savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Hafif Yağmurlu
9°C
Pazartesi Yağmurlu
10°C
Salı Hafif Yağmurlu
9°C
Çarşamba Yağmurlu
8°C

Orman Mühendisleri Odası Basın Açıklaması

Orman Mühendisleri Odası Basın Açıklaması

Orman Mühendisleri Odası Basın Açıklaması

Hasan TÜRKYILMAZ, Genel Başkan, 25 Ağustos 2019

Değerli Basın Mensupları;

Öncelikle İzmir başta olmak üzere son günlerde ülkemizde meydana gelen orman yangınlarından dolayı Orman Mühendisleri Odası olarak aziz milletimize geçmiş olsun diyor ve zümrüt yeşili ormanlarımızda bir daha tek bir yangın dahi yaşanmamasını temenni ediyoruz.

1) Bildiğiniz üzere ülkemizde orman yangınları ile mücadele etmek ile görevli kurum Orman Genel Müdürlüğü’dür ve son günlerde orman yangınlarının yönetiminde zafiyet olduğu ile ilgili bir takım asılsız iddialar kamuoyunu meşgul etmektedir. Orman yangınları ile tabiri caizse savaşan ve bu savaşta 114 şehit veren Orman Genel Müdürlüğü’nün yangınlardaki can siperane mücadelesi görmezden gelinerek, orman yangınlarının siyaset malzemesi yapılması kabul edilemez.

Bugün ülkemiz ile yangın özellikleri bakımından benzer birçok ülkeyi incelediğimizde bile Türkiye’nin orman yangınları ile mücadeledeki başarısını görmek mümkündür. Avrupa Orman Yangınları Enformasyon Sistemi tarafından en son 2018 yılında yayınlanan ve 33 ülkedeki orman yangınlarının son 10 yıllık istatistiklerinin değerlendirildiği teknik raporu incelediğimizde; yanı başımızdaki Yunanistan’da her yıl yaklaşık 1.114 adet orman yangınında yangın başına 28.2 hektar alan zarar görüyor iken, Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 2.419 adet orman yangınında yangın başına 4.35 hektar alan zarar görüyor. Yani düşünün ki komşu bir ülkemiz ile kendimizi kıyasladığımızda her yıl iki kattan daha fazla yangın yaşamamıza rağmen yangın başına 6 da 1 oranda daha az bir alanımız zarar görüyor. Orman Genel Müdürlüğü’nün yangınlardaki hızlı ve etkin mücadelesini yurt dışındaki kuruluşlar bile kabul ederek övgüler yağdırırken ülkemizdeki bazı kişilerin bir türlü kabullenmek istememesini anlamakta zorlanıyoruz.

Yine rapora göre Portekiz’de her yıl yaklaşık 19 bin 630, İspanya’da 13 bin 147, İtalya’da 6 bin 994, Fransa’da 4 bin 45 adet yangın çıkarken ülkemizde ise 2 bin 419 adet orman yangını çıkıyor. Ayrıca bildiğiniz üzere Sibirya’da 1 aydır devam eden bir orman yangınında yaklaşık 4 milyon hektar orman kül oldu. Kanarya adalarındaki orman yangını ise günlerce mücadele edilmesine rağmen yangın yerleşim yerlerine sıçradı. Tabii ki Dünya’nın neresinde olursa olsun her yangın en çok biz orman mühendislerini üzüyor ancak kabul etmeliyiz ki, orman var ise yangınlarda kaçınılmazdır. Yangınlar çıktığı andan itibaren doğal bir afettir. Doğal afetler üzerinden spekülasyon yapmak ve devleti tartışma haline getirmek doğru değildir. Buradaki en önemli husus; devlet ve millet olarak alacağımız bir takım önlemler ile bu yangınları en aza indirebilmektir.

Değerli Basın Mensupları, müsaadenizle birazda Orman Genel Müdürlüğü’nün yangınlar ile mücadeledeki çalışmalarından bahsetmek istiyorum. Her ne kadar art niyetli bir takım kamuoyu kuruluşları ve bazı kişiler yangınla mücadelede gücünün ısrarla yetersizliğinden bahsederek halkımızı yanıltmayı hedeflese de aslında durum sanılanın tam aksidir. 180 yıllık köklü bir geçmişe ve tecrübeye sahip Orman Genel Müdürlüğü, ülkemizin en ücra köşesinde bile teşkilatlanmış bir kurumdur. Yangınları önleyici tesislerden tutun da yangınla mücadele ekipmanları bakımından geçmiş dönemlere göre daha güçlü durumdadır.

