savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
16°C
Ankara
16°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazartesi Açık
1°C
Salı Az Bulutlu
3°C

PETRA, KAYIP ŞEHİR

A+
A-

 

PETRA, KAYIP ŞEHİR

 

Yazı ve Fotoğraf: Olay Salcan, 3 Şubat 2019

 

 

İnsanlar, genelde beklentilerini büyük tutmaya yatkındırlar. Hayattan çok şey beklerler, bulamadıklarında da hayal kırıklığı yaşarlar ve bu hayal kırıklıkları da beraberinde mutsuzluk getirir. Gezen kimseler de gezmeyi ve görmeyi arzu ettikleri yerlerde hep beklentilerini çıtanın üstünde bir yere koyarlar; gidip gördüklerinde de ya çıtanın üstünde bulurlar ya da bulamazlar. Ben gezilerimde beklentilerimi yüksek tutmayacağımı öğrendim. Beklentilerimin üstünde olan çok az yer ile karşılaştım. Bunlarda birisi de, Petra. Tabii ki sonunda da mutlu oldum.

Son derece enteresan ve muhteşem bir yer. Hayran kalmamak mümkün değil. Petra’yı, ustalığı hiç tartışmaya yer bırakmayacak kadar büyük olan doğa ile zeka ve becerisinin doruğuna ulaşmış insan birlikte yaratmışlar. Sonuçta insanın baktıkça hayranlığı artan, şaşırtıcı ve olağanüstü bir eser ortaya çıkmış. Gidip görülmeye değer. Kum taşından oluşan kayaların yapısında bulunan katman katman madenlerden oluşan kayalara oyulmuş bu eserler, güneşin gün içerisinde değişen ışıkları ile her seferinde farklı renklere bürünüyor. Önünden geçerken gördüğünüz renkleri dönüşte farklı buluyorsunuz. Tam bir renk ve görüntü şöleni.

2200 yıl önce bu bölgede yaşamış ve güçlü bir medeniyet kurmuş Nebatiler tarafından inşa edilmiş Petra gerçekte, Nebatilerin imzası. Döneminin ticari yollarının kesişme noktasında bulunan Petra, zamanla bir ticaret merkezi haline gelmiş. Petra’yı görünce bütün bunları yapan Nebatilerin sanatta, bilimde ve zenginlikte ulaştıkları seviyeyi tahmin etmek hiç de zor değil.

Petra’ya girebilmek için ilk önce alışveriş yerlerinin bulunduğu bir alana geliniyor. Burada aynı zamanda küçük bir müze de var. Dönüşünüzde eğer vaktiniz kalırsa gezin, görülmeye değer.

Buradan turnikeleri geçerek Petra’ya doğru giden yola giriliyor. Kapıda Petra’yı resimler ve harita ile anlatan bir broşür almayı unutmayın. Bu yolun adı, The Siq ve Petra Arkeolojik Parkı’nın sadece başlangıç noktası.

1.2 km. devam eden bu yol, alışılmışın dışında bir yol. Hayatınızda böyle bir yoldan geçmediğinize inanıyorum. Dar yarıklar ve yüksek kayalıklar arasında bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla giden bu yolu normal adımla bir insan, hiç durmadan on beş dakikada yürüyebilir. Ama öyle mi? Değil tabii ki. Manzara son derece güzel. Bu doyumsuz manzarayı seyrederken zamanın nasıl geçtiği hiç anlaşılmıyor.

Deprem nedeni ile birbirinden ayrılmış kum taşı kayalıklarının, yüzyıllarca süren su taşkınlarıyla oyulmasıyla meydana gelen The Siq, çok dar. Zaman zaman 5 metre genişliğe, 90-180 metreye varan yüksekliğe ulaşan bu kayalar üzerine vuran güneş ışığının katmanlardaki yansımaları, sanki bir ışık ve renk şöleni. Her köşeyi dönüşünüzde bir başka güzellik ve zarafet. Güneşin düştüğü ışıklı kayalar ile güneşi görmeyen gölgeli kayaların ortaya koyduğu kontrast bir başka güzellik. Dönüşte de aynı yol kullanılacağından fazla zaman ayırmaya gerek yok. Çünkü daha görülecek çok yer var ve size de zaman lazım. Ayrıca dönüşte kendinizi yorgun hissederseniz ya faytona ya da ata binebilirsiniz.

