Ercan Caner, Sun Savunma Net, 5 Mayıs 2018
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu: İyi öğleden sonraları. Bakan Pompeo, Mike, seni burada ağırlamak muhteşem. Bu ziyaret, senin İsrail’e Dışişleri Bakanı olarak yaptığın ilk ziyaret oluyor. Başkan gibi senin de bu önemli seyahat programına İsrail’i de dâhil etmenin, derin olan ve gittikçe daha da derinleşen ve güçlenen dostluğumuz açısından gerçekten sembolik bir anlamı olduğunu düşünüyorum.
Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz, Kongre’de ve sonra CIA’de ve şimdi de Dışişleri Bakanı (Pompeo henüz 13 saattir dışişleri bakanı olduğunu NATO toplantısında kendisi ifade etmesine ve hâlâ ofisine gidemediğini yine kendisi açıklamasına rağmen Netanyahu’nun neyi takip ettiği anlaşılamamıştır) olarak çalışmalarını takip ettim. Sen İsrail’in gerçek bir dostusun, Yahudi halkının gerçek bir dostusun ve yeni rolünde seninle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum. Bugün seninle ortak çıkarlarımız hakkında ve ortak değerlerimizi nasıl savunacağımız konusunda çok verimli ve çok odaklanmış bir görüşmeler yaptık.
Kudüs kentini İsrail’in başkenti olarak tanıma yönündeki tarihi kararı nedeniyle Başkan Trump’a yeniden teşekkür etmek istiyorum. Büyükelçi Friedman, sizinle birlikte elçiliğin taşınmasını kutlamak için Amerikan delegasyonunu ağırlamayı dört gözle bekliyoruz.
İfade etmeliyim ki Başkan Trump tarafından verilen bu cesur karar, diğer ülkeleri de harekete geçirdi, şimdi elçiliklerini Kudüs kentine taşımayı planlayan epeyce ülke var. Bu, Amerikan liderliği ve basit gerçeklerin açık sözlü olarak dile getirilmesi ve uluslararası sahnede yarattığı etkiler açısından bir şeyler ifade ediyor.
Bay Dışişleri Bakanı, dünya, ülkelerimiz ve bütün ülkeler için en büyük tehdit militan İslam ile nükleer silahların evliliği ve özellikle İran’ın nükleer silahlara sahip olma girişimidir. Bugün, bu konu üzerinde de çok verimli bir görüşme yaptık. İran’ın asla nükleer silahlara sahip olmaması yönündeki Başkanın liderliğini ve sizin tutumunuzu takdir ediyorum. Başkanın ve sizin İran’ın bölgedeki saldırganlığını durdurma yönündeki tutumunuzu takdirle karşılıyorum.
Bu saldırganlık İran anlaşmasının imzalanmasından sonra katlanarak artmıştır. Eğer insanlar anlaşmanın imzalanması sonrasında İran’ın saldırganlığının azalacağını düşündüler ise bunun tam aksi gerçekleşmiştir ve İran birer birer ülkeleri silip süpürmektedir. İran durdurulmalıdır, nükleer bomba edinme çabaları durdurulmalıdır. Saldırganlığı durdurulmalıdır. Ve biz bunu birlikte durdurmayı taahhüt ediyoruz.
Birleşik Devletlerin İsrail için kararlı desteği ve bildiğiniz gibi, çok iyi bildiğiniz gibi Bay Dışişleri Bakanı, birçok ülkeyi de kapsayan bu ortak çaba nedeniyle bir kez daha çok cesaretlendim. Fakat bizim bağlılığımız çok özel. Bizim bağlılığımız; demokrasi, özgürlük, güvenlik ve barış arayışı ortak değerlerine dayanmaktadır ve diyebilirim ki bugün Amerika ve İsrail, şimdiye kadar olduğundan çok daha birbirlerine yakınlar. Ve ittifakımızın önümüzdeki yıllarda daha da yakınlaşacağı konusunda hiçbir şüphem yok.
Bay Dışişleri Bakanı, sizi yeniden İsrail’e davet etmek istiyorum. Sizi görmek bir zevkti ve önemli görevinizde size bol şans diliyorum. Teşekkür ederim.
Dışişleri Bakanı Mike Pompeo: Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. Teşekkürler.
İyi öğleden sonraları diliyorum. Dışişleri Bakanı olarak ilk seyahatimde burada olmaktan büyük bir onur duyuyorum. Sadece birkaç saattir Dışişleri Bakanıyım. Daha önce de söylediğim gibi henüz makamına dahi gitmedim.
Söylediğiniz gibi bu ilişki hiç bu kadar güçlü olmamıştı ve ikimizin de bundan gurur duymamız gerektiğini düşünüyorum. Bugün karşı karşıya olduğumuz zor meseleler üzerinde fantastik görüşmeler yaptık.
