Yazar: Lauren Bohn, The New Yorker, 30 Mart 2018
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 3 Nisan 2018
Kent merkezindeki modern kitapçılardan, sokak köşelerinde seyyar satıcıların uluslararası en çok satan kitapların fotokopi ile çoğaltılmış kopyalarını satmaya çalıştıkları tozlu kitap stantlarına kadar, Michael Wolff’un ‘‘Ateş ve Öfke: Trump’ın Beyaz Sarayının İçinden’’ adlı yeni çıkan kitabının çevirisi, bu kış Kahire’de gerçekten popüler olmuştur. Mısır’ın, 2011 devriminin merkez üssü olan Tahrir Meydanında kitap satan 31 yaşındaki Ahmed, Mısırlı okuyucuların Amerika’nın yeni başkanının patavatsızlığını oldukça eğlendirici bulduklarını anlatmaktadır. Soyadını vermek istemeyen kitap satıcısı Ahmed’e göre Trump, düşündüklerini çekinmeden söyleyen komik birisidir.
Mısırlı demokrasi ve insan hakları savunucularına göre ise Trump, Mısır Devlet Başkanı Abdel Fattah El-Sisi’yi kucaklayarak ülkede on yıllardır görülen en büyük baskıları pervasızca uygulamasına neden olan çok farklı birisidir. Trump, iktidara geldiğinin üçüncü gününde Sisi’yi telefonla aramış ve büyük bir coşkuyla, otoriter yöneticiye destek olacağına dair söz vermiştir. Sisi, geçtiğimiz baharda Washington’u ziyaret ettiğinde Trump, önceki Obama Yönetiminin, insan hakları ihlalleri nedeniyle görüşmeyi reddettiği eski generali, Beyaz Ev’de sıcak bir şekilde ağırlamıştır.
Sisi, beş yıl önce iktidara gelmiş ve ülkenin demokratik yöntemle seçilen devlet başkanını, birçok insan tarafından desteklenen şimdi ise yasaklanan binlerce Müslüman Kardeşler taraftarının da katledilmesine yol açan bir askeri darbe ile hapsetmiştir. İnsan hakları gruplarına göre; Sisi iktidarında hükümet en az altmış bin kişiyi tutuklamış, yüzlerce idam kararı almış ve binlerce sivili askeri mahkemelerde yargılamıştır. Ülkede, dayak, elektrik şoku, şiddet ve bazen de tecavüz dâhil işkence sistematik bir şekilde uygulanmıştır. İslami Devlet terör örgütü tarafından, geçtiğimiz Nisan ayında birkaç kiliseye düzenlenen saldırılarda kırk yedi kişinin hayatını kaybetmesi üzerine Sisi, hükümete insanları tutuklama, mal varlıklarına el koyma ve medyayı sansürlemek için büyük yetkiler veren, bütün ülke genelinde olağanüstü hâl ilan etmiştir.
Trump bugüne kadar Mısır’daki baskıların hiç sözünü etmemiş, Sisi’den ‘‘etkileyici bir arkadaş’’ olarak bahsetmiş ve hatta cilalı ayakkabıları için ona kompliman dahi yapmıştır. Sisi de karşılık olarak Trump’ı övmüş ve onu ‘‘imkansızı başaran benzersiz bir şahsiyet’’ olarak tanımlamıştır. Trump’ın Sisi’ye kucak açması hiç de garipsenecek bir olay değildir, o dünyanın her yerindeki otoriter liderleri övmektedir, fakat onun otokratik rejimlere olan desteğinin etkileri belki de en çok Mısır’da görülmektedir.
Bu hafta Mısırlılar, gözlemciler tarafından maskaralık olarak nitelendirilen, üç gün süren başkanlık seçimleri için sandık başına gittiler. Devlet başkanlığı seçim yarışında Sisi, kendisi de bir Sisi destekçisi olan ve adı pek duyulmayan Moussa Mostafa Moussa adlı bir rakip ile yarıştı. Sisi’nin karşısına çıkacaklarını ilan eden üç eski üst düzey askeri lider tutuklandılar veya yarıştan çekilmeye zorlandılar. Mısır Devlet Başkanı Sisi ise, bu durum üzerine, bir devlet televizyonuna yaptığı açıklamada ‘‘Henüz hazır değiliz, bu bir ayıp değil mi’’ ifadeleri ile diğer seçkin insanların karşısına çıkmamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirmiştir.
