savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Ankara
2°C
Karla Karışık Yağmurlu
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazartesi Açık
1°C
Salı Parçalı Bulutlu
3°C
Çarşamba Çok Bulutlu
4°C

İkinci Cinayet İşlenmesin

İkinci Cinayet İşlenmesin

İkinci Cinayet İşlenmesin

MÜYESSER YILDIZ, Sincan 3 Nolu Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, G4 Blok, 03 Temmuz 2020

Ülkemizde hepimizin gözleri önünde bir hukuk cinayeti işlendi.

İddia edildiği gibi “suça” konu üç yazımla devletin güvenliğini tehlikeye atmadığım (çünkü o yazılar halen yayında);

Şüpheli Astsubay E.B’den hiçbir gizli bilgi ve belge temin etmediğim,

Suçüstü halinin, açık ve yakın bir tehdidin söz konusu olmadığı,

Kaçma ihtimalim bulunmadığı halde tutuklandım.

Yani devlet, ayan beyan “hürriyetimi tahdit” suçu işledi.

Bunun öncesinde bir suç daha işlendi. Sadece benim değil, oğlumun bilgisayarlarına ve cep telefonlarına da el konuldu. Konuldu; ama “dijitallere el koymak” amacıyla geldikleri halde uzman personel olmadığı gerekçesiyle imajlarını almadan, poşetlere doldurup götürdüler.

Bilgisayar mühendisi olduğu için oğlumun işi, geleceği söz konusuydu. Bu yüzden daha ben gözaltındayken en azından onun bilgisayarlarının imajının alınıp iade edilmesini istedik.

“Hemen.” dediler.

Dört günlük gözaltı süremle birlikte tamı tamına 24 gün geçti; hala bir haber de iade de yok.

İki ihtimal var.

İlki, işi uzatarak haksız, hukuksuz tutukluluğumun devamlılığını sağlamak ve iddianameyi alabildiğine geciktirmek.

Kurtlar kuzuyu yemeye karar vermiş bir kere, neylersin!..

İkinci ve asıl endişe verici ihtimal ise yeni bir hukuk cinayetine imza atılması, yani bilgisayarlara “suç” unsuru olacak bir şeyler yüklenmesi.

Astsubay E.B. “itirafçılığı” kabul etmiş…

İncelemeyi, önce beni sonra gazeteci-yazar Saygı Öztürk’ü hedef gösteren bir bakana bağlı birimler yapacak…

Siz olsanız, siz de şüphelenmez ve endişelenmez misiniz?

Ha, bu haliyle o dijitallerin delil değeri kaldı mı?

Eğer ülkemizde kanunlar halen geçerli ve Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 134 yürürlükte ise;

Kesinlikle hayır!..

Ama ne önemi var; işler delille değil algıyla yürütülmüyor mu?

Koca devlette bu dijitallerin imajını sağlıklı bir şekilde alacak kimse kalmadıysa ODTÜ’den Göktürk Üçoluk ve ekibi (2011’de FETÖ’nün bilgisayarım üzerinden yaptığı kumpası da onlar çözmüştü) ile Koray Peksayar, Tuncay Beşikçi, Cem Say üstatlardan istirham ediyorum; şu işe bir el atıp yardımcı olsunlar.

Halen hukukun ve vicdanının sesini dinleyebilen hakimler ve savcılar başta olmak üzere meslektaşlarım ile özellikle hukukçu siyasetçilerden de bir istirhamım var:

İlgililere, “Ne bekliyorsunuz?” diye sorulsun.

Bu işlerde de boynuz kulağı geçermiş misali “FETÖ”yü geçmelerine izin verilmesin. Malum, onlar önceden bilgisayarlara bir şekilde erişip “suç delilleri” yükler, sonra “Bulduk.” derdi.

Kendim için değil, adalet ve hukuk devleti olma adına bu çığlığı atıyorum:

FETÖ hukuku ve kumpasları daha fazla kurumsallaştırılmasın!..”

Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezavindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.