Yeni büyükelçiliği, programlanan zamandan çok önce, 14 Mayıs günü açmaktan inanılmaz derecede büyük bir gurur duyuyoruz. Bu adım, İsrail’in 70’inci kuruluş yıldönümünü kutlama ve Amerikan halkının İsrail’e olan 70 yıllık kararlı desteği ile de aynı zamana denk gelmektedir. Kudüs kentini İsrail’in başkenti ve hükümetinin bulunduğu yer olarak tanıyarak gerçeği kabul ediyoruz.
Başkan Trump’ın da Aralık ayında ifade ettiği gibi Kudüs kentinde İsrail hâkimiyetinin sınırları taraflar arasındaki görüşmelerin konusu olmaya devam edeceğini ve hem İsrail hem de Filistinlilere daha parlak bir gelecek sunacak olan kalıcı ve kapsamlı bir barış için çalışma konusundaki taahhütlerimize bağlı kalacağımızı vurgulamak istiyorum.
Bugün Bay Başbakan ile yaptığımız konuşmaların çoğu, sizin de ifade ettiğiniz gibi İran merkezli olmuştur. Sizin gibi yakın müttefiklerle güçlü iş birliği, İran’ın Orta Doğu’nun her yerinde ve aslında bütün dünyadaki istikrarı bozma yönündeki habis faaliyetlerine karşı koymak açısından kritik öneme sahiptir. İran’dan İsrail ve bölgeye yönelen tehditlerin tehlikeli şekilde artmasından ve İran’ın Orta Doğu’ya hâkim olma tutkusunun sürmesinden derin bir endişe duyuyoruz. Birleşik Devletler bu savaşta İsrail ile birliktedir ve İsrail’in kendisini savunma konusundaki egemenlik haklarını kuvvetli bir şekilde desteklemektedir.
JCPOA (Joint Comprehensive Plan of Action- Ortak Kapsamlı Eylem Planı)[i] ile ilgili olarak Başkan Trump bugüne kadar oldukça açık ve net bir tutum sergilemiştir. Bu anlaşma çok kusurludur. Başkan, yönetime bu anlaşma ile ilgilenmesi ve onu düzeltmesi talimatı vermiştir ve eğer biz bunu düzeltemezsek, Başkan anlaşmadan çekilecektir. Bu oldukça net ve açık sözlü bir yaklaşımdır. Geçmiş yönetimin aksine Başkan Trump’ın, İran’dan kaynaklanan her türlü tehdide karşı koymak için tasarlanmış olan kapsamlı bir İran stratejisi mevcuttur.
Başkanın geniş kapsamlı İran stratejisinin bir parçası olarak, aynı zamanda İran’ın füze sistemleri, Hizbullah’a olan desteği, binlerce vekâlet savaşçısının Suriye’ye gönderilmesi ve Yemen’deki Houthi ayrılıkçılarına yardımı gibi nükleer olmayan geniş kapsamlı tehditlere karşı koymak maksadıyla da birlikte çalışıyoruz. Bu tehditlere karşı koymak ve İran’ın habis etkisini bütün yönleriyle yok etmek maksadıyla, İsrail gibi güçlü müttefikler ile yakın bir şekilde birlikte çalışmayı arzuluyoruz.
Barbar Assad rejiminin İran tarafından desteklendiği Suriye ile ilgili olarak, Birleşik Devletler’in en üst seviyede önceliği; İslami Devlet (ISIS) terör örgütünü yenilgiye uğratmak, şiddeti azaltmak, kimyasal silah kullanılmasını caydırmak, insani yardımların güvenle bölgeye ulaştırılmasını sağlamak ve çatışmaya nihai bir politik çözümün bulunmasını desteklemektir. Bunları yerine getirebilmek için stratejimiz değişmemiştir. Birleşmiş Milletler liderliğinde Cenevre’de sürdürülen ve bugüne kadar oldukça yol kat edilen Suriye çatışmasını sonlandırma yönündeki gayretleri güçlü bir şekilde destekliyoruz.
Önümüzde birçok zorlukların olduğunu biliyoruz ve bunların her birini çözmek için sizinle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyoruz. Birleşik Devletler ve İsrail biliyorum ki birlikte bunu başarabilirler. Tekrar burada olmak çok güzeldi.
Başbakan Benjamin Netanyahu: Teşekkür ederim.
Çevirenin Notları: Çiçeği burnunda Birleşik Devletler Dışişleri bakanı Mike Pompeo’nun henüz makamına dahi oturmadan İsrail’e yaptığı ilk dış seyahatinde, Başbakan Netanyahu ile görüşmesi sonrasında kendisi ve Netanyahu tarafından yapılan açıklamaları okudunuz.
Artık takipçilerimiz çok iyi biliyorlar; yazı aslına sadık kalınarak çevrildi ve yazıda ifade edilenler, İsrail Başbakanı ile çiçeği burnunda ABD Dışişleri bakanının kendi ifadeleridir.
Ne diyelim Tanrı ve Yehova (Elohim değil)[ii] muhabbetlerini artırsın. Trump ve Macron arasında kameralar önünde gerçekleşen neredeyse ‘‘sevişme’’ görüntülerinden sonra Pompeo ve Netanyahu’nun birbirlerine iltifatları oldukça sönük kalmaktadır.
