Anıtkabire giriş öncesinde üzerleri aranan askerler.
Foto:http://www.mynet.com
Yazan: Ercan Caner, 31 EKim 2016
Tarihte bütün bir vatanı, çok üstün düşman kuvvetleri karşısında son bir avuç toprağına kadar karış karış kahramanca ve namusluca savunmuş ve yine varlığını koruyabilmiş ordular görülmüştür. Türk Ordusu o cevherde bir ordudur. Yeter ki ona komuta edenler, komuta edebilme vasıflarına sahip olabilsinler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Orduya emir komuta edenler, kendi çıkarlarını birinci planda tutmaya devam ettiği ve kendilerini korumayı tek hedefleri olarak görmeye devam ettikleri sürece, fotoğraftaki görüntüler daima karşımıza çıkacaktır.
36 yıl şerefle üniformasını giydiğim Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, Anıtkabir’e girerken üzerlerinin aranmasını kabul etmiyorum. Bir asker, sorulduğunda kimliğini göstermek zorundadır, ama tören üniformalarını giyerek, bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrine ziyarete giden askeri personelin üstlerinin metal dedektörler ve meslektaşlarının elleri ile aranması kabul edilemez.
Bir Mehmetçik, ölüme giderken komutanının emirlerini kayıtsız ve de şartsız dinleyecek ise, öncelikle ona saygı duymalıdır. Bu kural, emir komuta zinciri içerisindeki bütün astlar için geçerlidir. Komutanınna saygısını kaybeden ast sorgulamaya başlar, sorgulama önce üstlere, sonra da kuruma olan saygının yitirilmesi anlamına gelir. Oysa askerlikte, savaş alanında emir sorgulanmaz, sorgulanırsa yenilgi kaçınılmazdır ve çok acımasız olur.
Fotoğrafta üstleri aranırken görülen askerler, savunma mekanizmalarına sığınarak; kendilerini askeri personelin aradığı ve bunun o kadar da büyütülecek bir şey olmadığı kandırmacasına sığınıyor olabilirler. Belirli bir saatte Anıtkabir’de tören üniformalarını giyerek yer alma yönünde bir emir almış ve bu emrin gereğini yerine getiriyor da olabilirler. Ama neler olup bittiğinin farkına vardıktan sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi huzuruna, ARANMIŞ olarak çıktıklarında neler hissettiklerini de merak ediyorum. Ve bütün askerlere Atatürk’ün aşağıdaki satırlarda yazan sözlerini hatırlatmak istiyorum:
Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir: Biri millet kararı, diğeri en elim ve en güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla lâyık olma niteliği kazanan ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye güvenir. Arkadaşlar! Kumandamız altında bulunan ordular, gerçekten kahramanlığına güvenilir ordulardır. Bu ordular tarihte benzeri görülmemiş kahramanlıklar, fedakârlıklar göstermiştir. Şanlı zaferler kazanmıştır. Millet ve memleketin gerçekten minnet ve teşekkürüne hak kazanmıştır.
Arkadaşlar, Türkiye en zayıf zannolunduğu bir zamanda en kuvvetli olduğunu ispat etmiştir; ordusu sayesinde! Ordumuz vatan içinde zafer kazanmıştır. Bu hâdise Türkiye’nin fevkalâde gücüne, yüce kararlılığına ve ölmez varlığına en belirgin delildir. Düşmanın vatan içine girmiş olması, düşman lehine birçok durum ve sebepler doğurur. Bütün bu güçlükleri aşarak düşmanı vatan içinde mağlûp etmek, mahvetmek başlı başına bir varlık, büyük bir kuvvet eseridir. Vatan içerisinde mağlûbiyetin sonucu son derece fecidir, tehlikelidir. Bu gerçeği doğrulayan yakın ve uzak tarihî örnekler çoktur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu