Almanya dış istihbarat ajansı BND’nin, BBC, Reuters ve New York Times dâhil çok sayıda yabancı gazeteci hakkında casusluk faaliyetleri yürüttüğü ortaya çıktı.
Yazarlar: Maik Baumgärtner, Martin Knobbe ve Jörg Schindler
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 22 Nisan 2017
Belçikalı gazeteci Aranaud Zajtman, 44 yaşında, kesinlikle bir terörist, silah veya uyuşturucu kaçakçısı değil. O, özellikle Kongo’dan, 20 yıldır Afrika muhabirliği yapan bir gazetecidir. 10 yıldır Kinhassa ‘da yaşamaktadır, önce BBC, sonra da France 24 adına çalışmıştır. Hikâyeleri Kongo’nun unutulan çocukları üzerine, isyancıların yürüttüğü savaşa ve 1965 yılından beri ülkede ilk kez yapılan serbest seçimlere yoğunlaşmıştır.
Eylül 2006 ayındaki seçimde, Almanya dış istihbarat ajansı Bundesnachrichtendienst (BND) gazeteci Zajtman’ın çalışmalarına ilgi duymaya başlar. BND ajanları Zajtman’a ait iki Kongo telefon numarasını ajansın gözlem listesine dâhil etmişlerdir. Zajtman’ın bu durumdan haberi yoktur. Alman yetkililer telefonunun dinlendiği hakkında ona hiçbir bilgi vermezler. SPIGEL, Alman İstihbarat Ajansı BND’nin dinlediğini haber vermek üzere aradığında Zatjman. ‘‘Yüksek derecede hassas konular ile ilgilenirken birilerinin sizi dinlediğini bilmek iyi bir his değil’’ diye duygularını ifade etmektedir Belçikalı gazeteci.
Casusluk faaliyetlerine maruz kalan tek gazeteci o değildir. SPIEGEL tarafından ulaşılan belgelerde, 1999 yılı sonrasında Alman istihbarat örgütü BND’nin, dünyanın her yerinden, en az 50 gazetecinin telefonları, faks cihazları ve e-posta adreslerinde casusluk faaliyetleri yürüttüğü görülmektedir.
Bu gazetecilerin arasında BBC ve uluslararası World Service’de görev yapan çok sayıda gazeteci bulunmaktadır. Belgelere göre Alman istihbarat Ajansı BND, Afganistan’da görev yapan BBC muhabirlerinin telefon ve faks numaralarının yanı sıra Londra’da bulunan BBC karargâhındaki telefon ve faks numaralarını da hedef almıştır.
Afganistan’da New York Times’a ait bir telefon numarası da, tıpkı Afganistan, Pakistan ve Nijerya’daki Reuters telefon numaraları gibi, BND’nin dinlediği telefon numaraları arasında yer almaktadır. Alman BND casusları aynı zamanda Zimbabve günlük Daily News gazetesi hakkında da diktatör Robert Mugabe, 2003 yılında yasaklamadan önce yedi yıl süresince casusluk faaliyetleri yürütmüştür. Listede yer alan diğer telefon numaraları Kuveyt, Lübnan ve Hindistan’dan bazı haber ajansları ve ilave olarak Nepal ve Endonezya gazetecilik kurumlarına ait telefon numaralarıdır.
Almanya’daki gazeteciler devletin işlerine karışmasına karşı çok kapsamlı bir korumaya tabidirler. Din adamları, avukatlar ve doktorlara tanınan yasal gizlilik korumasından faydalanırlar. Mahkemelerde, haber kaynaklarını korumak maksadıyla ifade vermeyi reddetme hakkına sahiptirler. Almanya yasaları istihbarat ajanslarının bu hakka sahip kişiler hakkında gözlem yapmasını yasaklamaktadır.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Almanya bölümünün bildirdiğine göre gazeteciler hakkında yapılan bu sistematik gözlemler basın özgürlüğüne açık bir şekilde aykırıdır ve anayasayı ihlalin yeni bir boyutudur. Sınır Tanımayan Gazeteciler Almanya bölüm başkanı Christian Mihr, basın özgürlüğünün Alman hükümeti tarafından verilen bir lütuf olmadığını, yabancı gazetecilere de uygulanması zorunlu olan bir insan hakkı olduğunu ifade etmektedir.
