savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5503
EURO
36,4552
ALTIN
2.965,61
BIST
9.131,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
17°C
Ankara
17°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazartesi Az Bulutlu
2°C

Amerika’da Yaşanan Renkli Darbe

Amerika’da Yaşanan Renkli Darbe

Amerika’da Yaşanan Renkli Darbe

 

Osman Başıbüyük, 09 Ocak 2021 / Hanoi





Demokrasinin beşiği ABD karıştı. Trump’ın 6 Ocak’ta düzenlediği “Hırsızları Durdurun –  Amerika’yı Kurtarın” temalı mitingden sonra Trump taraftarları Amerikan Kongresini bastılar. Bu yaşananlar bize bütün dünyada demokrasi adına yapılan “Renkli Devrimler”in gerçek faillerinin kim olduğunu tüm açıklığıyla gösterdi. Tabi görmek isteyene.

 

RENKLİ DEVRİM/DARBELER

 

“Seçimlere hile karıştırıldı” algısı yaratılarak yapılan operasyonun ilk örneklerinden birisini Gürcistan’da görmüştük. 2003 yılı genel seçimlerinde Şevardnadze’ye karşı yarışan Saakaşvili’nin taraftarları seçime hile karıştırıldığını iddia ederek sonuçlara itiraz etmiş, bunun üzerine başlayan sokak eylemlerinde bir grup eylemci parlamento binasını basmıştı. Bu operasyon sonucu yaşanan süreçte seçimleri kaybeden Saakaşvili devlet başkanlığı koltuğuna oturtuldu. Buna “Gül Devrimi” dediler. Arkasından “Turuncu Devrim” geldi. Aynı yöntemle 2004 yılında Ukrayna’da Yuşçenko’yu koltuğa oturttular.

 

O günleri hatırlamaya çalışın. CNN ve BBC gibi küresel medya organları, seçimlere nasıl hile karıştırıldığını en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu. Şahitler, itirafçılar ve yorumcular sürekli küresel medyanın ekranlarındaydı. Sosyal medyada paylaşımlar uçuyordu. Küresel medyanın bütün dünyadaki uzantıları da bu üretimleri kendi ülkelerinde dolaşıma sokuyor, dünyada yaratılan kamuoyu baskısıyla seçimi kaybeden Batı yanlısı liderler veya daha açık konuşacak olursak “küreselci çetenin maşaları” iktidara taşınmak isteniyordu. Birçok ülkede yaşanan “Renkli Devrimleri ya da Renkli Darbeleri” canlı yayında izledik.

 

Kendi adıma konuşacak olursam, ben bu Renkli Darbeleri ABD devletinin yaptığını zannediyordum. Oysa ki bugün karşımızda bambaşka bir resim var.

 

TRUMP’IN KÜRESEL MEDYA İLE SAVAŞI

 

ABD Başkanı Trump, 6 Ocak’ta Amerikan halkının karşısına çıkmış; “seçimde hile var, seçimi çaldılar, Amerikan halkını kandırıyorlar” diyor. Peki küresel medya nerede? Ne yapıyor? “Penguen Belgeseli” seyrettiriyor.

 

Bütün dünyada Renkli Darbeler yapılırken seçim hilelerine odaklanan küresel medya acaba niçin Trump’un konuşmasını yayınlamıyor? Merak etmiyor musunuz?

 

Peki Türkiye’de Trump’ın konuşmasını veren medya organı var mı? Habertürk, kısa bir bölüm verdi; seçim hileleri kısmı başlar başlamaz yayını kesti. Peki Türk medyasında Trump’ın konuşmanın içeriğini onlatan bir yazı okudunuz mu? Ben okumadım.

 

Türkiye’de AKP’nin iktidar olduğu 2002’den beri yapılan bütün seçimlerde “hile tartışmaları” yapıldı. AKP’nin seçimlerde nasıl hile yaptığını anlatan binlerce makale yazıldı. Sosyal medyada milyonlarca paylaşımda bulunuldu. Son yerel seçimde oyların takibi için Adil Seçim Platformu kuruldu. Kendi ülkesinde olası seçim hileleriyle bu kadar yakından ilgilenen bir medya, bütün dünyanın kaderiyle oynama potansiyeline sahip ABD’de yapıldığı iddia edilen seçim hilelerini niçin duymaz?

