Yazar: Cynthia Farahat, The Hill, 29 Aralık 2016
Çeviren: Ercan Caner
Berlin ve Zürich’teki terör saldırıları bir kez daha Batıya karşı radikal İslam tehlikesinin önemini ortaya çıkardı. Birçokları güvenliği artırma ve tehdidi bertaraf etme yollarını araştırıken çok azı İslamcılığa karşı öldürücü darbenin ancak Orta Doğu liderleri tarafından indirilebileceğini anlamaktan uzak görünüyor.
Başkan seçilen Donald Trump, seçimden önce yaptığı son dış politika konuşması esnasında, Orta Doğu’daki bütün ılımlı Müslümanların dostu olacağına ve onların seslerini duyurmalarına yardım edeceğine söz vermişti.
Başkan Abdel Fattah el-Sisi ve Mısır’daki politik ve medya organlarının çoğu bu politikayı memnuniyetle karşıladılar. 2016 Eylül ayında, New York kentinde Cumhuriyetçi Parti adayı ile görüşmesi sonnrasında Sisi, CNN’e Trump’ın çok daha güçlü bir lider olacağına dair hiç bir şüphesi olmadığı açıklamasını yapmıştır. Sisi aynı zamanda, seçimi kazandıktan sonra Donald Trump’ı arayarak kutlayan ilk Arap lideridir.
Mısırlıların Trump’a olan sevgileri kısmen, birçok Mısırlının Müslüman Kardeşler ile komplo kurarak İslamcı lider Muhammad Morsi’nin 2012 yılında başkan seçilmesine yardım ettiklerine inandıkları Dışişleri bakanı Hillary Clinton’a duydukları hoşnutsuzluktan kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte Trump’ın birçok Mısırlının gözündeki çekiciliğinin ana nedeni İslamcılığa olan kararlı duruşudur.
Mısır Devlet Başkanı Abdel Fattah el-Sisi İslam dininde reform ve devrim çağrısı yaptı. |
İktidara geldiği 2013 yılından günümüze kadar Sisi devamlı olarak İslami reform yanlısı bir politika izlemiş ve İslam’da bir reforma ihtiyaç duyulduğunu vurgulamıştır. Sisi açısından İslamcılık, sadece modern yönetim şeklinin kötü bir kopyası ve kronik güvenlik tehditleri kaynağı değil, aynı zamanda hem İslamcı hem de İslamcı olmayanlar tarafından Müslümanlara dıştan gelen düşmanlığı körükleyen bir engeldir. Dünyanın en saygın Sünni İslam eğitim kurumu olan Al –Azhar Üniversitesinde 2015 yılı yılbaşında yaptığı konuşmada, yıllardır kutsallaştırılan İslami metinler ve fikirlerin bütün dünyayı İslam düşmanı haline getirdiğini ve bütün ümmetin endişe, tehlike, cinayet ve yıkım kaynağı olarak anılmasına neden olduğunu söylemiştir.
Sisi, doğal olarak bölgede birçok muhalefetle karşılaşmıştır, özellikle Türkiye, Katar ve Suudi kraliyet ailesindeki güçlü isimler Sisi’ye karşı çıkmış ve medya organlarını Müslüman Kardeşler örgütünün gizli ajanlarına Sisi’ye saldırmaları ve hatta onun öldürülmesi yönünde çağrı yapmaları için açmışlardır. Sisi’nin İslamcılar hakkındaki uzlaşmaz duruşunu destekleyen tek ülke, 2014 yılında Müslüman Kardeşleri, iki ABD merkezli yan kuruluşları olan Amerika-İslami İlişkiler Konseyi ve Müslüman Amerikan Toplumu ile birlikte, terörist organizasyon olarak niteleyen Birleşik Arap Emirlikleri olmuştur.
