COVID-19 hastalığının çocuklar açısından neredeyse sıfır risk oluşturduğu göz önüne alındığında ve bilimsel kanıtlara dayanarak epidemiyolog ve araştırmacı Paul Elias Alexander tehlikeli bir oyun oynandığını ve sağlıklı ve dayanıklı olan bağışıklık sistemlerinin zayıflatıldığını ifade etmektedir.
Yazar: Paul Elias Alexander, Ph. D. The Defender, 28 Ekim 2021
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 29 Ekim 2021
Yayınlanan kanıtlar kesindir: Sağlıklı çocuklarda COVID-19 hastalığından kaynaklanan ağır hastalık veya ölüm riski neredeyse sıfırdır. Kanıtlar ve istatiksel verilere dayalı bu gerçek, aslında 19 aydır bilinmektedir. COVID-19 aşılarının küçük çocuklar için taşıdığı riskler sağlayacağı faydalara açıkça daha ağır basmaktadır. Aşağıda sunulan kanıtlar, COVID-19 aşılarının neden çocuklar için uygun olmadığı ve bu hastalığa karşı doğal olarak bağışık olduklarından neden ‘‘TAM AŞILANMIŞ’’ olarak kabul edilebileceklerini açıklamaya yardımcı olabilirler.
Çocukların Zaten Aşılanmış Sayılmaları İçin Beş Neden
1. Virüs, enfekte edeceği hücrelere girmek için ACE-2 reseptörlerini kullanır ve ACE-2 reseptörleri çocukların potansiyel olarak üst solunun yollarındaki nazal epitelde sınırlıdır.
Bu durum çocukların neden daha ilk etapta enfekte olma olasılıklarının daha düşük olduğunu, virüsü diğer çocuklara ve yetişkinlere yayma ve hatta ağır şekilde hastalanma olasılıklarının düşük olduğunu kısmen açıklamaktadır. Amerikan Tabipler Birliği Dergisinde yayınlanan bir araştırmada belirtildiği gibi çocukların üst yutak bölgesinde biyolojik moleküler organ yoktur.
Çocuklarda görülen COVID-19 vakaları tanımlanmış vakaların %2’sinden daha azını oluşturmaktadır. Çocuklar arasında ağır akut solunum sendromu COVID-19 hastalığı düşük risk nedeninin; hastalığa neden olan virüsün konak hücre girişi için kullandığı anjiotensin dönüştürücü enzim-2’nin (ACE-2) çocuklardaki farklı ekspresyonundan kaynaklandığı varsayılmaktadır.
Spike proteini ve ADN: ACE-2 reseptörü sağlığımız için önemli bir proteindir. Organizmamız için son derece olumlu ve hayati görevleri olan bir enzimdir. Kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur ve hepsinden önemlisi, özellikle bedenimizdeki iltihaplanmaya karşı mücadele için çok önemlidir ve COVID-19 iltihaplı bir patolojidir. Virüs kendisini sağlığımız için çok önemli olan ACE-2 proteinine bağlar. Virüsün bağlandığı ACE-2 proteini artık iltihap önleyici rolünü kaybetmiştir. Bu başka bir enzim olan ACE ile bir dengesizlik oluşturur. ACE-2/ACE dengesizliğinin sonucu ise hiper iltihaplanmadır.
Çocuklar ve yetişkinlerin nazal epitelindeki (tabaka) ACE-2 gen ekspresyonu araştırıldığında, küçük çocuklarda sınırlı sayıda nazal ACE-2 reseptörleri olduğu görülmüştür. SARS-CoV-2 virüsünün bu doğal koruma mekanizmasını atlayarak ve aşı yoluyla omuz adalesine girerek, aşının taşıyıcı RNA’sı ve sıvı nano parçacık içeriği ve aşı tarafından oluşturulan diken (spike) proteini, kan damarlarının endotel tabakasına zarar verebilir ve ağır alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
(1) Çocuklarda soğuk algınlığı ile ilişkili korona virüs, yaygın korona virüsler ve SARS-CoV-2 arasındaki çapraz reaktif T hücre bağışıklığı ve çapraz reaktif antikor bağışıklığı ve çocukların burun mukozasında ACE-2’nin az olması nedeniyle bir miktar koruma sağlayabilir. (2) Çocuklarda Tip I alveolar hücrelerde (AEI) azaltılmış TMPRSS-2 bulunur. (3) Çocuklarda koruyucu Th-2 bağışıklığı bulunmaktadır. (4) Çocuklarda; IL-4, IL-5 ve IL-14 (örneğin çocukluk çağı astımı) dâhil olmak üzere Th-2 sitokinleri tarafından eozinofiliye karşı şaşırtıcı bir koruma bulunmaktadır. (5) Çocuklar daha düşük seviyelerde iltihaplı sitokin üretirler, IL-6 üretimi yaşla birlikte artar.
