu Mahmut Koç’un, Anayasa Referandumu öncesinde Avusturya’nın Salzburg kentinde yaptığı konuşma aşağıdadır.
‘‘Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cuma günü seçim startı vermesiyle, seçim çalışmalarına başladık. Dün Bregenz’e bugün Salzburg’a geldik. Şu anda parti propagandası dışında, Türkiye’nin geleceği için çıktık yola.
Burada herhangi bir siyasi propaganda yapmayacağız.
Parti propagandası değil, vatan ‘‘ümmet’’ meselesi, Türkiye’nin geleceği için çok önemli! Elimizden geleni yapmalıyız, şu iki aylık sürede gecemizi gündüzümüze katalım. Ev ziyaretleri, tanıtım olsun.
Eğitim başkanımız, Anayasa ile ilgili vereceği bilgileri, anlatırsınız. Kafa karışıklıkları var! ‘‘Diktatör’’ gibi, ‘‘Tek kişi’’ gibi, inşallah Ramazan Başkanımız anlatacak. Siz de devam anlatırsınız. Mesele AKP değil, vatan meselesi. O yüzden elimizden geleni yapalım.
Eğer, bu seçimde kötü bir sonuç alırsak, Allah vermesin ‘‘Türkiye’de iç savaş çıkar.’’
Bizim Avrupa’da olmamız da önemli değil, güçsüz bir Türkiye olduğunda, 20 yıl önceki Bulgaristan’daki Türklere döneriz’’
Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi, Avusturya’da yaşayan ve ekmek paralarını kazanmak için çaba gösteren Türklerin birçok sorunu bulunmaktadır. Yıllardır bütünleşmeye çalıştığımız Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile yaratılan yapay sorunlar ve gündemler bu insanların sorunlarını giderek daha da karmaşıklaştırmakta ve yaşadıkları ülkelerdeki konumlarını giderek daha da zorlaştırmaktadır.
[1] Başkenti Innsbruck olan 12.640 km² yüzölçümü ve yaklaşık 740.000 nüfusa sahip eyalet.