Ercan Caner, Ankara-Türkiye, 23 Kasım 2016
“Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zaman aşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir.”
Partisinden ilişiği kesilmeyecek, kırk yaşını doldurmuş, yüksek öğrenim yapmış ve milletvekili seçilme yeterliliğine de sahip bir vatandaş olarak, halk tarafından seçilecek ve 2019 yılından itibaren 2X5 olmak üzere 10 yıl daha ülkeyi yönetmeye aday olan ilk başkan/güçlendirilmiş cumhurbaşkanı/partili cumhurbaşkanı adayımız, bir son dakika hamlesiyle, muhalefet partilerinin şiddetle karşı çıktığı, fakat AKP’nin çoğunlukta olduğu yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve yürütme organı AKP hükümeti tarafından Türk milletine dayatılan, son derece büyük bir yanlışı, son derece yerinde bir zamanlamayla ve son derece başarılı bir şekilde engelledi.
“Görevi, sorunlara çözüm üretmek olan siyaset kurumunun, bu önemli toplumsal sıkıntının çözümüne yönelik arayış içinde olmasından daha tabii bir durum yoktur. Ancak, söz konusu kanun tasarısının görüşmeleri esnasında başlayan tartışmanın, kamuoyunda çok farklı tepkilere, eleştirilere, önerilere neden olmasının, konunun yeniden ele alınmasını gerektirdiği açıktır. Hükümetin toplumun değişik kesimlerinden gelen eleştiri ve önerileri dikkate alarak, geniş bir mutabakat içerisinde bu sorunu çözmesinde büyük fayda görüyorum.” Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan dâhil AKP’liler tarafından desteklenen, AKP’nin önergeyi veren milletvekillerini hararetle savunduğu, cinsel istismar suçlarında mağdur ile failin evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesini öngören ve gece yarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan önerge, genel kurula getirilme öncesinde cumhurbaşkanının müdahalesiyle geri çekildi.
Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil edecek olan başkan adayı; anayasanın uygulanması, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetme işinde ne kadar başarılı olduğunu herkese açık ve net bir şekilde göstererek, başkanlık için ne kadar uygun bir aday olduğunu bir kez daha ispatlama şansını yakaladı ve bu fırsatı kaçırmadı.
Peki, Türk siyasetçi, orta öğrenimini İstanbul Erkek Lisesinde tamamlayan, dış politika danışmanı, komşularla sıfır sorun politikasının yılmaz savunucusu, Özgür Erdem’e Stratejik İflas kitabını kaleme aldıran STRATEJİK DERİNLİK kitabının yazarı, Beykent Üniversitesi’nde senato üyeliği ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanlığı görevlerini yürüten, yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi ve Siyaset Bilimi alanında yapan, uluslararası ilişkiler uzmanı, yönetimindeki AKP’nin kurulduğundan beri en fazla oy (% 49.34) almasını sağlayan genel başkan, yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi Kamu Yönetimi alanında yapan, akademisyen ve büyükelçi, Harp Akademisi’nde misafir öğretim üyeliği yapan, eski dış işleri bakanı, doktorasını Boğaziçi Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında tamamlayan, eski başbakan vekili, Malezya Uluslararası İslam Üniversitesinde yardımcı doçent olarak çalışan, AKP’nin ikinci genel başkanı, Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul Belediye Başkanlığı yıllarından tanıyan, Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde akademik elemanlık yapan, Abdullah Gül ile 1980’li yıllarda tanışan, eski Türkiye Başbakanı, AKP Konya milletvekili, İngilizce, Arapça ve Almanca bilen, 12 Eylül 2015 tarihinde yapılan Adalet ve Kalkınma Partisi 5. Olağan Kongresinde, kayıtlı 1445 delegeden 1360’nın oy kullandığı seçimde, sandıktan çıkan geçerli 1353 oyun tamamını alan, 24 Kasım 2014 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin 64. Hükümetinin Başbakanı olan, fakat sadece ALTI AY SONRA “4 yıllık sürenin daha kısa sürmesi benim tercihim değildir, zarurettir” açıklaması yaparak başbakanlıktan istifa eden ve neden istifa ettiği/ettirildiği bir türlü anlaşılamayan Profesör Ahmet Davutoğlu’nun düştüğü ve/veya düşürüldüğü durum göz önüne alındığında, şimdiki başbakan, adalet bakanı, önergeyi veren altı AKP’li milletvekili ve destekleyen AKP milletvekillerinin, kendi başlarına böylesine tartışmalı bir önergeyi vermeleri ve hararetle savunmaları acaba ne kadar mümkün olabilir?