 

ABD Başkanı Trump, yaptığı uzun konuşmada neredeyse 1 saat seçimlerde nasıl hile yapıldığını anlattı. Trump’ın dedikleri doğruysa dehşete kapılırsınız. Demokrasinin beşiği olarak görülen ABD, muz cumhuriyetinden farklı değilmiş.

 

Trump konuşmasına, medyanın kendisini dinlemeye gelen kalabalığı göstermeyeceğini söyleyerek başladı. Bize yer vermeyen sahte medyaya varlığımızı göstermek için yüzbinlerce kişi buraya geldik dedi.

 

Trump’ın küresel medya ile savaşı ilk seçimi kazandığı 2016 yılı itibariyle başlamıştı. Medyanın seçimi kazanmasını önlemek için kampanya yaptığını söylüyordu. Trump’a göre özellikle New York, Los Angeles ve Washington’daki medyanın çoğu, halk adına değil, özel çıkarlar için çalışıyordu. Basın artık sahtekâr hale gelmişti ve Amerikan halkına büyük kötülük yapıyordu.

 

İlerleyen yıllarda Trump’ın küresel medya ile çatışması giderek şiddetini arttırdı. Trump defalarca CNN’i sahte haber kaynağı (fake news) olmakla suçladı. Hata küresel medyayı bir dahaki dönem seçilirse bitirmekle tehdit etti.

 

6 Ocak’ta yaptığı konuşmada da bu konuya ağırlık verdi ve şöyle dedi: “Özgür bir medyamız yok; bu hiç de adil değil; bu medya, işine gelmeyen düşüncelerin, görüşlerin yayılmasını engelliyor; bu medya artık halkın düşmanı haline geldi, bu ülkedeki en büyük problemimiz budur.”

 

ABD SEÇİM HİLELERİ

 

Şimdi gelelim Trump’ın seçim hileleri ile ilgili iddialarına:

 

Trump diyor ki; “Pensilvanya’da seçimden 11 gün önce Demokrat Partili Dışişleri Bakanı ve Demokrat Partili Yüksek Mahkeme Üyesi, hukuk dışı bir şekilde oy verme işlemi için gerekli olan kimlik tespiti usullerini iptal ettiler. Bu ülkede alkol almak için kimlik göstermen gerekiyor ama oy kullanırken kimliğini gösterip imza atma usulünü ortadan kaldırdılar”. “Böylece kimin ve kaç kişinin oy verdiği şaibeli hale geldi. Sonuçta Pensilvanya’da kayıtlı seçmen sayısından 205 bin fazla oy çıktı”. Pensilvanya’da 8 bin oyun 2020 yılından önce ölmüş insanlar tarafından kullanıldığını, 14 bin oyun Pensilvanya eyaletinde yaşamayan seçmenler tarafından verildiğini tespit ettik”. “Georgia’da geçersiz oy oranının önceki seçimlere göre 10 kat daha az olduğunu, neredeyse bütün oyların geçerliği sayıldığını, bu eyalette çok sayıda hileli oy kullanıldığını, hileli oyların tespit edilip normal oranda bir geçersiz oy çıkması durumunda bu eyalette seçimi kazanmak için gerekli olan 11 bin oy farkını rahatlıkla kapatabileceklerini” söylüyor.

 

ABD’de eyaletlerin çoğunluğu hep aynı partiye oy veriyor. Demokrat Eyaletler ve Cumhuriyetçi eyaletler var. “Swing States” olarak adlandırılan birkaç eyalet ise her seçimde başka bir partiye oy verebiliyor. Trump işte bu eyaletlerin hepsinde seçimlere hile karıştırıldığını söylüyor.

 

Trump’ın iddialarını tekrar etmeye gerek yok. Burada önemli olan Trump’ın bu söylediklerinin hiçbir yerde yayınlanmaması. Sesini duyurmak için 100 bin kişinin katılımıyla miting düzenliyor, yine kimse duymuyor. Ama her nasılsa Cumhuriyetçi Parti Georgia yetkilisi ile yaptığı telefon konuşmasının ses kayıtları ortaya çıkıyor. Amerikan Başkanının ses kayıtlarını kim nasıl elde etti diye hiç kimse sormuyor. Kesip parçalanarak yayınlanan ses kayıtlarında Trump’ın “Georgia’da kazanmamıza yetecek kadar oy bulun” dediği iddia ediliyor. Bu iddialar CNN, BBC, New York Times ve Washington Post gibi küresel medyanın tüm organlarında ve onların diğer ülkelerdeki uzantılarında yıldırım hızıyla yayılıyor.