Bugün itibariyle Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde 1.076 adet arazöz, 281 adet su tankeri, 587 adet ilk müdahale aracı, 182 adet dozer, 426 adet diğer araç- iş makinaları ile toplam 2 bin 551 adet araç ve bu araçlarda görevli 11.039 yangın işçisi, 3.000 teknik eleman ve 5.000 memur olmak üzere yaklaşık 20.000 personel ile yangınlar ile mücadele etmektedir. Ayrıca 776 adet yangın gözetleme kulesi, yangına hassas 127 noktada 254 kamera ve yangına çok hassas bazı bölgelerde ise 25 adet insansız yangın gözetleme sistemi ile ormanlarımız 7 gün 24 saat gözetlenmektedir.

2) Gerek kamuoyu ve gerekse sosyal medyada sıkça bilgi kirliliğine sebep olan konulardan bir diğeri ise Türk Hava Kurumu uçakların neden kullanılmadığıdır. Öncelikle Türk Hava Kurumundaki bazı yetkililerin “Uçaklar olsa 1 hektar alan bile yanmazdı, biz herhangi bir ücret talep etmeden gece bile uçmaya hazırız” gibi teknik bilgiye dayalı olmayan ve gerçekleri yansıtmayan ifadelerini ciddiye dahi almadığımızı belirtmek isteriz. 30 Haziran 2017 günü Alanya Demirtaş’ta çıkan orman yangınında Türk Hava Kurumu uçaklarının da görev yaptığı orman yangınında 2000 hektarın üzerinde bir orman alanı zarar görmüştür. Yine Dünya’da en çok uçak ve helikopteri bulunan Amerika ve Rusya’da orman yangınları haftalarca sürmekte ve hatta yangında çaresiz kalınabilmektedir. Evet, orman yangınları ile mücadelede havadan müdahale en etkili metotlardan biridir ancak bunu sadece uçakların varlığına bağlamak cehalettir, bilgisizliktir. Ayrıca 1996 yılından beri Orman Genel Müdürlüğü Türk Hava Kurumu ile yangın sezonlarında hizmet alarak karşılığında ise yaklaşık 146 milyon Türk Lirası gibi ciddi bir ödeme yapmıştır. O günden bugüne kadar bir defa dahi gece uçuşu yapmayan Türk Hava Kurumu bugün sırf ihaleyi alamadığı için kamuoyunu yanlış yönlendirerek asılsız ve gerçek dışı söylemlerde bulunmaktadır. Türk Hava Kurumu kuruluşu geçmiş yıllara dayalı ve köklü bir kuruluştur ancak ne yazık ki yıllarca hizmeti karşılığında Orman Genel Müdürlüğü tarafından her yıl milyonlarca Türk Lirası maddi gelir sağlamasına rağmen bu süreçte filosunu ve teknolojisini yenileyememiştir. Avrupa’nın en büyük filosu olduklarını belirtmekte ancak Avrupa’daki hiçbir ülkede ihalelere katılım bile sağlamamışlardır.

THK (Türk Hava Kurumu) bünyesinde bulundurduğu CL-215 Uçakları Kanada’nın Bombardier firmasınca 1965 yılından itibaren 125 adet üretilmiş ve üretimi sonlandırılmıştır. Bunun yerine yeni teknoloji ile CL-415 Uçağı üretilmektedir ve THK’nin bünyesinde bu yeni teknoloji bulunmamaktadır. Türk Hava Kurumu gibi bir kurumun teknolojisini yenilemesi halinde hem uçak hem helikopter ağını geliştirmesi durumunda yangınlarla mücadelede değerlendirilmesinin mümkün olacağını düşünmekteyiz. Bunu yapmayarak kendi yönetim zafiyetini devletimizin güzide bir teşkilatı olan Orman Genel Müdürlüğüne ve ormancılık meslek mensuplarımıza ciro etmeye çalışmasını ahlaki bulmuyoruz.

Ormanları idare eden ve yöneten orman mühendisleri olarak biliyoruz ki, orman yangınları ile mücadelede havadan müdahale en etkin söndürme yöntemlerinden biridir. Ancak yine biliyoruz ki hava araçları arasında illa ki bir kıyaslama yapacak isek, havadan yapılan müdahalede helikopterlerin hareket kabiliyetinin yüksek olması, eğimli ve kırık arazilerde uçaklara kıyasla daha etkili olması ve birçok su kaynağından kolayca su takviyesi yapabilmeleri bakımından helikopterler tercih sebebidir. Türk Hava Kurumu’nun envanterindeki mevcut uçaklar teknik olarak sadece deniz, büyük gölet ve barajlardan su ikmali yapabilmektedir. Helikopterler ise; deniz, büyük gölet ve barajların yanı sıra orman yangınlarına hassas bölgelerde Orman Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilen ve sayıları 3.600’ü geçen yangın havuzu ve göletlerden de su ikmali yapabilme kabiliyeti ile orman yangınları ile mücadelede daha etkin kullanılmaktadır.

