Bir daha asla yanlış fikirlere kapılmamalı, her an savaşa hazır olmalı ve barış için hiçbir fırsatı kaçırmamalıyız. Düşmanlarımızı hafife almamalı veya hatalı yanılsamalara kapılmamalıyız. Her zaman sorular sormalıyız. Bir elimiz tetikte, diğer elimizde uzattığımız zeytin dalı ile her türlü olasılığa karşı her zaman hazır olmalıyız. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 2021.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 11 Haziran 2024
İsrail’in 1967 yılındaki Altı Gün savaşında kazandığı şaşırtıcı zafer, İsrail devletini savaş önceki topraklarından dört kat daha büyük bir araziyi kontrol etmek zorunda bırakmıştır.
Mısır, Sina Yarımadası ve Gazze Şeridinde çok büyük toprak kaybı yaşamış, Ürdün Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü kaybetmiş ve stratejik öneme sahip Golan Tepeleri de Suriye’nin elinden çıkmıştır. Enver Sedat (1918-1981), 1970 yılında Mısır devlet başkanı olduğunda kendisini, İsrail’e karşı sürdürülecek bitmeyen bir savaşı ekonomik açıdan yürütemeyecek sorunlu bir devletin başında bulmuştur. Barış yapmak ve böylece istikrar sağlayarak Sina Yarımadasını geri almayı hedeflemektedir, fakat İsrail’in 1967 yılındaki zaferi barış şartlarının Mısır açısından hiç uygun olmaması anlamına gelmektedir. Bu nedenle Sedat, İsrail’e tekrar saldırmak gibi gerçekten cesaret isteyen bir planı uygulamaya karar verir, başarılı olmasa da İsraillileri Mısır ile bir barış antlaşmasının gerekliliğine ikna edeceğini düşünmektedir.
Sedat 1972 yılında ülkesindeki 20.000 Sovyet danışmanı sınır dışı eder ve İsrail’in esas müttefiklerinden olan ve gelecekteki barış görüşmelerinde iyi bir arabulucu olabilecek Washington ile yeni diplomatik kanallar tesis eder. Suriye ile yeni bir ittifak oluşturur ve İsrail’e karşı koordineli bir taarruzu birlikte planlarlar.
Savaşın başlarında Mısır ordusunun ilk başarılarından görüntüler. Foto: m.mobtada.com
Dördüncü Arap-İsrail savaşı 6 Ekim 1973 tarihinde başladığında birçok İsrail askeri görev yerlerinden uzakta Yom Kippur gününü kutlamaktadır ve Arap orduları, savaşın ilk anlarında modern Sovyet silahları ile gerçekten etkileyici başarılar kazanırlar. Çok geçmeden Irak birlikleri de savaşa katılırlar ve Ürdün de Suriye’yi desteklemektedir.
Fakat sadece birkaç gün içinde İsrail bütün kuvvetlerini seferber ederek hazır hale gelir ve Arap kuvvetlerine dayak atarak ve onlara ağır kayıplar verdirerek kazandıkları toprakları geri almaya başlar. ABD’nin havadan yaptığı silah yardımları işe yarar. Fakat ABD Başkanı Richard Nixon (1913-1994) Mısır’a olan ABD sempatisinin bir işareti olarak acil silah yardımlarını bir hafta geciktirmiştir. 25 Ekim 1973 günü İsrail ile Mısır arasında, birleşmiş Milletler tarafından gözetilecek bir ateşkes antlaşması imzalanır.
Bedir Operasyonu – 06 Ekim 1973
Saat 14:00 sularında Mısır ordusu, 200’den fazla savaş uçağının (Rus yapımı MiG21, MiG-17 ve Su-7) da İsrail hava üsleri, HAWK satıh-hava füze bataryaları, komuta merkezleri, topçu mevzileri ve birkaç radar istasyonuna hava saldırıları düzenlediği büyük bir kara harekâtı başlatır. 14 adet Mısır Tupolev Tu-16 bombardıman uçağı da aynı anda Sina Yarımadasını Kelt füzeleriyle vurmaktadır.
