savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Parçalı Bulutlu
9°C
Pazartesi Yağmurlu
10°C
Salı Yağmurlu
8°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
8°C

Türkiye Kanal İstanbul’u Eleştiren Amiralleri Gözaltına Aldı

Türkiye Kanal İstanbul’u Eleştiren Amiralleri Gözaltına Aldı

 

Türkiye Kanal İstanbul’u Eleştiren Amiralleri
Gözaltına Aldı

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hararetle savunulan, dev İstanbul kanalı projesini açık bir şekilde eleştiren 10 amiral gözaltına alındı.

 

BBC NEWS, 06 Nisan 2021

Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 09 Nisan 2021

 

Birleşik Devletler Naval Postgraduate School (Deniz İhtisas Okulu)’da eğitim gören ve NATO’da çalışan ve ABD deniz subayları ile birlikte görev yapan Gürdeniz partizan bir milliyetçi olmadığını, kendisini ‘‘Kemalist’’ olarak nitelendirdiğini ifade etmektedir. Bu ideoloji, modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün laik ideolojisini temsil etmektedir. Erdoğan’ın İslamcı politikalarından uzak durduğunu ifade eden Gürdeniz, Türkiye’nin günlük siyasetine müdahil olmadığını ifade etmektedir. Kaynak: Washington Post

Gözaltına alınan 10 kişi, stratejik önemi haiz İstanbul Boğazı’ndan geçişleri düzenleyen uluslararası bir anlaşmadan çekilmeye karşı uyarıları ve bu anlaşmanın tartışma konusu yapılmasından kaçınılması gerektiğini ifade eden açık bir mektubu imzalayan 104 emekli amiral arasındadır.

Türk Boğazları Karadeniz ile Akdeniz’i birbirine bağlayan tek suyoludur. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından desteklenen kanal bir alternatif plandır.

Gözaltına alınan 10 emekli amiral; ‘‘devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma’’ ile suçlanmaktadır.

Bu suçlama, gözaltındaki 10 emekli amirali; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırma maksadıyla 2016 yılında teşebbüs ettikleri darbeyi ellerine ve yüzlerine bulaştıran birçok askeri kişiyle aynı kefeye koymaktadır.

 

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun öfke dolu Twitter mesajında emekli amirallerin açık mektubuna; ‘‘Oturun oturduğunuz yerde. O Türkiye eskide kaldı! Bu millet 15 Temmuz’da darbe heveslilerini nasıl tepelediğini dosta düşmana gösterdi. Haddinizi bilin!’’ ifadeleriyle tepki göstermiştir.

 

Bazı muhalif politikacılar hükümeti ‘‘darbe paranoyası’’ ile suçlamıştır.

Geçtiğimiz ay hükümet, İstanbul Boğazı’nın hemen batısında kuzeyden güneye doğru uzanan yaklaşık 45 kilometre uzunluktaki Kanal İstanbul planlarını onaylamıştır.

Emekli amiraller kaleme aldıkları açık mektupta Kanal İstanbul projesinin; Türkiye’ye Türk Boğazları üzerinde kontrol yetkisi veren ve ticari ve savaş gemileri için sınırlamalar getiren 1936 Montrö Sözleşmesinin altını oyabileceği korkusunu dile getirmiştir.

Emekli amiraller yazdıkları açık mektupta; ‘‘Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz” ifadelerini kullanmış ve sözleşmenin Türkiye’nin çıkarlarını çok iyi koruduğunu eklemişlerdir.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis 13 Eylül 2020 tarihinde Yunanistan’ın Selanik kentinde düzenlediği bir basın toplantısında ülkenin savunma imkân ve kabiliyetlerini geliştirmeyle ilgili planlarını açıklamıştır. Doğu Akdeniz’de Türkiye ile doğal kaynaklar konusunda yaşanan gerginliğin sürdüğü bir ortamda yaptığı açıklamasında Başbakan Mitsotakis; yeni savaş uçakları, firkateynler, helikopterler ve silah sistemlerinin tedarik edileceğini ifade etmiştir. Kaynak: Giannis Papanikos/AP.

