Rusların ağır Afganistan yenilgisini ve ülkesi için hayatını feda edenleri asla unutmayın ve anavatanın savunmasını kimseye havale etmeyin!
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 26 Şubat 2022
Köyden kente göçler nedeniyle şehirlerin aşırı bir şekilde kalabalıklaşması o şehirlerin demografik yapısının değişmesine, bir anlamda ruhlarının ölmesine, nüfusun aşırı artmasına bağlı olarak kamu hizmetlerinin aksamasına, açlık, yoksulluk ve belki de en önemlisi bir güvenlik sorununa neden olmaktadır. Güvenlik sorunun ortaya çıkmasının tek nedeni nüfusun aşırı bir şekilde artması ve şehirlere olan büyük ve önlenemez göç dalgası değildir. Kırsal ve dağlık alanlarda yürüttükleri mücadelelerde başarılı olamayan terör unsurları, giderek artan oranda mücadelelerini meskûn mahallere kaydırmaktadırlar.
Terör örgütleri açısından bakıldığında meskûn mahaller birçok avantajlar sağlamaktadır: artan nüfus için yeterli olmayan güvenlik kuvvetleri, yaşam standardının düşmesi gibi çeşitli nedenlerle ümitlerini kaybetmiş halkın kolayca istismar edilmesi, ikmal kolaylığı, örgüte yeni eleman temini, güvenlik kuvvetleri hakkında istihbarat toplamanın kolaylığı, güvenlik güçlerinin kırsal alandaki hareket serbestîsinin kısıtlanması vb. gibi nedenlerle yerleşim yerleri giderek artan bir oranda terör unsurları için güvenli bir sığınağa dönüşmektedirler.
Mao’nun deyimi ‘Gerilla balık, halk denizdir’ dikkate alındığında; ikmal maddeleri, istihbarat, gizlenme ve destek açılarından halka bağımlı olan terör örgütlerinin, halk çeşitli nedenlerle yerleşim birimlerine göç ettiğinde, kırsal alanda yaşama şansı bulamaması ve halkı takip ederek mücadelesini yerleşim birimlerine kaydırması kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şehir savaşının son örneği 16 Ekim 2016 ile 04 Ocak 2017 tarihleri arasında Musul kentinde, ABD desteğindeki Irak güvenlik güçlerinin kenti İslami Devlet Terör Örgütü’nden geri almak maksadıyla gerçekleştirdiği geniş kapsamlı taarruzda görülmüştür. Musul Savaşı, Bağdat kentine 2003 yılında yapılan saldırı sonrasında gerçekleşen Batılı güçlerinde yer aldığı en büyük meskûn mahal harbidir. 100.000’den fazla bir güce sahip Irag güvenlik güçlerinin, kenti savunan 10.000 kadar terörist karşısında mücadelesi yaklaşık olarak dokuz ay sürmüştür. Meskûn mahallerde harbin kaçınılmaz sonucu olarak on binlerce sivil hayatını kaybetmiş ve yaklaşık iki milyon insan yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmıştır.
Kentlere karşı yapılan taarruz harekâtında aynı taktik ve tekniklerin kullanılmaya devam edilmesi durumunda gelecekte kayıplar ve savaşın çok daha ağır olması kaçınılmazdır.
Meskûn Mahallerde Muharebenin Karakteristikleri
Günümüzün modern şehir savaşlarında askeri harekât spektrumunda yar alan birçok tip vazife (taarruz, savunma, gece harekâtı, intikal, geri çekilme, yakın hava desteği vb.) icra edilebilir. Şehir savaşlarını topyekûn muharebe olarak tanımlamak kesinlikle yanlış olmayacaktır. Savaşan taraflar, meskûn mahallerde muharebelerde mevcut bütün imkân ve kabiliyetlerini kullanırken; insani yasalara ve savaşın kurallarına çok az saygı gösterecekler ve birbirlerine verdikleri hasarın yanında neden oldukları tali hasarları çoğunlukla göz ardı edeceklerdir. Geçmişte Hiroshima ve Nagazaki’de olduğu gibi nükleer silahların kullanılması ve özellikle İkinci Dünya Savaşı’nda görüldüğü gibi savaşan tarafların birbirlerinin kentlerini havadan bombalamasının da meskûn mahallerde kullanılması her zaman mümkündür.
Musul savaşında taraflardan en azından bir tanesi uluslararası insani yasalara saygı gösterirken, kentin kontrolünü elde tutmak isteyen İslami Devlet Terör Örgütü’nün bu tür bir kaygısı hiç olmamış ve savaş boyunca kentte yasayan insanlara verebileceği zararı daima göz ardı etmiştir. 2014 yılı yaz aylarında IŞİD kontrolüne geçen Musul kentini geri almak maksadıyla yapılan harekâta Irak ordusu, Kürt savaşçılar ve Şii milislerden oluşan karma bir kuvvet katılmış, Batı devletleri hava kuvvetleri de hava desteği sağlamışlardır.
