Melankolik bir ruh haline sahip olan Sabatay Sevi günümüzde yaşamış olsaydı ‘‘bipolar bozukluk’’ olarak tanımlanabilecek bir hastalık ile savaşmıştır. Ruhsal durumunu dinsel terimlerle anlatan Sabatay Sevi, çılgınlık ve taşma hallerini ‘‘aydınlanma’’, depresyon zamanlarını da tanrısının yüzünü kendisinden gizlediği ‘‘düşme’’ halleri olarak yorumlamıştır.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 05 Haziran 2024
Dönme Nedir?
Sayın Abdurrahman Küçük, ‘‘Münafıklık ve Dönmelik Üzerinde Bir Araştırma’’ adlı eserinde dönme ifadesini aşağıdaki şekilde tanımlamaktadır:
Dönme”, XVII. Yüzyıldan itibaren Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde, özellikle Selanik’te, Müslüman adı ve kıyafeti altında yaşayan “Gizli Müslüman-Musevi Cemaati” fertlerine, Osmanlı Türkleri tarafından, Yahudilikten İslam’ a döndüklerini belirtmek maksadı ile verilen bir isimdir. Diğer bazı kaynaklarda da “zahiren İslam Dini’ni kabul etmiş olmalarına rağmen, batınen eski inanç ve yaşayışlarında karar kılmış olmalarından dolayı bu isim verilmiştir” denilmektedir. Hususi manada “Dönme ve Dönmelik”, Mesih bekleme arzusu ve Kudüs’e dönüp Süleyman Mabedini yeniden ihya etme hayalleriyle yaşayan bir kısım Yahudinin geldikleri bir dönüm noktasını ifade etmektedir.
Dönme kelimesinin TDK sözlük anlamı dört tanedir; isim olarak dönme eylemi, ameliyatla cinsiyet değiştiren kimse, matematikte biçimi değişmeyen bir şeklin ekseni çevresindeki hareketi ve sıfat olarak da başka bir dindeyken Müslüman olan, mühtedidir.
İslam Dininde Din Değiştirme: Mühtedi & Mürted
İslam dini, inananların hem başka bir dine geçmelerini, hem de ateist olmalarını yasaklamaktadır ve aslında İslam dini açısından bakıldığında ikisi de aynı anlama gelmektedir. Bu tutum dinin ilk ortaya çıktığı yıllara kadar uzanmakta (Muhammad’a dayandırılan bir Hadith-Hadis ‘‘Din değiştiren kim olursa olsun öldürün’’ denmektedir) ve İslam dinini terk etmek düşmana katılmakla eşit kabul edildiğinden bir anlamda ihanetle eşdeğer tutulmaktadır. Ayrıca, düzgün bir Müslüman olarak yaşamanın toplumsal dayanışmanın sürdürülmesini sağlayan güçlü bir sosyal yönü de bulunmaktadır.
Mürted, İslam dininden çıkmış kişiye denir. İslam dini ise dinlerin en yükseği ve en mükemmelidir. Dinlerin en yükseğini ve mükemmelini terk eden adam, artık başka dinleri ve kanunları tanımaz ve onların terbiyesine girmez. Böyle olunca, mürted tam bir kuralsızlık ve anarşistlik içine düşer. Bu da toplum için büyük bir risk teşkil eder. Nasıl kangren olan aza vücudun bütününe zarar vermemesi için kesilip atılır ise, böyle anarşist ve kuralsız mürted de toplumun bünyesine zarar vermemesi için idam edilip temizlenir. İslam farklı din ve inançta olanlara baskı yapmıyor; bilakis onların inancını garanti altına alıyor. Lakin Müslüman olan birisinin dinden çıkmasını da cezalandırıyor ki, bu fikir hürriyetine aykırı değildir. Sorularla Risale, Erişim Zamanı: 03 Haziran 2024 https://sorularlarisale.com/murted-nedir-islamda-cezasi-nedir-murtedin-oldurulmesi-din-ozgurlugu-ile-celismez-mi-isteyen-istedigi-dini-secemez-mi
Bu nedenlerle dinden dönen Müslümanlar dünyanın her yerinde toplumdan dışlanmakta, sosyal aforoza maruz kalmakta ve işlerini kaybetmekte, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde ise hükümetler bu insanlara zulüm ederek onları hapsedebilmekte, işkence edebilmekte ve öldürebilmektedir. İnançlarından şüphe duyan Müslümanlar işte bütün bu nedenlerle geçmişte büyük bir çoğunlukla İslam dininin sınırları içinde kalmışlardır.
