Yazar: Mac Slavo, Activist Post, 23 Mayıs 2017
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 24 Mayıs 2017
Çoğumuz evlerimizdeki WiFi yönlendiricilerine (Router) dikkat etmeyiz. Bu, hepimizin hafife aldığı zararsız bir teknolojidir ve arıza yapmadığı ve düzgün çalıştığı sürece pek dikkat etmeyiz. Bununla beraber WiFi, sabit bir hat kullanmayı tekrar değerlendirmenize ve tercih etmenize neden olabilecek benzersiz bir özelliğe sahiptir.
Elektromanyetik spektrumdaki birçok frekanslar gibi WiFi sinyalleri de duvarlardan geçebilirler ve bu özellikleri nedeniyle elektronik cihazları İnternete bağlamak için iyi bir sinyaldir. Fakat diğer birçok sinyalin aksine WiFi sinyalleri, uzak mesafelerden evinizde bulunan bütün nesnelerin haritalanmasında da kullanılabilir. Bunun nedeni, bazı sinyallerin cisimlerin içlerinden geçmek yerine onlar üzerinden geri yansımalarıdır. WiFi sinyallerinin bu özelliği, yansıyan sinyalleri algılayabilen ve bu sayede kullanıcıların duvarların gerisini etkin bir şekilde görebilmesini sağlayan yeni cihazların yaratılmasına neden olmuştur.
Bu teknoloji son birkaç yıldır olmasına rağmen henüz yeterince gelişmemiş bir durumdadır. Son zamanlarda Almanya’dan araştırmacılar, bu teknolojiyi tamamen yeni bir seviyeye taşımayı başarmışlardır. Alman bilim adamları WiFi sinyallerinin bu özelliğinden, bina dışından bir odada bulunan cisimlerin hologram veya 3D (üç boyutlu) fotoğraflarını çekmek için faydalanmışlardır.
Munich Teknik Üniversitesinden 23 yaşındaki fizik lisans öğrencisi Philipp Holl’ün Business Insider’e ifade ettiğine göre; ‘‘Bir Wi-Fi yayımı ile esas olarak yapılan iş odanın taranmasıdır.’’ Holl, teknolojinin henüz prototip aşamasında ve sınırlı bir çözünürlüğe sahip olduğunu, fakat gelecek için çok umut verici olduğunu açıklamaktadır.
Holl açıklamalarına; ‘‘Masanın üzerinde bir kahve fincanı var ise, bu aşamada orada bir şey olduğunu görebiliyorsunuz, fakat cismin tam şeklini bu aşamada görebilmek henüz mümkün değil. Fakat kanepe üzerinde yatmakta olan bir insan veya köpeği kolaylıkla ayırt edebilirsiniz. Gerçekten de 4 santimetreden büyük bütün cisimler kolaylıkla ayırt edilebilmektedir.’’ şeklinde devam etmektedir.
Holl, bu yöntemde, belirli bir alanda WiFi sinyallerini alabilen iki adet anten kullanıldığını ve bu antenlerin bir akıllı telefondaki kadar küçük olduğunu anlatmaktadır. Antenlerden bir tanesi sabit bir referans noktası olarak kullanılmakta, diğer anten ise etrafta hareket ettirilmektedir. Anten hareket ederken alınan sinyaller çoklu 2D görüntü üretmek maksadıyla bir bilgisayara yönlendirilmekte ve sonrasında Holl tarafından yazılan yazılım 2D görüntüleri birleştirerek tek bir 3D hologram haline getirmektedir.
Bir şirket veya mucidin askeri veya gözlem maksatları için kullanılabilecek yeni bir fikirle ortaya çıktığı her durumda olduğu gibi Holl da bu teknolojinin insanların hayatlarının kurtarılmasında kullanılabileceğini ifade etmektedir. Bununla beraber sanırım hepimiz, bu teknolojinin gerçekten ne için kullanılacağını biliyoruz.
Holl tarafından keşfedilen WiFi hologram teknolojisi uygulamaları oldukça yaygındır. Örneğin uygun bir araç içerisine bir dizi referans antenlerinin ilave edilmesi kurtarma görevlilerinin depremde enkaz altında kalan insanların yerlerini bulmasına veya güvenlik güçlerinin bir evde insan olup olmadığını belirlemelerine yardımcı olabilir. Bir İnsansız hava Aracı (İHA) kullanılarak büyük bir binanın içerisi 20-30 saniye içerisinde haritalanabilir.
Güvenlik güçleri tarafından kullanıldığında bu yöntemle evlerdeki WiFi sinyalleri algılanarak yetkililere duvarların arkasındaki bütün önemli detayların 3D holografik görüntüleri sağlanabilir. Bu yöntem çok maliyetli de değildir. İhtiyaç duyulan sadece, bir tanesi quadrotora bağlanan birkaç anten ve uygun bir yazılımdır.
Buraya kadar anlatılanların anlamı çok yakında devletin, insanların kişisel hayatlarına dahi nüfuz edebilecek ürpertici ve etkin bir sisteme kavuşacak olmasıdır. Fakat sistemin yararlı ve gelecekte çok yaygın kullanım alanlarına sahip olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.