savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
36,2923
EURO
37,9527
ALTIN
3.421,88
BIST
9.916,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Kar Yağışlı
3°C
Ankara
3°C
Kar Yağışlı
Çarşamba Çok Bulutlu
-2°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
-2°C
Cuma Kar Yağışlı
-4°C
Cumartesi Hafif Kar Yağışlı
-4°C

ZAVALLI FİLİSTİNLİLER

ZAVALLI FİLİSTİNLİLER

Bu ilk değil ki…

ZAVALLI FİLİSTİNLİLER

ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’nin sahibi olan Filistinlilerin topunu yurtlarından çıkararak başka ülkelere gönderme planı bir etnik temizlik girişimidir ve uluslararası yasalara aykırıdır.

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 11 Şubat 2025

Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC – International Criminal Court) tarafından hakkında görüldüğü yerde tutuklanması emri çıkarılan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu. Amerikan bayrağındaki 13 kırmızı-beyaz renkli yatay şerit Büyük Britanya’dan bağımsızlığı kazanan 13 İngiliz kolonisini, 50 adet beş köşeli yıldız ise 50 adet ABD eyaletini temsil etmektedir. Şeritlerde kullanılan beyaz renk saflık ve masumiyeti, kırmızı renk dayanıklılık ve cesareti, mavi renk ise uyanıklık, azim ve adaleti temsil etmektedir.

Her ne kadar bazı ABD’li yetkililer sonradan Filistinlileri sürgüne göndermenin, Gazze’nin yeniden inşasına kadar geçici olacağını açıklasalar da, Trump, yaklaşık 2,2 milyon Filistin vatandaşını Gazze Şeridi’nden çıkararak, Arap dünyasında başka ülkelere yerleştirme planını açıkladığında neredeyse bütün dünya şok olmuştur.

İsrail Başbakanı Netanyahu ise Trump’ı kalıpların dışına çıkan düşüncesi nedeniyle öve öve bitirememiştir. Bu ikilinin ne düşündükleri önemli değildir; planladıkları ve/veya akıllarından geçirdikleri plan uluslararası yasaları ihlal etmektedir ve etnik temizlikten başka bir şey değildir.

Nakba Günü – 15 Mayıs 1948

Gazzeli Filistinlilerin yurtlarından sürgün edilmeleri ilk değildir ve Gazze nüfusunun %66’sı zaten mülteci durumundadır. İlk sürgün 1948 yılında Nakba Felaketi sonrası gerçekleşmiş ve Siyonist militanlar ve İsrail ordusu, ilk Arap-İsrail savaşı öncesi ve esnasında yaklaşık 750.000 Filistinliyi yaşadıkları topraklarından söküp atmıştır.

1947 yılında Filistinli Araplar, Filistin’in nüfusunun %67’sini teşkil etmektedir. 1948 Arap-İsrail harbi sürerken, yaklaşık olarak 780,000 Filistinli yaşadıkları yerleri terk ederek kaçmak ve diğer Arap ülkelerinde mülteci olmak zorunda bırakılmıştır.

Temmuz 1948 ayıydı, ilk Arap-İsrail savaşı tepe noktasındaydı. İsrailli General Yigal Anon sorusunu tekrarladı: ‘‘Halkı ne yapacağız?’’ Cevap olarak, eski başbakan Itzhak Rabin’in aktardığına göre, Ben Gurion eliyle bir işaret yaparak ‘‘Hepsini sürüp atın‘’ dedi. Yeni işgal ettikleri Lydda ve Ramle kasabalarında yaşayan 50.000 Filistinli sivile ne yapacakları hakkında tartışıyorlardı.

Nakba Felaketi ne 1948 yılında başlamıştır, ne de 1948 yılında sona ermiştir…

Birliklerinin gerisinde ‘‘Baş belası’’ olarak tanımladığı ‘‘düşman ve silahlı bir halkın’’ kalması probleminden kafası karışan İsrailli komutan, İsrail’in kurucu başbakanı ve sonrasında savunma bakanı olan komutanı David Ben-Gurion’a ne yapması gerektiği hususunda fikrini sormaktadır. Ben Gurion’un eliyle yaptığı hareket ve kullandığı ‘‘hepsini sürüp atın’’ ifadesi binlerce Arap erkek, kadın ve çocuğun kaderini belirlemiştir. Emri uygulayan ve insanları Lydda ve Ramle’deki evlerinden sürüp atmaları için birliklerini gönderen komutan; ‘‘Birlik kullanmak ve uyarı ateşi açmaktan kaçınmanın hiçbir yolu olmadığını.’’ hatırlamaktadır.

