Yazan: Naci Beştepe, Sun Savunma.Net 30 Kasım 2017
Türkiye’de gündem Zarrab davası.
Koşullanmış bakış açılarından yapılan yorumlarda, sapla saman karıştırılıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve çıkarları açısından bakılmadıkça değerlendirmelerin eksik ve yanlış olacağı yadsınamaz.
Burada önemli olan, olayın nereye kadar ulusal, nereye kadar bireysel olduğunu doğru saptamaktır.
Ulusalcı bakış bu soruya “HAYIR” diyor.
Ülkeyi yönetenler de öyle diyor.
Güzel.
Peki, öyle diyen iktidar ne yaptı? Bakalım.
ABD, “ İran’la ticaret yapma!” dedi mi? Derse ambargo mudur? Evet, öyle derse ambargodur.
ABD böyle demedi. Ne dedi? “ İran’dan aldığın petrol ve doğal gazın karşılığını doğrudan dolar olarak ödeme. İran senin bir bankanda hesap açsın. Sen aldığının dolar karşılığını o bankaya yatır. İran o parayı çekemesin. Sen ona karşılık olarak mal satarak borcunu öde”
Peki bu ambargo mudur? Evet bu da ambargodur. Hür irademize kısıtlamadır.
Bu bizim yasalarımızı ve dolayısıyla iktidarımızı bağlar mı?
AKP Gen. Bşk. Erdoğan ve AKP iktidarı diyor ki; ”Hayır, bana ne ABD yasalarından”.
Peki, böyle diyenler ne yaptı?
Petrol-gaz karşılığı dolarları Türk bankasında bloke ettiler.
Şimdi efeleniyorlar ama ABD ambargosuna tıpış tıpış uydular.
Uymasalar ne olurdu?
Dünya Bankacılık Sistemi içinde olduğumuz için paparayı yerlerdi/yerdik. Bankacılık işlemlerimiz durdurulur, ulusal mal varlıklarımıza el konurdu.
Önümüzdeki tehlike de budur.
Zarrab davası sonunda, olaya karışan bankalarımıza milyonlarca dolar ceza kesilince tıpış tıpış ödemek durumundayız.
Suç, İran’a mal satışı aşamasında işlenmiştir.
Ambargo; iktidar yetkililerinin bilgisi, desteği ve çıkar karşılığı işbirliği ile Zarrab vasıtasıyla delinmiştir.
Açık kaynaklardan edindiğimiz kanı budur. Görünen köy kılavuz istememektedir. ABD’deki mahkeme sonucunda doğru olup olmadığı netleşecektir.
Suçlu, çıkar karşılığı bu ticarete karışanlardır. İsimleri dillendirilmektedir.
Olanlar, uluslararası bankacılık işlemlerine aykırı olsa da salt Türkiye’nin çıkarına yapılmış olsaydı, rüşvet dönmemiş olsaydı dava ulusaldı. Hepimiz yapanların arkasında olurduk.
O sebepten suç ve dava bireysel ama sonucu ulusaldır. Çünkü ceremeyi çekecek olan rüşvetçiler, onlara yol verenler değil, Türk halkı olacaktır. Zaten sallanan ekonomi dibe vurdukça, hepimiz zarar göreceğiz.
Davanın ulusal olmasının diğer ve en önemli yanı ise ABD’nin Türkiye’ye karşı uyguladığı düşmanca dış politikadır. ABD bu davayı da düşmanca politikasının sopası olarak kullanmaktadır.
Düşman kullanır. Siz ona fırsat vermeyeceksiniz.
Netice; AKP iktidarı bireysel çıkarı için suça bulaşmış, sonucu ve zararı Türk ulusuna dönmüştür.
Türkiye’nin ve Türk halkının kurtuluşu bu kötü yönetimden kurtulmaktan geçmektedir.
Naci BEŞTEPE