2. Çocukların üst solunum yollarındaki önceden aktive edilmiş antiviral doğuştan gelen bağışıklık, erken SARS-CoV-2 enfeksiyonunu (bulaş) kontrol etmek için çalışır ve çocuklarda, SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı yetişkinlere nazaran daha güçlü bir antiviral tepki bulunmaktadır.
Yukarıda da ifade edildiği gibi çocuklarda görülen COVID-19 vakaları tanımlanmış vakaların %2’sinden daha azını oluşturmaktadır. Ayrıca, yetişkinlerle aynı enfeksiyon riskine tabi olmalarına rağmen, çocuklarda ağır vakaların oluşma riski de yetişkinlerle karşılaştırıldığında önemli ölçüde azdır. COVID-19 vakalarında ölümlerin yaşla birlikte arttığı da tespit edilmiştir.
Bağışıklık-epitelyal hücre etkileşimlerinin incelenmesi sonucunda, özellikle enfeksiyondan önce yetişkinlere kıyasla çocuklarda daha güçlü bir bağışıklık-epitelyal hücre çapraz iletişimi olduğunu ortaya çıkarmıştır.
3. Bir kişi aşılandığında veya doğal yollardan enfekte olduğunda, bu, humoral bağışıklık belleğini kodlamanın anahtarı konumundaki B hücrelerinin oluşumunu, doku dağılımını ve klonal evrimi yönlendirmektedir.
NEWS MEDICAL LIFE SCIENCES web sitesinde paylaşılan ‘‘Milder COVID-19 in children may be due to higher memory B cells responses to SARS-CoV-2 – Çocuklarda daha hafif COVID-9 vakaları, SARS-CoV-2’ye daha yüksek bellek B hücre tepkilerinden kaynaklanıyor olabilir’’ başlıklı makaleden alıntıdır. Fotoğraf: Kateryna Kon / Shutterstock.
Science dergisinde yayımlanan son araştırmalar, COVID-19 salgınından önce çocuklardan alınan kan örneklerinde; çocukların kanının SARS-CoV-2’ye bağlanabilen bellek B hücrelerine sahip olduğunu göstermektedir.
Bu araştırma, erken çocukluk döneminde soğuk algınlığı korona virüslerine maruz kalmanın güçlü ve etkin rolünü ortaya koymaktadır. Bu, soğuk algınlığına neden olan önceki korona virüslere (çapraz reaktivite/çapraz koruma) T hücresi hakkında araştırma yapan Mateus ve diğerleri tarafından da desteklenmektedir.
Science dergisinde yayımlanan ‘‘Shared B cell memory to coronaviruses and other pathogens varies in human age groups and tissues – Korona virüsler ve diğer patojenlere karşı paylaşılan B hücre hafızası insan yaş grupları ve dokularına göre değişir’’ başlıklı çalışmada humoral bağışıklık tepkilerinin çocuklar ve yetişkinlerde farklılıklar gösterebildiği, örneğin çocukların HIV-1 virüsüne karşı nötralize edici antikor elde etmek için daha fazla B hücre klonu kullandığı ifade edilmektedir. Çocuklarda ağır akut solunum sendromu enfeksiyonunu takiben yetişkinlere oranla daha hafif semptomlar görüldüğü bunun da potansiyel olarak viral reseptör ekspresyonu ve bağışıklık tepkilerindeki farklılıklardan kaynaklandığı dile getirilmektedir.
4. Geçmiş araştırmalara dayanan başka bir çalışma, çocukların virüsü daha kolay nötralize edebilmesinin nedeninin T hücrelerinin nispeten daha sade olması olduğunu ileri sürmektedir.
Araştırmacılar, çocukların T hücrelerinin çoğunlukla eğitimsiz olmaları nedeniyle, yeni virüslere karşı çok daha güçlü bir tepki oluşturmak maksadıyla daha hızlı ve atak bir şekilde immünolojik olarak yanıt verebildiklerini ve optimal olarak farklılaşabileceklerini savunmaktadır.
Penn Today web sitesinde yayımlanan ‘‘Bazı çocuklardaki bağışıklık sistem tepkisi yaşlılarda COVID-19 tedavisini etkileyebilir’’ başlıklı makaleden alıntıdır.
