savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Az Bulutlu
9°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
10°C
Salı Yağmurlu
8°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
8°C

ÜLKEMİZİ BU EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞINDAN DA ZAFERLE ÇIKARTACAĞIZ

ÜLKEMİZİ BU EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞINDAN DA ZAFERLE ÇIKARTACAĞIZ

BAŞ EKONOMİST

ÜLKEMİZİ BU EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞINDAN DA ZAFERLE ÇIKARTACAĞIZ

 

Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bu tespitimiz ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarından çıkardığımız derslere dayanmaktadır.

 

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 23 Kasım 2021

 

 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 Kasım 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslenmiştir. Aşağıda Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının ekonomiyle ilgili bölümlerini okuyabilirsiniz. (https://www.akparti.org.tr/haberler/cumhurbaskanimiz-erdogan-kabine-toplantisinin-ardindan-millete-seslendi-22-11-2021-21-05-12/).

 

“TEK BİR MÜCADELE YÖNTEMİ GÖRÜLMEMİŞTİR”

 

Çok partili siyasi hayata geçişten sonra milli iradenin üstünlüğünü tanımak yerine tek parti faşizminden beslenen vesayeti güçlendirmek isteyenlerin hep olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları ifade etti:

 

“Kimi zaman siyasi ve ekonomik krizlerle kimi zaman darbelerle milletimizin sırtına ağır maliyetler bindiren bu sistemin ekonomik boyutu da vardır. Yıllarca dünya ortalamalarının çok üzerinde oranlarla borçlanan, borçlanmak zorunda bırakılan bir ülke olduk. Bu yüksek maliyetin karşılığını da yatırıma, üretime, istihdama kavuşarak değil, kendi siyasi ve güvenlik politikalarımızı izlemeye kalktığımızda şantaja maruz kalarak aldık. Parlamenter sistemde hiçbir hükümetin bu şantaja karşı durabilecek gücü olamadığı için ülkemiz siyasi istikrarsızlık batağına mahkûm edildi. Son 19 yıldaki güçlü siyasi irade, bilhassa da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde bu mücadeleyi verebilecek dirayete, azme ve imkâna kavuştuk. Ülkemizde kurdaki hareketlerin de etkisiyle yükselen enflasyonla veya fiyat artışı ile sonuçlanan ekonomik sıkıntılar elbette vardır. Ama öncelikle sorunun adını doğru koymamız gerekir. Fiyatlardaki düzenli artışı ifade eden enflasyonun olduğu yerde yatırım olmayacağı, üretim azalacağı, istihdam düşeceği için dengeler bozulur. Buna karşılık sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak kimi ürünlerde ortaya çıkan fiyat artışı ise yatırımı, üretimi ve istihdamı doğrudan etkilemez. Tam tersine kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar. Ülkemizde yaşanan durum tam da budur. Yani fiyat artışıdır. Velev ki bunun adı enflasyon olsa bile dünyaya baktığımızda ülkelerin enflasyonu yenmek için farklı politikalar izlediğini görüyoruz.”

 

Enflasyona karşı kimi ülkelerin bu noktada faiz artırdığını, kiminin döviz çıkması kullandığını, kimimin enflasyon hedeflemesine gittiğini belirten Erdoğan, “Bugüne kadar tüm ülkelerde geçerli tek bir enflasyonla mücadele yöntemi görülmemiştir. Geçmişte enflasyon sorunu bulunmayan ülkelerin ortak özelliği ise cari açık vermemeleridir. Cari açığı olup da enflasyon yaşamayan ABD gibi ülkelerin avantajı ise paralarının rezerv para olmasıdır.” dedi.

 

Erdoğan, dünyada bir süredir yaşanan ve salgın süreci ile hızlanan gelişmelerin ekonomik işleyişin klasik iktisat teorileri ile açıklanamayacak yeni bir seviyeye evrildiğine işaret ettiğini kaydetti.