Şimdi adı Lod olan Lydda ve Ramle günümüzde Yahudi kentleridirler. 1948 yılında tahliye edilen evler şimdi İsrailli Yahudilere aittirler. ‘‘Sahipsiz’’ Mülkler Yasasına dayanarak devlet, savaşın kritik dönemlerinde, özellikle İsrail birliklerinin ileri harekâtı esnasında kaçan Arapların boşalttıkları topraklara el koyar. Topraklar, Yahudilere verilir ve yurtlarını terk etmek zorunda kalarak Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Orta Doğunun diğer ülkelerine istemeden dağılan insanlar ‘‘mülteci’’ durumuna düşerler.

Bu şekilde, birçok kentin Arap nüfusu, neredeyse bir gecede anayurtlarından koparılmış yeni bir sürgün halk haline gelmiştir. Savaş öncesinde, şimdi İsrail’e ait olan topraklarda toplam 860.000 Arap yaşarken bu sayı şimdi 160.000’e düşmüştür. Bazıları yaşadıkları yerlerden sürüp atılmış, bazıları kaçmış ve geri dönmelerine izin verilmemiştir.

1948 yılında topraklarından sürgüne gönderilen Filistinliler için Ürdün Vadisinde kurulan bir çadır mülteci kampı, Pictures From History / Universal

Yeni İsrail devleti sınırları içinde kalan 150,000 Filistinliden yaklaşık olarak %25’i evlerinden ve köylerinden uzaklaştırılmış ve İsrail toprakları içinde dâhili mülteci konumuna düşmüşlerdir. Bütün bunların sonucunda, İsrail toprakları içinde yaşamakta olan Filistinli Arap nüfusu dağılmış ve ciddi şekilde zayıflamıştır.

1948 ile 1966 yılları arasında, İsrail sınırları içindeki Filistinliler, 1948 yılında yeni kurulan İsrail devleti tarafından vatandaş olarak ilan edilmelerine rağmen, sadece onlara uygulanan askeri bir yönetim altında yaşamışlardır. Askeri yönetim Filistinlilerin, seyahat özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve örgütlenme dahil birçok haklarını çok ciddi bir şekilde kısıtlamıştır. 1965 yılına kadar İsrail’de yaşayan Arap toplumunu örgütleme yönündeki girişimler sertçe engellenmiş ve bu tür örgütler illegal ilan edilmiştir.

Arap – İsrail Savaşı 1967

1967 yılında Gazze Şeridi ve Batı Şeria’yı işgalinden kısa bir sonra İsrail ordusu 200,000 Filistinli de yurtları Gazze ve Batı Şeria’dan zor kullanılarak sürgüne, Ürdün’e gönderilmiştir. Sadece dört yıl sonra zamanın İsrail ulaştırma ve iletişim bakanı olan Shimon Peres daha fazla Filistinliyi Sina çölüne göndermek istemiş ve yaklaşık aynı zamanlarda İsrail hükümeti de Gazze halkını Irak, Kanada ve Brezilya’ya göndermeyi düşünmüştür.

Toprak Günü- 30 Mart 1976

30 Mart 1976 günü, İsrail’de yaşayan azınlık statüsündeki binlerce Filistinli, İsrail hükümetinin Galilee’de bulunan Araplara ait 60,000 dönümlük araziye el koyma yönündeki planını protesto etmek maksadıyla toplanırlar. İsrail polisinin olaylara müdahalesi sonucu altı Filistinli hayatını kaybeder,  yüzlercesi yaralanır ve yüzlercesi de hapsedilir. Sonraki yıllarda bu gün, Filistinliler tarafından Toprak Günü olarak anılacaktır.

Yıllar süren askeri yönetim ve Filistinlilerin siyasi uysallığı sonrasında, 30 Mart 1976 olayları, İsrail’de yaşayan Filistinlilerin, iç kolonileştirme ve sistematik olarak uygulanan topraklarına el koyma yönündeki Siyonist plana karşı ilk kitlesel direniş hareketidir.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Arap devletler tarafından uzun yıllardır sürdürülen sessiz dışlanma sonrasında ‘‘Toprak Günü’’ İsrail sınırları içinde yaşamakta olan Filistin azınlığın, Filistin ve Arap ulusunun ayrılamaz bir parçası olduğunu teyit etmiştir.

Bu arada İsrailli yetkililer Filistinlilerin sahip oldukları arazilere kitlesel olarak el koymaya devam etmişlerdir. 1993 yılına gelindiğinde İsrail’de yaşayan Filistinlilere ait olan arazilerin %80’ine el koyulmuş ve bu topraklar Yahudi vatandaşlara verilmiştir.

