Yazarlar: Dr. Preeta M. Banerjee & Gerald Belson
Çeviren: Ercan Caner
Yıl 2021 ve 14 yaşındaki Anna bir uzay mühendisi olmayı hedeflemektedir. Sabah yataktan kalktığı andan itibaren ‘phablet’ olarak adlandırılan ileri düzeyde yapay zekâya ve bilişsel analitik özelliklere sahip kişisel sihirbazı ile hem sözlü olarak hem de hareket kontrolü, yüz ifade kodlama, hareket takibi ve ses tanıma kabiliyetleri olan yapay zekâ özellikli akıllı gözlüklerini kullanarak iletişime geçmektedir. Anna’nın phablet’i internet aracılığı ile evreni araştıran bir devlet ajansının Eğitim Koordinatörü (EK)’ne bağlanabilmektedir.
‘Sosyal değişimlere geniş bir açıdan bakılmadığı sürece yeni teknolojik gelişmeler sadece, sosyal eşitsizliğin mevcut kurumsal hedef ve formlarının güçlenmesine hizmet edecektir. Teknolojik gelişmeleri eğitim reformunda kullanmak maksadıyla bugüne kadar sürdürülen bütün çabalar, eğitim sistemine yapılan bütün müdahaleler, geniş sosyal, politik ve ekonomik şartlar yerine, belirli medya ve teknolojilerin yaygınlaştırılması üzerine yoğunlaştığından ne yazık ki başarısızlığa uğramışlardır.
‘Bağlantılı eğitim, sosyal kapsamlı olması ve ilgi uyandırmasının yanı sıra, eğitim, ekonomik ve politik fırsatlara da oryante olmuş durumdadır. Gençler bu eğitime, ailelerinin veya arkadaşlarının yönlendirmeleri sonucu, herhangi bir alana ilgi duyduklarında veya içlerinde belirli bir alanda öğrenme tutkusu oluştuğunda başlayabilirler ve eğitim süresi sonunda bu ilgi ve öğrenme tutkularını akademik başarı, kariyer başarısı ve sosyal katılıma kolaylıkla dönüştürebilirler.
Professor Mizuko Ito (1), Kaliforniya Üniversitesi
Eğitim Koordinatörü, Anna gibi öğrenme arzusu ile yanıp tutuşan potansiyel öğrencilere gelecekteki iş hayatlarında ihtiyaç duyacakları becerileri kazanmaları için tasarlanmış bilgisayarlı sanal bir yardımcıdır. Anna’nın kişisel phableti onun performansını kişisel bir öğrenme planı oluşturmak maksadıyla Eğitim Koordinatörü ile paylaşmakta ve Anna’nın gelişmesi ve ilerlemesine yardımcı olmak maksadıyla, sayısal içerikler, sanal gerçeklik oyunları, deneysel öğrenme egzersizleri ve onaylı iletişim ağında bulunan profesyonel uzay mühendisleri ile interaktif görüşmeler eklemektedir. Anna’nın phableti onun ebeveynleri ile iletişime geçerek ders planını onaylamalarını ve Anna’nın ilerlemesi için alınması gereken ilave tedbirleri de koordine edebilmektedir.
Anna, phabletini öğrenim gördüğü lisedeki sanal eğitim merkezine götürebilmektedir. Orada, diğer öğrenciler ile birlikte iki saat süresince, gerçek bir uzay aracını tasarlayabildikleri, bulut tabanlı bir uzay aracı modelleme simülasyonunda çalışabilmektedir. Bu yaklaşım öğrencilere, projenin değişik safhalarında birbirleri ile rekabet edebilme ve birlikte iş yapabilme yeteneklerini kazandırmakta ve süratli, hassas ve tim halinde çalıştıklarında ilave bonus puanları kazandırmaktadır. Anna uzay aracı modelleme simülatöründe aracını tasarlamayı bitirdiğinde, öğrenme merkezinde bulunan 3D yazıcı, Anna için minyatür bir model oluşturmaktadır. Okulda başka bir eğitim merkezinde bulunan Anna’nın bilim öğretmeni, Anna’nın phabletine bağlanarak onun yaptığı ödevleri, performansını, aldığı notları ve faaliyet gelişimini izleyebilmekte, uzay aracı tasarımı ile ilgili olarak geri beslemeler yapabilmekte ve yol gösterebilmektedir. Akıllı gözlük tarafından izlenen Anna’nın göz hareketlerine dayanarak, phablet, Anna’nın ilgi seviyesini ölçmekte ve dinamik olarak içeriği değiştirme ve derhal sisteme dâhil edebilme imkânı olan öğretmenine iletmektedir. Öğrenim merkezinin uyumlu eğitim sistemi ve eğitim koordinatörünün eğitim planından yararlanan Anna’nın öğretmeni onun performans panelini yeniden konfigüre ederek gelişiminin son durumunu yansıtmaktadır.
