savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
16°C
Ankara
16°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazartesi Az Bulutlu
1°C
Salı Az Bulutlu
4°C

Asıl Mesele Kırım ve Karadeniz

Asıl Mesele Kırım ve Karadeniz
A+
A-

Karadeniz Rusya’nın İç Denizi Değildir!

Asıl Mesele Kırım ve Karadeniz

Ankara, Rus Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov’un Eylül 2016’da söylediği; ‘‘bazıları Türkiye’nin Karadeniz’e tam hâkim olduğunu dahi söylediler, artık durum farklı’’ sözlerini hiç aklından çıkarmamalı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ‘‘Mare Nostrum – Bizim Deniz’’ stratejisi karşısında Montreux Sözleşmesi’ne dört elle sarılmalıdır.

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 30 Mart 2024

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Vladimir Putin, yanında Rus Donanma Komutanı Amiral Nikolai Yevmenov ile Rusya’nın Kuzey donanmasına ait Marshal Ustinov savaş gemisinde, Kuzey ve Karadeniz donanmalarının katıldığı müşterek tatbikatı izlerken görülmektedir, 09 Ocak 2020. Tatbikatta Kalibr seyir füzeleri ve Kinzhal hipersonik balistik füze atışları gerçekleştirilmiştir. Fotoğraf: EPA-EFE/ALEXEI DRUZHININ / SPUTNIK / KREMLIN POOL

Rusya 2014 yılında Kırım’ı ilhak ettikten sonra, asker sayısını 31,500’e çıkarmanın yanı sıra aşağıdaki tabloda da görüldüğü gibi silah sistemlerinin sayısını da artırmıştır. Rusya’nın ilhak ettiği Kırım’daki askeri varlığını 2025 yılına kadar 1.5 kat daha artırması beklenmektedir.

Kara, deniz ve hava unsurlarından oluşan Rus kuvvetleri; Kırım’a konuşlandırdığı çeşitli menzildeki füze sistemleri de göz önüne alındığında Azak, Karadeniz ve hatta Akdeniz’de kapsamlı askeri operasyonlar icra edebilecek durumdadır.

Rusya, ilhak ettiği Kırım’a konuşlandırdığı füze sistemleri sayesinde bütün potansiyel rakiplerini bu bölgeden uzak tutma imkân ve kabiliyetine sahiptir. Rusya, şekilde görülen füze sistemlerine ilave olarak orta menzilli BUK-2, TOR-2 ve PANTSIR hava savunma sistemlerini de Kırım’da konuşlandırmayı planlamaktadır.

Şekilde gösterilen KALIBR SS-N-27 füzesi savaş gemileri ve denizaltılardan da fırlatılabilmektedir ve menzili 1,500 kilometredir. Bazı özel harp başlıkları ile menzilinin 2,600 kilometreye kadar ulaştığından bahsedilmektedir.

Rusya Federasyonu, 1997 yılında Ukrayna ile imzaladığı Karadeniz Donanması’nın statüsüyle ilgili anlaşmayı tek taraflı olarak iptal etmiştir. Bu anlaşmanın beşinci maddesine göre Rusya Federasyonu, Ukrayna’ya ait bölgede bulunan Karadeniz Donanması’nda nükleer silah bulundurmamayı taahhüt etmiştir. Her ne kadar uluslararası büyük bir tepkiye neden olsa da ve nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmalarına aykırı olsa da Rusya Federasyonu Kırım’ın artık Ukrayna’ya ait olmadığını öne sürerek burada nükleer silah konuşlandırabilir.

Rusya şimdiden Kırım’a nükleer silah ve harp başlıkları taşıyabilen çeşitli sistemleri konuşlandırmış durumdadır. Rusya’nın ayrıca, uluslararası anlaşmalara aykırı olarak Sevastopol’daki DR-100 araştırma reaktörünü de yeniden devreye sokacağı yönünde iddialar mevcuttur.

Ruslar Kırım’daki konvansiyonel silah sistemleri ve asker konuşlandırma faaliyetlerini gizleme ihtiyacı dahi duymamaktadır. Savunma Bakanı Sergey Shoigu, 2018 yılında TASS haber ajansında yayınlanan bir yazısında Kırım’daki askeri birliklerin sadece Rusya Federasyonu’nun yarımadadaki çıkarlarını korumak maksadıyla değil, Karadeniz’de operasyon yapabilmek maksadıyla da konuşlandırıldıklarını açıklamıştır.

Bakan Shoigu açıklamasında; devlet başkanının emriyle Kırım’da kendi kendine yeterli müşterek unsurlardan oluşan bir kuvvet oluşturulduğunu, Kırım Hava Grup Komutanlığı mürettebatının muharebe hazırlık eğitimlerinin tamamlandığını ve hava savunma sistemlerinin güçlendirildiğini ifade etmiştir.

Rusya Federasyonu Kırım’a yerleştirdiği füze sistemleriyle Karadeniz’de seyreden bütün hedefleri ateş altına alabilecek imkân ve kabiliyete kavuşmuştur. Rusya Kırım’ı işgal ederek askeri varlığını daha batıya taşımış durumdadır. 2014 yılı öncesinde Rusya’nın Karadeniz’deki hava ve deniz üstünlüğü sadece Karadeniz’in doğusuyla sınırlıyken, günümüzde bütün Karadeniz’e hâkim durumdadır. Rusya, Kırım topraklarına konuşlandırdığı füze sistemlerinin etkinliğini artırmak maksadıyla, Monolit-B radar sistemlerini Sevastopol’a konuşlandırması durumunda, pasif tespit menzili 450 kilometre olan bu radarlar sayesinde bütün Karadeniz’in gerçek zamanlı istihbarat verilerine sahip olabilecektir.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşında yenilmesinin ardından İstanbul Boğazı’nın kontrolü uluslararası bir komisyona verilmiş, Türkiye 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile boğazın yeniden kontrol ve savaş gemilerinin geçişlerini düzenleme hakkına sahip olmuştur.

