savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,2096
EURO
36,7752
ALTIN
2.933,26
BIST
8.862,32
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
12°C
Ankara
12°C
Açık
Çarşamba Açık
13°C
Perşembe Açık
15°C
Cuma Az Bulutlu
14°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C

Türkiye – Libya Deniz Anlaşması

Türkiye – Libya Deniz Anlaşması

Türkiye, ezeli düşmanları olan Yunanistan ve Kıbrıs karşısında elini güçlendirirken Ulusal Mutabakat Hükümeti de içte süren silahlı çatışmalarda güçlü bir askeri destek kazanmıştır.

Türkiye – Libya Deniz Anlaşması
A+
A-

Yunanistan – ‘‘Uykuda Yakalandık’’

Türkiye – Libya Deniz Anlaşması

“Türkiye ve Libya olarak karşılıklı yeni bir anlaşma ile belirlediğimiz bu münhasır ekonomik bölge alanlarında ortak arama faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz. Herhangi bir sıkıntı yok. Diğer uluslararası aktörler, bu anlaşma ile Türkiye’nin çizdiği alanlarda onay almaksızın arama-tarama faaliyeti yapamaz. Güney Kıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İsrail, bu bölgeden Türkiye’nin onayı olmadan doğal gaz nakil hattı kuramaz.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Fanack Bağımsız Medya Organizasyonu, 26 Mart 2020

Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 11 Haziran 2020


Libya Temsilciler Meclisi üyelerinin 04 Ocak 2020 tarihinde Benghazi kentinde gerçekleştirdikleri toplantıda, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Tripoli merkezli hükümetine ileriye dönük askeri müdahalesi görüşülmüştür. Foto: Abdullah DOMA / AFP ©AFP Abdullah DOMA

Türkiye ve Libya 2019 yılı Aralık ayı başlarında, Akdeniz’e uzanan bir münhasır ekonomik bölge oluşturarak, deniz sınırlarını resmi hale getirmek maksadıyla bir anlaşma imzalamıştır. Her iki ülkenin uluslararası çevreler tarafından tanınan parlamentoları tarafından onaylanmasından beri bu anlaşma, deniz yatağı altında yeni bulunan hidrokarbonları işletme yarışı ve jeopolitik düşmanlıkların kara bulutlarının ikili lanetiyle yüz yüze olan bölgede Pandora’nın Kutusunu (ÇN: Antik Yunan efsanelerinde geçen ve içinde kötülüklerin bulunduğuna inanılan sihirli kutu. Vikipedi) açmıştır.

Akdeniz’de Yeni Fırsatlar

İki ülke arasındaki 35 kilometre uzunluğundaki deniz yetki alanı sınırı önemsiz gibi görülebilir, fakat hidrokarbon yatakları için rekabetin arttığı bir ortamda, komşuları öfkelendiren, Akdeniz’in karmaşık deniz hudut sınırları içinde kilit bir kısmı kapsamaktadır.

Beklenildiği gibi Libya’nın doğusundaki alanlara hâkim olan General Khalifa Haftar’a sadık parlamento, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan, Tripoli merkezli ülkenin meşru yönetimi Ulusal Mutabakat Hükümeti tarafından imzalanan anlaşmaya oybirliği ile karşı çıkmıştır. Bununla birlikte uluslararası yasalara göre Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan anlaşma geçerlidir.

Bu anlaşma ile Libya ve Türkiye; Türkiye’nin güney kıyılarından Libya’nın kuzey kıyılarına uzanan bir Münhasır Ekonomik Bölge konusunda anlaşmaya varmıştır. Akdeniz’in ortasına doğru uzanan bu bölge; deniz yatağı altında olduğu düşünülen hidrokarbon rezervlerinin büyük kısmını kapsamasının yanı sıra,  Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervlerinin Avrupa’daki kilit pazarlara ulaşmasını sağlayan deniz altındaki boru hatları üzerinde de sınırlandırıcı kontrol yetkileri sağlamaktadır.

Yapılan bir ABD Jeolojik Araştırmasına göre; Doğu Akdeniz havzasının 700 milyar dolarlık doğal gaz rezervlerine sahip olduğu tahmin edilmektedir ve Türkiye şimdiden kendisi ve Libya’nın uluslararası şirketlerle hidrokarbon arama sözleşmeleri yapabileceğini ifade etmiştir.