Netanyahu’nun ‘‘Elohim’in Hediyesi’’ (Yehova’nın değil) anlamına geldiğini biliyoruz. Benjamin mi? Sanırım Bünyamin demek, onun da anlamı: İbranice ‘‘sağ elimin oğlu’’ demek. İsmin kökeninin Arapçadan geldiğini ileri sürenlere göre ise ‘‘Yakup Peygamberin en küçük oğlunun adıymış. Vaybee sitesine göre ise ‘‘Günahın Oğlu’’ veya ‘‘Şansın Oğlu’’ anlamlarına da gelebiliyormuş.
O zaman tekrar ifade edelim: Elohim ve Tanrı, Mike Pompeo ile Günahın Oğlu Elohim’in Hediyesinin muhabbetlerini artırsın.
Daha ofisine dahi gidemeden Orta Doğu’da üç ülkeyi (Suudi Arabistan, İsrail ve Ürdün) ziyaret eden Pompeo, bu üç ülkede de verdiği demeçlerde insafsız bir şekilde İran’ı yerin dibine sokmuştur.
Pompeo İsrail ziyareti esnasında, Gazze Şeridinde İsrail’in barışçı Filistinli göstericilere acımasız ve zalimce davrandığı ve onlarca Filistinlinin öldüğü ve yüzlercesinin yaralandığı yönündeki bir soruya cevap vermekten ayak oyunları ile kaçınmıştır.
İsrail’in aşırı reaksiyon gösterip göstermediği yönündeki bir soruya da ‘‘Biz İsraillerin kendilerini savunma hakkına sahip olduklarına inanıyoruz ve bunu tamamıyla destekliyoruz’’ cevabını vermiştir.
Daha önce sağ kanat siyasi hareketi Tea Party’den Kansas kongre üyeliğine seçilen, Hukuk Fakültesi ve West Point Askeri Akademisinde öğrenim gören Pompeo, CIA direktörlüğü görevi esnasında Beyaz Ev’e öylesine yapışmıştır ki CIA’deki bazı istihbarat uzmanları, önceki direktörler ile kıyaslandığında Pompeo’yu çok az gördüklerinden gizlice şikâyet etmektedirler.
Trump ve Pompeo bunun yanı sıra, Amerika’nın dünyadaki rolü üzerindeki şahin tutumlu görüşlerinde de uyum içindedirler. Pompeo, 1986-1991 yılları arasında Birleşik Devletler ordusunda bir süvari subayıdır. Soğuk Savaş esnasında Berlin Duvarında devriye görevinde bulunmuş ve Kuveyt’i Irak işgalinden kurtarmak maksadıyla 1991 Körfez Harbinde ülkesine hizmet etmiştir.
Sadık bir Trump kulu olan Pompeo’nun özlü ve güzel sözlerinden bir tanesi: ‘‘Başkanla birlikte çalıştığımız konularda benim gözlemim şu ki Başkan Donald Trump, yüz yüze kaldığı bazı çok önemli konularda Amerikan halkının layık olduğu profesyonellik ve özeni (Başkan Trump efendi halen Fırtına Daniels ile olan cinsel ilişkisi nedeniyle ABD medyası tarafından yerden yere vurulmaktadır) göstermektedir. Başkanın bu meseleleri ele alış tarzı nedeniyle, bu ekibin bir parçası olmaktan inanılmaz derecede gurur duyuyorum.’’
Bütün bunlar olurken, bizde neler mi oluyor? Malum seçim atmosferine girdik ya, bizde cumhurbaşkanı adaylarından bir tanesi, partisinin 5. Kadın kolları kongresinde, CHP’nin İstanbul’u susuz bıraktığını belirterek, ‘‘CHP çöplük demektir. CHP susuzluk demektir. CHP demek tezek demektir’’ açıklamasını yapmıştır.
Bu kadar rezalet tezek muhabbetinden sonra sanırım ‘‘Tezek boktur, kalorisi yoktur’’ hikâyesini anlatmaya gerek yoktur!
Yazının orijinal metnine aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
https://www.state.gov/secretary/remarks/2018/281299.htm
[i] 14 Temmuz 2015 tarihinde Amerika ve P5+1’deki ortakları olan Birleşmiş Milletlerin beş daimi üyesi Çin, Fransa, Almanya, Rusya ve İngiltere ile Avrupa Birliği, diğer tarafta da İran arasında varılan anlaşmadır. Birleşik Devletler başkanı Kral Deli Donald tarafından bu anlaşma utanç verici olarak nitelendirilmektedir.
[ii] Yahudiler inandıkları tanrılarına iki farklı isim verirler. Elohim tanrının gazaplı tarafını ifade ederken, Yehova tanrının merhametini ifade etmektedir. İbranicede ‘‘EL’’ tanrı anlamına gelmektedir. Bu kelime Arapçaya ‘‘Al’’ olarak geçmiştir. ‘‘Alah’’ ise korku ile ilişkili bir kelime olup Arapçaya ‘‘Allah’’ olarak geçmiştir. (www.hristiyan.net)