İslam dini 1,400 yıldır dinlerin Hotel California’sı olmuştur. Şarkının sözlerinde ifade edildiği gibi ‘‘İstediğiniz zaman çıkış yapabilir, ancak asla terk edemezsiniz’’ Hatırladığım son şey kapıya doğru koştuğumdu. Daha önce bulunduğum yere giden geçidi bulmalıydım. Gece görevlisi ‘‘Rahatla’’ dedi, ‘‘Biz almaya programlandık, istediğin zaman çıkış yapabilirsin, ama asla terk edemezsin!’’ Hotel California
Sabetay Sevi (1626-1676)
Sabatay Sevi, 1626 yılında İzmir’de zengin bir tüccar ailesinin oğlu olarak dünyaya gelmiş, kapsamlı bir Talmud eğitimi almıştır. Talmud; ‘‘çalışma, öğrenme, öğretim’’ anlamına gelen İbranice bir kelimedir. Talmud eğitimi; Yahudi medeni kanunu, ayin kuralları ve efsanelerini içeren dinsel metinlerdir.
İslâm Ansiklopedisi – Talmud
Rabbânî gelenekteki inanışa göre Tanrı, Sînâ dağında Hz. Mûsâ’ya yazılı Tevrat’ın (Torah şebikhtav) yanı sıra onun açıklaması niteliğindeki sözlü Tevrat’ı da (Torah şebe‘al pe) vermiş, bu Tevrat şifahî yolla Mûsâ’dan Yeşu’ya, ardından sırasıyla İsrâiloğulları’nın ileri gelenlerine (hâkimler), peygamberlere, büyük meclis üyelerine, yazıcılara, nihayet Yahudi din âlimlerine aktarılmış (Pirke Aboth, 1/1), milâttan sonra III-VII. yüzyıllar arasında bu âlimler tarafından Mişna, Tosefta ve Talmud metinlerini oluşturacak biçimde derlenmiştir.
Günümüzde Talmud, Ortodoks Yahudilik için kutsiyetini, ilim ve eğitim alanındaki önemini hâlâ korumaktadır. Diğer Yahudi mezhepleri arasında Talmud’u vahiy mahsulü kutsal bir metin değil dinî-tarihî bir kaynak kabul eden muhafazakâr Yahudilik gerek dinî eğitimde gerekse din adamı yetiştirme programı çerçevesinde Talmud öğretimini gerekli görmekte, Reformist Yahudilik’te de dinî açıdan Talmud’un otoritesi kabul edilmemekle birlikte din adamlarının eğitiminde Talmud öğrenimine yer verilmektedir.
Sabatay Sevi & Kabala
Talmud eğitimi alan Sabatay Sevi genç yaşında haham olarak görevlendirilir ve gençlik yıllarının sonuna doğru Kabala eğitimi alır.
Melankolik bir ruh haline sahip olan Sabatay Sevi günümüzde yaşamış olsaydı ‘‘bipolar bozukluk’’ olarak tanımlanabilecek bir hastalık ile savaşmıştır. Ruhsal durumunu dinsel terimlerle anlatan Sabatay Sevi, çılgınlık ve taşma hallerini ‘‘aydınlanma’’, depresyon zamanlarını da tanrısının yüzünü kendisinden gizlediği ‘‘düşme’’ halleri olarak yorumlamıştır.
Hem Sahte Hem Dönme Mesih Sabatay Sevi
Sabatay Sevi 1648 yılında Mesih olduğunu iddia etmiş, ancak onun tuhaflık ve acayipliklerine alışkın olan İzmir halkı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır. Yahudi dinsel liderleri onu İzmir’den kovmuş ve o da 1650’li yılların çoğunu Yunanistan ve Türkiye’de seyahat ederek geçirmiştir. En sonunda da Selanik ve İstanbul’daki Yahudi cemaatlerinden dinsel emirleri ihlal etmesi ve küfür eylemleri gerçekleştirmesi nedeniyle kovulmuştur.
1660’lı yıllarda İsrail üzerinden Mısır’a geçmiş ve bu dönemde Mesihlik iddiasında bulunmadığı sakin ve sessiz bir yaşam sürmüştür.
Peygamber Nathan & Mesih Sabatay Sevi
Mesih Sabatay Sevi’nin hayatındaki dönüm noktası 1665 yılında kendisini peygamber ilan eden Gazzeli Nathan (1644-1680) ile tanışmasıyla başlar. Gazzeli Nathan büyük bir entelektüel, Kabalist ve dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş bir dinsel şahsiyettir.
