savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Ankara
2°C
Karla Karışık Yağmurlu
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazartesi Çok Bulutlu
2°C
Salı Az Bulutlu
3°C
Çarşamba Az Bulutlu
3°C

Barış Pınarlar ‘ı Toprağa Düşerken

Barış Pınarlar ‘ı Toprağa Düşerken
A+
A-

Barış Pınarlar ‘ı Toprağa Düşerken

 


Yazan: Berk ÖZER, 7 Ekim 2019


Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları, Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’nin karşısında bulunan Ayn el Arab sınırında elleri tetikte hazır bekliyor. Fırtına obüslerin namluları teröristlere çevrilerek mevzi kazma çalışmaları yapıldı. Türkiye ve Özgür Suriye Ordusu’nun Fırat’ın doğusunda, olası askeri operasyonuna karşı panikleyen terör örgütünün, beton blok taşıma çalışmaları, Ras’ül Ayn karşısında bulunan Ceylanpınar ilçesinden görüldü. Öte yandan, zaman zaman Ras’ül Ayn üzerinde, ABD helikopterinin devriye attığı gözlendi. Hareketliliğin yaşandığı sınır hattında, Türk Silahlı Kuvvetleri‘ne ait zırhlı araçlar, yoğun devriye faaliyetini sürdürüyor.

Uluslararası kamuoyundan yapılan değerlendirmeler

13 Ocak 2019 tarihinde attığı bir Twitter mesajında Başkan Trump “ISIS mülki halifeliğinin geride kalan az kısmını sertçe ve birçok yönden vurmayı sürdürürken, uzun zamandır gerçekleşmesi gereken Suriye’den çekilmeyi de başlatıyoruz. Yeniden toparlanmaları durumunda yakınlardaki mevcut üslerden yine saldıracağız. Kürtleri vururlar ise Türkiye’yi ekonomik olarak yıkıma uğratacağız. 20 mil genişliğinde bir güvenlik bölgesi oluşturacağız. Aynı şekilde Kürtlerin de Türkiye’yi kışkırtmasını istemiyoruz. Rusya, İran ve Suriye doğal düşmanları olan İslami Devlet terör Örgütünü Suriye’de imha etmesinin uzun vadede faydalananları olmuştur. Biz de faydalanıyoruz, fakat şimdi birliklerimizi eve döndürme zamanıdır. Bitmeyen savaşları durdurun!”

Amerikan tarafı, Başkan Trump’ın Türkiye’yi ekonomik imha ile tehdit ederken öne sürdüğü 20 mil derinliğindeki güvenlik bölgesi fikrinden vazgeçmiş gibi görünmektedir. Birleşik Devletler şimdi, iki kademeli bir güvenlik bölgesi talep etmektedir. Türkiye’nin güney sınırı boyunca oluşturulacak barış koridorunda 5 kilometre derinliğinde bir güvenlik şeridi oluşturulması ve bu hattan 9 kilometre derinliğe kadar da Suriye Demokratik Güçlerinin (SDF) ağır silah bulundurulmamasını öngören Amerikan talebine göre bu bölgenin kontrolü Birleşik Devletler veya üçüncü bir tarafta olacaktır.


Birleşik Devletler ve Türkiye güvenli bölge üzerinde tartışırken, Suriye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamada, “İsrail işgali ve Türk yayılmacılığına hizmet eden bu anlaşma, Suriye’ye karşı saldırganlıkta ABD-Türkiye ortaklığını çok açık bir şekilde göstermiştir. Türk rejiminin yürüttüğü politikaların ne kadar hatalı ve baştan savma olduğunun da kesin bir göstergesidir. Suriye, Türk rejiminin Suriye’den Libya ve Sudan’a, Arap dünyasının farklı kesimlerine yaydığı ölüm ve karmaşa götüren yayılmacı emelleri ve Osmanlı Sultanlığını yeniden canlandırana kadar durmayacağı konusunda uyanık olmaları için Arap halklarına çağrı yapmaktadır. Suriye uluslararası toplumu ve Birleşmiş Milletleri de tehlike arz eden ve bölgede ve dünyada barış ve güvenlik için büyük bir tehdit oluşturan ve Suriye’deki krize pozitif bir çözüm bulunma gayretlerini baltalayan alçakça ABD-Türkiye saldırganlığını kınamaya çağırmaktadır.”