Anna eğitim hedeflerini dilediği zaman değiştirebilir, bu durumda phabletinde bulunan paneli, dinamik olarak geçmişte yapılan bütün faaliyetleri göz önüne alarak Anna’nın yeni eğitim hedefleri ile uyumlu hale gelecektir. Anna öğrenme gelişimini, arkadaşları ve ailesi ile birkaç sosyal medya arayüzleri vasıtası ile paylaşabilir. Phableti onun gelişim haritasını oluşturacak ve ilkokuldan başlayarak eğitim-öğretim hayatının sonuna kadar Anna’nın gelişimini takip edebilecektir.
Hemen hemen 10 yıl kadar öncesine dayanan sayısal eğitimin ilk dalgasında, çevrimiçi kurslar, sayısal kütüphaneler, oyunlar ve çeşitli uygulamaları kapsayan, oluşturma, paylaşma ve sayısal formlardaki içeriklere ulaşabilme gibi kavramlar üzerinde odaklanılmıştır. Eğitim içeriklerinin sayısallaştırılması, okullara cihazların götürülmesi, kapalı ve tek bir sistemi içeren eğitim uygulamaları teknolojinin sınıflara getirdiği imkânlardan bazılarıdır (2). Öğretimi saysallaştırma yönündeki ilk çabalara rağmen 12 yılı kapsayan başlangıç eğitiminde üç ana problem ile karşılaşılmıştır;
Mezun olan öğrenciler giderek kendilerini kurumsal işlere çok daha az hazır bulmaktadırlar. Kitaplardan öğrenme ve didaktik derslere dayanan konvansiyonel öğretim yöntemlerine ağırlık verilmesi pratik ve uygulamaya dayanan becerilerin kazanılmasında eksikliklere neden olmuştur (3). İşverenlerin ihtiyaç ve gereksinimleri sürekli olarak değişmekte ve giderek ilk, orta ve okul sonrası eğitimi esnasında yani neredeyse yaşamın yarısını kapsayan bir sürede kazanılan becerilerin yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Ayrıca günümüzde ve gelecekte ihtiyaç duyulan eğitimin 5 yıllık bir sürede verilmesini zorunlu hale getirmekte, bu da okullar ve liselerin bu ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalmalarına neden olmaktadır (4), (5). Bu soruna çözüm bulmak maksadıyla ABD’de, öğrencilerin matematik ve İngilizce gibi temel alanlarda becerilerini artıracağı ümit edilerek ortak bir standart geliştirilmiştir (6). Bu standart sistem bazı okullar tarafından kullanılmasına rağmen, 2015 yılı sonuna kadar bütün okullarda kullanılmasına yönelik belirsizlikler mevcuttur (7).
ABD, diğer OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development) üyeleri ile karşılaştırıldığında, milli gelirinin daha fazlasını eğitim için ayırmasına rağmen, eğitime yaptıkları yatırımdan en fazla yararlanan dünyadaki ilk on ülke içerisinde yer almamaktadır (8). Araştırmalar, aynı zamanda, ABD’li ailelerin % 80’inin lise öğretimine yaptıkları yatırımın geri dönüş oranının yetersiz olduğunu düşündüklerini ortaya çıkarmıştır (9). Yükselen eğitim ücretleri ve öğrencilerin geri ödemeleri gereken borçlar, mezunların işe hazırlık seviyelerinin düşmesi ile birleşerek ABD’de eğitim sisteminin toplum tarafından algılanan değerinin düşmesine neden olmuştur (10). Eğitimin, her bir öğrencinin belirli ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kişiselleştirilmesi eğitime yapılan yatırımların geri dönüş oranının yükselmesine yardım edebilecektir (11).
Makroekonomik şartlar, özellikle ABD’de yüksek ücretli endüstri alanındaki iş sayısının ve yeni firmaların kurulmasının azalmasına neden olmuştur (12). Bu trendler küresel iş alanı etkisi ile daha da kötüleşmiştir. İnovasyon ve girişimcilik, temel bilimler tarafından da ispatlandığı gibi yeni iş alanları yaratmak ve ekonomik gelişimi sürdürebilmek için hayati önemi haizdir (13). Bu bağlamda ilk-orta-lise eğitimi veren okullar, erken yaşlarda inovasyon ve girişimciliği geliştirmek, güçlendirmek ve öğrencilere yeni işler kurmalarında ve kendi geleceklerini şekillendirmede yardımcı olmak maksadıyla özel olarak tasarlanmış eğitim programları oluşturabilirler (14).
