Yazarlar: Marilyn Stern, Gary C. Gambill, Middle East Forum Radio, 03 Ocak 2020
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 05 Ocak 2020
Middle East Forum Radio sunucusu Gregg Roman 18 Aralık 2019 günü, Demokrasileri Savunma Vakfı (FDD – Foundation for Defense of Democrasies) kurucusu Clifford D. May ile son İngiltere seçimleri ve Orta Doğu’daki yansımaları hakkında bir görüşme yapmıştır.
May’e göre Boris Johnson’un ezici bir zaferle seçimleri kazanması (ve rakibi Hamas ve Hizbullah örgütlerine kucak açan İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in yenilgisi), cihatçı veya İslamcı olarak nitelendirdiğim çeşitli rejimler, hareketler, organizasyonlar ve ideolojiler tarafından yaratılan tehditlerin farkında olan Batıdaki birleştirici siyasi liderliğin önemini sağlamlaştırmalıdır.
May, Orta Doğu’da giderek artan oranda istikrarı bozan bir rol oynayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslamcı rejimi tarafından, özellikle Suriye ve Libya’da yaratılan tehditlere dikkat çekmiştir. May’e göre; ‘‘Türkiye tehlikeli bir problemdir… iki nedenden ötürü de hiç kimse Türkiye konusunda ne yapacağını kesin olarak bilmemektedir.’’
Birincisi, Türkiye bir NATO üyesidir ve Orta Doğu’da laik ve Batı yanlısı olan bir ülke olarak uzun bir gelenek ve tarihe sahiptir. Türkiye’nin bu özellikleri politika yapıcılarını ondan kurtulmak konusunda isteksiz yapmaktadır. İkincisi ise Türkiye Rusya ile önemli bir yakınlaşma içine girmiştir ve Erdoğan’ın Türkiye’yi Putin’in kollarına daha da biteceği yönünde korkular mevcuttur.
May, diğerlerinin yapmaya cesaret edemediği cesur siyasi reçeteler sunan Demokrasileri Koruma Vakfı düşünce kuruluşunun ‘‘Türkiye hakkında ne yapılabilir’’ sorusuyla uğraştığını ifade etmektedir. FDD Başkanı ve kurucusu May; ‘‘En azından Erdoğan’ın özgürlükler ve basın özgürlüğü ile bölgede burnunu soktuğu bütün faaliyetlerde ne kadar kötü olduğunu ortaya koymaya çalıştıklarını ifade etmiştir.
May, 2014 yılında kaleme aldığı bir yazıda da Türkiye’nin problemden ziyade çözümün bir parçası olması gerektiğini savunmuş ve problemin de Orta Doğu, Kuzey Afrika ve ötelerine hızla yayılan cihatçılık olduğunun altını çizmiştir.
May’in yazısındaki iddialara göre Türk politikaları; Al-Qaada’nın bir kolu olan Jabhat al Nusra, geniş Suriye ve Irak topraklarını ölüm tarlalarına dönüştüren İslami Devlet terör örgütü (ISIS), ABD tarafından hâlâ dünyanın önde gelen terör destekçisi ve nükleer silaha sahip olma yolunda oldukça yol kat etmiş olan İran İslam Cumhuriyeti ve Hamas dâhil Müslüman Kardeşler örgütlerine yardım etmekte ve suç ortaklığı yapmaktadır.
May aynı yazısında, Türk liderlerin ara sıra yaptığı açıklamaların da problemli olduğunu iddia etmiştir. May, örnek olarak; zamanın Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık tarafından yapılan bir açıklamaya dikkat çekmiştir. Fikri Işık yaptığı açıklamada dünyanın yuvarlak olduğunu ilk Müslüman bilim insanlarının bulduğunu iddia etmiştir. Recep Tayyip Erdoğan da aynı tarihlerde yaptığı bir açıklamada Müslüman denizcilerin Kristof Kolomb’dan 300 yıl önce Amerika kıtasına ulaştıkları konusunda ısrar etmiştir.
Latin Amerika Müslüman Dini Liderler Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Amerika’yı Kolomb değil 1178 yılında Müslümanlar keşfetti” ifadelerini kullanmıştır. Erdoğan’ın zirvede yaptığı açıklama aşağıdadır:
‘‘Latin Amerika’nın İslam’la tanışması 12. yüzyıla kadar dayanır. Amerika’yı Kolomb değil, 1178’de Müslümanlar keşfetti. 1178’te Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmıştı. Kristof Kolomb anılarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahseder. Ben şimdi Kübalı kardeşimle konuşurum. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır. Yeter ki izin versinler, olur desinler. Yani Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmiş, yayılmıştı.’’
Çevirenin Notları: Yazıda ifade ve iddia edilen görüşler yazara aittir. Yazının çevrilerek paylaşılması, Sun Savunma Net sitesi ve çevirenin yazıda ileri sürülen ve iddia edilen görüşleri paylaştığı anlamına gelmemektedir.