Bugün gelinen noktada ise Azez merkezli Suriye Ulusal Ordusu ‘na bağlı yayın yapan internet siteleri, Türkiye ’nin Fırat’ın doğusuna yönelik saldırısının 48 saat içinde başlayacağını belirtti. Peyama Kurd ‘da yer alan haberde ise, operasyonla ilgili ayrıntıları paylaşan Suriye Ulusal Ordusu’na bağlı kaynaklar, harekâtın ilk olarak Tel Abyad’dan başlayarak yayılacağını belirttiler. Kaynaklara göre bölgeye sevk edilecek Türk askeri birlikleri, çok sayıda mayın temizleme aracı ve mayınlar konusunda deneyimli özel kuvvet personeli içeriyor.

Türkiye’nin olası harekatı ile ilgili olarak, ABD Başkanı Donald Trump, “ABD’nin yıllar önce Suriye’de 30 gün durması gerekiyordu. Biz kaldık ve görünürde amacı olamayan bir muharebeye, git gide daha derinden battık. Ben Washington’a geldiğimde, IŞİD bölgede gemi azıya almıştı. IŞİD halifeliğini, çarçabuk yüzde yüz yenilgiye uğrattık. Buna, çoğu Avrupa’dan gelen, binlerce IŞİD savaşçısını yakalamamız da dâhildir. Ama Avrupa onları geri istemedi, ‘sen onları elinde tut ABD’ dediler. Ben de dedim ki ‘Hayır, size büyük iltimas geçtik ve şimdi bizden, onları devasa bedelle ABD hapishanelerinde tutmamızı istiyorsunuz. Onlar yargılamanız için sizindir.’ Gene dediler ki ‘Hayır’, her zamanki gibi, ABD’nin NATO’nun, ticaretin, her şeyin ‘krizi’ olduğunu sandılar. Kürtler bizimle birlikte savaştı; ama bunu yapmaları için, onlara muazzam para ödendi, donanım verildi. Onlar on yıllardır Türkiye ile savaşıyorlar.” 

“Bu savaşta neredeyse üç yıl beklemede kaldım; ama artık çoğu aşiretler arasında olan, bu gülünç sonsuz savaşlardan çıkmamızın ve askerlerimizi geri getirmemizin zamanı geldi. Bizim yararımıza olan yerde savaşacağız ve sadece kazanmak için savaşacağız. Türkiye, Avrupa, Suriye, İran, Irak, Rusya ve Kürtler artık duruma ve kendi ‘mahallelerindeki’ yakalanmış IŞİD savaşçılarıyla, ne yapmak istediklerine bir hal çaresi bulmak zorundalar. Hepsi de, IŞİD’den nefret ediyor, yıllardır düşmanlar. Biz yedi bin mil uzaktayız ve yakınımızda herhangi bir yere gelirlerse, IŞİD’i yine hezimete uğratırız.”

ABD Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna girmesi durumunda demokratlarla ortak bir yaptırım tasarısını getireceklerini ve Türkiye’nin NATO üyeliğinin askıya alınmasını isteyeceklerini duyurdu.


Graham, Trump’ın Kongre’den çıkacak Türkiye’ye yönelik yaptırım kararını veto etmemesini umduğunu söyledi. “Demokrat Senatör Chris Van Hollen ile şimdi Suriye’deki durum hakkında konuştum. Suriye’ye girmesi halinde Türkiye’ye iki parti olarak yaptırımları getireceğiz ve IŞİD halifeliğinin yıkılmasında ABD’ye yardım eden Kürt güçlerine saldırmaları durumunda da Türkiye’nin NATO üyeliğinin askıya alınması çağrısı yapacağız. Türkiye’ye karşı yaptırımların veto edilmemesini umuyor ve bekliyoruz.” Trump’ın kararını ‘Kürt müttefiklerini terk etme ve Suriye’yi Rusya, İran ve Türkiye’ye teslim etme kararı’ diye niteleyen Graham, “IŞİD’e karşı savaşın Rusya, İran ve Türkiye’nin taşeronluğuna bırakılmasının, iyi bir fikir olmadığını’ dile getirip “Bunun en muhtemel sonucu İran ’ın Suriye ’deki hakimiyetinin garantiye alınmasıdır” dedi.

Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Başkan Trump’ın Fırat’ın doğusundan askerlerini çekme kararını eleştirdi. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Clinton, “Açık konuşalım: Başkan, sadık müttefiklerimiz ve Amerika’nın çıkarları konusunda, Türkiye ve Rusya’nın otoriter liderlerinin yanında yer aldı. Bu kararı, hem Kürtlere, hem de görev yeminine yönelik mide bulandırıcı bir ihanettir” ifadelerini kullandı.


Ankara’nın Fırat’ın doğusundaki harekât planıyla ilgili konuşan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Türkiye’nin Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne; toprak bütünlüğünün istikrar arayışları ve diğer konulardaki başlangıç noktası oluşuna bağlı kaldığını biliyoruz. Türk meslektaşlarımızın, her durumda, en başta bu koşula bağlı kalmasını umuyoruz” ifadelerini kullandı. Peskov açıklamalarına şöyle devam etti: “Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlamaya yönelik eylemlerini biliyor ve bunları kabul ediyoruz. Yani Suriye topraklarında saklanıyor olabilecek terörist unsurlarla, mücadeleden söz ediyorum. Ancak bir kez daha tekrarlıyorum: Öncelikle Suriye’nin toprak ve siyasi bütünlüğü hususuna bağlı kalınmalı.”

Beyaz Saray’ın harekâtın başlaması halinde, Kürtlerin yanında olmayacakları, yönündeki açıklamasının, Suriye’deki güçlerini çekeceklerine yönelik, bir sinyal olup olmadığı yönündeki soruyu yanıtlayan Peskov, “Bunun neye yönelik bir sinyal olduğuna karar vermek, sanırım bizim işimiz değil. Rusya’nın pozisyonunu biliyorsunuz. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de, bunu geçenlerde tekrarladı. Suriye’de gayri meşru olarak bulunan tüm güçler, ülkeden ayrılmalı. Bu bizim temel tavrımız” dedi.

Türkiye tarafından yapılan değerlendirmeler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konu ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmelerde, “Kara devriyesiymiş, hava devriyesiymiş, bütün bunların hikâye olduğunu gördük. Sözün bittiği yerdeyiz. Hazırlıklarımızı yaptık, harekât planlarımızı tamamladık. Gereken talimatları verdik. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma ihtimali belki bugün belki yarın kadar yakın. Hem karadan hem de havadan bu harekâtı yöneteceğiz” ifadelerini kullandı.

“Bu konuyla ilgili olarak, akşamki görüşmemizden sonra bölgede Sayın ABD Başkanı’nının ifade ettiği gibi, bu çekilme olayı başlamış vaziyettedir. Şu anda, buradaki karşılıklı muhataplar, çalışmalarını yürütüyorlar. Bu zaten yeni bir şey değil. Sayın Başkan Trump, bu konuyla ilgili talimatını vermişti ve çekilmeyi emretmişti; fakat bu biraz gecikti. Gecikmeye rağmen, gerek Amerikalı heyet, gerekse bizim heyetimiz, bölgede görüşmelerini hep yaptılar. Görüşmeler, aynı kararlılıkla devam edecek. Hep söylediğimiz söz vardı, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ demiştik, kararlılığımız aynen devam ediyor.”