Tüm bunlara rağmen Orman Genel Müdürlüğü kamu kurumu olması sebebiyle 2019 yılı için helikopter ve uçak kiralama ihalesi yapmış ancak “herhangi bir ücret ödemeden yangınlara müdahale etmeye hazırız” diyen Türk Hava Kurumu en yüksek teklifi verdiğini üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Bildiğiniz üzere ihalelerde devleti zarara uğratmamak esastır ve en uygun teklif veren firma ile sözleşme imzalanır. İşin uzmanları ise bunun üzerine 2019 yılı için uçak kiralamak yerine daha fazla sayıda helikopter ile yangınlara müdahale etmeye karar vermişlerdir ki, bizce de olması gereken budur. Tabii tüm bunlar yangınlarda bir daha asla uçak kullanılmayacak olarak algılanmamalıdır. Türk Hava Kurumu filosunu Avrupa’nın en iyi filoları ile kıyaslayarak günün şartlarına uygun hale getirerek ihalelerde uygun teklif vermesi halinde mutlaka ki yine tercih sebebi olmasını düşünmekteyiz.

Burada Orman Genel Müdürlüğümüzün yıllarca 18 helikopterle yapmakta olduğu yangınla mücadeleyi 2019 da 34 helikopter kiralayarak yapmaya çalışması takdire şayan bir durumdur. Yangın ile mücadelede asıl olanın yer müdahalesi olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Orman Genel Müdürlüğünün ihtiyacı olan 5000 kadronun alımında son aşamaya gelinmiş olması takdire şayan bir durumdur. En kısa zamanda bu insan kaynağının alım işleminin gerçekleşmesi ve 2020 yılın dada bir bu kadar daha personelin alınmasının güçlü olan Orman Genel Müdürlüğümüzü daha da güçlendireceği daha da aşikârdır. Burada irade gösteren Sayın Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli ve Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’i tüm ormancılık camiası adına takdir ediyor, teşekkürlerimizi sunuyoruz.

3)Kamuoyu ve sosyal medya üzerinde sıkça farklı algılar oluşturulan bir diğer konu ise yanan ormanların imara açılacağı konusudur. Yanan ormanların imara açılamayacağı ve yeniden ormanlaştırılacağı anayasamızda açık ve net bir şekilde belirtilmiştir. Anayasamızın 169.maddesi, “…Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz… Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez…” şeklindedir. O yüzden bu olayın siyasete alet edilerek farklı algılar oluşturulmasını etik bulmuyoruz. Daha önceki tüm yanan alanlarda olduğu gibi yanan alanlar yine hızlı bir şekilde yeniden ormanlaştırılır.

Bu arada bizi derinden üzen bir konuyu belirtmeden geçmemiz mümkün değildir. İzmir’deki orman yangınında iki gün boyunca yatağında değil yangın yerinde yatan ve yangın yerleşim yerlerine sıçramasın diye tüm Dünya’da uygulanan teknik bir yöntem olan “Karşı Ateş” yöntemini uygulayan meslektaşımıza halkın teknik konuya hâkim olmamasından dolayı kamuoyu ve sosyal medyada saldırılması bizleri derinden üzmüştür. Hâlbuki meslektaşımız 285 sayılı Orman Yangınları İle Mücadele Tebliği’nde belirtildiği ve uyguladığı “karşı ateş” yöntemi ile yangının yöredeki birçok yerleşim yerine sıçramasına engel olmuştur. Yine aynı meslektaşımız en son 2019 yılındaki Dalaman Göcek yangınında da yerleşim yerlerine hızla ilerleyen bir yangını aynı yöntem ile kontrol altına alarak bir felaketin önüne geçmiştir. Orman mühendisleri Odası olarak meslektaşımıza yapılan bu haksız saldırıyı şiddetle kınıyoruz.

Son olarak yangınlarda tüm imkânlarını seferber eden Orman Genel Müdürlüğü ve canını hiçe sayarak yangınlara müdahale eden personellerini bir kez daha yürekten kutluyor, bizleri dinlediğiniz için siz değerli basın mensuplarına ise teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.