Veliaht Prens, Gaddar Yemen Savaşını Sonlandırarak Ülkesine Haysiyetini Yeniden Kazandırmalıdır
Yazar: Cemal Kaşıkçı, Washington Post, 11 Eylül 2018
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 12 Ekim 2018
Suudi Arabistan hava saldırısında hayatlarını kaybeden öğrencilerin Yemen’in Saada kentinde düzenlenen cenaze törenine katılan Yemenli çocuklar. 13 Ağustos 2018, Foto: Stringer/AFP/Getty Images.
Suudi Arabistan’ın üç yıldan fazla sürmekte olan Yemen savaşının verdiği zararlarla yüzleşme zamanı gelmiştir. Yemen ile sürmekte olan çatışma, krallığın uluslararası toplumla olan ilişkilerini bozmuş, bölgesel güvelik dinamiklerini etkilemiş ve İslam dünyasındaki itibarına zarar vermiştir. Suudi Arabistan, savaşçı rolünden, barış yapıcı rolüne geçmesi durumunda, İran’ı Yemen’den uzak tutacak ve savaşı olumlu şartlar ile sona erdirebilecek benzersiz bir pozisyondadır. Suudi Arabistan, Batılı çevrelerde nüfuzunu ve ağırlığını kullanabilir ve uluslararası kurumlar ve mekanizmalara çatışmayı çözüme kavuşturması için yetki verebilir. Bununla birlikte çatışmaya bir çözüm bulunması yönündeki kapılar da hızla kapanmaktadır.
Geçtiğimiz Perşembe günü başlaması planlanan, Birleşmiş Milletler sponsorluğunda Cenevre’de sürdürülen barış görüşmeleri resmen çökmüştür, bunun kısmen nedeni de başkent ve batı Yemen’in birçoğunu kontrol altında tutan Houthi isyancılarının, barış görüşmeleri sonrasında ülkelerine dönerken Yemen hava sahasını kontrol eden Suudi Arabistan tarafından durdurulma korkularıdır. Suudiler düşmanlarına ve Birleşmiş Milletler yetkililerine seyahat desteği ve hatta bir Suudi uçağı dahi sağlayabilirler. Daha da iyisi, Suudi Arabistan bir ateşkes ilan edebilir ve bundan sonra barış görüşmelerinin, Yemenlilerle önceki görüşmelerin gerçekleştirildiği Suudi Arabistan’ın Taif kentinde yapılacağını ilan edebilir.
Suudi Arabistan’ın Yemen’deki faaliyetlerinin temelinde, İran’ın bu ülkeye müdahil olmasından kaynaklanan ulusal güvenlik kaygıları yatmaktadır. Bununla birlikte Suudi Arabistan’ın savaş gayretleri ilave bir güvenlik katmanı sağlamak yerine, iç kayıplar ve hasar olasılığını artırmış durumdadır. Suudi savunma sistemleri, Birleşik Devletler yapımı Patriot füze sistemine dayanmaktadır. Suudi Arabistan bugüne kadar Houthi füzelerinin ülkeye önemli zararlar vermesini engellemekte başarılı olmuştur. Yine de Suudi yetkililerinin Houthi füzelerinin ateşlenmesini önleyememesi, her şeyden önce akla, krallık liderliğinin İran destekli rakibini, utanç verici bir şekilde kontrol altına almakta başarısız olduğunu getirmektedir.
Houthi kuvvetleri tarafından ateşlenen her füze, Suudi Krallığı üzerine hem politik hem de finansal yükler getirmektedir. Houthi isyancılarına sağlanan bir İran füzesinin maliyeti belirsizdir, fakat herkes, atılan bir İran füzesinin maliyetinin, 3 milyon dolar değerindeki bir Patriot füzesiyle karşılaştırılmayacak kadar az olduğunu tahmin edebilir.
Yemen’deki çatışmayla ilgili beklenmeyen maliyetler, Suudi Arabistan’ın uluslararası marketlerde, aldığı borçları nereye harcadığını da açıklamadan, giderek daha fazla borçlanması anlamına gelmektedir. Suudi krallığının uluslararası bankalardan 11 milyar tutarında borç aldığı bildirilmiştir.
Bunun da ötesinde; masum insanların hayatlarını kaybetmesinin neden olduğu siyasi maliyetler asla ölçülemez. Suudi Arabistan istihbarat servisinin hatası nedeniyle, sözde Houthi kuvvetlerini taşıyan bir otobüse yapılan bombalı saldırı, öğrencileri taşıyan bir okul otobüsüne yapılmıştır. Krallık, güney sınırı boyunca açık bir savaş bölgesi, uluslararası marketlerin güveni ve ahlaki yüksek bir zemini uzun süre sürdürmeyi asla başaramaz.