“Cezaevindeki IŞİD’lilerle ilgili rakamlar biraz abartılıdır. Şu anda, orada cezaevlerinde olan, bazı rakamlar var. Bu konuyla ilgili, bizim de bir yaklaşım tarzımız var. ‘DEAŞ’lıların kontrolünü kendi elimizden çıkarmalıyız, artık yetti’ diyorlar. Bu konuda, ne gibi adımlar atılabilir, kendileri bir çalışma yapacaklar. Ne gibi bir adım atalım ki cezaevindeki DEAŞ’lıları derdest edelim.”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Suriye’deki krizin başından beri, bu ülkenin toprak bütünlüğünü destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Bölgeyi teröristlerden temizleyerek, ülkemizin bekasını ve güvenliğini sağlamaya kararlıyız. Suriye’ye de huzur,barış ve istikrarın gelmesine katkı sağlayacağız” dedi.


Barış Pınarı Harekâtı ve Suriye Meselesi üzerine
teknik değerlendirmeler

Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş,  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fırat ‘ın doğusuna yönelik harekât mesajını, “Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik bir harekâtına, her şeyden önce Türk kamuoyunun desteği var. ABD’yı korkutan da bu kamuoyu desteğidir. Muhtemel bir yarma harekâtı olabilir. Gücün yığıldığı yer Şanlıurfa, Akçakale‘dir. Demek ki Tel Abyad hedeftedir. 480 kilometreye birlikleri yaymak zordur. İlk olarak bu koridoru bir kez daha kesmek ve ABD ‘ye bir mesaj daha vermek gerekir. Rusya da bu harekâtı politik olarak destekler. Bu, uzun yılları gerektiren bir projedir. Karşı taraf da 100 yıllık projesine çalışıyor. Acele etmeden, sabırlı olarak, diplomasiyi kullanarak, bölge ülkelerinin desteğini alarak, komşu ülkelerle görüşerek bu iş yapılmalı. Sonuçta biz bu coğrafyanın ev sahibiyiz ve nihayetinde kazanan biz olacağız.”

“ABD’nin Münbiç ve Fırat’ın doğusunda toplamda 16 ana üssü var. Kamışlı’dan başlayarak çoğu sınırımızdan 5-6 kilometre ileridedir. ABD ve PKK, işgal ettikleri bölgelere hastaneler, kamu binaları, yerleşkeler inşa ediyorlar. Türk kamuoyu buradaki hazırlıkları çok iyi bilmiyor. Tel Abyad’ın içinde istihbarat ofisleri var. Buradaki ABD oyalamalarının PKK’ya destek olduğunu unutmamalıyız.” şeklinde yorumladı.

Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Fırat’ın doğusuna yönelik harekâtın, ABD tarafından önlenemeyeceğini söyledi. “ABD’nin niyeti, Fırat’ın doğusunda bir Kürt yerleşim merkezi ya da bir federal devlet kurmaktır. Bunu koruyacak silahlı bir güç oluşturmak istiyorlar. Şimdiye kadar yürüttüğü faaliyetler de bunu gösteriyor. Türkiye’nin niyeti ise, kurulacak olan siyasal yapıyı ve terör örgütünü dağıtmak, güvenli bölgeyi kontrol etmek suretiyle, bölgeye mültecileri yerleştirmektir. ABD ile Türkiye’nin görüşleri bağdaşmıyor. Dolayısıyla ABD ve Türkiye’nin bu işi beraber yapması zor gözüküyor.”

“Türkiye eğer ABD ile güvenli bölge konusunda anlaşamazsa, o bölgeye girerek siyasal yapıyı ve bunun için oluşturulan gücü dağıtmak niyetindedir. Türkiye bunu yapabilir mi? Tabi ki yapabilir. Fırat’ın doğusuna girdiği zaman da, her yere aynı şekilde girmeyecektir. Belli yerlere üs bölgeleri kurması gerekiyor. Eğer üs bölgesi varsa, bunları kontrol etmesi gerekiyor. Daha küçük güçlerle girilebilir. Bu güçlerle girdiği zaman dünyanın tepkisi daha az olabilir. Daha büyük güçlerle girildiğinde, tabi ki tepki daha fazla olacaktır. Peki, girdiği zaman ne olur? Amerikan askerleri ile çatışabilirler mi? Amerikan askerleriyle çatışma olacağını sanmıyorum. İkimiz de müttefikiz.”