Teknoloji sorunun cevabı mıdır, ya da cevabın bir parçası mıdır? Birçokları, eğitim teknolojilerine yapılan yatırımları göz önüne alarak cevabın evet olduğunu düşünmektedirler. ABD eğitim harcamaları son 20 yılda ikiye katlanmış ve 2013 yılında 1.17 trilyon dolara ulaşırken bu alanda en hızlı gelişme sayısal eğitim teknolojilerinde yaşanmıştır, 2014 yılında 23,6 milyar dolar olan miktarın 2018 yılında 26,8 milyar dolara ulaşacağı beklenmektedir (15), (16), (17). Bilgisayarın 35 yıl önce ilk icadından günümüze kadar okullar, liseler ve üniversitelerde eğitimde teknolojinin kullanılması sistematik olarak gelişmektedir. Özellikle işletmeler çalışanların eğitim ve geliştirilmesi maksatları ile teknolojiden istifade etmektedirler.
Öğrenim içeriklerine her yerden ulaşım ihtiyacı sadece etkili ve etkin yaygınlaştırma ve kullanma yöntemlerininin gelişmesine yardımcı olmuştur (18). Günümüzde mevcut gelişmiş teknolojiler sayesinde eğitim içeriklerinin kişiselleştirilmesi ve güvenli olarak kullanıcılara ulaştırılması mümkündür. Örneğin Khan Akademisinin ‘ istediğiniz yerde ve zamanda’ eğitim modeli dünyanın her yerindeki öğrencilere talep ettikleri kişiselleştirilmiş eğitim içeriklerini gönderebilmekte ve hatta öğretmenlere geri besleme maksadıyla öğrenciler hakkında bilgiler sunabilmektedir (19). Bazı teknolojiler ise farklı öğrenim deneyimleri sunmak üzere öğrencilere uyumlu öğrenme yöntemleri tasarlayabilmektedirler (20). Bununla beraber, sayısal eğitim furyasının ilk dalgasında bugüne kadar gözlemlenen, sınıflara sadece teknolojinin getirilmesinin değişim için asla yeterli bir güdü olamayacağıdır.
Hükümet, okullar ve iş çevrelerinin bağlantılı öğretim talepleri göz önüne alındığında sayısal eğitimin ikinci bir dalgasının olacağı kaçınılmazdır (21). Okul idareleri, öğretmenler, öğrenciler, aileler, eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcıları ve devlet eğitim ajansları gibi, eğitim eko sisteminde yer alan katılımcılar Anna’nınkine benzer bir eğitim ortamı oluşturmak maksadıyla çok daha güçlü ilişkiler kurmak ve geliştirmek zorundadırlar. Entegre gelecek nesil teknolojileri, her yaşta ve altyapıdaki öğrencilerin eğitimlerini, okul içinde ve dışında bütün yaşamları boyunca sürdürmelerini sağlayabilir.
Bu teknolojiler değişime üç açıdan katkı sağlayabilirler, bunlar; öğrencilerin yeteneklerini geliştirmek, eğitim yatırım geri dönüş oranını hızlandırmak ve öğrencilerin daha yenilikçi ve girişimci bir ruha sahip olmalarını sağlamak. Bu zorlukları yenmek maksadıyla eğitim teknoloji sağlayıcıları odak noktalarını içerikten bağlantılı eğitime kaydırmak zorunda kalacaklardır.
Üç konnektörün sayısal eğitimin temelleri olduğu genel bir kabul görmektedir:
Konnektör 1. Entegre sayısal eğitim ekosistemi: Aileler, öğretmenler, yaşıtlar ve idareciler olduğu kadar resmi eğitim sistemi dışında kalan danışmanlar, potansiyel işverenler de ekosistemin merkezinde yeralan öğrencilerin eğitilmeleri ve yönlendirilmelerinde işbirliği içerisinde çalışan bir iletişim ağı oluştururlar.
Konnektör 2. Entegre öğrenci eğitim döngüsü: İlk eğitimden başlayarak iş hayatına kadar sürecek devamlı bir eğitim deneyimi sunmak maksadıyla eğitimciler ve öğretmenler, öğrencilerin ihtiyaçlarına, öğrenim stillerine, tutku ve potansiyel yeteneklerine uyarlanmış bir şekilde dershane ortamı ile gerçek dünya öğrenim ve eğitimini birbiriyle bağlantılı hale getirmek zorundadırlar.