Trump seçim kampanyası esnasında Mısır’ın terörle olan mücadelesini bütün gücüyle ve sonuna kadar destekleyeceğini ifade etmiştir. |
Mısır’da dinsel bir devrim ve reform çağrısı yapması, Sisi’yi çok popüler hale getirmiştir, fakat hala Mısır sivil toplumunun birçok kesiminde hâkim olan ve hükümet, özellikle de yargı sistemi üzerinde etkisi olan İslamcıların şiddetli direnciyle karşılaşmıştır. Sisi’yi destekleyenler, Obama yönetiminin İslamcılara gösterdiği tolerans ve Mısır’ın terör karşıtı gayretlerine karşı yaptığı acımasız eleştirilerin, İslami reformun önündeki en büyük engel olduğunu ifade etmektedirler. Trump ise aksine, Mısır’ın teröre karşı yürüttüğü savaşa kuvvetli destek vereceğini ifade etmiş ve Trump Yönetiminde Amerika Birleşik Devletleri’nin sadece bir müttefik değil, Mısır’ın yıllarca güvenebileceği sadık bir dostu olacağı sözünü de vermiştir. Başkan seçilen Trump’ın dış politika danışmanlarından Walid Phares bir açıklamasında, Trump’ın Müslüman Kardeşler teşkilatını terör organizasyonu olarak tanımlamak için gerekli yasayı geçireceğini ifade etmiştir.
Donald Trump’ın başkan seçilmesi, Mısır Devlet Başkanı Abdel Fattah el-Sisi’yi, İslami reform alanında gerekli adımları atmak için cesaretlendirmiş gibi görünüyor. |
Trump’ın başkan seçilmesinin, İslami reform alanında adım atmak için Mısır Devlet Başkanı Sisi’yi çok cesaretlendirdiği görülmektedir. Sisi 82 adet tutukluyu affetmiştir. Tutuklular arasında, eski bir TV programcısı ve İslami metinlerin insanlar tarafından yazıldığını ve mantık ile eleştirisel bakışı geçersiz kılmamasını savunan, yeni Mu’tazilah stili yönetimin önde gelen liderlerinden Islam Behery de bulunmaktadır. Behery’nin yaklaşımı, özellikle de El Kaide, İslami Devlet (IŞİD Terör Örgütü) ve diğer Sünni cihatçı grupların son yıllarda zirve yaptırdığı dehşet dolu eylemler dikkate alındığında muazzam ve geniş kapsamlı bir popülerlik kazanmıştır.
Arap dünyasında birçok insan, özellikle de Mısırlılar, Donald Trump’ın seçilmesinin, Birleşik Devletler ile İslami aşırıcılığı fikir cephesinde yenmek isteyenler arasında, yeni bir işbirliği sayfası açacağından umutlular. Batının sokaklarında katliamlar yapan İslamcıların sadece birlikte yenilebileceğine inanmaktadırlar.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve yazarın düşüncelerini yansıtmaktadır. Başkan seçilen Donald Trump’ın yönetimi devir alması sonrasında yaşanacak gelişmeler oldukça ilginç olacağa benzemektedir.
Donald Trump’ın IŞİD terör örgütüyle ilgili “IŞİD çaldığı petrol sayesinde muazzam para kazanıyor, Suriye’de biraz var, biraz da Irak’ta var, onları bombalarla cehennemin dibine göndereceğim. O enayileri bombalayacağım ve bu hiç de yanlış değil, boru hatlarını, petrol rafinelerini havaya uçuracağım. Her santimetre karesine kadar havaya uçuracağım, geriye hiç bir şey bırakmayacağım. Ve biliyor musunuz Excon’u oraya götüreceğim ve iki ay içerisinde bu arkadaşları göreceksiniz. Ne kadar iyi olduklarını; büyük petrol şirketleri, ülkeyi yeni baştan inşa edecekler… Ve ben de petrolü alacağım.’’ sözlerine bakıldığında bu zalim ve kanlı örgütü yenmek konusunda ne kadar kararlı olduğu açık ve net bir şekilde görülmektedir.
Donald Trump’ın Mısır Devlet Başkanı Sisi’ye olan desteğinin nedeni ise, Mısır’ın terör ve aşırı İslamcılığa karşı yürüttüğü savaştaki kararlılığıdır. Donald Trump’ın hedefinde, önümüzdeki günlerde sadece İslami Devlet terör örgütünün olmayacağı, aşırılık yanlısı cihatçı Sünni grupların da başlarının belada olduğu görülmektedir. Mısır’da olanların sadece orada kalmayacağı ve bütün Orta Doğu ülkelerinde de yansımalarının görüleceği de kaçınılmazdır.
Türkiye de laiktir ve laik kalmalıdır. Türk toplumunu bir arada tutan çimento; din ve devlet işlerinin birbirinden tamamen ayrı olmasıdır.