Başkanlık sistemi demokratiktir, başkan süratli ve yerinde kararlar verebilir, kararlarının zamanlamasını çok iyi ayarlayabilir, süresinin bitmesi sonrasında tekrar başkan seçilebilir, bu açıdan bir istikrar timsalidir, başkanlıkta koalisyonlar olmaz, devamlı istikrar olur – istikrar çok iyidir – sorumluluğun kimde olduğu bellidir, yaptığı ve yapamadığı her şeyden başkan sorumludur, başkanlık sisteminde ülkenin bölünme tehlikesi yoktur, ‘‘Başkanlık üniter yapıyla olacak. Başkanlık gelmezse Türkiye’nin bölünme riski var’’ demek dil sürçmesidir, ağızdan yanlışlıkla çıkmış ve 20 gün içerisinde düzeltilecek bir cümledir, başkanlık sürekli tek başına iktidar demektir – bu çok iyi bir şeydir – başkanlık mutlak ve mutlak tek başına iktidar demektir, güçlü siyasi irade demektir, belediye başkanlığı gibi bir şey demektir, başkanlık halka, ‘‘Hadi bir de seni deneyelim’’ diyerek ana muhalefet partisine oy verme şansı bırakmamaktır. En büyük başkanlık bizim başkanlıktır, başka büyük başkanlık falan da yoktur.
Başkanlığa giden yol milletin gözüne girmekten geçer ne de olsa başkan halkın direkt oylarıyla seçilecektir. Cumhurbaşkanı son dakika hamlesiyle düşüncesini açıklayınca bakın neler oldu: önergeyi kamuoyu önünde hararetle savunan ve önergeyle ilgili olarak “Tamamen gerçek dışı bir iftiradır. Olay şudur, yaşı tutmayan, erken yaşta evlenenler var. Yasaları bilmiyorlar. Dolayısıyla çocukları oluyor, babaları hapse giriyor. Bu şekilde 3 bin aile olduğu tespit edildi. Bir seferliğine bu mağduriyetin giderilmesine yönelik bir çalışmadır.’’ açıklamasını yaparak ana muhalefet partisi CHP’yi konuyu saptırmakla suçlayan başbakan, ‘‘küçüğün rızası’’ ifadesinin literatüre girmesine neden olan, NATO Parlamenterler Toplantısı’nda soruları yanıtlarken, bazı yerlerde, Roman vatandaşlarda daha yoğun olmak üzere 18 yaşın altında ailelerin düğün yaptığını söyleyen ve önergeyle ilgili ‘‘Sadece toplumumuzun bazı yerlerinde olan gerçeklikten ortaya çıkan bu sorunu çözmeye dönük bir adımdır’’ açıklamasını yapan adalet bakanı, CHP ve MHP’nin itirazlarına rağmen skandal önergenin görüşülmesini verdikleri oylarla kabul ettiren AKP milletvekilleri ve sadece tecavüzcüye değil, tecavüzü azmettirene ve tecavüze yardım edene de yasal zırh getiren önergenin altına imzalarını atan altı adet AKP’li milletvekili çok fena açık düştüler.
Başkanlık sistemi tartışmalarını da arkasına alan cinsel istismar suçlarında mağdur ile failin evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesini öngören önerge, gündemi bir hayli oyaladı. Bakalım sırada ne var? Tavsiyem, 400 milyar doları aşan brüt dış borç, ekonomi, Kıbrıs ve Ege Denizi’ndeki haklar, Suriye ile Irak’ta savaşan silahlı kuvvetlerimiz ve IŞİD ile PKK terör örgütlerine odaklanılması. Cambaz iyi de, sıktı artık…