ABD Adalet Bakanlığı ile Pfizer ilaç devi arasında varılan anlaşma, hükümetlerin ilaç endüstrisinde kurumsal ve bireysel hesap verebilirlik ve şeffaflığa verdiği önemin ve sorumluluklarının çok önemli bir göstergesidir.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 31 Ekim 2021
Yaklaşık 12 yıl önce, 2009 tarihinde; Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı’nın tarihin en büyük sağlık hizmetleri dolandırıcılığı olarak nitelendirdiği olayda, Amerikan ilaç devi Pfizer Inc. ve bağlı kuruluşu Pharmacia & Upjohn Company Inc. (bundan sonra Pfizer olarak anılacaktır) cezai ve hukuki sorunları çözmek ve davadan sıyrılmak için toplam 2,3 milyar ABD doları ödemeyi kabul etmiştir.
Pharmacia & Upjohn Company, Bextra adlı iltihap sökücü ilaç hakkında piyasayı yanlış yönlendirmek ve dolandırmak için yaptığı yanlış tanıtım nedeniyle Gıda, İlaç ve Kozmetik Yasasını (Food, Drug and Cosmetic Act) ağır bir şekilde ihlal ettiğini kabul etmiştir.
Pfizer tarafından 2005 yılında piyasadan çekilen Bextra adlı iltihap önleyici ilaç, şirket tarafından ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne (FDA) yapılan yeni ilaç başvurusunda sunulan ürün kullanım amaçları dışında etiketlenmiş, pazarlanmış ve tanıtımı yapılmıştır. Yani başvuruda belirtilmeyen ve FDA tarafından güvenlik kaygıları nedeniyle özellikle onaylanmayan çeşitli kullanım ve dozajlar için şirket Bextra adlı ilacın pazarlamasını yapmıştır.
Suçlu Pharmacia & Upjohn Company, bugüne kadar ABD’de verilen en büyük ceza olan 1,195 milyar dolar adli para cezası ve ayrıca 105 milyon dolar ceza ödeyecektir. Şirkete kesilen toplam ceza tutarı 1,3 milyar ABD dolarıdır.
Bu cezaya ilave olarak Pfizer, Sahte İddialar Yasası (False Claims Act) yasası kapsamında yasadışı olarak Bextra, Geodon, Zyvox ve Lyrica adlı ilaçların doktorlar tarafından önerilmesini teşvik etmek için rüşvet ve hediyeler vermiştir. Pfizer bu rezillikleri nedeniyle de toplam 1 milyar ABD doları tazminat ödemeyi kabul etmiştir.
ABD Adalet Bakanlığı ile Pfizer arasındaki bir dönüm noktası olarak nitelendirilebilecek anlaşma Adalet Bakanlığı’nın Amerikan halkını korumak ve dolandırıcılık yaparak haksız kazanç sağlamak isteyenlerden hesap sormasının güzel bir örneğidir.
İlaç şirketlerinin halk sağlığını tehlikeye atan yasadışı tutum ve davranışları ve para kazanma hırsı uğruna yaptıkları dolandırıcılıklar halk sağlığını tehdit etmektedir. Pfizer tarafından ödenen bu tarihi tazminat, bir ilaç şirketinin para kazanma ve kâr elde etme hırsını halk sağlığının önüne koyduğunda başına gelecekleri gösteren mükemmel bir örnektir.
ABD Adalet Bakanlığı ile Pfizer ilaç devi arasında varılan anlaşma, hükümetlerin ilaç endüstrisinde kurumsal ve bireysel hesap verebilirlik ve şeffaflığa verdiği önemin ve sorumluluklarının da çok önemli bir göstergesidir.