Araştırmada; çocuklarda SARS-CoV-2 bulaşı klinik belirtilerinin yetişkinlerden farklı olduğu ve çocuklarda nadiren ağır solunum semptomları görüldüğü vurgulanmaktadır. Özellikle yaşlı ve hipertansiyon ile diyabet problemi olan yaşlılarda yüksek ölüm oranlarının görüldüğü ifade edilmektedir.
5. Çocuklar ve yetişkinler SARS-CoV-2 bulaşına karşı çok çeşitli ve farklı bağışıklık sistemi tepkileri sergiler, bu da onların COVID-19 hastalığından neden çok daha az hastalık veya ölüm oranlarına sahip olduklarını açıklamaya yardımcı olmaktadır.
Science Translational Medicines dergisinde yayımlanan bir Yale Üniversitesi makalesi; COVID-19 salgının ilk günlerinden bu yana bilim insanlarının virüs bulaşmış çocuklarda iyileşme oranının yetişkinlere oranla çok daha iyi olma eğiliminde olduğunu gözlemlediğini ifade etmektedir.
Sağlık Yetkilileri COVID-19’un Çocuklar İçin Neredeyse Hiç Risk Oluşturmadığını Biliyorlar
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (Centers for Disease Control and Prevention), Sağlık Ulusal Enstitüleri (National Institutes of Health) ve ABD Gıda ve İlaç İdaresi (U.S. Food and Drug Administration) çocuklar için herhangi bir risk olsa da bunun minimum düzeyde olduğunu çok iyi bilmektedir.
Henry Cantlin’e (12) 14 Mayıs 2021 tarihinde COVID-19 aşısı uygulanırken, Philadelphia. Fotoğraf: Jim Z. Rider / Zuma Press.
Çocukların bulaşı diğer çocuklara ve yetişkinlere yayma (evde bulaşma çalışmalarında görüldüğü gibi) veya virüsü eve götürme ya da hastalanma ve/veya ölme risklerinin çok düşük olduğu açıktır ve bu küresel bilimsel kanıtlara dayanmaktadır.
Çocukların COVID-19 hastalığını ağır geçirme riski daha düşüktür ve çocuklar bu hastalığa karşı çok daha az savunmasız durumdadır ve SARS-CoV-2 virüsünü yayma olasılıkları da çok düşüktür.
Bütün bunlar, sıfıra yakın yayılma ve hastalık/ölüm riski olan çocuklar üzerinde herhangi bir toplu aşılama ve enjeksiyon ve hatta klinik denemelerin kontrendike, etik dışı olduğu ve potansiyel olarak önemli zararlarla bağlantılı olduğu anlamına gelmektedir.
John Hopkins araştırmacılarından oluşan bir ekip, kısa süre önce ABD’de virüsten etkilenen 18 yaş altında yaklaşık 48.000 çocuk üzerinde yaptıkları inceleme sonrasında sağlıklı çocuklarda sıfır COVID-19 kaynaklı ölüm vakası tespit ettiklerini açıklamıştır. Ancak Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri nedense bu verileri dikkate almamaktadır.
Ekip lideri Dr. Marty Makara, ekibinin Nisan-Ağustos 2020 tarihleri arasında kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan FAIR Health ile birlikte yürüttükleri, COVID-19 teşhisi koyulan 18 yaş altındaki 48.000 çocuk üzerinde yaptıkları çalışmanın sonunda; lösemi gibi önceden tıbbi sorunları olmayan çocuklar arasında ölüm oranının ‘‘sıfır’’ olduğunu bulmuştur.
Derinlemesine İncelemeler ve Bulgular
Dr. Makara ve ekibinin yaptığı çalışmaya dayanarak çocuklarda COVID-19 riskinin çok düşük olduğu ortaya çıkarılmıştır. Çocuklara COVID-19 aşılarının uygulanmaması yönündeki argümanların desteklenmesi maksadıyla; özellikle 36 ilçede yapılan ve aşılanmış insanların virüsü yayabileceğini gösteren Wisconsin Eyaleti çalışmasındaki kanıtlar esas alınarak, çocuklarda COVID-19 riskinin neden düşük olduğu bilimsel dokümantasyon (moleküler/biyolojik) ile gösterilmek istenmiştir.
Çalışma, 232 COVID-19 vakasının 158’inin (%68) aşılanmamış kişilerde meydana geldiğini ve tam aşılanmış 225 kişiden 156’sında da (%69) vakaların görüldüğünü ortaya çıkarmıştır.