 

DEMOKRASİ KÜRESEL SERMAYENİN EN ETKİLİ OYUNCAĞI HALİNE GELDİ

 

Kimse bizim Trump taraftarı olduğumuzu falan zannetmesin. Amerikan seçimlerinde ortaya dökülen kirli çamaşırlardan hareketle bir tespit yapmaya çalışıyoruz. Dünyada Renkli Darbeleri yapan örgüt küresel sermayedir. Kendisiyle paralel hareket etmeyen ABD Başkanını bile herkesin gözü önünde devirdi.

 

Her şey bütün çıplaklığıyla gözler önündeyken dünya kamuoyu uyutuluyor. Çünkü küresel çetenin belki de en güçlü oldukları alan medya. 200 yıldır bu alandaki mutlak hakimiyetlerini sürdürüyorlar. Bütün ülkelerde kamuoyunu etkilemeye yetecek kadar besleme kalemleri ve medya organları var. Herkes Trump’ın deyimiyle “sahte haberlere – fake news” mahkum.

 

Trump’ın twitter, facebook gibi sosyal medya hesaplarının kapatılması, patronun kim olduğunu görmeniz için yeterli değil mi? Kamuoyu algısını bu kanallar vasıtasıyla oluşturmuyorlar mı? Kimin sesinin ne kadar çıkacağına veya kısılacağına onlar karar vermiyor mu? Demokrasi, küresel sermayenin dünyadaki bütün ülkelerde iktidarları istediği gibi belirlemek için operasyon yapmasına imkân tanıyan bir düzen haline geldi.

 

Küresel sermaye, 100 yıldır hem kendisine ev sahipliği yapan hem de silahlı kuvvetleriyle demir yumruk vazifesi gören ABD’ye herkesin gözü önünde operasyon yapabiliyorsa varın düşünün siz diğer ülkelerin halini.

 

İnsanlığın özgürlüğü tehlikede. 3-5 ailenin bu kadar büyük serveti kontrol etmesine izin verilmemeliydi. Sonuçta paranın gücüyle dünyaya hükmeder hale geldiler. Artık bizim gibi ölümlü Tanrılarımız var. Geleceğimize onlar karar veriyor.

 

KOMPLO TEORİSİ

 

Bir komplo teorisiyle bitirelim. Trump, konuşmasının 2 yerinde insanları Kongre binasına doğru barışçıl bir yürüyüşe davet etti. Niyeti, senatörlere halkın sesini duyurmasıydı. Ama bakıyorsunuz boynuzlu şapkası, elinde baltasıyla “ulu manitu” ve arkadaşları Kongre binasını basıyor, kürsüden dünyaya poz veriyorlar. Ne hikmetse güvenlik kuvvetleri de Kongre binasının basılmasını önleyecek hiç tedbir almıyor. Bu acayip kılıklı soytarıların küreselcilere hizmet eden Antifacılar olduğu yönünde sosyal medyada haberler dolaşmaya başladı.

 

Herkes şundan emin olabilir. O göstericiler arasında mutlaka provokatörler vardı. Halkı kışkırtılar. Ortaya çıkan görüntüler Trump taraftarlarını utanılacak bir duruma düşürdü. Kongre binası basılmasaydı Joe Biden’in başkanlığı hep sorgulanacaktı. Bu operasyon sayesinde hem Joe Biden’in meşruiyeti sağlandı hem de suçluluk duygusuyla Trump taraftarlarının bundan sonraki mücadele azimleri kırılmaya çalışıldı.

 

Yaşanan olaylarda 4 kişinin öldüğü söyleniyor. Öldürülenlerin halkın arasına karışan provokatörler olma ihtimali yüksektir. Trump tezgâhı görüp her an Kongre Baskını hakkında soruşturma açabilir. Soruşturmanın Trump’ın kontrolünde başlamaması gerekmektedir. Bu yüzden 10 gün kalan görev süresinin dolması beklenmeden Trump görevden alınacaktır.

 

Küresel medya, başkanlık koltuğuna oturduğu ilk günden itibaren Trump’ı hep küçük düşürmeye çalıştı, onunla alay etti, aşağıladı. Böylece dünya kamuoyunda uçuk-kaçık bir adam imajı oluştu. Kongre kürsüsüne çıkardıkları boynuzlu ulu manitu ile bu karakter örtüşüyordu. Trump bundan sonra ne dese ona inanan olmayacaktır.

 

Trump, küresel çeteye karşı verdiği savaşı kaybetti. Ama bu daha başlangıç…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.