Konnektör 3. Entegre teknoloji çözümleri: Eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcıları ilerleme sağladıkları teknolojik üstünlüklerini ve rekabeti gözardı ederek güçlerini birleştirebilir ve bir araya gelerek entegre çözümler üretebilirler.
Belirli örnek olay çalışmaları ve örnekleri kullanılarak üç konnektörün, eğitim teknolojileri hizmet sağlayıcıları ile birlikte çalışarak bütün eğitim sistemini nasıl dönüştüreceği aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Anna’nın eğitim ortamında, öğretmeni, yaşıtları, ailesi ve dış dünyadan çeşitli uzmanlar bir araya gelerek ona bütünsel bir eğitim deneyimi sağlamaktadırlar. Benzer şekilde, sayısal eğitim modeli de, işlem esaslı ilişkilerden entegre bir değerler zincirine doğru çok hızlı bir şekilde gelişmektedir (Şekil 1’e bakınız).
Şekil 1 Tek değer zincirinden entegre ekosisteme
Sayısal eğitim ile eğitim ekosistemi, öğrencilerin tutku ve ilgi alanlarını esas alarak öğrenci merkezli olarak gelişmesine devam etmektedirler. Dershaneler, öğrencilerin ilgi duydukları alanlardaki dış dünya uzmanları ile iletişim kurabilmelerini sağlayarak, onları stajyerlik ve iş esaslı projeler aracılığı ile iş dünyasına bağlayarak ve dış inovasyon merkezleri, araştırma laboratuvarları ve gelişme aşamasında olan iş alanları ile temas kurmalarına imkân sağlayarak sanal olarak genişleyebilirler. Yeni ekosistem öğrencilere yaşıtları ile birebir eğitim faaliyetlerine katılabileceği ve açık bir öğrenim kaynağı sunan ve işbirliğini teşvik eden sosyal eğitim platformları da sunabilir. Örneğin, Masachutsetts Teknoloji Enstitüsü ve Harvard Üniversitesi tarafından ortak olarak işletilen ve kâr amacı gütmeyen bir kurum olan edX, benzer düşüncedeki bireyleri son model sosyal öğrenme toolları vasıtasıyla birbirlerine bağlamaktadır. Online eğitim kursları sağlayan Udacity isimli sistem, her yaştan bireylere projeler üzerinde işbirliği yapmak ve dış dünya uzmanlarından geri beslemeler alabilmek imkânı sağlamaktadır (22).
Eğitim ekosisteminde yer alan katılımcılar ve paydaşlar arasındaki güçlü işbirliği öğrenci performansını geliştirmektedir.
High Tech High (HTH), San Diego ve Chula Vista kasabalarında, 3 ilkokul, 4 ortaokul ve 5 lise olmak üzere toplam 12 adet özel okul işleten bir eğitim kurumudur. İlk özel okul 1998 yılında, en saygın ve üst düzeydeki teknoloji firmalarının sivil otoriteler ile bir araya gelerek, öğrencilerin özellikle bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikteki yetersizliklerini ortaya koyması sonrasında kurulmuştur.
HTH Mezunlar Okulu baş akademik eğitmeni Ben Daley’e (23) göre; HTH okulları, öğrenciler, öğretmenler, idareciler ve aileleri, öğrencileri hem teknik hem de sosyal bilimler alanında kolej eğitimine hazırlama maksadıyla tasarlanan geleneksel eğitim yöntemlerine ilave olarak pratik uygulamalı eğitim ve deneysel eğitim yöntemleri ile bir araya getirmektedir. Her bir öğrenci, sorumlulukları öğrenciler ile devamlı olarak etkileşimi sürdürme, onların akademik gelişmelerini izleme ve kariyer planlamalarına yardım etmek olan akademik bir danışman ile eşleştirilmektedir. Danışman öğrencinin ailesi ile de sürekli olarak yakın temasta olmaktadır. İletişimi azami seviyeye çıkarabilmek maksadıyla HTH Okulları, PowerSchool olarak adlandırdıkları, öğretmenlerin öğrencilerin devam ve not durumlarını kaydettikleri web tabanlı bir öğrenci bilgi portalı kullanmaktadırlar. Aileler ve öğrenciler PowerSchool’u gerçek zamanlı olarak öğrenme ve performans bilgilerine ulaşabilmek, öğretmenler ile temasa geçmek ve ödevleri takip etmek maksatları ile kullanmaktadırlar. İdareciler ise PowerSchool web tabanlı bilgi portalını, oda kapasitesi, öğretmen derse hazırlık süresi ve öğrencilerin uygun zamanları ve öncelikleri gibi birçok parametreler içeren etkin bir eğitim programını oluşturmak maksadıyla kullanmaktadırlar (24). HTH okulları tarafından kullanılan bir diğer tool da, temel ekosistem katılımcılarını bir araya getiren Naviance’tır (25).
