savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Ankara
2°C
Karla Karışık Yağmurlu
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazartesi Açık
1°C
Salı Parçalı Bulutlu
3°C
Çarşamba Çok Bulutlu
4°C

Rusya ve Türkiye: Çok Zayıf Bir Uzlaşma

Rusya ve Türkiye: Çok Zayıf Bir Uzlaşma

Rusya ve Türkiye: Çok zayıf bir uzlaşma

“Rusya ile Türkiye arasındaki uzlaşma ne kadar çekici görünse ve her iki taraf için de potansiyel önemli yararlar içerse de, riskler ve problemler hala mevcut. Moskova, Ankara kaynaklı jeopolitik hamleleri dikkatli bir şekilde takip etmek zorundadır.”

Yazan: Aurel Braun

Çeviren: Ercan Caner

 

Foto: Rusya Başkanı Vladimir Putin solda ve Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Kasım 2015 tarihinde Antalya, Türkiye’de icra edilen G20 Zirvesinde.  /AP

 

Sadece birkaç yıl öncesine kadar Türkiye, ‘komşularıyla sıfır sorun politikasını’ kuvvetle desteklemekte ve uygulamaktaydı. Karadeniz kıyılarında güçlü bir konuma sahip olan Rusya, jeostratejik ve ekonomik nedenlerden ötürü, şüphesiz Erdoğan rejiminin, özellikle iyi ilişkiler içerisinde olmaya özen gösterdiği komşularından bir tanesidir. Gerçekten de Putin ve Erdoğan hükümetleri arasındaki ilişkiler uzunca bir süredir iyi gitmekteydi.

Bununla beraber iki liderin, bir bakıma Suriye’deki savaş nedeniyle yıpranan üretken işbirlikleri, geçtiğimiz Kasım ayında bir Türk F-16 jetinin, Rus Su-24 modeli uçağı Suriye sınırında düşürmesi, pilotun hayatını kaybetmesi ve kurtarma harekatına katılan bir denizcinin ölmesi sonucu darmadağın oldu.

Uzlaşmaz Türk lider Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın özür dilenmesi yönündeki taleplerini reddetti ve Kremlin, Türk mallarının ithali, Rus turistlerin Türkiye’den paket turizm programları almasının yasaklanması ve Rusya merkezli firmalarda çalışan Türk vatandaşlarına kısıtlamaları içeren bir dizi ciddi yaptırımlar uygulamaya başladı.

İki ülke arasındaki ilişkilerin gerginliği göz önüne alındığında Erdoğan’ın kişisel olarak Rusya Başkanı Vladimir Putin’den özür dilemeye karar vermesi ilk bakışta şaşırtıcı görülebilir. Erdoğan tarafından dilenen özürün üzüntü, baş sağlığı dilekleri ve pişmanlık ifadeleri içeren dolambaçlı bir özür olduğu doğrudur, fakat bu özürün, dakikası dakikasına uymayan, kendi ülkesinde demokratik özgürlükleri kısıtlayan ve sürekli olarak iç ve dıştaki rakiplerini sertçe kınayan aşırı milliyetçi İslamcı Türk liderinden geldiği dikkate alındığında bunun Erdoğan açısından olağanüstü büyük bir geri adım ve düşüş olduğudur.


Yine de bu özür tamamen şaşırtıcı olmamalıdır. Genel olarak ödün vermeyen Erdoğan’ı özür dilemeye zorlayan birkaç faktör bulunmaktadır. İlk olarak, görünürde gücünün artmasına rağmen Erdoğan rejimi içeride, başkanın artan diktatörce tutumuna karşı, sadece muhalefet partileri ve toplumun önemli bir kısmından değil, Kürt unsurlar ile rejim kuvvetleri arasındaki şiddetin tekrar ortaya çıkmasından rahatsız olan geniş kitlelerden de kaynaklanan giderek artan bir oranda politik gerilimle karşı karşıyadır.