Anlaşmanın Getirdikleri

Anlaşma, her iki ülkeye de münhasır ekonomik bölgenin kendi kısımlarında kalan deniz yatağı altındaki kaynaklar üzerinde açık ve net bir işleme hakkı sağlamaktadır. İşletme hakları, son yıllarda Akdeniz’de giderek büyüyen şiddetli bir politik gerginlik konusudur. Güçlü ülkelerin pastadan kendi haklarını almaya olan istekleriyle birlikte deniz sınırlarının nereden geçtiği ve hatta ülkelerin egemenlik iddiası hakkına sahip olup olmadığı konusunda uzun yıllardan beri süren gerilimler ve tarafların işletme yönünde yapılan hamleler devamlı itiraz konusu olagelmiştir.

Libya geçmişte Yunanistan ile Yunanistan’a ait Girit Adası yakınlarındaki sularda imtiyaz hakları konusunda çatışmıştır. Libya-Türkiye anlaşması Tripoli’ye iddialarını koruması için güçlü bir müttefik sağlamaktadır. Yunanistan anlaşma imzalandığından beri Libya büyükelçisini sınır dışı etmiş durumdadır.

Türkiye de bölgedeki gerginliklerin tam merkezinde yer almaktadır. Ankara, son yıllarda; kendisine ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ait sularda diğer Akdeniz ülkelerinin hidrokarbon aramalarını durdurmak maksadıyla bölgeye deniz araçları göndermektedir. Türkiye, Ankara’nın potansiyel doğal gaz yatakları için sondaj yaptığı iki adet gemiyi korumak maksadıyla Kuzey Kıbrıs’a askeri bir dron dahi göndermiştir.

Libya Başbakanı Fayez al-Sarraj ve Khalifa Haftar Libya iç savaşına olası bir çözüm bulmak maksadıyla bir araya geldikleri Birleşik Arap Emirlikleri’nin Abu Dhabi kentinde görülürken 02 Mayıs 2017. Foto: AP ©Hollandse Hoogte


Yapılan bu anlaşma ile Türkiye, kendi hidrokarbon yatakları olarak ilan etmeyi ümit ettiği bölgenin çoğunda güçlü bir uluslararası yasal hak talebine sahip olmuştur.

Yunanistan, iki ülke arasında varılan anlaşmanın kendi deniz haklarını ihlal ettiğinden şikâyetçidir, fakat Doğu Akdeniz’de kendilerini kilit olarak gören Türk yetkililer kesinlikle geri adım atmamaktadır. Türkiye, 2018 yılından beri Libya ile bu anlaşmanın peşindedir, fakat Libya, önceleri bölgesel jeopolitiklerin içine girmekte isteksiz davranmıştır. Bununla birlikte, Haftar’ın Rusya destekli güçleri Tripoli’nin kapısına dayandığında, Ulusal Mutabakat Hükümetinin, hayatta kalmasını garanti altına alabilecek askeri yardım karşılığında Türkiye ile anlaşmaktan başka çaresi kalmamıştır.

Libya Ulusal Ordusunun (LNA-Libyan National Army) Ocak 2020’de Ulusal Mutabakat Hükümeti (GNA-Government of National Accord) kontrolündeki birkaç bölgeyi ele geçirmesi sonrasında Libya’daki durum. Kaynak: AMN (Al-Masdaar News).

Anlaşmaya Türkiye açısından bakıldığında; Ankara’nın kazançları sadece imtiyaz haklarından elde ettikleriyle sınırlı değildir, anlaşma ile Ankara’nın elde ettiği en büyük kazançlardan bir tanesi de bölgede sağladığı durdurma imkânlarıdır.

Siyasetin Perde Arkasındaki Enerji

İki ülke arasında yapılan anlaşma daha kapsamlı olarak ele alındığında, muhtemelen bölgesel düzeyde enerji politikalarıyla bağlantılıdır. Türkiye’nin (ve Libya) Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon pazarlarına giden ana rotayı gelecekte kontrol etme tehdidi, Doğu Akdeniz devletlerini öfkeden deliye döndürmüştür.

Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti lideri Fayez Sarraj ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Kaynak: Anadolu Agency.

Son yıllarda Türkiye ile ilişkileri hiç ümit verici olmayan İsrail ve Mısır; Türkiye-Libya hamlesini şiddetle kınamış, Mısır daha da ileri giderek anlaşmanın illegal olduğunu dahi ileri sürmüştür. Her iki ülke de Doğu Akdeniz’de keşfettikleri yeni doğal gazı Avrupa pazarlarına ulaştırmayı hedeflemektedir. Boru hattının inşa edileceği rota üzerinde bir Türk engellemesi, bölgede bulunan hidrokarbonların dünyanın ikinci büyük doğal gaz pazarı olan Avrupa’ya ulaştırılması için inşası planlanan rota için geriye çok az seçenek bırakmaktadır.