 

Kaynak: Outlook Money

 

Küresel ekonominin 1929 ve 2008’de büyük krizler yaşadığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel ekonomi, yeni sınamalar karşısında ciddi bir bocalama içindedir. Düşük faiz ve ucuz dolar çılgınlığının Amerika başta olmak üzere gelişmiş ülkeler ekonomisindeki sonucu 2008 kriziyle ortaya çıktı. Salgın sürecinde izlenen politikalarla birlikte FED’in 2008 öncesi 750 milyar dolar olan bilanço büyüklüğü bugün 8,5 trilyon dolara ulaştı.” ifadelerini kullandı.

 

Buna rağmen küresel ekonomideki handikapların aşılamadığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

 

“Sonuçta dünya milli gelirinin üçte ikisini oluşturan hizmetler sektöründe salgın döneminde yaşanan çöküşün, imalat sanayisinde de duraksamaya yol açtığı bir gerçekle karşı karşıya kaldık. Gelişmiş ülkelerin parasal genişleme ve negatif faiz uygulamaları ise küresel ekonominin işleyişini daha da bozdu. Araştırmalar, Amerika’daki şirketlerin yüzde 17’sinin aldıkları kredilerin bırakın anaparasını, faizini bile ödeyemeyecek durumda olduklarını gösteriyor.

 

Almanya tüketici fiyatları endeksi. Kaynak: TAKE-PROFIT.ORG

 

Teknoloji şirketlerinin değerindeki aşırı yükselişin de gerçek ekonomiyle ilgisinin olmadığı, geçmişten beri yaşanan tecrübelerle zaten biliniyor. Aynı şekilde dünya borsalarındaki şişkinlik, basılan fazla paranın kendisine gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor. Fazla paranın yol açtığı bir başka sorun da gelişmiş ülke ekonomilerinin ciddi enflasyon rakamlarıyla karşı karşıya kalmasıdır. Üretici fiyatları enflasyonu, Amerika’da yüzde 9’u, Almanya’da yüzde 18,4’ü, Çin’de yüzde 13,5’i, Avrupa Birliği ortalamasında da yüzde 16,2’yi gördü.”

 

Alınan tedbirlerle bu üretici enflasyonu rakamlarının tüketici enflasyonuna kısmen daha düşük seviyelerde yansımış olmasının, küresel ekonominin önündeki hayati sorunları ortadan kaldırmadığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelişmiş ülkelerin, küresel ekonominin mevcut işleyişinde radikal değişiklikler olmadığı sürece faiz artırımına gitmeleri veya parasal daralmaya yönelmeleri zor gözüküyor. Amerika’nın bir yandan aylık 15 milyar dolarlık parasal daralma politikası açıklarken diğer yandan 1,5 trilyon dolarlık altyapı yatırımına izin vererek bu politikayı fiilen ortadan kaldırmasının sebebi de işte bu durumdur.” dedi.

 

Erdoğan, Avrupa Birliği tarafında da parasal genişlemeye devam etme ve faiz artırımından uzak durma yaklaşımının hâkim olduğunu belirtti.

 

“ÜLKEMİZİ, BU EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞINDAN DA ZAFERLE ÇIKARTACAĞIZ”

 

Çin’in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasının değerini düşük tutmayı sürdüreceğinin anlaşıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

 

“Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya ülkemizde eskiden beri hâkim olan anlayışı sürdürerek yatırımdan, üretimden, büyümeden, istihdamdan vazgeçecektik ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Her zamanki gibi biz mücadeleyi tercih ettik. Türkiye, belki de tarihinde ilk defa kendi ihtiyaçlarına ve gerçeklerine uygun bir ekonomi politikası izleme fırsatı elde etmiştir.

 

Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetimlerinde de çok büyük birikim ve tecrübe sahibi bir ülke olarak dünyanın içinden geçtiği şu kritik dönemin önümüzü açtığı fırsatları değerlendirmekte kararlıyız. Ülkemizi, eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyor, kendi oyun planımızla devam etme irademizi ortaya koyuyoruz.”