HTH Okullarının bağlantılı eğitim girişimi, öğrencilerin gelişmesine çok olumlu katkılar sağlamıştır. HTH öğrencileri, 300’den fazla iş alanını kapsayan bir yelpazede 1000’den fazla deneysel öğrenme projesini başarıyla tamamlamışlardır. HTH liselerinden mezun olan öğrencilerin % 98’i üniversite eğitimine devam etmiş, öğrencilerin % 30’dan fazlası matematik ve fen bilimleri alanlarını seçmişlerdir (26).
Anna gibi öğrenciler için, teknoloji, eğitim döngüsünün bütün esaslarının entegre edilmesinde anahtar bir rol oynayabilir. Okul hayatı ve mesleki kariyerlerinin değişik aşamaları boyunca öğrenme faaliyetlerinin birbirleri ile irtibatlandırılması, öğrencilerin eğitim ilerleme seviyelerinin izlenmesi ve gerçek zamanlı ve yatay olarak geri beslemeler ve girdiler yapılmasını, ilave eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesini, risksiz bir ortamda yardım alabilmelerini ve nihai olarak yeteneklerini geliştirmelerinde büyük avantajlar sağlamaktadır. Teknoloji, değişik modüller ve alanlarda farklı sezgisel yöntemler kullanarak bireyin yeteneklerine dayanan bir eğitim geçmişi oluşturulmasına katkıda bulunabilir. Oluşturulan bu eğitim geçmişi, yaşamlarının sonraki safhalarında öğrencilerin anlamlı gerçek dünya fırsatları ile irtibatlandırılmasında kullanılabilir.
Öğrenciler gerçek dünya projelerinde çalıştıkça ve bu eğitimlerini resmi öğrenimleri ile birleştirdikçe gelecekteki iş yaşamlarında kendilerine yardımcı olabilecek birçok yetenekler kazanabilirler. PathSource ve Pathbrite gibi kişiselleştirilmiş tool ve tekniklerin kullanılması ise öğrencilerin bir ders planı ve kariyeri boyunca karşılaşabileceği farklı tipteki içerikleri çok daha kolaylıkla öğrenmelerini sağlayabilir (27).
ÖRNEK OLAY ÇALIŞMASI: METROPOLITAN REGIONAL CAREER AND TECHNICAL CENTER (MET) (BÜYÜKŞEHİR BÖLGESEL KARİYER VE TEKNİK MERKEZİ)
Bağlantılı eğitim öğrencilere, okuldan meslek hayatlarına geçişte dershane öğreniminin dış deneyimler ile desteklenmesini sağlamaktadır.
Büyük Resim Öğrenimi (BPL-Big Picture Learning), ABD’de, kişiselleştirilmiş öğrenimin yenilikçi kullanımı aracılığı ile ilk eğitimden yetişkin eğitimine kadar bütün eğitim sisteminin yeniden tasarlanmasını öngörmektedir. İlk büyük resim öğrenimi sağlayan okul olan MET, 1996 yılında, deneyimli eğitmenler Dennis Litky ve Elliot Washor’un direktifleri ve yönlendirmeleri sonucunda Rhode Island’da açılmıştır. Kendilerine verilen görev, toplumu kökünden etkileyecek yetenekli mezunlar, yaşamboyu öğrenenler ve sorumlu vatandaşlar yetiştirmek üzere 21’nci yüzyıl için bir okul tasarlamaktır.
Kurulduğu ilk andan itibaren MET, öğrencilerin haftada iki gün, öğrenci ilgi alanlarının belirlenmesinde uzman olan bir danışmanın kontrolü altında, dershane ortamı dışında da eğitilebildikleri, ilgi aracılığı ile öğrenme yöntemini kullanmıştır. Danışmanlar ve uzmanlar bu eğitim yönteminde öğrenciler ile bir araya gelerek, onlara gerçek dünya projelerinin yürütülmesinde yardımcı olmakta ve onlarla uzun vadeli ilişkiler geliştirerek yaşam boyu öğrenme yolunda ilk adımları atmalarını sağlamaktadırlar. Sacramento Lisesi Müdürü David Berg, bu sistemde öğrencilerin bir staj programına dâhil oldukları için değil, o staj esnasında ortaya koydukları ve gerçekleştirdiklerini sunum teknikleri açısından kredilendirildiklerini ifade etmektedir (28). İlgi aracılığı ile öğrenme metodunda öğrenciler, sınıf ortamında veya dışında teknolojiyi kullanmaları durumunda kredilendirilmektedirler. Büyük resim öğrenimi yardımcı direktörü Elliot Washor’a göre öğrenciler bizzat yaparak öğrenme seviyelerini derinleştirmekte, çeşitli kaynaklardan bilgi toplamak yerine kendi bilgilerini uygulama fırsatı bularak yetenek ve becerilerini artırmaktadırlar (29).