Sevi, ruhsal hastalığına çare bulmak için Gazzeli Nathan’a yaklaşmıştır. Gazzeli onu Mesih olduğuna ikna etmeye çalışır ve 1665 yılı Şavuot bayramı esnasında onun Mesih olduğunu iddia eder. Şavuot bayramı, tanrının Sina Dağı’nda toplanan İsrail milletine Tevrat’ı vermesinin yıl dönümüdür.
Sabatay Sevi bir sonraki aydınlanma (çılgınlık ve taşma hali) döneminde bu iddialara rıza gösterir ve kendi Mesihlik kariyerini başlatır. Birçok haham ona karşı çıkar ancak aforoz edilme ve Kudüs’e girmesinin engellenmesi dışında kimse ona karşı harekete geçmez.
Sabetay Sevi Mesihliğini ilan etmesinin ardından etrafındakilerin çoğaldığını görünce, ‘‘krallar kralı’’ olarak taç giymiş ve Kudüs başkent olmak üzere dünyayı 38 parçaya böldüğünü söylemiştir.
Gazzeli Nathan Coşuyor
Gazzeli Nathan’a göre günahlardan arınma ve kurtuluş yaklaşmaktadır. Gazzeli süreci hızlandırmak maksadıyla kitlesel bir tövbe, oruç tutma ve çile çekmeli eylemler hareketi başlatır. Gazzeli Nathan iyice uçmuştur ve Eylül 1665’te çok önemli bir kozmik değişim gerçekleştiğini ve yıl içinde hiçbir savaşa gerek kalmadan Sabatay Sevi’nin Osmanlı Sultanının tacını elinden alacağını ve onu hizmetkârı yapacağını açıklar. O esnada Osmanlı İmparatorluğu görevini 19. padişah olan Avcı Mehmed (Sultanlık Dönemi: 1648-1687) yürütmektedir. Coşkun ve uçmuş haldeki Gazzeli Nathan’a göre Sabatay Sevi müteakiben İsrailoğullarının kayıp kabilelerini geri getirecek ve dirilen Musa’nın kızı Rebacca ile evlenecektir.
Aynı ay Shabbetai, dinsel ajitasyonların hüküm sürdüğü bir ortamda Halep ve İzmir’e gider, İlyas’ın birkaç yerde göründüğü iddia edilir. Hahamlar ve komün liderleri büyük bir heyecan fırtınasına kapılırlar. Yine bir kendinden geçme ve aşırı coşma anında Sabatay Sevi, Ma’asim Zarim’i gerçekleştirmeye başlar, hahamlar onu durdurmaya çalışırlar, ama artık çok geçtir. Dağları yırtma ve enginlere sığmayarak taşma ruh halinde olan Sabatay Sevi, takipçileriyle birlikte rakiplerinin sinagoglarını basar ve kadınlar da dâhil olmak üzere aile üyeleri ve arkadaşlarını Tevrat okumaya davet eder ve kutsamalarında ilahi ismini telaffuz etmelerini ister. Gazzeli Nathan’ın gazına gelen Sabatay Sevi bunlarla da yetinmez ve rakiplerine kirli hayvanlar diyerek kendisini tanrının görevlendirdiğini ilan eder.
Tam 39 yıl padişahlık görevini yürüten Avcı Mehmed, Gazzeli Nathan’ın dediği gibi Eylül 1665’te değil, 1687 yılında tahttan indirilmiştir. Tahttan indirildikten sonra Topkapı Sarayı’na hapsedilen Avcı Mehmed, 1693 yılında Edirne Saray’ında ölmüştür.
Mesih Ateşi Yayılıyor
Mesih ateşi diaspora toplulukları arasında hızla yayılmaya başlar. Tövbe etmek, abartılı çile çekmek, bedensel acı çekmek ve oruç tutmak gibi faaliyetler kendinden geçilen sevinç dönemleriyle dönüşümlü olarak sürüp gitmektedir. Gazzeli Nathan’ın kaleme aldığı Mesih duaları yayınlanır. Bazı Yahudiler İsrail topraklarına seyahat hazırlıklarına dahi başlamıştır. Bazıları ise seyahat etmeye gerek olmadığını ve bulutların onları mucizevî bir şekilde İsrail’e götüreceklerine inanmaktadır.
Yahudi dünyasını Sabatay Sevi’nin sahte Mesihlik iddiasına karşı bu kadar açık ve savunmasız yapan olaylar arasında; 1648-49 yıllarında Bogdan Khmelnytsky’nin emir komuta ettiği Kazak grupların Ukrayna’da 300.000 Yahudi’yi benzeri görülmemiş zulümlerle katletmesi başta gelmektedir. Bu zulümden kaçan birçok Yahudi ise 1655 yılındaki Rus-İsveç savaşında telef olmuştur. Sürgün esaretinden kurtulma ve tarihsel kurtuluş hayali ile yaşayan Yahudilerin Ukrayna ile Rus-İsveç savaşında telef olması onları yeni bir çaresizlik içine itmiş ve bu ortamda Sabatay Sevi’nin peşine bir sürü insan takılmıştır.
