savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4933
EURO
36,5296
ALTIN
2.915,68
BIST
9.232,90
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
14°C
Ankara
14°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
15°C
Perşembe Az Bulutlu
15°C
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
4°C

Durduk, Baktık ve Gördük

Durduk, Baktık ve Gördük

Durduk, Baktık ve Gördük!

DU BAKALİ 8 ARALIK’TA N’OLCAK!

Yazan: Alican Türk, Sun Savunma Net, 6 Aralık 2017

 

28 Şubat soruşturmasının başlatılmasını sağlayan Avukat Hacı Yunus Akyol

Hatırlayacağınız üzere, “28 Şubat Davasında Önemli Aşamaya Yaklaşırken” başlıklı geçen yazımızda, 5,5 yılını dolduran ve 08 Aralık 2017 tarihinde 92’nci duruşması yapılacak 28 Şubat Davası’nda savcının esas hakkında mütalâasını sunması beklendiğini belirtmiş ve şunu sormuştuk:

–             Peki, savcı mütalâasında neler söyleyebilir, dava ve sanıklar hakkında hangi taleplerde bulunabilir?

91 duruşması geride kalan davanın savcısı Mehmet Hanifi YILDIRIM’ın bugüne kadar sadece 4 duruşmaya girdiğini hatırlatıp, olasılıklar üzerinde duralım:

İşte savcının olası talepleri:

  1. Savcı Mehmet Hanifi YILDIRIM, 91 duruşma sonunda gelinen duruma bakarak bazı sanıklar hakkında beraat, bazıları hakkında cezalandırma talep edebilir ve o talep doğrultusunda yargılamanın devam etmesini isteyebilir.
  2. Bu davada sanık avukatları ilk günden beri – İlker BAŞBUĞ Paşa ile ilgili kararı da örnek gösterip – ısrarla şu görüşü savunuyorlardı: “Bu mahkeme bu davaya bakmaya yetkili değildir, zira sanıklar arasında Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları vardır; o nedenle dava dosyası Anayasa Mahkemesine gönderilmeli ve davaya orası bakmalıdır!”

Bundan önceki savcı Levent SAVAŞ da aynı görüşte olmasına rağmen Mahkeme Başkanlığı bu talebi her defasında reddetmişti.

Şimdi Savcı M. Hanifi YILDIRIM da – halefi Levent SAVAŞ gibi – dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesini talep edebilir.

  1. Gazeteci Müyesser YILDIZ’ın ODA TV’de yayımlanan 22.11.2017 tarihli yazısında ilginç bir öngörüsü vardı: Yıldız, Savcı YILDIRIM’ın sanıkları iki gruba ayırabileceğini, bunlardan ilk grubu oluşturan Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının Anayasa Mahkemesine gönderilmesini, diğer sanıkların ise mevcut mahkemede yargılanmalarını talep edebileceğini öngörüyordu.

Normal koşullarda böyle bir talep Anayasa Mahkemesi içtihatlarına aykırı bir talep olur, ama Türkiye’de olur mu, olur!

  1. 06 Eylül 2017 tarihinde yapılan 90’ıncı celsede müşteki avukatları yaklaşık 90 sayfalık bir değerlendirme sunmuşlar ve o değerlendirmelerinin sonunda şu talepte bulunmuşlardı: “Mahkeme bu davaya bakmaya aynen devam etmelidir; ancak bu dava bir darbe davasıdır; 15 Temmuz darbe girişiminde bulunanlar nasıl tutuklu yargılanıyorlarsa bu davanın sanıkları da tutuklu yargılanmalıdır!”

Savcı YILDIRIM da müşteki avukatlarının bu talebine katılıp tüm sanıkların tutuklanmalarını ve davaya öyle devam edilmesini isteyebilir.

  1. Ve nihayet, Savcı YILDIRIM çıkıp şunu söyleyebilir:

–             Sayın Başkan! 91 duruşmadır süren bu davanın geldiği aşamaya bakıldığında, bu davada önemli hukuki sakatlıklar olduğu anlaşılmıştır. Mevcut iddianameyi hazırlayan Mustafa BİLGİLİ adlı zat başta olmak üzere, sanıkları tutuklayan ve cezaevinde tutukluluğa devam kararı veren hâkimler, suç unsuru diye gösterilen belgeleri (CD) inceleyip adaleti yanıltan raporlar hazırlayan TÜBİTAK’çı bilirkişiler vs. hepsi halen FETÖ ile irtibatlı oldukları iddiasıyla yargılanmaktadırlar; bu kişilerin neredeyse tamamı tutuklu olup, meslekten ihraç edilmişlerdir. Dolayısıyla iddianamenin taraflı olarak hazırlandığı ortadadır. Dahası, iddianameye giren bilgi ve belgelerde tahrifat olduğu, Mustafa Bilgili’nin sanıkları suçlu göstermek için bilgileri manipüle ettiği, sorguya aldığı bazı sivil şahıslara, sanıklar aleyhine ifade vermeleri için baskı uyguladığı, sanıklar lehinde olabilecek istisnasız bütün belgeleri göz ardı ettiği somut örneklerle kanıtlanmıştır. Sayılan bu nedenlerle yüce mahkemenizin mevcut iddianameyi yok hükmünde sayarak, bütün sanıkların beraatı yönünde karar verilmesini talep ediyoruz.

İşte 08 Aralık’taki duruşmada bizce Sayın Savcı M. Hanifi Yıldırım’ın mütalâası bu beş olasılıktan biri üzerinde olacaktır.

“Hangisi ağır basıyor?” diye soracak olursanız… Bu sorunun yanıtı da ancak soruyla verilebilir: Olması gerekeni mi soruyorsunuz, yoksa olması bekleneni mi?

Neyse, müştekisiyle, katılanıyla, sanığıyla, avukatıyla bütün ilgililer “Du bakali, n’olcak?” diye merakla 8 Aralık’taki 92’nci duruşmayı bekliyor.

Yazarımız Alican Türk’ün “28 ŞUBAT DAVASINDA ÖNEMLİ AŞAMAYA YAKLAŞIRKEN” başlıklı yazısını BURADAN okuyabilirsiniz.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.