1923 yılında imzalanan Boğazlar Sözleşmesi ile İstanbul ve Çanakkale boğazları ile ilgili geçici düzenlemeler getirilmiş ve askeri olmayan gemi ve uçakların barış zamanında boğazlardan geçişi ile Türk askerinin kıyılarında asker bulundurması yasaklanmış ve boğazların her iki kıyısı da askerden arındırılmıştır.

Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve Yugoslavya tarafından 20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanan Montrö Sözleşmesi; Karadeniz’de barış, güvenlik ve istikrarın sürdürülmesinde kilit bir rol oynamaktadır.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin süresi yürürlüğe giriş tarihinden başlamak üzere 20 yıldır, fakat sözleşmenin birinci maddesiyle düzenlenen; Boğazlar’da denizden geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünün süresi sonsuzdur. 20 yıllık sürenin bitiminden iki yıl önce anlaşmayı imzalayan taraflardan bir tanesi Fransız Hükümetine sözleşmeyi sona erdirme ön bildirimi vermemiş ise, sona erdirme ön bildiriminin gönderilmesinden başlayarak iki yıl geçinceye kadar yürürlükte kalacaktır.

Aşağıdaki paragraflar Prof. Dr. Sevin TOLUNER’in Milletlerarası Hukuk Dersleri kitabından Sayın Erol Çiçek tarafından derlenmiştir.

Çanakkale; İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi geçiş açısından bir bütün sayılmıştır ve iki açık denizi (Karadeniz ve Akdeniz) birleştiren bir coğrafi konumdadır. Dolayısıyla Türkiye’nin Marmara denizinin iç sulardan sayılması görüşü ileri sürülerek, örf ve adet hukukunun yabancı devlet gemilerine tanıdığı geçiş hakkı reddedilemez. 1958 tarihli Açık Denizler Konvansiyonu’na göre Akdeniz ve Karadeniz açık denizdir, iki açık denizi birleştiren bir coğrafi konumdadır.

Boğazlar açık denizin bir kısmıyla açık denizin diğer kısmı arasında milletlerarası ulaştırmada kullanılan ve bu nedenle ‘transit geçiş rejimine’ tabi olması gereken bir konumda olmasına rağmen Montrö Sözleşmesi nedeniyle transit geçiş rejimine tabi değildir.

Montrö Sözleşmesinin feshedilmesi durumunda, boğazlar ve Marmara Denizi  ‘transit geçiş rejimine’ tabi olacaktır. Transit geçiş kavramı, hem denizden hem de bu tür coğrafi konumdaki boğazlar üzerindeki hava sahasından geçiş hakkını kapsamına alır. Transit geçiş açık denizin bir kısmı ile açık denizin diğer kısmı arasında milletlerarası ulaşımda kullanılan ve suları tümüyle kıyı devletinin veya kıyıdaş devletlerin karasularına dâhil olan boğazlardan geçişi düzenleyen bir rejimdir.

Boğaz devletinin transit geçişi ertelememek ve engellememek yükümü mutlak olarak ifade edilmiştir.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Yerhov’un Açıklaması

 “Bu her şeyden önce Türk hükümetinin meselesidir. Burada Türkiye topraklarında ve Türkiye’nin imkânlarıyla gerçekleştirilecek bir ekonomi projesi söz konusu. Ancak öncelikle dışişleri bakanlıklarımız arasında olmak üzere, Karadeniz’deki deniz trafiği sorunu gibi konularda kapsamlı bir siyasi istişare sistemimiz mevcut, bu konu bakanlıklarımız arasında düzenli olarak istişare ediliyor.”

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin 18 Ağustos 2015 tarihinde Karadeniz’de bir dalış gerçekleştirmiştir. Kaynak: ALEXEI NIKOLSKY/RIA NOVOSTI/KREMLIN

“Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilmesi söz konusu değil. Bu, yürürlükte olan ve görünen göre yürürlükte kalacak bir belge. Bu, Karadeniz’de bölgesel güvenliğin sağlanması açısından önemli ve mihenk taşıdır. Rusya, bu sözleşmeyi böyle görüyor.”

“Kanal İstanbul ile Montrö Sözleşmesi arasında elbette bir ilişki, karşılıklı ilişki, karşılıklı bağlantı var ancak bu direkt, doğrudan niteliğe sahip değil. Kanal İstanbul inşa edilirse, bu Montrö Sözleşmesi’nin yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz, Boğaz’dan geçiş konusundaki yükümlülükler için getirdiği, kıyıdaş olmayan ülkelerin Karadeniz’de bulunan savaş gemilerinin toplam tonajına ve sözleşmede yer verilen daha birçok hususa ilişkin kısıtlamaları hiçbir şekilde değiştirmez. Yeni güzergâhlardan geçecek gemilere buralardan geçiş konusunda yeni mali gereklilikler ve koşullar getirilir”.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.