Perşembe günü, seçim sonuçlarına yönelik yapılan ilk açıklamalara göre, sandık başına giden Mısırlı seçmenlerin %92’si Sisi’nin yeniden seçilmesi yönünde oy kullanmışlardır. Yüzde kırk olarak tahmin edilen düşük seçime katılma oranı, iktidarını küçük bir general ve güvenlik yetkilisi etrafında toplayan Sisi’ye olan halk desteği konusunda spekülasyonlara neden olmuştur. Atlantic Counsil dergisindeki Çarşamba günü kaleme aldığı yazıda Elissa Miller, Sisi’nin başkanlığının son dört yılında verdiği sözleri tutmadaki başarısızlığı gerçeği de olmak üzere rejimin, çeşitli nedenler ile halkın ilgisini çekmek maksadıyla üç gün süren seçim esnasında büyük bir çaba gösterdiğini yazmıştır.
Trump Yönetiminden yetkililer ise seçimi övmüşlerdir. Kahire’deki Amerikan Büyükelçiliği, Pazartesi günü attığı bir Twitter mesajında; ‘‘Amerikalılar olarak biz, Mısırlı seçmenlerin coşkusu ve vatanseverliğinden çok etkilendik’’ ifadelerini kullanmıştır.
Bu ayın başlarında Kahire’de yapılan röportajlarda, Mısırlı insan hakları eylemcileri Trump’ı eleştirmekte zorluklarla karşılaşmıştır. Eski devlet başkanı Hosni Mubarak’ı deviren 2011 isyanının liderlerinden olan Ahmed Maher, Trump’ın bir ahmak olduğunu ifade etmektedir. Maher, geçen yıl, yasa dışı protesto gösterisine katılma suçundan mahkûm olduğu üç yıl hücre hapsinde kaldığı cezaevinden serbest bırakılmıştır. Maher’in hapisten çıkması sadece kısmi bir özgürlüktür, Maher iki yıl daha, 18:00-06:00 saatleri arasında, geceleri mahalli bir polis karakolundaki bir hücrede geçirecektir. Maher, mevcut durumun Mubarak zamanı ile karşılaştırıldığında çok daha zor olduğunu ifade etmektedir. Maher’e göre Mısır’da işler gelecekte çok daha kötüye gidecektir.
Yasa dışı protesto gösterisine katılma suçuyla iki ay cezaevinde kaldıktan sonra, geçtiğimiz Ocak ayında serbest bırakılan insan hakları savunucusu Mahinour El-Masry de Trump’ı bütün dünyada her şeyi kötüye götüren ‘‘tam bir çılgın’’ olarak nitelendirmektedir. Mahinour sözlerini; ‘‘Özellikle de Trump iktidarda olduğu sürece Sisi asla durmayacaktır’’ şeklinde sürdürmektedir.
Muhalefeti daha da bastırmak maksadıyla Sisi hükümeti son zamanlarda, Trump’ın kritik eleştirileri ‘‘sahte haber’’ olarak nitelendirme taktiğine başvurmuş fakat bu faaliyetlerine ilave bir unsur daha eklemiştir. Bu ayın başlarında Mısır baş savcısı, vatandaşların yalanlar ve dedikodulara dayanan haberleri rapor etmesi maksadıyla direkt telefon hatları oluşturduklarını ilan etmiştir. Baskılar devlet başkanlığı seçimi öncesinde giderek artmaktadır, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından da eleştirilen, oy kullanma öncesinde yaklaşık olarak beş yüz medya ve hükümet dışı organizasyona ait web sitesi kapatılmıştır. Mısır Dışişleri Bakanlığı ise kapatılma ile ilgili haberleri ‘‘asılsız iddialar’’ olarak nitelendirmiştir.
