Havada Dolanan Katil Mühimmatlar
Libya’da gerçekleştirilen İHA saldırısı, otonom silahlar hakkında bir şeyler yapılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Tanımlarla ilgili zorlu sorunları çözmek hiç kolay olmasa da bu sorunları çözmenin artık zamanı gelmiştir.
Yazar: Arthur Holland Michel, Defense One, 02 Haziran 2021
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 05 Haziran 2021
Otonom Savaş Çağı Geldi mi?
Yakın tarihli bir Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre, geçtiğimiz bahar aylarında Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçleri, Trablus kentinden geri çekilmekte olan bir Libya Ulusal Ordusu kolunu, Türk yapımı STM Kargu-2 modeli dronlarla vurmuştur. Ancak bu hava saldırısı geçmişte icra edilen dron saldırılarından farklıdır. İlk kez Zak Kallenborn ve David Hambling tarafından haberleştirilen, olayı tanımlayan BM raporuna göre; hedefe saldırıyı gerçekleştiren dronlar, operatör ve mühimmat arasında veri bağlantısı gerektirmeyecek şekilde programlanmıştır.
Diğer bir ifadeyle dronlar raporda da ifade edildiği gibi ‘‘ölümcül otonom silah sistemleri’’ statüsündedir.
Bu olay kulağa önemli bir dönüm noktası gibi gelmektedir. On yıldan fazla bir süredir uluslararası toplum kısaca LAWS (Low Altitude Weapon System – Alçak İrtifa Silah Sistemi) olarak bilinen sistemlerin yasaklanması veya kullanımlarının düzenlenmesi üzerinde tartışmaktadır. Bu tartışmalar çoğunlukla bu teknolojilerin henüz var olmadığı varsayımı üzerinde odaklanmış durumdadır. Bu yeni hava saldırısıyla acaba sonunda eşik geçilmiş midir?
Bunu söylemek mümkün değildir. Ve işte mesele tam da budur.
Kargu sistemleri bir saldırı görevinin bütün adımlarını gerçekleştirme ve üretici firmanın iddiasına göre, yüz özellikleri gibi algılanması zor göstergelere dayanarak, çok farklı hedefler arasında ayırım yapabilme kapasitesine sahip ise, kesinlikle LAWS olarak nitelendirilen silah sistemleri tanımına girmektedir.
Öte yandan, hedeflere kilitlenmek ve izlemek maksadıyla sadece video kameraları aracılığı ile algoritmalar kullanmışlar ise; saldırı döngüsünde insan olmasa dahi gerçek ‘‘otonom’’ statüsüne girmeyen hava savunma sistemleri ve ısı güdümlü füzeler gibi mevcut silah sistemlerine daha çok benzemektedirler.
Ne yazık ki BM raporundaki teknik ayrıntılar yetersizdir. Ancak daha fazla bilgiye sahip olunması da hikâyenin daha net olması anlamına gelmeyecektir.
Saldırıda kullanılan dronlar büyük ihtimalle; potansiyel olarak insanları arabalar ve binalar gibi diğer objelerden ayırt edebilme yeteneği de dâhil olmak üzere, video görüntülerindeki hareket eden objeleri tanımlama kapasitesine sahip olmalarına rağmen, gerçek otonomluk ile ilişkilendirilen; hedeflerin önceliklendirilmesi, karmaşık taktiklerin dinamik bir şekilde uygulanması veya çatışmanın yasal prensiplerine göre karar verme yetenekleri gibi özelliklerden yoksundur. İnsan operatörler silahları doğrudan kontrol etmemiş olsalar dahi, yine de onları, bir anlamda insan kontrolü anlamına gelen görevin icra edilmesi için programlamıştır. Yani saldırıyı gerçekleştiren dronlar her ne kadar katil robotlar olarak nitelendirilmeseler de oldukça aptal silah sistemleri oldukları da söylenemez.
Saldırıda kullanılan dronların hangi kategoriye girdiklerini tartışarak zaman kaybedilmemelidir. Önümüzdeki yıllarda, otomasyon ve otonomluk arasındaki belirsiz gri bölgede yer alan Kargu benzeri silah sistemlerinin birçoğunu görmek olasıdır. Alçak İrtifa Silah Sistemleri için, bu gri bölgeyi kapsayacak kadar geniş olmasının yanı sıra, özellikle görev döngüsü içinde uygulanabilen insan kontrolünün birçok varyasyonlarını da hesaba katan anlamlı bir tanımın oluşturulması, ulaşılması oldukça zor bir hedef olabilir.