 

 

Geçidin en dar yeri Petra’ya giriş yapılan yer. İki kayanın arasından baktığınızda Petra’nın sembolü olmuş Hazine’nin bir kısmını çizgi gibi görüyorsunuz. Yaklaştıkça da genişliyor, genişliyor ve geçit bitiyor, Petra’ya ilk adımınızı atıyorsunuz.

İşte Hazine binası, tüm ihtişamı ile karşınızda. İnsanoğlunun neler yapabileceğinin son derece güzel ve net bir kanıtı. Meydandaki develer ve eşekler, bu görüntüye otantik bir hava katıyor. Petra’daki kalıntılardan hiç biri Hazine kadar göz alıcı değil. Büyük sütunlu girişi ve oymaları ile ziyaretçileri kendine hayran bırakan bu görkemli yapı, 43 metre yüksekliğinde, 30 metre genişliğinde. Gül kurusu rengindeki yekpare kayaların, en yukarıdan aşağıya doğru oyulmasıyla yaklaşık 30 yılda meydana getirilmiş. Burası, doğa ve insanoğlunun beraberce yarattığı olağanüstü eserlerinin sergilendiği bir sanat galerisinin başlangıç noktası ve prestij eser de hiç kuşkusuz Hazine. Baktıkça insanın nefesi kesiliyor.

Hazine’den sağa doğru ilerlediğinizde dar bir geçitten geçip geniş bir alana çıkıyor ve yaşam alanına giriyorsunuz. Burada Nebatilerden kalma tapınaklar, yerleşim yerleri ile Romalılar’ın yaptıkları binalar var. Romalılar tarafından 1. yy’da kayalara oyularak yapılmış amfitiyatro 7.000 kişilik.

Roma Tiyatrosu’nun karşısındaki büyük bir kayalıkta 5 adet görkemli Royal Tombs olarak adlandırılan kraliyet mezarları bulunuyor. Yakından da, uzaktan da çok güzel görünüyorlar. Mezarlardan ilki, sonraları Bizans kilisesi olarak kullanılan Urn Tomb; ikincisi renkli kumtaşı kayalarıyla dikkat çeken Silk Tomb, üçüncüsü Nero’nun Altın Saray’ından esinlenen ve yarım kalmış Corinthian Tomb, dördüncüsü Roma sarayı görünümünde inşa edilen Palace Tomb, beşincisi Roma valisi Sextus Florentinos için yapılan Sextus Florentinus Tomb.

 

 

Yürümeye devam edildiğinde şehrin merkezi sayılan, sütunlu yola ulaşılıyor. Bir zamanlar hareketli kalabalıkların bu büyük ticaret merkezine doğru akın akın geldiklerini ve çıkardıkları sesleri hayal ederek yürüyorum. Gerçekten Petra, insanı bulunduğu zamandan hayal alemine götüren sihirli bir yer. Bu kadar muhteşem eserlerin yapıldığı bu yerde muhakkak ki insanların çoğunun yaşamları iyi ve kendileri de mutlu idiler. Bu eserler de, ancak bu durumda olan toplumlar tarafından yaratılır.

Sadece göçebe Arapların bildiği bir şehir iken; kayıp bir antik kentin söylentilerinin izini takip eden ve 1812 yılında buraya gelen İsviçreli kaşif Johann Burckhardt tarafından bulunan Petra, 6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmiş. 2007 tarihinde de Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olmuş. Yalnız UNESCO’nun listesine değil tüm gezip görmeyi sevenlerin listesine girmeyi ve hatta listenin en başında bulunmayı fazlasıyla hak eden bir şehir Petra.

1000 yıl kadar kayıp olan ve gizemini koruyan bu şehri gezip görmek, insana büyük bir keyif ve heyecan veriyor.

Hoşça kalınız.

 

FOTOĞRAF GALERİSİ

Yorumlar
  1. Mehmet Türkmen 1982 li. dedi ki:

    Muhteşem bir değerlendirme. Çok yönlü ve zihin açıcı değerlendirmeler. Selamlar saygılar.