İkinci olarak, politik istikrarsızlık ekonomik problemlerle aynı anda ortaya çıkmıştır. Mevcut ekonomik büyüme büyük oranda yok olmuş, rüşvet çok daha yaygın ve yıpratıcı bir hale gelmiş ve yabancı yatırım Türkiye’den giderek artan oranda kaçmaya başlamıştır. Rusya’nın yaptırımlarının Türkiye üzerindeki etkileri sert olmuş ve çok geniş ölçekli olan Rusya turizm gelirlerinin kaybedilmesi ise özellikle yıkıcı olmuştur. Erdoğan ekonomik büyümeyi meşruluğunun temel kaynaklarından biri olarak kullanmaya devam etmek istiyor ise ekonomiyi canlandırmak zorundadır ve Rusya işte tam burada Türkiye açısından hayati bir rol oynayabilir.

Üçüncü olarak, Erdoğan, Rusya’nın Esad rejimine yardım maksadıyla Suriye’ye müdahalesinin oldukça etkili olduğunu anlamaya başlamış ve Başkan Esad’ı iktidardan uzaklaştırma yönündeki Türk ümitlerinin giderek söndüğünü görmüş olmalıdır. Sonuç olarak, Moskova ile uzlaşma ile Ankara, Suriye’deki durumu yatıştırmak ve Suriye’deki istikrarsızlığın çok büyük bir ölçekte Türkiye’ye yayılmasını önlemek arzusunda da olabilir.

Dördüncü neden Erdoğan’ın demokratik seçimlerin sonuçlarının önceden tahmin edilebilmesinin ne kadar zor olduğunun bilincinde olmasıdır – Türkiye’deki seçim sonuçlarını kendi partisi lehine çevirme yönündeki devamlı girişimlerine herkes tanıktır. Bu sonbaharda yapılacak ABD seçimleri göz önüne alındığında, yeni Washington yönetimi altında Amerikan dış politikasında meydana gelebilecek değişimlere karşı bölgesel problemlerden bir tanesini çözerek kendisini koruma ve emniyete almak için uygun bir zaman olabilir.

Beşinci olarak Moskova ile yeniden uzlaşma teşebbüsü bir süredir devam etmektedir ve Brexit şoku Erdoğan’ın kendisini Avrupa’daki istikrarsızlığa karşı korumak maksadıyla yeni bir motivasyon unsuru olabilir. Avrupa Birliği, İngiliz halkı tarafından yapılan birliği terk etme yönündeki dramatik tercihten kaynaklanan gerilimle uğraşırken, Erdoğan’ın Avrupalıları manipüle edebilmesi ve onlardan Suriyeli ve diğer orta doğulu mültecileri Avrupa’dan uzak tutmak için büyük tavizler elde etmesi için çok daha az fırsatlar olabilir.

Bu çok sayıdaki ve birbirleri ile bağlantılı olan nedenler sonuç olarak Erdoğan’ın uzlaşma yönünde adım atmasının ne kadar makul ve zamanında olduğunu göstermektedir. Şüphesiz Erdoğan, kendisine hem iç hem de bölgesel politikalarda yardımcı olacak Moskova-Ankara ilişkilerinde büyük gelişmeler beklemektedir. Rusya’nın da Türkiye ile ekonomik ilişkileri yeniden düzelterek elde edebileceği olası ekonomik fırsatların yanı sıra Türkiye’nin yardımıyla Suriye’e istikrar getirme ve soruna politik bir çözüm bulma şansı da mevcuttur.

Yine de, ne kadar çekici görünürse görünsün ve potansiyel önemli yararlarına rağmen bazı riskler ve problemler mevcuttur. Şüphesiz Türk tarafının özür dilemesi bazı gerilimlerin yatıştırılmasına yardımcı olacaktır fakat bu kısmi uzlaşma, gerçek bir uzlaşmadan çok farklıdır.

Sorunun temel kaynağı Erdoğan ve onun bitmek tükenmek bilmeyen sınırsız hırslarıdır. Erdoğan’ın politik durumun değiştiğini fark ettiği doğrudur, fakat bu asla onun içte ve bölgedeki uzun vadeli ihtiraslarından vaz geçtiği anlamına gelmemektedir.

