Yazar: Ellen R. Wald, Forbes, 15 Haziran 2017
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 9 Ağustos 2017
Kürtler, Irak, Türkiye, İran ve Suriye’de yaşayan farklı bir etnik gruptur. Son 35 yılda, Kürtleri Arap ve Türk milliyetçiliği için tehdit olarak gören Saddam Hüseyin ve Türk hükümeti tarafından büyük acı ve işkencelere maruz kalmışlar ve son zamanlarda da İslami Devlet terör örgütü ve Assad’ın Suriye’si ile savaşmak zorunda kalmışlardır. Kürtler uzun bir süreden beri bağımsızlık hayali ile yaşamaktadırlar, fakat daha güçlü olan komşuları, özellikle de Türkiye, kuzey Irak topraklarında bağımsız bir Kürt devleti kurulmasının, ülkedeki %15-20 oranındaki Kürt nüfusun resmi olarak ayrılma talebinde bulunmasına yol açacağından korkmaktadırlar.
2005 yılından beri kuzey Irak topraklarındaki Kürtler, Kürdistan Bölgesel Yönetimi altında, yarı otonom bir şekilde kendi kendilerini yönetmektedirler. Kürdistan Bölgesel Yönetimi cesur bir adım atarak, 25 Eylül 2017 tarihinde Kürt bağımsızlığı için bir referandum yapılacağını ilan etmiştir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Kürt nüfusun büyük çoğunluğa sahip olduğu kuzey Irak topraklarında, bölge teknik olarak Irak’a ait olsa da otonom bir yönetim sürdürmektedir.
Bununla birlikte, geleceğin potansiyel Kürt devletinde, Erbil kentindeki Kürt hükümeti, Bağdat yönetiminin kontrolü altında olan Irak’tan ilave bazı toprakları da talep edebilir. Yeni Kürt devletinin kontrolü altında kalabilecek yerleşim birimleri arasında, halen İslami Devlet terör örgütüne karşı yürütülen mücadele kapsamında Kürt Peşmerge kuvvetlerinin işgali altında olan Kirkük, Khangin, Sinjar ve Makhmor kentleri de olabilir.
25 Eylül 2017 tarihinde yapılacak referandum, çatışmaların yıllardır sürdüğü fakat sınırların 1922 yılından günümüze kadar değişmediği Orta Doğunun haritasını yeniden çizebilir. Birleşmiş Milletler (BM) hiçbir şekilde bu referanduma müdahil olmayacağını açıklamıştır. Referandum, özellikle Türkiye ve Suriye ile üzere siyasi ve diplomatik problemlere neden olabilir. Kurulacak bir Kürt devleti bunun yanı sıra, küresel petrol pazarını da önemli ölçüde değiştirebilir.
Bağdat yönetimi ile yapılan anlaşmaya göre; Kürdistan Bölgesel Yönetiminin, Irak’ın petrol kaynaklarının sadece %6’sını kontrol etmesi öngörülmüştür. Bununla birlikte, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, halen Kirkük kenti ve çevresindeki petrol yataklarını kontrolü altında tuttuğundan, bu oran şimdiden %20’ye çıkmış durumdadır. OPEC verilerine göre Irak’ın toplam petrol rezervi 142,5 milyar varildir. Yapılacak olan referandumda sınırları belirtilen bağımsız Kürdistan, yaklaşık olarak 28,5 milyar varil petrol ile Nijerya’nın hemen üzerinde, dünyadaki en büyük petrol üreticisi ülkeler arasındaki yer alacaktır.
Bu büyüklükteki petrol kaynakları Kürt halkına bağımsızlıklarını kazanmasında da yardımcı olabilir. İslami Devlet terör örgütü ile yürütülen savaşta büyük bir deneyim kazanan askeri birlikler, etkileyici petrol kaynakları ve potansiyel olarak canlı bir Kürt hükümeti ile Kürtlerin bağımsızlık iddiasının; Türkiye, İran ve Suriye gibi komşuları itiraz etse de dünya tarafından dikkate alınmaması oldukça zor olacaktır. Böylesine büyük petrol kaynakları üzerinde kontrolünü kaybetmek istemeyen OPEC, şimdiden bağımsız Kürdistan devletini tanımaya oldukça isteklidir. Büyük petrol kaynaklarının Bedir Tugayları veya İslami Devlet gibi petrol kaçakçılığı yapan yarı askeri organizasyonlar yerine bağımsız bir Kürdistan devleti tarafından kontrol edilmesi de çok daha tercih edilebilir bir seçenektir. Bu durum, Kürtlerin ulusal bağımsızlık taleplerinin gerçekleştirilmesine yardım edecektir. Küresel petrol pazarı açısından da petrol yataklarının bağımsız Kürdistan devletinin kontrolü altında olması çok daha iyi olacaktır.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve tamamen yayın kuruluşu ve yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. Yazının çevrilmesi ‘‘Sun Savunma Net’’ web sitesi ve çevirenin, yazıda ifade edilen görüşleri paylaştığı anlamına gelmemektedir. Yazının çevrilmesinden maksat yaklaşmakta olan 25 Eylül 2017 referandumu ile ilgili olarak bir durumsal farkındalık yaratmaktır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı R4bia işaretinin anlamı kendisine göre; tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek vatandır. AKP’nin eski kurucularından olan, yeni HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ise R4bia işareti yaparak, R4bia işaretinin bundan sonra kendilerine ait olduğunu ve anlamının, dört vazgeçilmezleri olarak tanımladığı; demokrasi, özgürlükler, adalet ve eşitlik olduğunu ifade etmektedir.