Ukrayna’nın başkenti Kyiv’de bulunan Bogdan Khmelnytsky Anıtı ve St. Michael Katedrali. Kazak lider, Ukrayna’nın Polonya’dan bağımsızlığını kazanmasına neden olan isyanı başlatmasının yanı sıra, en az 40.000 Yahudinin ölümünden de sorumlu tutulmaktadır. Fotoğraf: Getty Images
Ancak Sabataycılık akımı sadece Bogdan Khmelnytsky’nin zulmünden etkilenenler arasında taraftar bulmaz ve Yahudi dünyasının her yerinde toplumları etkisi altına alır. 16. Yüzyılda Kuzey İsrail’deki Safed kasabasında yeni bir dini hareket olan Lurianik Kabala ortaya çıkar.
Yahudi Mistisizminin Temel Özellikleri ve Gelişimi – Kürşat Demirci
Safed kabalacılığı ya da Lurianik kabala adı verilen dönem Yahudi mistisizminin dördüncü safhasını oluşturur. Bu dönemin klasik isimlerinin çoğu Osmanlı vatandaşı olan İshak Luria, Hayim Vital, Joseph Karo gibi onaltı- onyedinci yüzyıl mistikleridir. 1500’lerin başından itibaren başlayan bu süreç yaklaşık 1700 yıllarına kadar devam eder. Sabataycılık gibi Marona kökenli marjinal mistik hareketler de bu dönemin ürünüdür. Bu süreci belirleyen en önemli tarihsel fenomen Yahudilerin ispanya sürgününden itibaren yaşadığı trajik olaylardır. Yahudi mistisizminin bu dönemine Safed kabalacılığı denmesinin nedeni, İspanya’dan sürülen pek çok mistiğin Filistin‟deki Osmanlı toprağı olan Safed‟e yerleşerek değişik bir ekol başlatmış olmasından kaynaklanır. Bazen aynı döneme, meşhur mistik İshak Luria‟nın adına nispetle Lurianik mistisizm de denmektedir. Bu dönemi belirleyen en önemli fikirler İspanya sürgününün trajedisine paralel olarak Mesih ve kurtuluş kavramına yapılan vurgu, mesihin gelişini kolaylaştırma ritüelleri, kurumsal Yahudiliğe karşı bireysel mistik tecrübenin önem kazanması, esrik yollar aracılığıyla tanrıyla temas kurma, safirot kuramındaki revizyonlar gibi fenomenlerdir.
Lurianik Kabala – İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
Bu inanışa göre mistik bir kimsenin yapması gereken şey Tanrı’nın emirlerine harfiyen uymak, böylece şeytanî dünyaya hapsolmuş olan ilâhî nurları birer birer kurtararak ilâhî planın bir parçası olan kötülüğü tamamen yok etme sürecine yardım etmektir. Fakat büyük bir nur parçası öylesine güçlü bir şeytanî kabuk içine sıkışmıştır ki bunu kurtarmaya sıradan bir mistiğin gücü yetmez, bu görevi ancak bir mesîh başarabilir. Kabala’nın en büyük âlimlerinden olan Gershom Scholem’e göre bu inanış Sabatay hareketinin arkasındaki temel sebeptir. Fakat daha sonraki çalışmalar göstermiştir ki Sabatay, hem teosofik Lurianik geleneği hem Doğu ve Bizans Yahudi kabalistlerinin mensup olduğu pratik Kabala’yı kendi düşüncesinde birleştirmiştir. Nitekim Nathan, 1665 yılında Sabatay’ın beklenen gerçek mesîh olduğunu iddia edip “onun peygamberliği görevini” üstlendiğinde bu haber Yahudiler arasında hızla yayıldı. Özellikle İspanya sürgününden sonraki dönemlerde siyasal ve ekonomik durumları dünyanın her yerinde kötüye giden Yahudilerin böyle bir kurtarıcı haberine inanması zor değildi.
Sabetay Sevi’nin Ocak-Eylül 1666 arasında sözde hapiste tutulduğu Gelibolu’daki kale. Sabetay Sevi bu kalede kaldığı sürede Yahudi dünyasının en önemli ve en nüfuzlu merkezlerinden gelen delegeleri kabul etmiştir.