“Bir de, YPG’den direnç gelebilir. Asıl sorun, bölge tespit edildikten sonra, TSK’ya yönelik gerilla harekâtı olabilir. Bu durum hem o bölgede olabilir, hem de Türkiye’ye taşınabilir. Çeşitli yerlerde PKK’nın faaliyetleri de artabilir. Onun için girdikten sonra asıl sorun başlar diye düşünüyorum.”

“Olması gereken, yapılması gereken Suriye’yle iş birliğidir. Bu ilişki, operasyonu meşru hale getirilebilir. Büyük ihtimalle, o bölgeye gireceğimiz zaman, Suriye’nin o bölgede güçleri de bölgede olacaktır. Onlar da güneyden PYD işgalindeki bölgeye girebilir. Suriye ile iş birliği şart diye değerlendiriyorum. Fakat gördüğüm kadarıyla Türkiye’nin niyeti daha farklı.”

“Ankara, güvenli bölgeye bir milyon civarında sığınmacıyı getirmek istiyor. ABD‘de ise şöyle bir oyun kurgusu var: Fırat’ın doğusunu, Irak’ın kuzeyini, PKK dâhil, belki bunun içine Doğu Akdeniz’i de koyabiliriz. Bunların hepsini getirip, ortaya bir anlaşma çıkarmak istiyor.

Nedir bu anlaşma? Şöyle olabilir: Türkiye, Rusya ile anlaşıp gözetleme noktalarını biraz daha kuzeye çeker, 20 km’lik bir tampon bölge oluşturur. ABD, belki Münbiç’i de Türkiye’ye bırakabilir. Fırat’ın doğusunda 20 km’lik bir derinlik olabilir ve Fırat’ın doğusunu kontrol edebilir. Böylelikle mültecileri getirebilir, üs bölgelerini kurar; ama güneye çekilen, ABD’nin silahlandırdığı YPG’ye ve kurulacak olan o federal devlete, sesini çıkarmaz. Buna karşılık ABD, bir de Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki harekâta karışmaz. Böyle bir süreç, ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Bu aynı zamanda, Türkiye’de PKK ile yeni bir sürecin başlamasına da yol açabilir. Bu duruma, PKK’nın bölgeden çekilmesi de dâhildir. Adının değiştirilmesi ya da tamamen yeni bir süreç başlatılabilir. Sanki ABD‘nin böyle bir oyun planı var gibi duruyor. Bizimkiler ona ne kadar yakın tabi, onu bilmiyorum.”

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, “Türkiye ve Suriye arasında görüşmeler var. PKK ve IŞID ‘i temizlemek için, Suriye kilit ülke oldu. Doğu Akdeniz‘de de ABD ve İsrail tehditlerine karşı koyabilmemiz için, Suriye ile işbirliği yapmamız gerekiyor. Burada ayak sürüyen bir yönetim anlayışı hatalıdır. Bu çok büyük bir hatadır.”

“Bizim gerçekleştirmek istediğimiz bir planımız var: Türkiye‘nin kontrolündeki bir takım güçler, silahlarını yere atacak; Suriye Devleti de onları affedecek. Buna Suriye Hükümeti ‘evet’ dedi. İran Hükümeti ‘evet’ dedi. Rus Hükümeti ‘evet’ dedi. Hatta Rus Hükümeti, bunu kendi planına çevirdi. Çünkü Suriye‘nin de bundan başka çaresi yoktur. Bunu sağlayamazsanız, Suriye‘nin toprak bütünlüğünü sağlamakta gecikirsiniz. Suriye Hükümeti, bu konularda, son derece pratik ve akıllı hareket ediyor. Bu yaklaşım gerçekçi bir çözümdür.”

“Biz ülkelere ve Batı Asya‘ya barış ve huzur getirmek istiyoruz. Türkiye, Suriye, İran ve Irak arasında bir Batı Asya Birliği‘nin yollarını açacağız. Sürecin de buraya doğru gittiğini görüyoruz.”