 

Aynı oyunu vesayetle mücadelede gördüklerini vurgulayan Erdoğan, “Sabrettik ve başardık. Biz aynı oyunu terör örgütleriyle mücadelemizde gördük, karşı atağımızı yaptık ve başardık. Biz aynı oyunu darbe girişimlerinde gördük, milletimizle birlikte direndik ve başardık. Biz aynı oyunu uluslararası nice hadisede, nice platformda gördük, güçlü bir duruş sergileyerek girdiğimiz her mücadeleden alnımızın akıyla çıktık. Ülkemizi bunca tuzaktan, bunca badireden nasıl çıkardıysak, Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız.” ifadelerini kullandı.

 

“MİLLETİMİZ İÇİN EN DOĞRU OLANI YAPMAKTA KARARLIYIZ”

 

Kaynak: GETTY IMAGES

Öncelikleri olan istihdamı artırmanın yolunun yatırımdan, üretimden, ihracattan, büyümeden geçtiği konusunda hiç kimsenin şüphesinin olmamasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin yaklaşık 200 yıldır başlattığı her kalkınma hamlesinin önünün darbeyle, vesayetle, krizle kesilerek IMF, Dünya Bankası ve mandacı iktisatçılarımız tarafından aksi istikametle yönlendirilmeye çalışıldığı gerçek işte budur. Biz geçmişte uzunca bir süre denenmiş ama bir türlü sonuç alınamamış yüksek faiz döngüsü yerine yatırım, üretim, istihdam, ihracat, büyüme odaklı ekonomi politikamızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız. Politika faizinin düşük tutulmasını, bunun için memnuniyetle karşılıyoruz.” diye konuştu.

 

Kurun piyasadaki hareketlerini, bunun için takipte özellikle kararlı olduklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

 

“Yatırımı, üretimi ve ihracatı bunun için teşvik ediyoruz. İstihdamı bunun için gözümüz gibi koruyoruz. Büyümeyi bunun için önemsiyoruz. Felaket tellallarının gürültülerini bunun için dikkate almıyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için itibar etmiyoruz. Tüm bunlarla beraber kurdaki yükselişi bahane ederek, hiçbir mantıklı izahı olmayan fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara da göz açtırmayacağız, hepsinin de tepesine tepesine bineceğiz.

 

Kaynak: Akasyam Haber

Altını bir kez daha çizerek ifade etmek istiyorum. Bu politikayla biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl yaptığımızı, hangi risklerle karşı karşıya bulunduğumuzu, sonunda ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Üstelik bu politikayı öyle bir anda da hayata geçirmiş değiliz. Bugüne kadar attığımız her adımın, inşa ettiğimiz her eser ve hizmetin, kurduğumuz her altyapının gerisindeki gayelerden biri de işte bugünlere hazırlık yapmaktır. Bu anlayışla organize sanayi bölgelerini yaygınlaştırarak ve güçlendirerek, Çin ile Avrupa arasındaki en büyük ve en kabiliyetli imalat sanayisini kurduk. Üniversiteleri, araştırma, geliştirme kuruluşlarını ülke geneline yayarak orta ve yüksek teknolojiye dayalı atılımlarımız için insan kaynağı çeşitliliğine gittik.”

 

İnşa ettikleri yollar, köprüler, tüneller, havalimanları, demiryolları, limanlar ile Pekin’den Londra’ya kadar uzanan bölgenin en güçlü lojistik altyapısının Türkiye’ye ait olduğunu vurgulayan Erdoğan, “İhracatımızı, Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanına yayarak şehirlerimizin tamamının ve on binlerce yeni şirketimizin bu alana girmesini sağladık. Swap işlemlerini yakından izlemek suretiyle küresel para cambazlarıyla iş birliği yaparak kendi ülkelerini soymayı alışkanlık haline getirenlerin önünü kestik. İşsizlik sigortası ve bireysel emeklilik sistemi gibi uygulamalarla uzun vadeli kaynaklar ürettik. Bireysel yatırımcıların ve geliri döviz olmayanların dolarla borçlanmasına imkân tanımayarak, kur üzerinden kumar oynanmasını engelledik. Terör örgütleriyle mücadeledeki ve afetlere müdahaledeki hızımız ve etkinliğimizle ülkemizin çözüm üretme yeteneğine güveni biz artırdık.” diye konuştu.

