savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,1936
EURO
36,8294
ALTIN
2.928,73
BIST
8.862,32
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
14°C
Ankara
14°C
Açık
Perşembe Açık
15°C
Cuma Açık
14°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C
Pazar Parçalı Bulutlu
15°C

Yunanistan’la Görüşmeler Öncesi Wikileaks Belgelerini Hatırlayalım mı?

Yunanistan’la Görüşmeler Öncesi Wikileaks Belgelerini Hatırlayalım mı?

 

Yunanistan’la Görüşmeler Öncesi Wikileaks Belgelerini Hatırlayalım mı?

 

Müyesser Yıldız, Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, G4 Blok, 29 Eylül 2020

 

 

Eylül başında yapılan AKP MYK toplantısında konuşulanlarla ilgili olarak Hürriyet’te Gizem Karakış imzalı bir kulis haberi yayımlandı.

Habere göre, Erdoğan kurmaylarına şu talimatı vermişti:

Bugüne kadar Doğu Akdeniz başta olmak üzere tüm diplomatik konularda muhatap ülkelerle söylemlerimizi karşılaştırın. Geçmişte Yunanistan başta olmak üzere bu ülkelere ne gibi desteklerde bulunduk bunları araştırın. Bugünlere nasıl geldik bunları kamuoyuna anlatın. Türkiye hep aynı noktada durdu. Fransa, Yunanistan gibi ülkelerin ise devlet başkanları sürekli değişti. Söylem ve düşünceleri de farklılık gösterdi, gelgitler yaşandı. Bugüne kadar yaşanan bu gelgitleri araştırın, geniş bir çalışma yapın, bana sunun. Hem muhataplarımızla görüşmelerde hem de kamuoyuna bunu iyi anlatalım.”

O çalışmayı merakla bekledim, ama galiba ya unutuldu ya da işe yarayacak bir sonuca ulaşılamadı ki, akıbetinden haber alamadık.

Yıllardır Yunanistan’ı da Fransa’yı da AB’yi de dikkatle takip eden birisi olarak söyleyeyim; yönetime – ister sağcı, ister solcu, ister ateist – kim gelirse gelsin, Türkiye’ye ilişkin düşünce ve politikalarında ufak tefek üslup farklılıkları dışında milim değişiklik olmadı, olmaz da!..

Örneğin Yunanistan; Ege adalarının işgali ve silahlandırılmasından 12 mil planından, Kıbrıs’la ilgili iddialarından, Fener Rum Patrikhanesi ve Ruhban Okulu hedefinden, Batı Trakya Türkleri’nin asimilasyonundan asla vazgeçmedi. Çünkü bunlar Yunan devlet politikası.

Onun içindir ki, sadece 4-5 ay önce Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Katerina Sakellaropoulou, ilk iş olarak Türkiye’ye ait Eşek Adası’na çıkarma yapıp, “Helenizm”den söz etti… Ankara’nın ikinci kez Oruç Reis’i limana çektiği gün burnumuzun dibindeki Meis’e gelip, Türkiye’ye meydan okudu… Ankara’nın bir kez daha “diplomasiye şans vermek” için Yunanistan’la istikşafi görüşmelerin başlayacağını açıkladığı gün Kıbrıs Rum kesiminde, Türk askerinin işgalci olduğunu öne sürüp, “Sarsılmaz ortak hedefimiz, işgali sonlandırmak” dedi.

Fransa’yı, Almanya’yı, topyekûn AB’yi anlatmaya hiç gerek yok. Şu 2-3 aylık krizde nerede durduklarını, Türkiye’yi nasıl suçlayıp tehdit ettiklerini bir kez daha en canlı haliyle gördük. Üstelik yanlarına bugüne kadar dengeli bir politik izlediği izlenimini vermeye çalışan ABD de eklemlendi.

Hürriyet’in 03 Eylül tarihli o haberine göre Erdoğan, “Türkiye hep aynı noktada durdu.” demişti ya; doğru. 2002’de AKP iktidarıyla birlikte “Kazan-kazan… Müzakerelerde hep bir adım önde olacağız… Masadan kaçan taraf olmayacağız.”politikasına geçildi ve Türkiye’nin “kırmızı çizgileri” birer birer terk edilmeye başlandı.

Bu sayededir ki, Rum kesimi elini kolunu sallaya sallaya AB üyesi oldu, Yunanistan adalarımızı bir bir işgal edip silahlandırdı.

Öyle olmasa, daha 2002’de AKP iktidarının ilk aylarında, dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu, Erdoğan için, “İlk defa karşımızda bir Atilla görmedik.” diyebilir miydi?

