Hindistan, 2012 yılında Delhi kentinde bir kadına tecavüz ettikten sonra acımasızca katleden dört suçluyu idam etti. Dünyayı şok eden olaydan yedi yıl sonra gelen kararda, suçlu bulunan ve ölene kadar asılma cezasına mahkûm edilen dört sapık Cuma günü sabahı infaz edildiler.
Yazar: Hannah Ellis Petersen, The Guardian, 20 Mart 2020
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 22 Mart 2020
Hindistan, 2012 yılında Delhi kentinde bir otobüste tecavüz ettikleri genç kadını vahşice öldüren dört kişiyi asarak idam etti. Vahşi olay bütün dünyada şoka neden olmuş ve Hindistan’da kadınlara uygulanan cinsel istismar ve saldırı sorununu gündeme taşımıştı.
Akshay Thakur, Vinay Sharma, Pawan Gupta ve Mukesh Singh adlarındaki sapık katiller, 2013 yılında görülen davada suçlu bulunup asılarak ölüm cezasına mahkûm edilmiş, fakat anayasa mahkemesine yapılan temyizler nedeniyle infaz edilmeleri birçok kez ertelenmişti.
Dört sapık, ülkenin başkentindeki yüksek güvenlikli Thiar hapishanesinde kurulan darağacında, sabah gün doğarken ölene kadar asıldılar. Bu infazlar ülkede beş yıldan beri uygulanan ilk ölüm cezaları olurken hapishane dışında toplanan büyük kalabalık; ‘‘tecavüzcülere ölüm’’ sloganları atmıştır. Delhi kenti bakanı Arwind Kejriwal, infazlar sonrası yaptığı açıklamada yedi yıl sonra adaletin yerini bulduğunu ifade etmiştir.
Aralık 2012’de meydana gelen olayda, hareket halindeki bir otobüste toplu tecavüze maruz kalan ve ölmesi için yol kenarına bırakılan 23 yaşındaki fizyoterapi öğrencisi genç kadın, hastanede iki hafta yaşam mücadelesi vermiş, fakat aldığı yaralar sonucu kurtarılamayarak hayatını kaybetmiştir. Hindistan basını tarafından gerçek adı kullanılmayan ve Nirbhaya-KORKUSUZ olarak anılan genç kadın, tedavi için götürüldüğü Singapur’da hayatını kaybetmiştir.
Kızının katillerinin asılması için büyük bir mücadele veren Nirbhaya’nın annesi Asha Devi idamlar sonrası yaptığı açıklamada; ‘‘bugün ülkenin kızlarının günüdür’’ ifadelerini kullanmıştır. Mahkemeden eve döner dönmez kızının fotoğrafına sarıldığını söyleyen Devi, yargıya ve hükümete teşekkür etmiştir. Nirbhaya’nın babası da yaptığı açıklamada adalet için beklemenin oldukça acı verici ve zor olduğunu dile getirmiştir.
Nirbhaya Davası bütün dünyada büyük öfkeye neden olmuş ve Hindistan’da kadınlara karşı uygulanan cinsel saldırı problemini gündeme taşımıştır. Bununla birlikte, ölüm cezası dâhil çok daha ağır cezalar içeren yasalar kabul edilmesine rağmen, istatiksel veriler Hindistan’da kadına yönelik şiddet olaylarının artmaya devam ettiğini ve her 20 dakikada bir kadına tecavüz edildiğini ortaya koymaktadır. Thompson Reuters’e göre Hindistan bir kadın için dünyanın en tehlikeli yeridir.
Geçtiğimiz Kasım ayında, ülkenin Hyderabad kentinde bir kadının toplu tecavüze maruz kaldıktan sonra yakılması, bir kez daha kadınlara yönelik cinsel saldırıları gündeme taşımış ve hükümetin bu sorunu yıllardır çözememesi ulusal skandal olarak nitelendirilmiştir.
2012 yılında meydana gelen vahşet sonrasında, hükümet tarafından kurulan Nirbhaya Fonunda kadınlara yardım maksadıyla 10 milyar ruble birikmiş, fakat bugüne kadar bu paranın sadece %9 kadarlık bir kısmı kullanılmıştır.
Hindistan’da kadınlara karşı işlenen suçların dehşet veren çokluğunu protesto etmek için defalarca açlık grevi yapan Delhi Kadınlar Komisyonu Başkanı Swati Maliwal da infazlar sonrası yaptığı açıklamada; ‘‘Bu tarihi bir gün, Nirbhaya yedi yıl sonra adalete kavuştu, ruhu bugün huzur bulmuş olmalı. Bu infazlarla ülke tecavüzcülere de bu suçu işlemeleri durumunda asılacakları yönünde kuvvetli bir mesaj verdi’’ ifadelerini kullanmıştır.
Yazının orijinal metnine aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.