“Yapılacak olan Barış Pınarı Harekâtı‘nı tüm gücümüzle destekliyoruz. Rusya ve İran da bunu destekliyor. Bu operasyonla birlikte PKK bitirilecek ve Suriye ve Irak‘ın toprak bütünlüğü sağlanmış olacaktır. ABD, Türkiye‘nin kararlılığını gördü ve bu operasyonun önünde engel olamayacaktır.”

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Fırat’ın Doğusu‘ndaki askerî harekâtı, daha başlamadan oradaki ABD işgalcilerinin, belli bölgelerde, geri çekilmekte olduğu, bölgeden gelen haberler arasındadır. Resulayn’daki ABD üssü boşaltılmıştır. Bu, beklenen bir gelişmedir. ABD emperyalizmi, kendisinin de itiraf ettiği üzere Batı Asya’da yenilmiştir ve SDG denen PKK güdümlü örgütün feryatlarından da, anlaşılacağı üzere, piyonlarını satmış bulunuyor. Washington yönetimi, şu anda PKK, PYD, YPG ’yi ortada bırakmış gözüküyor.”

“Bu başarı, Türkiye’nin ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kararlılığının sonucudur. 24 Temmuz 2015 günü başlayan Vatan Savaşımız, şimdi kesin sonuç alacağımız bir döneme girmektedir. ABD’yi çekilmeye zorlayan etken, aynı zamanda ABD’nin iç savaş kışkırtıcılığına karşı, kahramanca savaşan Beşar Esat önderliğindeki Suriye devletidir. Bu durumda Türkiye’nin Mehmetçikle oluşturduğu kararlılığın, kesin sonuç alacağı koşullar oluşmuş bulunmaktadır. Artık kesin zaferin güvencesi, Türk Ordusu‘nun kahramanlığının yanında, Tayyip Erdoğan Hükümeti‘nin izleyeceği doğru siyasettir!”

Sonuç

FETÖ’nün temizlenmesiyle birlikte, savaşma yeteneği daha da kuvvetlenen Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/PYD/YPG/SDG terör örgütlerini temizleyerek, ABD ve İsrail’in planlarını bozguna uğratacaktır. Barış Pınarı, Türkiye‘nin güvenliğinin ötesinde, Batı Asya’da barış ve huzurun sağlanmasına tarihî katkıda bulunacaktır. Barış Pınarı, iç ve dış cephede milletimizin birliğini, Ordu ile milletimiz arasındaki bütünleşmeyi ve dostlarımızla da Türkiye arasındaki birliği pekiştirmeyi amaçlamıştır.

Barış Pınarı’nı en az kayıpla, en düşük maliyetle, en hızlı sonuca ulaşması için, Batı Asya’daki dostlarımız Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve Rusya ile işbirliği yapılarak yürütülmesi, hiç kuşkusuz millî hedeflerimize ulaşmanın ve devlet aklının gereğidir.

Suriye Devleti’nin 14 Eylül 2019 öncesi için, genel bir af çıkarması, Suriye Dışişleri Bakanı Valid Muallim’in BM Genel Sekreterliği’ne yolladığı mektupta, SDG çatısı altında bulunan PKK, PYD ve YPG’yi, ‘ABD ve İsrail güdümündeki terör örgütleri’ olarak nitelemesi ve bu örgütleri temizlemeye kararlı olduklarını bildirmesi, Suriye ile işbirliği açısından elverişli koşullar oluştuğunu göstermektedir. Suriye ile dostluk, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki güvenliğimiz ile Mavi Vatanımızı savunma görevlerimiz açısından da bir zorunluluktur.

Türkiye, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü konusunda, her zaman vurguladığı güvencelere gösterdiği bağlılık, bölge ve dünya ölçeğindeki ittifak birikimimizi güçlendirecek ve kesin zafere katkıda bulunacaktır.

Türkiye’nin bu harekâtı, sadece kendi güvenliği için değil, aynı zamanda Batı Asya’da güven ve huzur ortamının sağlanması içindir. Barış Pınarı, geniş çaplı savaşları önleyecek olan, bir insanlık değeri taşımaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.