İlgi aracılığı ile öğrenme metodu ile sağlanan kişiselleştirilmiş bağlantılı eğitim yaklaşımı MET öğrencilerini öğretim hayatlarından iş hayatlarına geçerken çok donanımlı hale getirmiştir. Okuldan mezun olan öğrencilerin üniveritelere kabul edilme oranı % 98’dir (30). Elliot Washor’un vurguladığı gibi büyük resim eğitimini alan mezunları arasında yapılan bir araştırmaya göre (31) mezunların üçte ikisi için işe esaslı öğrenme ve stajyerlik yaptıkları yerlerde uzmanlarla çalışma fırsatı lise yaşamlarından sonraki yaşamlarında başarılı olmalarını sağlamıştır (32).
1 ve 2 numaralı konnektörleri önemli ve faydalı kılan 3 numaralı konnektördür, Anna’nın phabletinde olduğu gibi, değişik teknolojik çözümleri öğrenciler için daha iyi öğrenim fırsat ve imkanları sunmak üzere bir araya getiren entegre teknoloji çözümleridir. Kişilere uyarlanabilen eğitim kiti bütün cihazlarda kullanılabilen üniversal bir uzaktan komuta cihazına benzetilebilir.
Colorado Eyalet Üniversitesinden yardımcı doçent Antero Garcia’ya (33) göre, tool kitler öğretmenlere sadece eğitim içeriklerini değil, sınıftan sınıfa, okuldan okula farklılıklar gösteren, öğretimin nasıl olması gerektiğini de sorgulama ve irdeleme imkânı sağlamalıdır. Öğretmenler tool kitleri, gerçek zamanlı olarak öğrencilere yardımcı olacak mevcut eğitim programını destekleyen içerikler hazırlamak maksadıyla kullanabilmeli veya bir kursu ve/veya dersi, öğrencilere zenginleştirilmiş bir eğitim deneyimi sunabilmek için sıfırdan başlayarak tasarlayabilmelidirler. Tool kitler sayesinde öğrenciler, yüzyüze dershane eğitiminin yanı sıra, kendi ilgi alanlarını tespit etmelerini ve kendi öğrenme hızlarında eğitimlerine devam etmelerini sağlayan ve bilgisayar destekli aktivitelerden oluşan bir harmanlanmış eğitim sistemine sahip olabilmelidirler.
Masachutsetts Teknoloji Enstitüsü Medya Laboratuvar Direktörü ve Peer 2 Peer Universitesi kurucularından Philipp Schmidt’e göre; teknoloji öğretmenin yerini almamakta fakat izole edilmiş deneyimleri, eğitimin temel değerlerini desteklemek üzere, proje esaslı, yaşıtları ile desteklenen, tutku/amaç merkezli ve oyun odaklı bir eğitime dönüştürmektedir (34). Bu hedefe ulaşmak maksadıyla eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcıları oyun esaslı eğitim ve simülasyon, deneysel öğrenme, artırılmış gerçeklik ve interaktif toolları eğitim paketleri içerisinde sunmaktadırlar (35).
Bazı ortaklıklar bütünlük, güvenlik ve data akışını geliştirmek maksatları ile işbirliği ve uyum içerisinde çalışmaktadırlar (36). Diğerleri ise dershane içerisinde bulunan eğitim sistemlerini tasarlamak ve oluşturmak maksadıyla yazılım ve donanım sistem ve ekipmanlarını bir araya getirmektedirler (37). Birçok ortaklıklar, öğrenciler için kişiselleştirilmiş öğrenim deneyimleri sunmakta ve onlara öğrenme hedeflerini belirleme ve yönetmelerinde yardımcı olmaktadırlar (38). Bütün bunlara ilave olarak altyapı sağlayıcıları da temel eğitim ekosistemi oyuncuları olan öğrenciler, öğretmenler, idareciler ve aileler arasındaki bağlantıların tesis edilmesinde anahtar bir rol oynamaktadırlar. Örneğin bulut şirketleri ve eğitim yönetim sistem sağlayıcıları arasındaki ortaklıklar, öğrencilere ve öğretmenlere eğitim içeriklerine sanal ortamda istedikleri zaman, yer ve platformda ulaşabilme imkânı sunmaktadırlar (39).