Gözaltına alınanlar arasında; tartışmalara neden olan yeni Mavi Vatan denizcilik doktrininin babası olarak gösterilen Cem Gürdeniz de bulunmaktadır. Mavi Vatan doktrini, bazı Yunan Adaları çevresindekiler dâhil olmak üzere Doğu Akdeniz’deki Türk deniz haklarını ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz yıl Türkiye petrol ve doğal gaz aramaları bölgede gerginliğin tırmanmasına neden olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan laik Türk Cumhuriyeti’nde Türk Silahlı Kuvvetleri bir zamanlar laik düzenin koruyucusu olarak görülmektedir. Fakat İslami kökenlere dayanan AK Partinin başındaki Bay Erdoğan ordunun gücünü tırpanlamış ve gelenekçi muhafazakârlara yanaşmıştır. Bay Erdoğan 2011 yılında yaptığı bir açıklamada; ‘‘Panama Kanalı, Süveyş ve Yunanistan’daki Corinth Kanalı ile kıyas dahi kabul etmeyecek yüzyılın en büyük projelerinden biri için bugün kolları sıvıyoruz’’ ifadelerini kullanmıştır.

Erdoğan açıklamasında; kanalın uzunluğunun 40 kilometreyi bulacağını; derinliğinin 25 metre, genişliğinin ise 150 metre olacağını ve günde 160 adet geminin geçişine imkân sağlayacağını da dile getirmiştir.

 

Kanal İstanbul projesini eleştirenler maliyetin 10 milyar dolardan fazla olacağını ifade etmektedir. Bazı eleştirmenler Türkiye’nin zor durumdaki ekonomisinin bu yükü kaldıramayacağını ileri sürmekte, bazıları da İstanbul kentinin asıl ihtiyacının depreme karşı daha iyi korunma olduğunu ileri sürmekte ve kanal projesinin nüfusu 15 milyondan fazla olan kentte hava kirliliğini artıracağını dile getirmektedir.

 

Kanalın inşasına karşı çıkanlardan bazıları kanal rotası boyunca uzanacak emlak pazarından Bay Erdoğan ile bağlantıları olanların faydalanacaklarını iddia etmektedir.

 

Montrö Boğazlar Sözleşmesi

 

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşında yenilgisi sonrasında İstanbul Boğazı’nın kontrolü uluslararası bir komisyona verilmiş, Türkiye 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile boğazın yeniden kontrol ve savaş gemilerinin geçişlerini düzenleme hakkına sahip olmuştur.

İstanbul Boğazı’ndan geçişi esnasında güvertesinde omuzdan atılan bir füzeyi atış durumunda tutan askerin görüntüsü. 2015. Fotoğraf: Bloomberg.

 

1923 yılında imzalanan Boğazlar Sözleşmesi ile İstanbul ve Çanakkale boğazları ile ilgili geçici düzenlemeler getirilmiş ve askeri olmayan gemi ve uçakların barış zamanında boğazlardan geçişi ile Türk askerinin kıyılarında asker bulundurması yasaklanmış ve boğazların her iki kıyısı da askerden arındırılmıştır.

Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve Yugoslavya tarafından 20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanan Montrö Sözleşmesi; Karadeniz’de barış, güvenlik ve istikrarın sürdürülmesinde kilit bir rol oynamaktadır.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin süresi yürürlüğe giriş tarihinden başlamak üzere 20 yıldır, fakat sözleşmenin birinci maddesiyle düzenlenen; Boğazlar’da denizden geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünün süresi sonsuzdur. 20 yıllık sürenin bitiminden iki yıl önce anlaşmayı imzalayan taraflardan bir tanesi Fransız Hükümetine sözleşmeyi sona erdirme ön bildirimi vermemiş ise sona erdirme ön bildiriminin gönderilmesinden başlayarak iki yıl geçinceye kadar yürürlükte kalacaktır.

Aşağıdaki paragraflar Prof. Dr. Sevin TOLUNER’in Milletlerarası Hukuk Dersleri kitabından Sayın Erol Çiçek tarafından derlenmiştir.