 ERDOĞAN AŞIRI DERECEDE ZOR VE SAĞI SOLU OLMAYAN BİR ORTAK OLARAK KALMAYA DEVAM EDECEKTİR.

 Erdoğan aşırı derecede zor ve sağı solu belli olmayan bir ortak olarak kalmaya devam edecektir. Giderek diktatörleşen yönetimi, Türkiye dahilindeki istikrarsızlığın süreceği anlamına gelmektedir. Erdoğan bu istikrarsızlığı belli bir aşamada çözmek ya da riskli bir dış maceraya atılmak isteyebilir.

Suriye’de Erdoğan ikili bir oyun oynamıştır, Putin’in de haklı olarak suçladığı gibi bazen IŞİD terör örgütünü desteklemiş aynı anda NATO desteğine güvenmiş ve bağımlı kalmıştır. Avrupa Birliğinin mülteciler konusundaki korku ve zayıflıklarını da ustalıkla istismar eden Erdoğan’ın, daha fazla bölgesel istikrarsızlığa neden olacak ve Moskova için de durumu daha karmaşık hale getirecek yeni mülteci dalgalarını gönderme güç ve kapasitesine sahiptir.

Erdoğan’ın taktiksel hareket ettiği ve şimdi, ülke içerisindeki konumunu koruma ve sağlamlaştırma yönünde adımlar attığı bir gerçektir, Erdoğan Rusya ile ilişkileri süratli bir şekilde yeniden değiştirebilir. Sonuç olarak, Rusya dahil bütün uluslararası aktörlerin Erdoğan ile uğraşırken birçok negatif değişkenlerin olduğunu göz önünde tutmaları gerekmektedir. İster Erdoğan yönetiminin alışılagelmiş istikrarsızlığı, isterse Erdoğan’ın sağı solu belli olmayan ve toplumsal değerleri küçümseyen tavrı olsun, Erdoğan ile yürütülecek bütün ilişkilerde dikkatli olunmalı, bütün aşamaların açık bir şekilde belirlenmesi talep edilmeli ve karşılıksız ödün asla verilmemelidir.

 

Yazarın düşünceleri Rusya Direct ve çalışanlarının görüşlerini yansıtmamaktadır.

 

ÇN: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve yazarın şahsi görüşlerini yansıtmaktadır.

 

 

Aurel Braun

 

Yazan: Aurel Braun Toronto Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler ve Politik Bilimler alanında çalışan bir profesördür. Aynı üniversitede, Rusya ve Doğu Avrupa Çalışmaları Merkezinde araştırmacı olarak görev yapmaktadır. 1981-1983 yılları arasında Stanford Üniversitesi Hoover Institution’da misafir akademisyen olarak çalışmıştır.

Profesör Braun özellikle eski Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki sosyalist sistemin transformasyonu üzerinde yoğunlaşan komünist ilişkiler ve stratejik çalışmalara imza atmıştır. Yazdığı kitaplar: The Soviet-East European Relationship in the Gorbachev Era: The Prospects for Adaptation (Westview Press, Boulder, CO and London, UK, 1990); The Middle East in Global Strategy (Westview Press, Boulder CO & London and Mansell Publishing, London, UK, 1987); Small State Security in the Balkans (Macmillan, London, UK, 1983); Ceausescu: The Problems of Power (Canadian Institute of International Affairs, Toronto, 1980); Romanian Foreign Policy Since 1965: The Political and Military Limits of Autonomy (Praeger, NY, 1978); The Warsaw Pact: The End of an Era (Westview Press, Boulder, CO and London, UK). Professor Braun 50’den fazla makale yazmış ve sayısız akademik çalışmalara katkıda bulunmuştur.

 

 

Yazar Ercan Caner

Çeviren: Ercan Caner, BİTES Savunma, Havacılık ve Uzay Teknolojileri Firmasında proje yöneticisi çalışmaktadır. Türkiye Hava Sahası Yönetimi alanında doktora tez çalışmalarını sürdürmektedir. İnsansız Hava Araçları (2014) ve Taarruz Helikopterleri (2015) konulu makaleleri yayımlanmıştır. TSK, BM ve NATO deneyimlerine sahiptir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.