savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,7403
EURO
36,5512
ALTIN
2.948,63
BIST
9.827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
8°C
Perşembe Az Bulutlu
9°C
Cuma Az Bulutlu
9°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Trump’ın Büyük Seçim Yalanı Amerika’yı Otokrasiye Sürüklüyor

Trump’ın Büyük Seçim Yalanı Amerika’yı Otokrasiye Sürüklüyor
A+
A-

 

İç Düşman Palavraları

Trump’ın Büyük Seçim Yalanı Amerika’yı Otokrasiye Sürüklüyor

 

İç düşmanların kurbanı olduğunu iddia ederek iktidara sarılmak çok tehlikeli bir taktiktir. Bu işin sonunun nerelere kadar gidebileceğini asla küçümsemeyin.

Yazar: Timothy Snyder, The Boston Globe, 11 Kasım 2020

Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 16 Kasım 2020


ABD Başkanı Donald Trump taraftarı, Philadelphia eyaletinde oyların yeniden sayıldığı bina önünde düzenlenen gösteride Amerikan bayrağını açmaya hazırlanırken. Foto: Mark Makela/GETTY

Kaybettiğinizde bunun nedenini bilmek iyi bir şeydir ve çok önemlidir. Modern dünyamızı şekillendiren Birinci Dünya Savaşında Almanlar, düşmanları tarafından Batı Cephesinde oluşturulan ezici kuvvetler yüzünden savaşı kaybetmiştir. Amerikalılar savaşa girdikten sonra Almanya’nın yenilmesi artık bir an meselesi haline gelmiştir. Fakat Alman komutanlar yine de bu yenilgiyi Yahudiler ve solcular tarafından ‘‘sırtından bıçaklanma’’ olarak nitelendirmeyi uygun görmemişlerdir. Yahudiler ve solcular tarafından arkadan bıçaklanma yalanı, büyük siyasi partilerden Sosyal Demokratlar ve ulusal azınlık statüsündeki Yahudileri dışladığından, savaş sonrası oluşturulan Alman demokrasisi için bir problem olacaktır. Fakat bu büyük yalan Naziler tarafından sahiplenilmiş ve iktidarı ele geçirdikten sonra kendi oluşturdukları tarih versiyonunun merkezi bir unsuru haline gelmiştir. Suçlamalar ortalığı kaplamıştır.

Yenilginin suçunu başkalarına yüklemek her zaman tercih edilen bir davranış olmuştur. Fakat bunu bir ulusal liderin yapması ve sisteme büyük bir yalan sokması demokrasiyi büyük bir risk altında bırakmaktadır. İnsanları ötekileştirmek ve ulusal toplumun dışına itmek prensipte ve yenilgiyi kabul etmeyi reddetmek de pratikte demokrasiyi imkânsız hale getirir. Şu anda Birleşik Devletlerde karşı karşıya olduğumuz şey, eski bir yalanın yeni Amerikan versiyonudur. Donald Trump’ın yenilgisi göründüğü gibi değildir, oyları solcu bir parti olan iç düşmanlar tarafından ondan çalınmıştır. Trump bir Twitter mesajında ‘‘çalmaları gereken her yerde çaldılar’’ ifadelerini paylaşmıştır. Trump, kendi oylarının yasal olduğunu iddia ederken bir anlamda rakibinin oylarını da illegal olarak nitelendirmektedir.

2016 Başkanlık Seçimi sonrasında FOX News televizyon kanalında bir haber. DEMOKRATLAR YENİLGİNİN ACISINI KABULLENMEYİ REDDEDİYORLAR’’


Trump’ı küçümsemek insanların derhal son vermesi gereken büyük bir hatadır. Ona kahkahalarla gülmek gitmesini sağlamayacaktır. Kendisine kahkahalarla gülünmesi gitmesini sağlayacak olsaydı, Trump’ın çoktan ortadan kaybolması gerekirdi. Başkanların bugüne kadar sergilediği normlar da onun gitmesini sağlamayacaktır. Trump bir aktördür ve yalanlarına bağlı kalmayı sürdürecektir. Ona göre seçim tam bir sahtekârlıktır ve kendisi büyük bir çoğunlukla kazanmıştır. O asla yenilmemiştir, o komplo kurbanı bir zavallıdır, hikâye böylece sürüp gidecektir. Trump, Fox veya Russia Today gibi borazanlara sahip oldukça ya da her ne kadar Demokratlar pek olası görmese de seçilmemiş bir başkanın iktidarda kalmayı sürdürmesi durumunda, bu arkadan bıçaklanma efsanesi Amerikan siyasetinde kalıcı bir özellik haline gelebilir.