 

Türkiye’de geçmişten farklı olarak bireylerin döviz borcunun değil, bankalarda ve yastık altında ciddi bir döviz varlığının bulunduğunu belirten Erdoğan, ihracat ve ithalat işi olanlar dışında kayda değer düzeyde döviz borcu olan şirketin de olmadığını ifade etti.

 

Kaynak: Kırşehir Çiğdem

Bankaların açık pozisyonlarının bulunmadığını, bütçe performansının yüksek seviyede olduğunu dile getiren Erdoğan, büyük altyapı projeleri önemli ölçüde bittiği için yatırımlarda kullanmak üzere acil finansman ihtiyacının da kalmadığını söyledi.

 

Dünyanın Türkiye’den örnek aldığı yap-işlet-devret modeli sayesinde devam eden büyük projelerin de kamu finansmanına yük getirmediğini belirten Erdoğan, sektörün gayretli çalışması sayesinde turizm gelirlerinin hızla arttığını kaydetti.

 

Savunma sanayinin ülkenin en önemli gelir kalemlerinden biri haline dönüştüğünü vurgulayan Erdoğan, Suriye, Libya, Kafkasya gibi istikrarsızlık bölgelerindeki başarılı kriz yönetiminin siyasi ve insani hareket alanını genişlettiğini söyledi.

 

Karadeniz’de bulunan doğal gazın en önemli döviz gideri olan enerji sorununun çözümü konusundaki umutları güçlendirdiğini dile getiren Erdoğan, “Bu yılın 3. çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre 2 milyon 288 bin kişi artan istihdam ile son aylarda fazla vermeye başlayan cari denge, attığımız adımların amacımıza uygun sonuçlar doğurduğuna işaret ediyor. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bu tespitimiz ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarından çıkardığımız derslere dayanmaktadır.” diye konuştu.

 

“BU MÜCADELEYİ VERMEMİZ GEREKİYOR”

 

Ekonomi politikalarının bir aracı olan faizin seviyesini belirleyecek olanın ülkenin ihtiyaçları olduğuna dikkati çeken Erdoğan, enflasyonun sadece parasal daralma ile düşürülebileceği teorisinin kapalı ekonomiler dışında hiçbir karşılığının bulunmadığını kaydetti.

 

‘‘Ama bunların kafası basmaz. Yok bunlarda böyle bir araştırma, ben ekonomistim.’’ Recep Tayyip Erdoğan. Kaynak: Youtube

 

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Ülkemizi mandacı iktisatçıların arzuladığı şekilde küçültecek, zayıflatacak, insanlarımızı işsizliğe, açlığa, yoksulluğa mahkûm edecek politikaları reddediyoruz. Üstelik bu reddimizi yeni de değil, uzunca bir süredir ortaya koyuyoruz. Bunun yerine sorunlarımızı kendi çözümlerimizle aşacak adımları atıyoruz. Yeni küresel sistem arayışları ve ülkemizin sahip olduğu güçlü altyapı böyle bir mücadele için bize geçmişte hiç olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Uyguladığımız bu politikayla küresel finans çevrelerinin ülkemizi bunca zamandır ekonomik boyundurukları altında tutanların ve onların içerideki tetikçilerinin şimşeklerini üzerimize çektiğimizin de elbette farkındayız.

 

Ama ülkemizin ve milletimizin ekonomik kurtuluşu için böyle davranmamız, bu mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Biz de işte bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. İnşallah önümüzdeki aylardan itibaren bu politikanın insanlarımızın günlük hayatlarındaki olumlu yansımalarını görmeye başlayacağız.”

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.