Veya Miçotakis’ten önceki Çipras Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Nikos Koçyas, Erdoğan’ın Aralık 2017’deki Atina ziyaretinden sonra neye güvenerek şunları söyleyebildi?

Türkiye ile aramızdaki pratik meseleleri Erdoğan’dan başkası çözemez. Erdoğan geri adım atmazsa Kıbrıs sorunu çözülebilir mi? Türkiye’de iktidarın merkezi Erdoğan’dır. Başka kiminle konuşsanız, ne yükümlülüklerini yerine getirecek ne de sözünü tutacak… Daha önce Türkiye’den hiç Batı Trakya’da Türk kökenli olmayan Pomak ve Roman’ların da bulunduğunu kabullenen biri çıktı mı? … Daha önce Lozan’ın yeniden yapılandırılmasından bahsediyordu, sonunda ‘Lozan bir şekilde güncellenebilir’ dedi. Bu bizim için kazanç değil mi?”

Peki, son krizde bir değişiklik oldu da Yunanistan, Fransa ve AB Türkiye’den taleplerinden en ufak bir geri adım attı mı? Hayır.

Ya Ankara? Yunanistan’a “korsan devlet”, “Bizans rüyasındalar” suçlamalarına, Macron’a çakma Napoleon benzetmelerine, AB’ye “Tüm haklarımızdan feragat etsek de Türkiye’ye çifte standart uygulamaktan vazgeçmez” tespitine rağmen yine, “Bir adım önde olacağız… Kazan-kazan” politikasına dönüldü!..

Wikileaks’ten Notlar

Biraz geriye gidip 2011 yılında Yunan medyası tarafından yayımlanan bazı Wikileaks belgelerinden birkaç not hatırlatayım.

2009’a ait belgelerin birisi, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve şimdilerde PKK özel temsilcisi olan dönemin ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey arasındaki görüşmeye ilişkindi. Jeffrey, Türk savaş uçaklarının Lozan ve Paris Antlaşmalarına göre, Türkiye’ye ait olan Eşek ve Bulamaç üzerindeki uçuşlarını gündeme getirince Davutoğlu’nun, “Bu adaların hukuki durumu belirsiz.” karşılığını verdiği anlatılmıştı.

Yine 2009’a ait bir başka belgede, ABD Dışişleri Müsteşarı Tina Kaidanow’un, Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Haydar Berk’le görüşmesi yer almış, Berk’in, “Ankara, bazı bölgelerde Yunan karasularının 6 milden daha fazla uzamasını incelemeye hazır.” dediği aktarılmıştı.

Heyet Başkanları Kim?

Şuraya geleceğim; Yunanistan’la istikşafi görüşmelerin yeniden başlaması kararlaştırıldı ya, heyetlere kimlerin başkanlık edeceği de yazılıp çizilmeye başlandı.

Yunan heyetine, daha önceki istikşafi görüşmelerde tecrübesi olan emekli Büyükelçi Pavlos Apostolidis başkanlık edecekmiş. Hürriyet’in Atina Temsilcisi Yorgo Kırbaki’nin bildirdiğine göre, bu isim diplomatik çevrelerde “dinlemesini bilen ve makul bir müzakereci” diye tanınıyormuş.

Türk heyetinin başkanı mı?

Milliyet Gazetesi’nin 22 Eylül tarihli haberine göre, Dışişleri Bakan Yardımcısı veya Dışişleri İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes olacakmış.

Öyleyse, bir kez daha Wikileaks belgelerine başvurmamız gerekiyor.

Tarih 13 Ocak 2010. ABD’li diplomat Antony Godfrey, Dışişleri Bakanlığı Hava-Deniz Masası Müdürü Yardımcısı ile görüşür, bu görüşmeyle ilgili olarak da Washington’a şu bilgiyi gönderir:

Türk Dışişleri, Yunan adaları üzerinden uçuşların Atina ile ilişkilerin düzelmesi çabaları açısından verimsiz olduğunu biliyor ve Ordu’ya, bu manevraları azaltması yönünde baskı yapıyor.”

ABD’li diplomatın bu bilgi ve izlenimi edinmesini sağlayan, dönemin Hava-Deniz Masası Müdür Yardımcısı kim miydi?

Şimdi müzakerelerde Türk heyetine başkanlık yapabileceği belirtilen, bugünün İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes’in ta kendisiydi!..

Görünen o ki; Garp cephesinde de Şark cephesinde de yeni bir şey yok!..

Sincan’dan açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

 

ETİKETLER: ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.