İkinci Trump dönemine yumuşak bir geçiş olacak diyen Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı Mike Pompeo. Foto: Nicholas Kamm/AFP

Ne de olsa bir seçimin gayrimeşru olduğunu iddia etmek iktidarda kalmak için ileri sürülen bir iddiadır. Bir darbe yoldadır ve bu iddialara katılanların sayısı azalacağına giderek çoğalmaktadır. Çok az önde gelen Cumhuriyet Parti mensubu yarışın bittiğini kabul etmiştir. Mitch McConnell ve Mike Pompeo gibi önemli figürler ise darbeden yana gibi görünmektedir. Bütün bu olup bitenlerin başkan için bir çekilme stratejisi olduğunu düşünebiliriz. Bütün bunlar tamamen bir hüsnükuruntu da olabilir.

Devir teslim yapacak olan geçiş ofisi ekipleri işlerine başlamayı reddetmektedir. Ordunun sivillere saldırmasını istemeyen savunma bakanı kovulmuştur. Adalet bakanlığı da geleneksel görev tanımının dışına çıkarak, oy sayımlarıyla ilgili soruşturmalara onay vermiştir. Bu hafta Fox TV’deki söyleşi programları, geçen hafta Fox TV tarafından yayımlanan haberlerle çelişmektedir. Cumhuriyetçi senatörler Trump’ın iddialarını direkt veya dolaylı olarak destekleyen bütün yeni sözlü formülasyonları bulup ortaya çıkarmaktadırlar. Bu ne kadar uzun sürerse Cumhuriyet için o kadar büyük bir tehlike haline gelecektir.

Trump’ın bütün söyledikleri tamamen uydurmadır ve Cumhuriyet Parti politikacıları da bunu gayet iyi bilmektedir. Başkanın aleyhinde kullanılan oylar gerçekten hileli olsaydı Temsilciler Meclisi ve Senato’daki Cumhuriyetçi Parti kazanımlarının da hileli olmaları gerekirdi. Oyların hepsi aynı oy sandıkları içindeydi. Bu nedenle; sırtından bıçaklanma gibi komplo teorileri kesinlikle akla ve mantığa sığmamaktadır. İnsanlar kanıtlar dünyasından uzaklaştırılarak bir korku imparatorluğuna doğru yönlendirilmektedir. Psikolojik araştırmalar özellikle seçim dönemlerinde insanların komplo teorilerine daha çok inandıklarını ortaya koymaktadır. Trump bunu çok iyi bildiğinden, ortaya attığı komplo teorileri gerçeklerden uzak saçma sapan iddialarla doludur.

Trump, bir şeyi kanıtlamakta göründüğünden çok daha iyidir. Sadık müttefiklerinden Newt Gingrich (05 Haziran 2018 tarihinde ‘Trump’ın Amerikası: Ulusumuzun Büyük Geri Dönüşü Hakkındaki Gerçek’ adlı kitabın yazarı, eski senatör, başkan adayı ve FOX TV yorumcusunun komplo teorisine göre George Soros öncülüğünde zengin Yahudiler, Trump’ın kaybettiği ABD başkanlık seçimini çalmıştır), zengin bir Yahudiyi gerçekte olmayan bir şeyle suçladığında rezilliğin zirvesine ulaşmıştır.

YALANLAR EVİ

Tarih; yalanlar ve komplo teorilerinin nerelere kadar gidebileceğini bize göstermektedir. İnsanların bir seçimin çalındığına inanması, yeni başkanı bir gaspçı konumuna sokacaktır. 1922 yılında Polonya’da devlet başkanlığı seçimini ılımlı bir aday olan Gabriel Narutowicz az farkla kazanmıştır. Sağcılar tarafından medyada; dinsiz, mason ve Yahudilerin ajanı olarak kötülenen devlet başkanı, seçimi kazandıktan iki hafta sonra bir suikastın kurbanı olmuştur. Etkisi o kadar hızlı olmasa da ‘‘sırtından bıçaklanma’’ yönündeki mağduriyet edebiyatının kalıcı etkileri çok derin olabilir. Alman sırtından bıçaklanma edebiyatı, Alman demokrasinin sonunu hemen getirmemiştir. Fakat bu komplo teorisi; Nazilerin bazı Almanların gerçekten Alman ulusunun üyesi olmadığı ve gerçekten ulusal bir hükümetin demokratik olamayacağı yönündeki savlarını kanıtlamalarına yardımcı olmuştur.

Mağdurum da, mağdurum, çok mağdurum mağdurum.

Demokrasi büyük bir yalanın içine gömülebilir. Şüphesiz Amerika’da demokrasinin sonu yine Amerikanvari bir şeklide olacaktır. 2020 yılında Trump onlarca yıldır giderek daha da belirgin bir hale gelen şeyi açıkça kabullenmiştir; Cumhuriyetçi Parti artık seçimleri kazanmaktan ziyade manipüle etmeyi daha çok istemektedir. Bu stratejinin oldukça cazip yanları bulunmaktadır: Oyları gizlemeyi ne kadar önemserseniz, seçmenlerin ne istediklerini o kadar az önemsersiniz. Seçmenlerin ne istediğini önemseme dereceniz azaldığı ölçüde de otoriterliğe doğru yaklaşırsınız. Bu konuda Trump, bir sonraki mantıklı adımı atmış ve seçmenleri sadece seçimden önce değil, seçim sonrasında da marjinalleştirmeyi başarmıştır.