İsrail, yeni bulduğu doğal gazın Avrupa pazarına ulaştırılması için İsrail-Kıbrıs-Yunanistan-İtalya boru hattı projesine güvenmektedir. Türkiye’nin bu projenin işlerliğini ortadan kaldırması durumunda, İsrail sıvı doğal gazını zaten Mısır üzerinden ihraç etmeye başladığından, Doğu Akdeniz Boru Hattına daha az bağımlı durumdadır.

Ayrıca, Türkiye ile İsrail aralarındaki zor siyasi bağlara rağmen, İsrail doğal gazının son gelişmelerin siyasi veya askeri sonuçlarından etkilenmeden kesintisiz akışını sağlayabilecek güçlü ekonomik ilişkilerini bugüne kadar muhafaza etmişlerdir. Türkiye-Libya anlaşması sonrasında, 1,900 kilometre uzunluğundaki Doğu Akdeniz boru hattı projesinde yer alan dört ülkeden üçü, hiç şüphesiz diplomatik ve ekonomik güçlerini birleştirmek maksadıyla bir anlaşma imzalamıştır.

Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti yetkilileri tarafından yapılan açıklamada; Mısır ordu birliklerinin, Haftar’ın kontrolündeki Libya Ulusal Ordusunu desteklemek maksadıyla Libya sınırında konuşlandığı ifade edilmiştir. Kaynak: Al Masdaar News

Kahire’nin kaybedecekleri çok daha fazladır. Askeri açıdan güçlü Haftar ile yakın müttefik olan Mısır, Libya çatışmasında Türkiye’nin karşı tarafında yer almaktadır. Türkiye’nin, Kahire’de iktidardaki rejimin can düşmanı olan Müslüman Kardeşler ile bağları göz önüne alındığında, Akdeniz’deki boru hatlarına erişim konusunda Türkiye ile müzakerelere girmesi durumunda Mısır’ın pozisyonu, Türkiye’den cömert anlaşma şartları sağlayabilecek durumda değildir.

Mısır’ın, Akdeniz’deki komşularının geçmişte başlattığı önceki çatışmalara nazaran askeri bir harekâta direkt olarak dâhil olma olasılığı düşük görünüyor olsa da Türkiye ile Libya arasında varılan anlaşma, Libya’nın çektiği acıları artırarak ve çatışmayı uzatarak, Kahire’yi Haftar’a verdiği desteği iki katına çıkarmaya zorlayacak gibi görünmektedir. Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma, zaten gergin olan bölgeye daha fazla baskı yaparak, Mısır’ı muhtemel bir ekonomik sıkıntı içine de sokacaktır. Türkiye’nin, Mısır’ın sağladığı desteğe karşı savaşmak maksadıyla; mevcut anlaşmada yer almayan Libya’ya asker gönderme zorunda kalması durumunda, Ankara deniz yetki alanları haklarını sağlama bağlamakta acele etmesinden pişmanlık duyabilir.

Zehirli Kadeh mi?

Türkiye-Libya anlaşması, her iki ülke için de temel güvenlik ve jeopolitik düzenlemeleri sağlama alarak, Doğu Akdeniz güçleri arasındaki mevcut hidrokarbon çılgınlığından faydalanmaktadır. Türkiye, ezeli düşmanları olan Yunanistan ve Kıbrıs karşısında elini güçlendirirken Ulusal Mutabakat Hükümeti de içte süren silahlı çatışmalarda güçlü bir askeri destek kazanmıştır. Hidrokarbonlar her ne kadar Doğu Akdeniz için bir nimet olarak değerlendirilse de bölgede keşfedilen zengin hidrokarbon kaynakları bir kez daha jeopolitik kavgaları su yüzüne çıkarmıştır. Türkiye ve Libya, sürmekte olan bu hikâyenin sadece en son bölümü gibi görünmektedir.

Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. Yazıda ifade edilen görüşler ve ileri sürülen iddialar Fanack Bağımsız Medya Kuruluşuna aittir. 

21 Mayıs 2020 tarihinde The New York Times internet haber portalında Declan Walsh imzasıyla yayımlanan makalede Türkiye’nin şaşırtıcı bir geri dönüşle Libya’da iktidarı belirleyebilecek bir güce sahip olduğu ifade edilmektedir.

Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya’nın meşru yönetimi Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin, diktatör Khalifa Haftar’ın emir komutası altındaki Libya Ulusal Ordusunu yenerek ülkede birliği sağlaması dilekleriyle yazımızı bitirelim.

https://fanack.com/libya/history-past-to-present/turkey-and-libya-maritime-deal/

 

 

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.