Operasyonun başlaması öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD tarafından liderlik edilen uluslararası koalisyonu, sivil kayıpları engellemek için ellerinden geleni yapmaya davet etmiştir. Putin’in çağrısında; ‘‘Ümit ediyoruz ki Amerikan ve Fransız ortaklarımız hassasiyetle hareket etsinler ve sivil kayıpları en aza indirmek, hatta engellemek maksadıyla ellerinden gelen her şeyi yapsınlar’’ açıklamasında bulunarak sözlerini; ‘‘Bu meseleyi Batılı ortaklarımızın yaptığı gibi bir histeri nöbetine dönüştürmeyeceğiz, terörizme karşı mücadele edildiğini anlıyoruz ve terörizme karşı mücadelenin kazanılması için taarruzdan başka seçenek yoktur’’ ifadelerini kullanmıştır.
Rusya devlet başkanının bu çağrısı aslında şehir savaşlarında başarının ancak taarruz harekâtı ile sağlanabileceği ve sivil kayıpların da kaçınılmaz olduğu konusunda ipuçları içermektedir.
Şehir muharebelerinde hedef kentin tamamını ele geçirmenin yanı sıra dar kapsamlı küçük operasyonlar ile arzu edilen sonuç ve başarıların alınması da olabilir. Filistin topraklarından İsrail yerleşim yerlerine atılan roket mevzilerinin imha edilmesi, yeraltı tünellerinin tahrip edilmesi gibi operasyonlar da şehir harekâtının parçasıdır. Güvenlik güçleri tarafından terör unsurlarına yapılan küçük çaplı baskın tarzında operasyonlar ve nihayet şehir muharebeleri sonrasında yapılması zorunlu olan insani yardım ve istikrarın muhafazası gibi faaliyetler de şehir muharebelerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Vazife, zaman, düşman unsurlar, dost unsurların zayıf tarafları ve özellikle arazi gibi faktörler esas alındığında her bir meskûn mahal operasyonu diğerlerinden farklılıklar göstermektedir. Arazi meskûn mahal harekâtında diğerlerine oranla çok daha büyük rol oynamaktadır. Arazi zırhlı araçların manevra ve hareket kabiliyetini kısıtlayabilir ya da hiç müsaade etmeyebilir. Meskûn mahallerde harekâtta hiç unutulmaması gereken esas; dost unsurlara yönelecek düşman ateşinin her an herhangi bir yönden gelebilecek olduğudur.
Meskûn mahallere yapılacak taarruzi harekâtın iki hedefi olabilir. Bunlardan birincisi; kentin tamamını veya bir kısmının kontrolünü ellerinde bulunduran düşman unsurları etkisiz hale getirmek diğeri de araziyi ele geçirmek ve elde bulundurmaktır. Düşmanın nerede tertiplendiğinin bilinmemesi, savunma hatları ile pusu yerlerinin kesin olarak ortaya çıkarılamaması meskûn mahallerde taarruz harekâtının en hassas taraflarından bir tanesidir.
Taarruzun maksadı ister düşman unsurların etkisiz hale getirilmesi isterse arazi ele geçirme olsun düşman hatlarının yarılması ve düşman derinliklerine ilerleme kaçınılmaz bir manevra şekli olacaktır.
Düşman unsurların kontrolündeki şehirlere yapılan taarruzlara uzak geçmişte olduğu gibi yakın tarihte de rastlama mümkündür. Özellikle iç savaş ve çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle çatışmaların görüldüğü başta Suriye olmak üzere, Çeçenistan, Irak, Filipinler ve Ukrayna topraklarında yakın tarihte meskûn muharebeler yaşanmıştır.