Ve evrensel olarak kabul edilmiş bir tanım üzerinde anlaşılsa dahi Kargu olayı, herhangi bir sistemin tanımdaki özellikleri karşılayıp karşılamadığını doğrulamanın ne kadar zor olacağını göstermektedir. BM raporunda da iddia edildiği gibi saldırı esnasında dronları yerden gözleyenlerin silah sistemlerinin insan bağlantısı olup olmadığını söyleyebilmesi gerçekten zordur. Bunun nedeni ise; otonom insansız hava araçlarının tıpkı otonom olmayanlar gibi görünmeleridir.
Sistemin kâğıt üzerindeki bilim kurguvari teknik özellikleri de otonom ve otomasyon ayrımı konusunda sağlam kanıtlar sağlamaktan uzaktır. Gayretli bir savunma sanayi girişimcisinin ürününü pazarlarken ileri sürdüğü görkemli ‘‘yapay zekâ’’ iddiaları, çoğu zaman kötü niyetli bir aktörün otonom silah sistemlerinin insanı daima döngüde tuttuğunu veya Kargu sistemlerinin kesinlikle yaptığı; herhangi bir silah ambargosunu ihlal ettiklerini reddetmesi kadar inandırıcıdır.
Bu durum, ‘‘otonomluk’’ kavramı etrafında odaklanan kapsamlı bir Alçak İrtifa Silah Sistem tanımına dayanan herhangi bir kuralın uygulanmasını engelleyebilir. Fiziksel silah sisteminin bütün alt sistemlerinin analiz edilmesi dahi her zaman neler yapabilip yapamayacağı konusunda net bir resim ortaya koymayacaktır.
Doğrulamayla ilgili bu çetrefilli sorular Alçak İrtifa Silah Sistemlerine ilişkin tartışmalarda genellikle fazla yer almasa da son Kargu olayı artık bu durumun değişme zamanın geldiğini göstermektedir.
Kargu olayı ayrıca; pek te otonom sayılmayacak silahların otonomluk tanımının gereklerini tam olarak sağlamıyor olmalarının, yeni zorluklar oluşturmadıkları anlamına gelmediğini de göstermektedir. İmkân ve kabiliyetleri ne olursa olsun bu insansız hava araçları, muhtemelen gelişmiş otonom özelliklerine sahip bütün sistemlerin karakteristiği olan; kaçınılamayan ve öngörülemeyen arızalar göstermektedirler.
Birleşmiş Milletler raporunda da ifade edildiği gibi dronların hedeflerini ‘‘avladıkları’’ karmaşık muharebe ortamlarında bu tür arızalara nadir olmaktan ziyade sürekli olarak rastlanacaktır.
Olası güvenilirlik sorunlarına rağmen böyle bir sistemin gerçek bir operasyonda kullanılması, teknolojinin hazır olup olmadığına bakılmaksızın kullanılacağının bir kanıtıdır. Ölümcül otonom silah sistemlerini ilk benimseyen ve kullananlar, hâlihazırda teknolojinin geliştirilmesine öncülük eden zengin ve genelde risklerden kaçınan devletlerden ziyade, bu son derece kusurlu silahların yetersiz performanslarından kaynaklanabilecek ikincil hasarlar konusunda çok daha az endişe duyan aktörler olacaktır. Bu, oldukça endişe verici bir olasılıktır.
Bütün bu nedenlerden ötürü uluslararası toplum bu olayı yakından incelemelidir. Bu gerçek bir Alçak İrtifa Silah Sistem saldırısı olmasa dahi, her ne olursa olsun, Birleşmiş Milletler’in Aralık ayındaki çok önemli Belirli Konvansiyonel Silahlara İlişkin Sözleşme incelemesinde, zaman içinde yanıtlanması gereken bazı acil sorular için bugüne kadarki en net örnek olaydır.
Gelecekteki normlar, ‘‘otonomluk’’ ve ‘‘otomatiklik’’ arasındaki gri alana giren bu silah sistemlerini hesaba katacak şekilde nasıl biçimlendirilebilir? Otonom özelliklere sahip bir silah sisteminin isabetlilik, güvenilirlik ve öngörülebilirlik karakteristikleri nasıl onaylanabilir ve temel güvenlik ve yasallık standartlarını karşıladıkları nasıl doğrulanabilir? Ve en acil olarak da böyle bir sistemin potansiyel kötü niyetli kullanımları neler olabilir ve bu riskler ortaya çıktıklarında nasıl önlenebilir?
Yanıtları bulmak için altı ay zamanımız var. Boşa harcamayalım…
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiş, ABD ve CIA tarafından Afganistan, Irak ve Yemen’de düğünlerde eğlenirken katledilen siviller ve çeşitli İHA saldırılarıyla ilgili tablolar ise yorumsuz olarak çeviren tarafından eklenmiştir. Yazının orijinal metnine aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
Havada dolanan küçük mühimmatlar öldürücü bir savaş silahıdır. Askerler, düşmana görünmeden, örtü ve gizleme sağlayan sütre gerisinden bu mühimmatları fırlatabilir, düşmanın yerini tespit edebilir ve düşman fark etmeden birkaç mil ötedeki bir hedefe angaje olup onu sessizce etkisiz hale getirebilir.