Topçu baraj ateşi altında 32.000 Mısır piyadesi beş geçiş noktası üzerinden Süveyş Kanalı’nı geçmeye başlar. İsrail hava kuvvetleri geçiş köprülerinin inşasında başarılı olamamış ve Mısır satıh-hava füzelerine karşı kayıplar vermiştir. Gün bitene kadar Mısır kuvvetleri Sina Çölünde 4-5 kilometre ilerlemiş ve 850 Mısır tankı Süveyş kanalını geçmeyi başarmıştır.
İsrail ordusu güney kanat komutanı General Ariel Sharon, savunma bakanı Moshe Dayan ile birlikte görülürken, Yom Kippur Savaşı, Ekim-1973, Süveyş Kanalı. Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Arşivi
Verdiği ağır kayıplara rağmen İsrail yeni bir zafer kazanmayı başarır. İsrail vatandaşları hükümeti hazırlıksız yakalandığı için ağır bir şekilde eleştirmektedir. Sonunda İsrail Başbakanı Golda Meir (1898-1978) geri adım atmayı kabul etmek zorunda kalır.
Mısır, savaş alanında bir kez daha yenilmiş olmasına rağmen, savaşın ilk anlarında Mısır ordusunun kazandığı başarılar Arap dünyasında Enver Sedat’ın itibarını oldukça artırmış ve ona barış arama fırsatını vermiştir. 1974 yılında Mısır ile İsrail arasında Sina Yarımadasının bazı bölümlerinin Mısır’a geri verilmesini öngören anlaşmalar imzalanır ve 1982 yılında İsrail Başbakanı Menachem Begin (1913-1992) ve Sedat, İsrail ile Arap komşuları arasında imzalanan ilk barış antlaşmasını imzalarlar. 1982 yılında İsrail, 1979 barış anlaşmasının gereklerini, Sina Yarımadasının elinde kalan son kısımlarını da Mısır’a vererek yerine getirir.
Suriye açısından Yom Kippur savaşı tam bir felaket olmuştur. Hiç umulmayan Mısır-İsrail ateşkes antlaşması Suriye’nin askeri olarak yenilgisine, tabiri caizse sap gibi ortada kalmasına neden olmuştur. İsrail’den Golan Tepelerini geri almak isteyen zavallı Suriye, bu stratejik yerlerin daha fazlasını İsrail’e vermek zorunda kalmıştır. 1979 yılında Suriye, diğer Arap devletleri ile birlikte hain ve satış ustası Mısır’ın Arap Liginden çıkarılması yönünde oy kullanmıştır. Ama olsundur, İsrail zavallı Arap devletlerini pataklayarak toprak kazanmaya devam etmektedir.
06 Ekim 1973 günü, 1967 yılında yapılan üçüncü Arap-İsrail harbinde kaybettikleri toprakları İsrail’den geri almayı ümit eden Mısır ve Suriye kuvvetleri, Yahudi takviminde en kutsal gün olan Yom Kippur (Kefaret) gününde İsrail topraklarına karşı koordineli bir saldırı başlatırlar. İsrail ordusunu sürpriz bir saldırı ile şaşkına uğratan Mısır ordusu Sina Yarımadası derinliklerine kadar ilerlemeyi başarır, bu arada Suriye de İsrail’i işgal ettiği Golan Tepelerinden atmaya çalışmaktadır. İsrail karşı taarruza geçer ve Golan Tepelerini geri almayı başarır. 25 Ekim 1973 günü ateşkes anlaşması yürürlüğe girer.
Savaşta 2.222 İsrailli hayatını kaybetmiştir. İsrail-Mısır ve İsrail-Suriye arasında iki yıl süren zor görüşmeler sonunda, İsrail’in savaş esnasında işgal ettiği toprakları terk etmesini öngören barış antlaşmaları imzalanmıştır. Savaşın hemen ardından Suudi Arabistan, İsrail’i destekleyen ülkelere petrol ambargosu uygulamıştır.
Yom Kippur Savaşı, sayıca ezici bir üstünlüğe sahip olmasına, stratejik baskın ve iki cepheli taarruz avantajlarına rağmen, taktik yetersizlik nedeniyle başarısızlığa mahkûm olan bir ordu için mükemmel bir örnektir. Mısır ve Suriyeli komutanlar; her planın başlar başlamaz değişmeye mecbur olduğunun farkında olmadıklarından, küçük taktik değişikliklerle ana plana müdahale edememiş ve savaşın sonunda yine yüz kızartıcı bir yenilgiye uğramıştır.