Meskûn Mahal Harekâtında Dikkat Edilecek Hususlar
Askeri kuvvetler emniyet güçlerini desteklemek veya meskûn mahaldeki terör unsurlarını yenilgiye uğratmak maksadı ile kullanılırlar, komutan yürütülen operasyonları yakından izlemeli ve koordine etmelidir. Askeri kuvvetler, emniyet güçleri durumu kontrol aldıktan sonra geri çekilmelidir. Meskûn mahal harekâtında dikkat edilecek hususlar aşağıda sıralanmıştır:
Evet, bütün askeri operasyonlarda; muharebe kayıplarının yanı sıra dost ateşinden zarar görme, meydana gelebilecek kaza ve kırımlar gibi riskler içerdiği ve muharebe sahasında birçok riskin olduğu doğrudur. Meskun mahallerde harekâtın ortaya çıkardığı risklerden bir tanesi ise sivil halka ve kentin altyapısına zarar vermektir. Siyasi durum, sivillerin varlığı ve arazinin zorluğu şehir savaşlarında birçok ilave risklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Şehrin tamamının ya da terörist unsurların kontrolünde olduğu bir bölgenin ele geçirilmesi maksadıyla düzenlenen bir taarruz harekâtında aslında hedef ve/veya hedeflerin yerleri bellidir. Ancak düşman unsurların yanı sıra sivillerin de harekât alanını paylaştığı göz önüne alındığında havadan veya uzun menzilli top, roket ve havanlarla düşmanın savaşma azminin kırılması gibi bir seçenek yoktur. Güçlü bir istihbarat ile kesin yerleri belirlenen düşman hedefleri hassas güdümlü silahlar ile etkisiz hale getirilebilirler, ancak sivillerin zarar görmesi yine de kaçınılmazdır.
Taarruz harekâtının aşamaları hedefe doğru ilerleme, düşmanın izole edilmesi, baskı altına alınması, hâkim ve tutunulacak bir arazinin ele geçirilmesi, sızma harekâtı, düşmanın etkisiz hale getirilmesi, hedef bölgesinin temizlenmesi ile hedefte yeniden tertiplenme olarak sıralanabilir.
Şehir taarruzunun esaslarının açık bir arazide uygulanan taarruz ile aynı olduğu ileri sürülebilir. Uygulanacak esasların birçoğu geçerli olsalar da bir şehre düzenlenecek olan taarruz harekâtı tamamen farklı bir hikâyedir.
Şehir taarruzu, büyük ölçekli ve müşterek harp doktrini ile tanklar, piyade, topçu, kara havacılık, istihbarat, keşif, gözlem ve daha birçok imkân ve kabiliyetin birlikte kullanılmasını gerektiren karmaşık bir harekât türüdür. Meskûn mahallerde icra edilen taarruz harekâtında kentin tamamını veya belirli bir kısmını savunan unsurlar taarruz edene karşı daha avantajlıdır. Karşılarındaki düzenli ordudan çok daha zayıf olan çeşitli unsurlar asimetrik savaş taktik ve teknikleriyle üstünlük kazanmak ve çeşitli yöntemlerle mevcut dezavantajları lehlerine çevirmeyi arzu edeceklerdir. Düzenli orduların harp hukukuna bağlı kalmaları ve sivillere zarar vermekten kaçınması da özellikle sivilleri kalkan olarak kullanan teröristlere avantaj sağlamaktadır.
Ukrayna Halkına Sesleniyorum!
Rusları kesinlikle gözünüzde büyütmeyin. Ruslar geçmişte yenildi, şimdi de yenilecekler. Ve bu yenilgiyi onlara Ukrayna ordusu ve halkı tattıracaktır. NATO ve/veya batı dünyasının Ruslara karşı sizinle birlikte savaşacakları hayallerini bırakın. Her şeyi kendi başınıza yapacaksınız ve bunu başarma gücüne sahipsiniz.
Ruslar ilk anda bazı askeri kazançlar elde etmiş olabilirler, ama artık sizin topraklarınızdalar, uzun süreli bir yıpratma savaşına hazırlıklı olun ve onları topraklarınıza göz dikme cesareti gösterdiklerine bin pişman ederek, masaya değil kıçlarının üstüne oturtun!
Savaşma ve anavatanınızı savunma motivasyonunuzu asla kaybetmeyin. Rus hava araçlarına karşı ısı güdümlü füzeleri çok iyi kullanın. Hava savunma sisteminiz etkisiz hale getirilmiş olabilir, ancak zavallı Rus pilotların ısı güdümlü füzelerinize karşı, tıpkı Afganistan’da olduğu gibi yapacakları fazla bir şey yok. Rus hava araçlarını düşürmeye devam edin, bu Putin’in ülke içi ve dışındakini karizmasını yerle bir edecektir.
Rus tankları ve zırhlı araçlarını da kesinlikle gözünüzde büyütmeyin. Sahip olduğunuz tanksavar füze ve roketlerini etkili bir şekilde kullanmanız Rusların canını yakacaktır.
Kahraman Vitaly Skakun Volodymyrovych ve hayatlarını kaybeden, yaralanan diğer askerleriniz ve sivil halkı hiç aklınızdan çıkarmayın. Sert direniş Rusya ve Vladimir Putin’i dize getirecek ve masa yerine kıçının üstüne oturmasını sağlayacaktır. Bazılarının komedyen diye aşağıladığı liderinizin etrafında kenetlenin ve Ruslara dünyanın kaç bucak olduğunu gösterin!