Tam 1 haftadır 28 Şubat davasında verilen müebbet hapis cezası infaz edilerek tutuklanan 70-80 yaşındaki, çeşitli hastalıklarla boğuşan 14 emekli generalin durumunu konuşuyoruz.
İktidar medyasında, “Cezalarını çeksinler” diyenler çoğunluktayken, bazıları da Erdoğan’ın onları affederek daha büyük “ceza” vermesini istiyor.
TSK’dan “irticai faaliyetlerden” dolayı atılmış olanlar ise bir yandan, “Onlara verilen ceza az bile… Zalime merhamet, mazluma zulümdür” ifadeleriyle komutanların hapse atılmasını desteklerken, öte yandan mağduriyetlerinin giderilmesini ve kendilerine tazminat ödenmesini isteyip “Mağduriyetleri gidermeyen darbe yargılamalarının eksik olduğunu” vurguluyor.
Sadece TSK’dan “irticai faaliyetlerden” dolayı atılanlar değil, çok sayıda kamu görevlisi de 28 Şubat davasına “mağdur” edildikleri gerekçesiyle katıldı.
Oysa davanın özü, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasıydı. Yani yegâne muhatabı dönemin iktidarıydı.
Buna rağmen yargılamayı yapan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, yaklaşık 600 eski asker ve sivilin şikâyetlerini dinleyip katılım talebini kabul etti.
Bunlar arasında Erdoğan’ın kızları Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve Esra Albayrak ile AKP milletvekili Reşat Petek, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan gibi isimler da vardı.
Komutanlar müebbet hapis cezasına çarptırıldıktan sonra dosyanın ilk temyiz incelemesini yapan İstinaf, kararlarla birlikte katılanların başvurularını da kabul etti.
Ancak Yargıtay aşamasında, Cumhuriyet Savcısı, katılanların başvurularının kabul edilmemesi yönünde tebliğname düzenledi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi de 30 Haziran’daki onama kararında, sanıklara yöneltilen suçlamanın, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçu olduğunu hatırlatarak, “Bu suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakları bulunmayan müştekilerin bir kısmının davaya katılmalarına dair verilen kararların hukuki değerden yoksun olduğu” gerekçesiyle katılanların temyiz başvurularını reddetti.
Özetle, yıllarca duruşmalara gelen veya getirilenlerin, davanın bundan sonraki süreciyle herhangi bir ilgisi kalmadı.
Ancak resmi kurumlar farklı düşünüyor olmalı ki, Yargıtay’ın kararından sonra dikkat çekici bir süreç yaşanmış. Bu süreci aktaralım.
Yargıtay, 14 emekli general hakkındaki müebbet hapis cezasını 30 Haziran’da onadı.
Karar, 9 Temmuz’da duyuruldu.
İtirazlar görüşüldükten sonra dosya Temmuz ayı ortalarında Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Mahkeme ise yaklaşık 1 ay sonra geçen hafta Çarşamba günü kararın infazı, yani komutanların hapse konması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazdı. Ertesi gün de komutanların alınmasına başlandı.
İddia o ki, infaz yazısının Savcılığa gönderilmesinin ardından aynı gece sadece sanık avukatları değil, müşteki/katılanlar ile avukatlarına da UYAP bildirim sistemi üzerinden, “Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi biriminde bulunan 2014/144 ceza dava dosyası infaza gönderildi.” şeklinde bilgi verildi.
Komutanların avukatlarına göre, bu uygulama “UYAP üzerinden bir tür siyasi propaganda yapmaktan” başka bir şey değildi.
Erdoğan ve iktidar mensuplarının yıllardır 28 Şubat davasıyla ilgili yaptığı açıklamaları bilsek de, doğruysa, başlı başına bu olay 28 Şubat davasının ne denli “siyasi” olduğunu ispatlamaya yetmiyor mu?
Müyesser YILDIZ, 25 Ağustos 2021
Kaynak: https://muyesseryildiz.com/2021/08/25/uyaptan-infaz-mujdesi/