Şekil 2 Eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcıları ortaklık sayıları; 201-11 ve 2013-14
Örnek olay çalışmalarının gösterdiği gibi, yukarıda bahsedilen üç konnektör, eğitimde değişim için gereken güdüleri işaret etmektedir: yetenek boşluklarını ortadan kaldırmak, eğitim yatırım maliyeti geri dönüş süresini kısaltmak ve öğrencilerin yenilikçi ve girişimci olmalarını sağlamak. Üç konnektör bağlamında, benzersiz stratejik pozisyonların farklı derinlik ve kapsamlarda uyarlanması ile eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcıları öğrenciler için değişimin oluşturulmasında katalizör görevi görebilirler.
Sayısal eğitim çözümlerinden yararlanmakta olan birçok eğitim kurumları ‘bulut’a doğru yönelmiştir, bu kurumlar eğitim yönetim sistemlerini yenileyerek, iletişim altyapısına yatırım yaparak ve öğretim ile eğitimi desteklemek maksadıyla sosyal iletişim ağlarını öne çıkararak sayısal eğitimin realize edilmesi yönünde dev adımlar atmaktadırlar. Entegre eğitim ekosisteminin oluşturulması ve desteklenmesinden istifade etmek isteyen eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcı organizasyon ve kurumlarının üst düzey genel ve teknik yöneticileri (CEO ve CTO’lar) ile üretim, AR & GE departmanlarının başında olanlar dâhil herkes, dâhili yetkinlikler ve mevcut imkânlardan azami şekilde yararlanmayı sağlayacak stratejik bir pozisyon belirlemek zorundadırlar.
Eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcıları entegre eğitim ekosisteminin üç temel gereksinimini göz önüne almak zorundadırlar:
Eğitim teknolojisi hizmet ve çözüm sağlayıcıları, sundukları çözüme, kendi kabiliyetlerine ve ekosistemdeki rollerine bağlı olarak bu ihtiyaçların her birini karşılamak üzere üç stratejik pozisyon belirleyebilirler. Çalıştıkları kurumlara ve organizasyonlara ilave değer kazandırabilmeleri için, her üç stratejik pozisyon için belirlenmiş ve tanımlanmış belirli stratejik seçimlerinin yanı sıra, seçilmiş bir stratejiyi uygularken göz önüne almak zorunda oldukları sorular da mevcuttur. Burada hedef, bütün firmalar kendi stratejik pozisyonlarını kendileri belirleyeceklerinden, kesin direktifler ve yol göstermeler ile yorucu bir araştırmadan ziyade potansiyel stratejik seçeneklerin ve soruların ortaya koyulmasıdır.
Temellerin atılmasında çekirdek teknolojik altyapı ve hizmetlerin sağlanması yeni ve gelecek nesil eğitim çözümlerinin yapı taşları olacaktır. Bunun anlamı, çekirdek teknolojik altyapısının, öğrencilerin bilgileri, eğitim içerikleri ve eğitim teknolojileri gibi ayrık unsurları bir araya getirerek, etkili data depolanması, bilgilerin kolaylıkla aranıp bulunması, ulaşılabilirlik ve güvenlik sağlayacak şekilde, gelecek nesil eğitim yönetim sistemlerinin ve bulut tabanlı hizmetlerin geliştirilmesidir. Bulut teknolojileri iki maksatlı olarak kullanılabilirler: temel altyapıyı oluşturmak ve eğitim ekosistemindeki katılımcılar arasında bağlantıları sağlamak. Bağlantılı eğitimin temellerini atanlar, bunu yaparken, tek yönlü eğitimden entegre bir eğitim ekosistemine geçişi kolaylaştıracak sanal öğrenme ortamlarını da kullanabilirler.
Bağlantılı eğitimin temelleri atılırken stratejik bir pozisyonda olanların göz önünde bulundurması gereken sorulardan bazıları aşağıdadır:
İçerik uzmanları içeriklerin oluşturulması, bir araya getirilmesi ve eğitim cihazları üzerinden ekosistemdeki katılımcılara yönelik özel çözümler sunulmasından sorumludurlar. Geleneksel içerikler, interaktif ve deneyim, keşfetme ve araştırma yolları ile öğrenmeyi kolaylaştıran görsel açıdan zengin içeriklere dönüştürülebilir. Giyilebilir sistemler göz ve vücut hareketlerini algılayarak bilişsel öğrenmeyi kolaylaştırabilirler. Bulut teknolojileri çok değişik kaynaklardan bilginin alınmasını, düzenlenmesini ve öğrencilere gerçek zamanlı olarak ve onların da katılımlarını sağlayacak şekilde sunulmasını sağlayabilirler.