Uzun vadeli çatışmayla bağlantılı yanlışlar ve hatalar, uluslararası arenada Suudi duruşunu zayıflatmakta ve geleneksel müttefiklerle çatışma olasılığını yükseltmektedir. Birleşik Devletler Savunma Bakanı Jim Mattis geçenlerde ‘‘Ortağımız Suudi Arabistan’ın kendisini savunma hakkını destekliyoruz’’ açıklamasını yapmıştır. Suudi medyası derhal Mattis’in demecinin üzerine atlamış ve tahrif ederek, Mattis’in Amerikan desteğinin ‘‘koşulsuz’’ olmadığı ve onun Suudi yetkililerini ‘‘masumların hayatlarını kaybetmemesi için insani açıdan gereken her şeyi yapın’’ yönündeki uyarısını keserek yayınlamıştır.
Mattis’in açıklamaları Suudi Veliaht Prensi Mohammed bin Salman’a kendisine bir çeki düzen vermesi gerektiğini hatırlatmaya yaramalıdır. Suudi Arabistan, İslami duruş ve itibarı ile tanınan ve temsil edilen bir ülkedir. İnsan hayatının değeri bize hatırlatılmamalıdır. Dünyanın her yerindeki Müslümanlar, İslam dininin doğduğu yerlerin, İslam’ın ahlaki değerlerini temsil ettiğini görmeyi hak etmektedir.
Yemen Savaşı. Harita: Defense One
Suudi Arabistan, lideri halkına karşı kimyasal silah kullanmakta tereddüt etmeyen Suriye ile karşılaştırılmayı hak etmemektedir. Fakat Yemen’deki savaşı daha da uzatmak, Suudi Arabistan, Suriye Devlet Başkanı Bashar al-Assad, Ruslar ve İranlıların Suriye’de yaptıklarının aynısını Yemen’de yapıyor diyenleri haklı çıkaracaktır. Yemen’in güneyi özgürleştirilmiş olsa da protestocular halihazırda sokaklarda bir sivil itaatsizlik kampanyası sürdürmekte ve Yemen’in sürgündeki yönetiminden ziyade sahadaki asıl yönetim olarak görülen Suudi destekli koalisyon aleyhinde sloganlar atmaktadır.
Barış görüşmeleri Suudi Arabistan’a altın bir fırsat sağlayacaktır. Barış görüşmeleri sürerken bir ateşkes ilan etmesi durumunda Riyadh, neredeyse kesin olarak arkasında uluslararası bir destek bulacaktır. Suudi Arabistan küresel nüfuzunu kullanmalı ve uluslararası kurumları ve müttefikleri İran’a finansal ve Yemen’den geri çekilmesi yönünde baskı uygulamaya dâhil etmelidir. Suudi Arabistan veliaht prensi, Houthi ler, Sünni İslamcılar ve güneydeki ayrılıkçıların Yemen’in yönetiminde gelecekte rol almasını da kabul etmelidir. Riyadh’ın bütün istediklerini alamayacağı ve kanlı savaş alanları yerine, Yemenlileri Ulusal Kongre’de Houthi ayrılıkçıları ile olan farklılıklarını çözmek için kendi başlarına bırakmak zorunda kalacağı açık bir şekilde görülmektedir.
Yemen’deki acımasız ve gaddar savaş ne kadar uzun sürerse, zararı da o kadar kalıcı olacaktır. Yemen halkı fakirlik, kolera, susuzluk problemleri ve ülkelerini yeniden inşa etmekle meşgul olacaktır. Veliaht prens şiddete son vermeli ve İslam dininin doğduğu yerlere onuru yeniden geri getirmelidir.
Çevirenin Notları: Akıbeti henüz bilinmeyen, fakat Suudi Arabistan Veliaht Prensi Mohammed bin Salman’ın infaz timi tarafından İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğunda hunharca öldürüldüğü yönünde iddiaların ayyuka çıktığı Cemal Kaşıkçı’nın, 11 Eylül 2018 günü Washington Post gazetesinde yayınlanan son yazısı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir.
Orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
The United States strongly condemns the attacks carried out August 1 and 2 in southern Yemen. We extend our deepest condolences to families of those killed and wish a speedy recovery to those injured. Attacks such as these by the Iranian-backed Houthis, ISIS, or al-Qa’ida are unacceptable. It is critical that Yemenis work with UN Special Envoy Martin Griffiths toward a political settlement that ends the conflict and brings peace, prosperity, and security to Yemen.