Ahi Baba – Mustafa Karagüllü,
25 Ekim 2016. Foto: Ercan Caner
1928 yılında Kırşehir’de dünyaya gelen Ahi Baba ile, bu yıl Antalya’da düzenlenen II. MEB Kongresinde tanıştım. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri büyük bir kadirşinaslık örneği göstererek bu iyi yürekli ve güzel insanı kongreye davet etmekle kalmamışlar, ona konuşma fırsatı da vererek, katılımcıların büyük ilgi ve beğenisiyle karşılanan Ahilik Kültürünü anlatma fırsatı da sunmuşlar.
Ahi Baba olmanın zor bir iş olduğunu, Ahiliğin kutsallığı kadar, Ahi Baba olmanın sorumluluğu, yükü, özverisi olduğunu öğrendim. Çalışma azmi, fedakarlık, dürüstlük, hoşgörü, kanaatkarlık ve iyi niyetiyle örnek bir insan olan Sayın Karagüllü, yıllardır Ahilik Kültürünü tanıtmak için sürdürdüğü çalışmalarıyla gerçekten örnek bir insan ve ‘‘AHİ BABA’’ ünvanını fazlasıyla hak ediyor.
Ahi Baba konuşmasında; Ahiliğin yiğitlik, eli açıklık, konukseverlik, kardeşlik ve cömertlik demek olduğunu, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan bir sanat, ticaret, dayanışma ve yardımlaşma kurumu olduğunu, milli birlik ve beraberliği, karşılıklı sevgi ve saygıyı, sosyal dayanışma ve yardımı temel ilke sayan; el birliği, gönül birliği havası içinde, ahlak kurallarına sıkı sıkıya bağlı sosyal bir dayanışma kurumu olduğunu anlattı.
İş ahlakını savunan, sermayeyi ve işçinin emeğini koruyan, akıl, ahlak, bilim ve çalışma prensipleri üzerine kurulan Ahilik, günümüzde kooperatifçilik, sendikacılık, sosyal güvenlik, kalite ve fiyat kontrol sistemine benzeyen bir teşkilattır.
Ahilik, Anadolu Selçuklu Devleti’nin son dönemleriyle Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi arasında güçlenen bir esnaf örgütüdür. Ahi adının “kardeşim” anlamına gelen Arapça “ahi” ya da “eli açık” anlamına gelen Türkçe “akı” sözcüğünden geldiği sanılmaktadır. Ahi teşkilatının kökenine yönelik çok sayıda görüş vardır. Bunlardan en çok kabul göreni; 13. yüzyılda yaşayan Ahi Evren adlı kişinin, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden, esnaf ve zanaatkârları bir araya toplayarak örgütlemesidir. Ahilik kurumunun kurucusu olan ve “Ahi Evren” ismiyle ünlenen Şeyh Nasireddin Mahmut el-Hoyı, ilk eğitimini Yeseviliğin yaygın olduğu Azerbaycan’da almıştır. Ona göre Ahiliğe girenlerin mutlaka bir sanat sahibi olması gerekir. Kitap yazmak yerine pratik hayata ağırlık veren Ahi Evren’in düşünceleri Anadolu’da hızla yayılmıştır.
Ahilik Yemini
Hakkın rızasını gözeterek halka hizmet edeceğime, Ahiliğin temel değerleri olan cömertlik, doğruluk, dürüstlük, hoşgörü, güven, sabır, dostluk, fedakarlık, adalet, kanaatkarlık ilkelerine ve komşuluk hukukuna uyacağıma, elime, belime, dilime, gözüme sahip çıkıp, günahlardan sakınacağıma, ölçü ve tartıda doğruluktan sapmayacağıma, müşteri velinimetimdir düşüncesi ile onlara güler yüzlü davranacağıma, kaliteli mal üretip, hileli ve çürük mal satmayacağıma, yalan söylemeyeceğime, insanları kandırmayacağıma, hayatımın her döneminde kul hakkını gözetip kimseye haksızlık yapmayacağıma, mesleki eğitim ve kurallara bağlı kalacağıma, helalinden kazanıp haram lokma yemeyeceğime ve Ahi esnafında olması gerekli ahlaki değerlere bağlı kalacağıma namusum, şerefim ve bütün mukadderatım üzerine and içerim.
Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir, akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.
Bu kadar güzel ve anlamlı bir yeminin üzerine Ahilik Kültürünü anlatmaya gerek var mı? Halka dönük bir kurum olan Ahilikte, kendi ticari çıkarlarını diğer meslektaşlarından üstün tutmayan insan, mutluluğu halka hizmet ederek yararlı olmakta aramaktadır.
II. MEB Kongresine katılarak milli eğitim camiası, akademisyenler, işverenler ve işçi temsilcilerine, vizyonu ‘‘Hep Birlikte Büyük Hedeflere Yürümek’’ olan Ahilik Kültürünü anlatan AHİ BABA Sayın Mustafa Karagüllü’ye bugüne kadar Ahilik Kültürünü tanıtma ve yayma ile ilgili yaptığı çok başarılı çalışmalar nedeniyle teşekkür ederken, bu saygıdeğer insanı ‘‘Eğitimden Üretime Sektörle İş Birliğine’’ temalı kongreye davet ederek konuşma fırsatı veren Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü yetkililerine de şükranlarımı sunarım.