Sabatay Sevi’nin Müslüman Olması
Sabetay Sevi 1666 yılında Konstantinapolis’te tutuklanır ve Mesih olarak yargılanırken bir müddet hapiste yatar. Bu hapisliği esnasında; büyün Yahudilerin yaklaşık 25 saat süreyle oruç tuttukları ‘‘Tisha B’Av’’ yas günü tarihini kendi doğum günü ile değiştirir. Mektuplarını da ‘‘Ben Tanrınız Sabetay Sevi’’ ifadeleriyle imzalamaya başlamıştır.
Karışıklık çıkardığı için yargılanan ve mahkeme esnasında Mesih olduğu yönünde geçmişte hiçbir iddiada bulunmadığını söyleyen Sabetay Sevi’ye iki seçenek sunulur; ya öldürülecektir, ya da din değiştirecektir.
Sabetay Sevi din değiştirmeyi seçerek Müslüman olur (16 Eylül 1666) ve Aziz Mehmed Efendi adını alır. Kendisine saraydan bir emekli maaşı bağlanır ve 1676 yılına kadar bir Müslüman olarak yaşar, ancak gizlice Yahudi ayinlerine katılmaktadır. Mektupları ölmeden önce Mesih misyonuna hâlâ inandığını göstermektedir. Karısı Sara da kendisi gibi din değiştirerek Müslüman olmuş ve Fatma Hanım adını almıştır.
Sabetay Sevi’nin ölüm korkusu ile din değiştirerek dönmesi takipçileri arasında bir inanç krizi yaratmasına rağmen, dönmeliğe belirsiz kabalistik açıklamalar getiren Sabetaycılık hareketi yaşamaya devam edecektir. Ne de olsa takipçilerinin, derin dinsel dünya görüşlerinin parçalamasını önlemek bir psikolojik ihtiyaçları vardır. Hareket, Sabetaycıların ılımlılar ve radikaller olarak iki kampa ayrıldıkları 18. yüzyılın başlarına kadar sürer. Ilımlılar gizli Mesih inançlarını Yahudi hukuku ile birleştirirken, radikaller Tevrat’ın iptal edilmesini talep etmekte ve kendi sapkın doktrinlerini gizlice yaymaktadır. Sabetay hareketinin bu radikal kanadı, 1756 yılında Sabetay Sevi’nin reenkarnasyonu olarak müjdelenen Polonyalı bir Yahudi olan Jacob Frank ile kısa süren bir canlanma dönemi de yaşar.
Sabetay Sevi’nin Uzun Vadeli Etkisi
Yahudi yaşamının önemli bir özelliği olan Sabetaycılık ortadan kalkmasına rağmen uzun vadeli etkisi çok daha büyük olmuştur. En önemli etkisi 18. Yüzyılda Polonya’da ortaya çıkan ve Yahudi mistisizminin yeni bir versiyonu olan Hasidik hareketidir.
Erken Hasidizm hareketinin dingin ve içe dönük ruhsal tonu, Sabetaycıların mesihçi aşırılıklarına karşı bilinçli bir tepki olarak ortaya çıkmışken, Hasidik Yahudilerin ruhani liderleri (rebbe) veya tanrıya ulaşmalarında yardımcı olan ve yol gösteren sadık kişilere (tsaddik) olan koşulsuz inançları Sabetay Sevi ve takipçileri arasındaki dinamiğin benzeridir.
20. yüzyılın sonlarında bazı Chabad-Lubavitch Hasidik Yahudiler arasında Mesih ateşinin yeniden canlanması Sabetay ve takipçileri arasındaki ilişkinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Tarihçi Haim Hillel Ben Sasson, bu düşünceyi bir adım daha ileriye taşıyarak, 19. yüzyılın sonunda Theodor Herzl gibi laik bir Siyonist tarafından yaratılan popülerlik ve coşku kasırgasının Sabetay hareketine atıfta bulunmadan anlaşılamayacağını savunmuştur.
Yahudi mistizminin önemli tarihçilerinden Almanya doğumlu İsrailli filozof Gershom Scholem ise çok daha cesur bir iddiada bulunarak, Sabetay Sevi’nin takipçilerini karakterize eden; dışa dönük Ortodoksluk ve gizli sapkınlık arasındaki bölünmenin onların Yahudi kimliğinin bütünlüğünü içten yok ettiğini savunmaktadır. Scholem’e göre bu yok oluş, sahte mesihin din değiştirerek dönmesinin neden olduğu travma ile birleştiğinde, geleneksel Yahudilik anlayışının parçalanması ve modern Yahudi tarihinin başlamasını açıklayan belirleyici faktörlerden bir tanesi olmuştur.