Sisi bunun yanı sıra ülkenin silahlı kuvvetleri, ekonomik elit tabakası ve Tahrir isyanı ile sonrasındaki bir yıllık Müslüman Kardeşler iktidarını felaket olarak gören sıradan Mısır vatandaşları tarafından güçlü bir şekilde desteklenmektedir. Mısır’ın en çok satan günlük gazetesi olan Al-Ahram’ın eski ve halen Al-Masry Al- Youm gazetesinin yeni başkanı olan Abdel Moneim Said, Sisi’nin ülkenin terörle savaşan en iyi lideri olduğunu ifade etmektedir. Sisi’nin Mubarak’tan daha baskıcı olduğu yönündeki şikayetleri ciddiye almayan Moneim Said, eleştirenlerin İslami Devlet ve diğer militanların oluşturduğu tehlikeleri dikkate almadıklarını ifade etmektedir. Seçimden iki gün önce, bilinmeyen bir grup tarafından İskenderiye’de üst düzey bir güvenlik görevlisini hedef alan bir bombalı araç saldırısı gerçekleştirilmiştir. Saldırıdan bir gün sonra Mısır polisi gerçekleştirdiği bir baskında altı militanı öldürmüştür. Said sözlerini; ‘‘Görüyorsunuz, silahlı kuvvetlerimizin yanında olmalıyız. Bir savaşın içindeyiz’’ şeklinde sürdürmüştür.
Demokrasi eylemcileri Sisi’nin Mısır’da muhalifleri bastırmak maksadıyla İslami Devlet terör örgütü korkusunu kullandığını ifade etmektedirler. El-Masry’nin ifadesine göre Sisi, oyunun sadece iki tarafın olduğu bir maç olduğuna dair halkı ikna etmiş durumdadır. Eğer Sisi’ye karşı olduğunuzu dile getirirseniz insanlar sizin terör tarafında olduğunuzu düşünmektedirler.
Bir demokrasi eylemcisi olan Maher’e göre Trump’ın, 2003 yılındaki Irak işgaline olan desteğini açıklayan John Bolton’u ulusal güvenlik danışmanlığına getirmesi, Birleşik Devletlerin Müslümanları ezmeye çalıştığını söyleyen militan gruplara olan halk desteğinin artmasına neden olacaktır. Gece hapis cezası için yakınlardaki polis karakoluna girmeden önce Maher son olarak, ‘‘Bu, bütün dünyayı çok daha çılgın ve aptal bir hale getirecektir’’ ifadelerini kullanmıştır.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve yazar ile yayıncı kuruluşun görüşlerini yansıtmaktadır. Yazının çevrilerek paylaşılması Sun Savunma Net sitesi ve çevirenin yazıda ifade edilen ve ileri sürülen görüşleri paylaştığı anlamına gelmemektedir. Yazının orijinal metnine aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
2014 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimine Sisi ve Hamdeen Sabahi katılmış ve Sisi, oyların %96,1’ini alarak devlet başkanı seçilmiştir. 53 milyon seçmenden sadece %47,5’i sandık başına giderek oylarını kullanmıştır. Oy kullanmayanlar için yüksek para cezası tehditlerine ve son anda tatil ilan edilerek oy verme işleminin bir gün uzatılmasına rağmen, sandık başına giden seçmen sayısı bir önceki seçime oranla azalmıştır. Sisi aslında, halkın yaklaşık olarak sadece %45,6’sını onaylaması ile Mısır devlet başkanlığına seçilmiştir.
2018 yılı devlet başkanlığı seçiminde kayıtlı seçmen sayısı 60 milyondur. Seçime katılım oranı resmi olmayan sonuçlara göre %40 seviyesindedir. Yine resmi olmayan sonuçlara göre kullanılan oyların %92’si Sisi’ye gitmiş, ikinciliği %5 ile geçersiz oylar kazanırken kendisi de bir Sisi destekçisi olan Moussa Moustafa Moussa %3 oyla üçüncü olmuştur. Sisi aslında, halkın yaklaşık olarak sadece %36,8’inin onaylaması ile Mısır devlet başkanlığına seçilmiştir.
With Trump’s Help, Egypt Holds a Farcical Election
From modern downtown bookstores to dusty street-corner bookstands where venders peddle Xeroxed copies of international best-sellers, one new release has proved popular this winter in Cairo: translated copies of Michael Wolff’s ” Fire and Fury: Inside the Trump White House.”