Wisconsin eyaletinde yürütülen çalışma mevcut aşıların Delta varyantlarında işe yaramadığını ve aşılanmış ve aşılanmamış insanlar arasında enfekte olma, kolonileştirme, taşıma ve bulaştırma açısından bir fark olmadığını ortaya çıkarmıştır. İngiltere, İsrail ve ABD’de elde edilen kanıtlara göre mevcut aşılar hiper baskın Delta varyantına karşı hiçbir işe yaramamakta ve Delta varyantı aşılara karşı nasıl başarılı olacağını öğrenmektedir.
Charlotte B. Acharya ve arkadaşları ile ve Kasen K. Riemersma ve ekibi tarafından basım aşamasındaki çalışmalara göre; aşılananlar da aşılanmamışlara benzer yüksel viral yükler göstermektedir ve aşılanan insanlar da aşı olmayanlar kadar eşit derecede bulaşıcıdırlar.
Önde gelen bir İsrailli sağlık yetkilisi aşılanmış insanların ciddi vakaların %95’ini ve COVID-19 ile ilgili yeni hastaneye yatışların %90’ını oluşturduğunu açıklamıştır. Benzer bir durum, aşılananlar arasında yeni enfeksiyon ve vakaların bildirildiği ABD’nin New York kentinde de görülmektedir.
Bütün bu verilerden sonra, bu kadar düşük risk altındaki çocuklara COVID-19 aşılarını uygulamanın faydası nedir? Bizzat aşılar çocuklara zarar vermeyecek midir?
Bütün bunlar ne alama geliyor?
Küçük yaşlarda ve doğuştan gelen güçlü bağışıklığa sahip çocuklara COVID-19 aşıları yapılmamalıdır. Dr. Geert Vanden Bossche çocukların doğuştan gelen bağışıklıklarının onları büyük ölçüde koruyacağını ve nüfus düzeyinde bulaşma baskısını seyrelterek bir tür sürü bağışıklığını sağlayacağını, toplu aşılamanın ise çocukları çok daha bulaşıcı varyantların yayıcıları yapacağını iddia etmektedir.
Geert Vanden Bossche; nüfusun büyük bir bölümünün virüsün ortadan kaldırılmasını garanti etmeyecek şekilde aşılanmasıyla birlikte alınan önleme ve sınırlama tedbirlerinin nötrleştirici antikorlar başarısız olduğundan ve virüsü elimine edemediğinden, virüslerin enfekte olan insanlardan yayılmaya devam edeceğini ve viral bağışıklık kaçışını teşvik edeceğini ileri sürmektedir.
Hastalığa yakalanan çocuklar çoğunlukla hafif ile orta şiddette semptomlar geliştirmekte ve sonuç olarak geniş ve uzun ömürlü bir bağışıklık geliştirerek toplumun sürü bağışıklığına katkı sağlamaktadırlar.
Çocuklar rahat bırakılmalı ve kesinlikle toplu aşı uygulanmamalıdır. Okullarına gidebilmeli ve büyük ölçüde özgür bir yaşam sürmelerine izin verilmelidir. Bağışıklık sistemlerinin çalışmasına, öğrenmesine ve mücadeleyi sürdürmesine fırsat verilmelidir.
Tehlikeli bir oyun oynanmakta ve zaten sağlıklı ve güçlü olan bağışıklık sistemleri boş yere zayıflatılmaktadır. COVID-19 hastalık riski çok düşük olan çocuklardan uzak durulmalı ve yüksek risk gruplarına odaklanılmalıdır.
Güvenlik problemleri çözülene kadar bütün COVID-19 aşılarının insanlara uygulanmasına ara verilmeli, çocuklara bu aşıların uygulanması söz konusu dahi edilmemelidir.
Çocuklara aşı zorunluluğu dayatması getirilir ise ebeveynler çocuklarını, ömür boyu sakatlık ve ölüm riskleri nedeniyle okuldan almalıdırlar.
Çevirenin Notları: Bu makalede ifade edilen görüşler Paul Elias Alexander’e aittir ve Children’s Health Defense sitesinin görüşlerini yansıtmamaktadır. Dr. Alexander doktora dercesine sahiptir. Epidemiyoloji alanında deneyimli ve klinik epidemiyoloji, kanıta dayalı tıp ve araştırma metodolojisi alanlarında öğretim deneyimlerine sahiptir. McMaster Üniversitesi’nde kanıta dayalı tıp ve araştırma yöntemleri konusunda geçmişte ders vermiştir. Dünya Sağlık Örgütü – Pan Amerikan Sağlık Örgütü’nde COVID-19 pandemik kanıt sentez danışmanı ve Sağlık ve İnsan Hizmetleri’nde (HHS – Health and Human Services) COVID-19 pandemi politikası üst düzey danışmanı olarak görev yapmıştır.
Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiş, referans olarak verilen makalelerden kısa alıntılar yapılmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.