İddialar, Alman parlamentosu soruşturma komitesi tarafından yürütülen, ABD’nin Almanya üzerinde yürüttüğü casusluk faaliyetleri soruşturmasının tamamlanmasına denk gelmiştir. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, geçtiğimiz hafta komite önünde ifade veren son tanıktır ve komiye üyeleri halen nihai raporu hazırlama aşamasındadırlar. Komite, yaygın BND casusluk faaliyetlerini inceliyor olsa da gazetecilerin gözlem altına alınması da incelenen konular arasındadır.
Örneğin komite üyeleri yaptıkları soruşturma esnasında, e-posta mesajları 2006 yılı sonrasında birkaç ay BND tarafından okunan, SPIEGEL muhabiri Susanne Koelbl’i saran bir skandala atıfta bulunmuşlardır. Ajans çalışanlarına göre olayın gerçekleştiği zamanda BND’nin hedefi Koelbl’in temasta oldu Afganistan endüstri ve ticaret bakanıdır. Çalışanların iddialarına göre Koelbl’in e-postaları kazara görülmüş ve BND bu mesele hakkında özür dilemiştir.
Fakat SPIEGEL tarafından sunulan belgelerdeki gazetecilerin izlenmesi, neredeyse tamamen bilerek yapılmış gibi görülmektedir. Arama terimleri direkt olarak, BND listesinde temas bilgileri olan gazetecileri veya haber ajanslarını hedef almaktadır. Alman istihbarat ajansı BND, iddialar hakkında yorum yapmayı reddetmiştir. BND yetkilileri operasyonel faaliyetlerini, sadece Alman hükümeti veya Alman parlamentosundaki yetkili komiteye açıklayabileceklerini ifade etmektedir.
Sınır tanımayan gazeteciler Alman istihbarat ajansı BND’nin, yabancı gazeteciler hakkında yürüttüğü izleme faaliyetlerini sürdüreceğinden endişe duyduklarını ifade etmektedirler. Ocak 2017 ayı içinde BND’nin faaliyetlerini düzenleyen yeni yasanın da buna engel olamayacağını düşünmektedirler. Mihr, yeni yasada gazetecilere bir istisna getirilmediğini ileri sürmekte ve bunun değişmesi için mücadele edeceğini ifade etmektedir. Bazı gazetecilik örgütleri ve Sivil Haklar Toplumu liderliğinde Sınır Tanımayan Gazeteciler yeni BND yasasında bir anayasal değişiklik yapılması yönünde hazırlık yapmaktadır.
Çevirenin Notları: Acaba BND, Türkiye’den de gazetecileri izlemiş midir? İzlemiş ise hangi gazetecileri izlemiştir? BND faaliyetlerini sadece Angela Merkel ve Alman parlamentosundaki yetkili komiteye açıklayabileceğinden bunları bilmemize imkân yok. Ama Angela Merkel biliyor.
Bilindiği gibi BND Başkanı Bruno Kahl, Türk hükümetinin 15 Temmuz darbesinin arkasında olduğuna inanmadığını ifade etmiş ve ‘‘Darbe girişimi hükümet tarafından başlatılmamıştır. 15 Temmuz 2016 öncesinde hükümet büyük bir tasfiye hareketini başlatmış, bu nedenle bu tasfiye hareketinin hedefi olacağını düşünen bazı askerler, kendileri de tasfiye hareketinin kurbanı olmadan, darbe yapmaları gerektiğini düşünmüşlerdir’’ ifadelerini kullanmıştır. Kahl, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında nasıl açıklama yapabildiyse, aynı açıkgözlülüğü gazetecilerin izlenmesi olayında da gösterebilir diye değerlendiriyoruz.
Türkiye’nin, Alman istihbarat ajansı BND’nin yürüttüğü casusluk faaliyetleri hakkında ciddi endişeleri bulunmaktadır. BND, 2012 ve 2013 yıllarında yine kazara Hillary Clinton ve John Kerry’i dinlediğini itiraf etmiş ve Der Spiegel’in bildirdiğine göre çok daha kazara bir şekilde Türk politikacıların da faaliyetlerini mercek altına almıştır. Der Spiegel’e göre NATO üyesi Türkiye, 2009 yılından itibaren BND’nin hedef listesine dâhil edilmiştir. İddialar üzerine BND yetkilileri Türkiye hakkındaki bilgi toplama ve izleme faaliyetlerinin PKK ve Türkiye’nin sınırı olması nedeniyle Suriye ve Irak hakkında olduğunu iddia etmişlerdir. Almanya’da bazı düşünürler ise Almanya’da üç milyon Türk vatandaşının yaşadığı ve birçok terör örgütü olduğu göz önüne alındığında, BND tarafından yürütülen faaliyetlerin normal olduğunu ileri sürmektedirler.