Aşı Şirketleri Milyarlarca Dolar Kâr Peşinde
ABD vatandaşlarına bugüne kadar uygulanan aşıların çoğunu Pfizer ve BionTech ilaç şirketleri sağlamıştır. Morningstar analisti Karen Andersen’e göre; gelirini BionTech ile bölüşen Pfizer şirketinin sadece takviye doz aşı gelecek yıl kârı küresel bazda 26 milyar dolar, Moderna şirketi kârı ise bütün Amerikalılara yapılmasına onay verilmesi durumunda 14 milyar dolar olacaktır.
Pfizer şirket yöneticileri, aşıdan elde edilen vergi öncesi düzeltilmiş kâr marjının gelir yüzdesi olarak yüksek (%20’lerin üstünde) olmasını beklediklerini, bunun da gelecek yıl sadece takviye doz aşılardan yedi milyar dolar tutarında bir kâr anlamına geldiğini ifade etmektedir.
12 Nisan 2021 itibarıyla; AstraZeneca, Pfizer ve Moderna ilaç şirketlerinin performansları. Kaynak: FactSet.
Pfizer şirketinin 2021 ve 2022 yıllarını kapsayan 60 milyar dolardan fazla satış değerindeki aşı anlaşmalarıyla yalnızca bu yıl 33,5 milyar dolar gelir elde etmesi beklenmektedir. Yapılan anlaşmalar, ilk iki dozun yanı sıra zengin ülkelere sağlanacak olan milyarlarca dolar tutarındaki potansiyel takviye aşılarını da kapsamaktadır.
Pfizer COVID-19 Aşısı ve Onam Belgesi
Görünen o ki COVID-19 aşısı üreten ilaç şirketleri ‘‘takviye ve/veya pekiştirme’’ dozları tavsiyesi adı altında milyarlarca dolar kâr elde etmeyi sürdürecektir. Bilindiği gibi; Pfizer aşısının, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA-Food & Drug Administration) tarafından 16 yaş üzeri insanlarda kullanımı onaylanmış, 12-15 yaş arası insanlar için ise COVID-19 hastalığını önlemek için acil kullanım izni verilmiştir. Moderna ve Johnson&Johnson aşılarının ise 18 yaş üzerindeki insanlarda acil kullanımına izin verilmiştir.
Peki, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ‘‘salgından kurtulmuş kutlu bir Türkiye’’ için önerdiği en yüksek aşılanma ile toplumsal bağışıklığı elde etmek mümkün mü? Bu soru bilim dünyasında hâlâ tartışılmakta ve çeşitli ülkeler farklı aşılama politikaları uygulamaktadır.
Asıl sorun ise mRNA aşısını tercih eden ve/veya çeşitli kısıtlamalar nedeniyle mecbur bırakılan insanların aşı öncesi imzalamak zorunda oldukları ‘‘ONAM BELGESİ’’ adı verilen dokümandır.
Deli Sorular
Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı’nın tarihin en büyük sağlık hizmetleri dolandırıcılığı ile suçladığı ve ceza davalarından kaçınmak maksadıyla 2,3 milyar ABD doları ödemek zorunda kalan bir ilaç şirketinin geliştirdiği aşıyı neden olmak zorundayız?
Aşının uzun süreli etkilerinin ve verimliliğinin şu an bilinmediği, aşının olumsuz etkilerinin olabileceği, ürünün salgın koşulları altında tamamen kişinin kendi istemesi halinde uygulanabileceği ve üretime ait hataların haricinde oluşabilecek maddi ve manevi zararlar konusunda üretici firmanın sorumlu olmayacağı ifade edilen bir onam formunu imzalamak ve aşı olmak acaba ne kadar mantıklı?
Aşı ve/veya PCR testi zorunluluğu gerektiren genelge acaba aşılama çalışmalarının gerçekten gönüllülük esaslarına göre yürütülmekte olduğu anlamına mı geliyor?
ABD tarihinin en büyük sağlık hizmetleri skandalına imza atan bir firmanın ürettiği aşının neden olduğu zararı üretici firma karşılamayacak ise kim karşılayacak?