2020 seçimlerinin sonuçları; Cumhuriyetçi Partinin seçim sonuçlarıyla ilgili problemler konusunda savaşabileceği ve kazanabileceği şeklinde okunabilir. Fakat mücadele etmek yerine, seçim sonuçlarının hileli olduğunu ileri sürmek Cumhuriyetçi Parti ve ülkeyi şiddete doğru uzanan çok farklı bir yola sokacaktır.

Alman vatandaşları tarafından kaç kez ‘‘YAŞA HİTLER’’ diye selamlandığı tahmin edilemeyen, fakat yenilgi sonrasında intihar eden, Avusturya doğumlu Alman politikacı, asker lâfebesi ve Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Lideri Adolf Hitler (1889-1945). Fotoğrafta Hitler 05 Aralık 1931 tarihinde partisinin Münich kentindeki merkezinden ayrılırken görülmektedir. Kaynak: AP

Eğer sırtınızdan bıçaklanmışsanız her şey mubah demektir. Adil bir seçimin hileli olduğunu iddia etmek, aslında hileli bir yeni seçime hazırlık demektir. Seçmenlerinizi diğer tarafın hile yaptığına ikna etmeyi başarırsanız, aslında onlara bir sonraki seçimde sizin hile yapacağınızı vaat ediyorsunuz demektir. Kurallarla oynamaktan bir sonraki aşama, onları ihlal etmektir. Tarih buna benzer bir örneği bize Hitler ile göstermektedir. Muhafazakârların Weimar Almanya’sında 1930’lu yılların başlarında yaptıkları gibi politikacıların demokrasiyi ihlal ettiklerinde bir sonraki aşamada neler olacağını kontrol edebileceklerini de düşünmeleri yanlıştır. Kaosa çok daha iyi adapte olan ve bu kaosu istemedikleri ve hiç beklemedikleri bir şekilde kullanacak başka birisi mutlaka ortaya çıkacaktır. Mağdurum edebiyatı yapanlar gün gelir gerçekten mağdur olurlar.

Zaman, sözleri ağızda geveleme zamanı değildir. Cumhuriyet ve kendi partilerinin iyiliği için Cumhuriyet partililer seçim sonuçlarını kabul etmek zorundadırlar.

 

Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve yazar Timothy Snyder’in görüşlerini yansıtmaktadır. Yazının çevrilerek paylaşılması Sun Savunma Net sitesi ve çevirenin ifade edilen görüşleri ve ileri sürülen iddiaları paylaştığı anlamına gelmemektedir.

Solda Donald Trump tarafından göreve getirilen Birleşik Devletler Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, sağda ise ABD başkanlığını rakibi Demokrat Parti adayı Joe Biden’e kaptıran Donald Trump.

Birleşik Devletler 2020 başkanlık seçimi herhalde ‘‘mahkemeler tarafından reddedilen seçim hileleri iddiaları’’, ‘‘aday Trump’ın mağduriyet edebiyatı’’, ‘‘aday Trump’ın aynı sandıklarda oy verilen Temsilciler Meclisi ve Senato seçimlerine değil de sadece başkanlık seçim sonuçlarına itiraz etmesi’’ ve seçim hileleriyle ilgili olarak ‘‘hiçbir şey olmasa da kesin bir şeyler oldu’’ yaklaşımıdır.

Birleşik Devletler Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley’in de hakkını verelim ve aşağıdaki sözleri için alkışlayalım.

‘‘Üniforma giyen bizler için tek yol gösterici Birleşik Devletler Anayasası’dır. Ve biz üniforma giyenler bu anayasayı gelecek nesillere aktarmak için ölmeye hazırız… Biz bir kral veya kraliçeye, zalime ya da diktatöre bağlı kalacağımıza dair yemin etmiyoruz! Biz bir şahsa bağlı kalacağımıza dair yemin etmiyoruz. Hayır, biz bir ülkeye, kabileye ya da dine bağlı kalacağımıza dair de yemin etmiyoruz. Biz, anayasaya bağlı kalacağımız dair yemin ediyoruz.’’

İnsan gerçekten merak ediyor; bu seçimi kazansaydı acaba ‘‘Atı alan Texas’ı geçti’’ der miydi?..

Metnin orijinaline aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.bostonglobe.com/2020/11/11/opinion/trumps-big-election-lie-pushes-america-toward-autocracy/?p1=Article_Feed_ContentQuery

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.