Başkan Trump & Gazze Şeridini Filistinlilerden Temizleme Planı

ABD Başkanı Donald Trump, varılan ateşkes anlaşmasının ardından, ABD’nin Gazze Şeridine el koyma ve burayı Orta Doğu’nun yeni tatil beldesi yapmayı planlamaktadır. Yukarıda da anlatıldığı gibi; göç etmeye zorlanma ve topraklarından sökülüp atılma Filistinlilerin tarihte karşı karşıya kaldıkları ilk olay değildir.

Ateşkes anlaşmasının ardından Gazze Şeridinde sahil yolunu kullanarak evlerine ulaşmaya çalışan Filistinliler. Başkan Trump ise Gazze Şeridini Orta Doğu’nun yeni tatil beldesi ‘‘MUTLU VE GÜZEL BİR YER’’ yapmanın peşinde… İsrail Başbakanı Netanyahu ise Trump’ın bu düşüncesini; ‘‘DİKKATLE DİNLEMEYE DEĞER’’ sözleriyle desteklemektedir.

Başkanlık makamını devraldıktan sonra hızını alamayan ve Trump’ın Gazze planı uluslararası yasalara aykırıdır ve tam olarak etnik temizlik anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi Başkan Trump, İsrail başbakanı Netanyahu’yu Beyaz Ev’de ağırlamasının ardından yaptıkları ortak basın açıklamasında Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarını tanımadığını açıklamıştır.

Kaynak: belltoons.co.uk

Uluslararası Ceza Mahkemesi Kasım 2024 ayı içinde verdiği karada İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun hakkındaki savaş suçu ve insanlık suçu işleme iddialarının doğru olduğuna yönelik yeterli kanıt olduğuna ve şahsın görüldüğü yerde tutuklanmasına karar vermiştir.

Uluslararası Ceza Mahkemesine üye olmayan bazı önemli ülkeler arasında; Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Pakistan, Endonezya ve Türkiye bulunmaktadır. Anlaşmayı imzalayan fakat onaylamayan bazı ülkeler ise İsrail, Mısır, İran ve Rusya Federasyonu’dur.

Birleşmiş Milletler Ne Diyor?

İsrail’e yönelik ırkçılık suçlamasının Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde gündeme getirilmesini de destekleyeceğini söyleyen Birleşmiş Milletler İşgal Altındaki Filistin Toprakları Soruşturma Komisyonu Başkanı Navi Pillay’e göre Başkan Trump’ın planı yasadışıdır ve tamamen etnik temizlik anlamına gelmektedir.

Eski Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Ruanda soykırımına bakan yargıçlardan Birleşmiş Milletler İşgal Altındaki Filistin Toprakları Soruşturma Komisyonu Başkanı Navi Pillay, Trump’ın Uluslararası Ceza Mahkemesine uyguladığı yaptırımları kınamakta ve uluslararası kanunların herkese eşit uygulanması gerektiğinin altını çizmektedir.

Başkan Trump’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi yaptırımlarına neredeyse 80 ülke ortak bir bildiri yayınlayarak karşı çıkmıştır. ABD Başkanı Trump’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi yaptırımına karşı çıkan ülkeler aşağıdadır:

Afganistan, Arnavutluk, Andorra, Antigua ve Barbuda, Avusturya Bangladeş, Belçika, Belize, Bolivya, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Cabo Verde Cumhuriyeti, Kanada, Şili, Kolombiya, Comoros, Kosta Rika, Hırvatistan, Kıbrıs, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Estonya, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya Cumhuriyeti, Almanya, Gana, Yunanistan, Grenada, Guatemala, Honduras, İzlanda, İrlanda, Ürdün, Latvia, Lesotho, Liechtenstein, Lithuania, Luxemburg, Maldivler, Malta, Meksika, Moğolistan, Karadağ, Namibya, Hollanda, Nijerya, Kuzey Makedonya, Norveç, Panama, Peru, Polonya, Portekiz, Moldova Cumhuriyeti, Romanya, Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent ve Granadinler, San Marino, Senegal, Seychelles, Sierra Leone, Slovakya, Slovenya, Güney Afrika, İspanya, Filistin Devleti, İsveç, İsviçre, Doğu Timor, Trinidad ve Tobago, Tunus, Uganda, Birleşik Krallık, Uruguay, Vanuatu.

Trump’ın Gazze Planına Karşı Çıkanlar

Birleşmiş Milletler, Filistin Otoritesi, Hamas, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Krallık, Türkiye, Cezayir, Irak, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Arap Ligi, Körfez İşbirliği Konseyi, Yemen, Lübnan.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.