BND yıllarca Bavaria’da bulunan Bad Aibling dinleme istasyonunda İslami terör hakkında bilgi toplamak maksadıyla uydu telefonlarını dinleme ve izleme faaliyetlerini sürdürmüştür. Amerika ve Türkiye politikacılarının BND’nin hedef listesinde olduğu ortaya çıktıktan sonra Alman hükümetinden bir kaynağın yaptığı açıklama oldukça ilgi çekicidir: ‘‘Biz, geçmişte asla bu tür faaliyetlerin bütün NATO ülkelerine uygulandığını iddia etmedik. Türkiye, Birleşik Devletler ve Fransa ile Büyük Britanya gibi diğer Avrupalı ortaklarla karşılaştırılamaz’’ ifadelerini kullanmıştır.
Hükümet kaynağına göre Türkiye’de olup bitenler, Almanya’nın iç güvenliğini direkt olarak etkilemektedir. Ne de olsa Almanya, Almanya dışında yaşayan en büyük Türk toplumuna ev sahipliği yapmaktadır. Böylesine kalabalık bir topluluğun terör, PKK, aşırı sağ ve sol, uyuşturucu kaçakçılığı ve insan ticareti gibi faaliyetlerinin izlenmesinden daha doğal bir şey olamaz. Alman hükümetinden kaynağa göre, Türk hükümetinin Almanya’daki dernekler ve organizasyonlar vasıtasıyla kendi politik hedeflerini gerçekleştirmek için çaba gösterdiği de uzun süreden beri bilinmektedir.
Bu arada Almanya, Türk istihbarat örgütü MİT’in, sürgündeki imam Fettullah Gülen hakkında Almanya’da istihbarat faaliyetleri yürüttüğüne dair Alman medyasında çıkan haberler üzerine, yabancı istihbarat örgütlerinin Alman topraklarında casusluk faaliyetleri yürütmesine izin verilmeyeceği açıklamasını yapmıştır.
Alman polisi, Türk hükümetine muhalefet edenler hakkında casusluk faaliyetlerinde bulunduğu iddia edilen dört imamın evlerini Mart ayı başlarında sabah erken saatlerde basmıştır. Polisin bu baskını, Ankara’nın, son 15 Temamuz darbesini yapmakla suçladığı dini hareket hakkında, bütün Avrupa’ya yayılan, çok daha geniş bir Türk bilgi toplama faaliyetini ortaya çıkaran, DW tarafından elde edilen belgeler hakkında yürütülen soruşturmanın bir parçasıdır.
Casusluk ile suçlanan imamların hiç birisi tutuklanmamasına rağmen, Almanya Şansölyesi Angela Merkel, 2 Şubat 2017 günü Ankara’ya yaptığı ziyarette, Türkiye’den DİTİB’e bağlı altı adet imamın geri çağrılmasını talep etmiş, Merkel’in ziyaretinin hemen sonrasında da bu imamlar Türkiye’ye geri çağrılmıştır. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, olayla ilgili yaptığı açıklamada; imamların yetkilerini aşmış olabileceklerini, fakat casusluk faaliyetlerine karıştıklarını kabul etmediğini açıklamış ve Almanya ile Türkiye arasındaki 40 yıllık dostluğun bozulmaması için imamların geri çağrıldığını ifade etmiştir. Türkiye’de hükümet yanlısı medya ise, casus imam krizinin, Batılı ülkelerin Gülen hareketini desteklemek ve korumak için ortaya attığı bir dalavere olduğunu ileri süren yayınlar yapmaktadırlar.
Alman istihbarat ajansı BND 1956 yılında kurulmuştur. Bu örgüt izleme ve gözleme sistemlerinin mükemmelliği ile tanınmaktadır. Ülkenin başına gelebilecek birçok felaketi önceden uyararak veya tamamen etkisiz hale getirerek önlemiştir. Orta Doğu ve Latin Amerika konusunda dünyanın bir numaralı istihbarat örgütüdür.