Küçük bir el bombası büyüklüğündeki harp başlığı, hafif araçları, açıktaki düşman personelini ve en önemlisi mürettebatla kullanılan tanksavar roket ve füze personelini etkisiz hale getirebilir. Katil mühimmatlar, dik dalışlar dâhil, düşmana her yönden taarruz edebildiğinden düşman unsurların korunma tedbirlerini kolaylıkla bertaraf edebilirler.
ABD Ordusu, Afganistan’da kullanmak üzere ‘‘SwitchBlade’’ isimli ölümcül mini dronları envanterine katmıştır. Sırt çantasında taşınabilecek büyüklükteki bu havada dolanan katil mühimmatlar, sırtların gerisinde veya diğer yerlerde gizlenen düşman personeline karşı geliştirilmiştir.
ABD Ordusu Füze ve Araştırma, Geliştirme ve Mühendislik Komutanlığı, havada dolanan katil mühimmatlarını geliştirmek maksadıyla, harp başlığı ve görüntü stabilizasyonu dâhil altı farklı alanda çalışmalarını sürdürmektedir. Bu komutanlık tarafından yapılan çalışmayla SwitchBlade batarya ömrü geliştirilerek havada kalış süresi 30 dakikaya çıkarılmıştır. Öldürücülüğü artırmak maksadıyla yapılan harp başlığı geliştirme çalışmaları, büyüklük ve şarapnel sayısını optimize etmek üzere bilgisayar modellemesi kullanılarak yapılmaktadır.
Geleceğin Savaşlarında Ahlak Kuralları
Birleşik Devletler ve CIA yıllardır insanlı ve insansız hava araçları ile uzaktan veya yakından birçok masum sivili acımasızca katlederken uluslararası toplumun tepkileri daima göstermelik olmuş ve sözde kalmıştır.
Çağdaş silahlı çatışmalar, göreceli olarak zayıf gerilla, direnişçi ve terörist unsurların, intihar eylemleri, el yapımı patlayıcı düzenekler, insan kalkanları, rehin alma ve propaganda gibi düşük teknoloji ürünü silah ve taktikler kullanarak ileri teknolojileri nasıl yenilgiye uğrattığının sayısız örnekleri ile doludur. Hiç şüphe yok ki bu taktikler, birçok devlet, insan hakları ve kamu vicdanına uygun davrandıkları ve demokratik devletler çoğunlukla bir elleri arkalarında bağlı olarak savaşmayı tercih ettikleri için gittikçe değer kazanmaktadırlar. Geleceğin savaşlarında ortaya çıkacak yeni teknolojiler, özellikle asimetrik savaş yoğunlaştıkça bu ikilemi keskinleştirmekten başka bir işe yaramayacak ve gelecekte bazıları, kaçınılmaz olarak adalet duygusundan yoksun katil robotların o kadar da kötü olup olmadıklarını sorgulayacaktır.
KARGU Döner kanatlı Vurucu İHA / Akıllı Mühimmat Sistemi
STM tarafından geliştirilen Kargu Döner kanatlı Vurucu İHA / Akıllı Mühimmat Sistemine ait firma web sitesinde paylaşılan bilgiler aşağıdadır:
KARGU® asimetrik harp veya anti-terör alanlarında kullanılmak üzere tek er tarafından taşınabilen, otonom veya uzaktan kumanda ile çalışabilen, döner kanatlı milli vurucu İHA çözümüdür.
KARGU® platform üzerinde gömülü ve gerçek zamanlı özgün görüntü işleme ve derin öğrenme algoritmalarıyla sabit veya hareketli hedeflere karşı etkin olarak kullanılabilmektedir.
Sistem; “Vurucu Döner Kanatlı İHA (VİHA)” ve “Yer Kontrol Ünitesi” bileşenlerinden oluşmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde yer alan KARGU® asimetrik terör operasyonlarında ve asimetrik savaşlarda, özellikle tehdit açısından riskli bölgelere askerlerin girmeden, o bölgedeki tehditleri algılayıp bertaraf etmelerini sağlamakta ve sahadaki erler tarafından kolaylıkla kullanılabilmektedir.
Kabiliyetler | Yetkinlikler
Teknik Özellikler
Menzil: 5, 10 km
Görev Süresi: 30 dakika
Görev İrtifası: 500 metre
Azami İrtifa: 3.000 metre (MSL-Mean Sea Level: Deniz Seviyesi)
Harp Başlığı: 1,3 kg
Ölçüler: 707 mm X 707 mm X 404 mm
Ağırlık: 7.060 gram
Sıcaklık: -20 / + 50 °C