İçerik kategorisinde stratejik pozisyonda olan birisinin ilgilenmesi gereken sorulardan birkaçı aşağıdadır:
Bireylere yönelik öğrenme çözümleri sunan eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcıları esas olarak öğrenciler ve öğretmenlere analitik, ileri öğrenme ve değerlendirme çözümleri sunmak üzerine odaklanmışlardır. ABD’de girişimci ruhlu kapitalistler aktif olarak, kendilerine önemli fırsatlar sunan analitik çözümlere ve eğitim teknolojilerine sürekli olarak yatırım yapmaktadırlar (41).
Şekil 3 Sayısal eğitimde potansiyel ekosistem
Bir öğrenme yönetim sistem çözümü, öğrencilerin yeteneklerini belirleyerek onlara bütün yaşamları süresince kariyerlerini belirlemelerinde yardımcı olabilir. Kişiselleştirilmiş ve uyarlanmış eğitim çözümleri ekosistemdeki katılımcılar ile işbirliğini sağlayabilir. Teknoloji, öğrenme deneyimlerini oyunlaştırmak ve ilgi esaslı öğrenmeyi sağlamak maksadıyla kullanılabilir. Anlamsal analitikler gibi gelecek nesil teknolojileri öğrencilerin, öğretmen tercihleri, ilgi alanları ve yetersizliklerinin belirlenmesinde etkin olarak kullanılabilirler.
Bireylere yönelik eğitim çözümleri sunulurken göz önüne alınması gereken birkaç soru aşağıdadır:
Konnektörler, bireyler, organizasyonlar ve teknolojilerin, Anna gibi yeni nesil öğrencilerin dinamik eğitim ihtiyaçlarını karşılamasını sağlayabilirler. Sayısal eğitimin yaklaşan ikinci dalgasında, eğitim teknolojisi hizmet sağlayıcıları, değer zincirindeki teknoloji sağlayıcı durumundaki pozisyonlarını, entegre bir eğitim ekosistemi yaratmak ve güçlendirmek üzere çözüm sağlayıcı pozisyonuna dönüştürebilirler. Farklı bir pozisyona bürünmek arzusundaki eğitim teknolojileri çözüm ve hizmet sağlayıcıları, öğrenme platformlarının standardizasyonu, teknoloji güvenliği, bilgilerin gizliliği, yaşam boyu öğrenmenin yönetilmesi ve değişen eğitim ekosistemi gibi faktörleri dikkate almak zorundadırlar. Bir firmanın stratejik seviyede pozisyon seçimi onun ekosistemdeki rolüne, temel üstünlüklerine ve optimal iş modeline bağlıdır. Bütün bu faktörleri göz önüne alan ve son teknoloji trendlerini keşfeden çözüm sağlayıcıları, yaklaşmakta olan sayısal eğitimin ikinci dalgasında yatırım yapabileceklerdir.
Çevirenin Notu: Bir ülkenin gelişmesi ve modern dünyada tartışmasız bir şekilde yerini alabilmesi ekonomik gücüne bağlıdır. Ekonomik gücü oluşturan, ülkeye saygınlık ve itibar kazandıran ise o ülkenin, insanın modernleşmesi, teknoloji seviyesinin gelişmesi ile bilim ve sanata yaptığı katkılardır.
Geleceğin Türkiye’sini bugünden hazırlamak ve ekonomimize rekabetçi bir güç sağlamak ancak ve ancak yarınlarımızın sahibi olan çocuklarımıza modern bir eğitim vermekten geçer. Ne yazık ki eğitim sistemimiz belirtilen bu hedefleri sağlayabilecek durumda değildir.
Eğitimin sayısallaştırılması yönünde adımlar Türkiye’de de atılmış ve sayın yazarların belirttiği gibi bizde de maalesef sınıflara tablet ve akıllı tahtaların dâhil edilmesi ile sınırlı kalmıştır. Çocuklarımızın eğitim seviyelerini yükseltmek, onlara eleştirisel analitik düşünme yeteneklerini kazandırmak ve geleceklerini onlara gönül rahatlığı ile teslim etmenin temelinde sağlıklı ve teknolojinin bütün imkânlarından yararlanan bir eğitim sistemi olmalıdır.
Dipnotlar