Çanakkale; İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi geçiş açısından bir bütün sayılmıştır ve iki açık denizi (Karadeniz ve Akdeniz) birleştiren bir coğrafi konumdadır. Dolayısıyla Türkiye’nin Marmara denizinin iç sulardan sayılması görüşü ileri sürülerek, örf ve adet hukukun yabancı devlet gemilerine tanıdığı geçiş hakkı reddedilemez. 1958 tarihli Açık Denizler Konvansiyonu’na göre Akdeniz ve Karadeniz açık denizdir, iki açık denizi birleştiren bir coğrafi konumdadır.

Boğazlar açık denizin bir kısmıyla açık denizin diğer kısmı arasında milletlerarası ulaştırmada kullanılan ve bu nedenle ‘transit geçiş rejimine’ tabi olması gereken bir konumda olmasına rağmen Montrö Sözleşmesi nedeniyle transit geçiş rejimine tabi değildir.

Montrö Sözleşmesinin feshedilmesi durumunda, boğazlar ve Marmara Denizi  ‘transit geçiş rejimine’ tabi olacaktır. Transit geçiş kavramı, hem denizden hem de bu tür coğrafi konumdaki boğazlar üzerindeki hava sahasından geçiş hakkını kapsamına alır.  Transit geçiş açık denizin bir kısmı ile açık denizin diğer kısmı arasında milletlerarası ulaşımda kullanılan ve suları tümüyle kıyı devletinin veya kıyıdaş devletlerin karasularına dâhil olan boğazlardan geçişi düzenleyen bir rejimdir.

Boğaz devletinin transit geçişi ertelememek ve engellememek yükümü mutlak olarak ifade edilmiştir.

 Montrö Sözleşmesi’nden en çok rahatsız olan ABD’dir ve görüldüğü gibi, Montrö’yü en çok savunması gereken ülke Türkiye’dir. AKP iktidarı niye ABD çıkarlarını savunuyor? İstanbul Kanal projesi de AKP’nin diğer beton getirim projelerinden biridir, o proje olsa olsa birilerinin Montrö’yü tartışmaya açmasına hizmet eder, ülkeyi batırır ama ülke egemenliğine beş kuruş faydası olmaz.

 

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Yerhov’un Açıklaması

 

“Bu her şeyden önce Türk hükümetinin meselesidir. Burada Türkiye topraklarında ve Türkiye’nin imkânlarıyla gerçekleştirilecek bir ekonomi projesi söz konusu. Ancak öncelikle dışişleri bakanlıklarımız arasında olmak üzere, Karadeniz’deki deniz trafiği sorunu gibi konularda kapsamlı bir siyasi istişare sistemimiz mevcut, bu konu bakanlıklarımız arasında düzenli olarak istişare ediliyor.”

“Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilmesi söz konusu değil. Bu, yürürlükte olan ve görünen göre yürürlükte kalacak bir belge. Bu, Karadeniz’de bölgesel güvenliğin sağlanması açısından önemli ve mihenk taşıdır. Rusya, bu sözleşmeyi böyle görüyor.”

“Kanal İstanbul ile Montrö Sözleşmesi arasında elbette bir ilişki, karşılıklı ilişki, karşılıklı bağlantı var ancak bu direkt, doğrudan niteliğe sahip değil. Kanal İstanbul inşa edilirse, bu Montrö Sözleşmesi’nin yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz, Boğaz’dan geçiş konusundaki yükümlülükler için getirdiği, kıyıdaş olmayan ülkelerin Karadeniz’de bulunan savaş gemilerinin toplam tonajına ve sözleşmede yer verilen daha birçok hususa ilişkin kısıtlamaları hiçbir şekilde değiştirmez. Yeni güzergâhlardan geçecek gemilere buralardan geçiş konusunda yeni mali gereklilikler ve koşullar getirilir”.

 

Çevirenin Notları: BBC News haber sitesinde paylaşılan yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. Orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.bbc.com/news/world-europe-56640495

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.