PKK’yla açılım-saçılım döneminde Erdoğan’ın, “Diğer partiler Sivas’tan öteye gidemiyor, ama biz gidiyoruz.” övünmesi meşhurdu.
Şimdi diğer partiler de Sivas’ın ötesine gidiyor; ama, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na Erzurum’da düzenlenen saldırı örneğinde olduğu gibi, yaşananlar malûm. Olayla ilgili en tarihi yorum Aile Bakanı Derya Yanık’tan geldi. Yanık, “Erzurum belli hassasiyetleri olan bir yerdir. Maalesef Van mitingindeki o işaretlerden, HDP seçmeniyle flörtleşmeden sonra Erzurum’un belli bir tepki göstereceğini varsaymak gerekiyordu.” dedi.
Ez cümle; AKP, “Sivas’ın ötesine gidemiyorlar”dan, “Sivas’ın ötesine gitmeyin” noktasına vardı!..
Ecevit’i Götürenler Kimi Getirdi?
Seçime ramak kala iktidar ve ortakları ne yapıp ne diyeceğini şaşırdı. Öyle ki, söylediklerinde mantık hak getire.
Örneğin Erdoğan’a destek verip yardımcılarıyla birlikte AKP listesinden aday olan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, dün DSP’nin neden Cumhur İttifakı’yla birlikte hareket ettiğini şöyle açıkladı:
“ABD’nin başını çektiği küresel emperyalist sistemin bölgemiz üzerindeki heveslerini biliyorsunuz. Hatırlayın, geçmişte bu heveslerini hayata geçirebilmek için DSP’nin efsanevi lideri Ecevit’i neredeyse öldürüyorlardı. Neden? Irak’ın işgâline müsaade etmediği için, orada Müslüman kanı dökülmesine izin vermediği için. ‘Komşularımızın bir karış toprağına biz emperyalist düşmanların postalını bastırtmayız.’ dediği için onu iktidardan uzaklaştırdılar. Bakın tarih tekerrürden ibaret gibi değil mi? Şimdi de PKK terör devletinin kurulmasına karşı güçlü bir iradeyle büyük bir mücadele yürüten Tayyip Erdoğan’ı indirmek istiyorlar.”
“Mantık hak getire” dediğimiz, tam da bu.
Doğru, merhum Ecevit’i Irak’ın işgâline karşı çıktığı için indirdiler. Peki yerine kim geldikten sonra, Türkiye o işgâlde ABD’nin yanında yer alıp “at pazarlıklarına” girişti ve Müslüman kanı döken ABD askerlerinin evlerine sağ-salim dönmesi için duacı oldu?
Yine Ecevit’ten sonra ABD’nin isteğiyle PKK’yla açılım-saçılım sürecini başlatan, bu arada da terör örgütünün Suriye yapılanmasının temellerinin atılmasına ortam yaratan sağlayan kimdi?
Türkiye Suriyelileştirilmeyecekmiş
AKP’ye dönelim. Yine dün Erdoğan, “Türkiye’nin Suriyelileştirilmesine kesinlikle rıza göstermeyeceğiz.” derken TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Bu seçimin ‘Erdoğan devam etsin.’ diyenlerle, ‘Suriye’nin kuzeyinde terör devleti kurulmasını geciktiren Erdoğan devam etmesin.’ diyenler arasında geçeceğini” söyledi.
Demek ki; “Emevi Camii’nde namaz kılmak” hayaliyle emperyalistlerle bir olarak Suriye’yi bölüp parçalayan, milyonlarca Suriyeliyi getirip ülkemizi çoktan “Suriyelileştiren” ve dahi teröristbaşının İmralı’dan PKK’nın Suriye yapılanması için talimat vermesine göz yuman Bay Kemal’di!..
Dünün bir diğer tarihi konuşmasını AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım yaptı. Yıldırım, “PKK, PYD, YPG, FETÖ”yü sayıp, “14 Mayıs seçimlerinde ilk defa terör örgütlerinin de sandığa geldiğini” vurguladı.
İlk defa mı?
Avrupa’daki Teröristbaşlarını Milletvekili Yapma Planı
Örneklerimize PKK’dan başlayalım.
Sadece 5 yıl önce, Haziran 2015 seçimlerinden önce bölücü terör örgütünün Avrupa sorumluları Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal’ın HDP’den milletvekili yapılmasının konuşulduğunu ve Devletin de buna “yeşil ışık yaktığını” unuttuk mu?
Milletvekili adaylığı için son müracaat tarihi 7 Nisan’dı ve bunun öncesinde İmralı’da HDP adayları masaya yatırıldığında bakın neler konuşuldu:
Pervin Buldan: Başkanım… Selahattin Beyin [Demirtaş] Remzi Kartal ve Zübeyir Aydar’la ilgili bir mesajı var. ‘Arkadaşların seçim öncesi Türkiye’ye dönmesi sürece katkı sunabilir.’ diyor. Ayrıca adaylıkları seçimde bize güç katar. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyor.
Kamu Güvenliği Müsteşarı: Bu konuda herhangi bir sıkıntı yok. Biz araştırdık. İstedikleri zaman gelebilirler.
Teröristbaşı: Hayır, 1 ay sabretsinler. Ben gerekli çağrıyı gerektiği zaman yapacağım.
Adaylık müracaatına üç hafta kala yine İmralı’da bir başka görüşme:
Kamu Güvenliği Müsteşarı: Avrupa’dan gelecekler ne oldu? Onlar aday olacaklar mı?
Pervin Buldan: Onların böyle bir talebi yok. Fakat daha önceki görüşmelerde konuşulmuştu. Başkan da, ‘Ben onları çağıracağım.’ demişti. Şimdi arkadaşlar Başkanın mesajını bekliyorlar.
Teröristbaşı: Tabii bu müzakere başladığı zaman onların da burada olmasında fayda olabilir. Fakat bir sıkıntı olmaması lâzım geldikleri zaman. Siz de uygun görüyorsanız Remzi ve Zübeyir bana göre uygundur.
Kamu Güvenliği Müsteşarı: Bizden yana sıkıntı yok.
Teröristbaşı: Bir kez daha kontrol edilsin. Daha sonra çağıracağım.
Erdoğan “çözüm masasını” devirince bu plan da yattı tabii!..
Mezardakilerden Oy İsteyeni Nasıl Unuturuz?
Bu da AKP’nin “FETÖ” sicili:
12 Eylül 2010’da yapılan Anayasa değişikliği referandumunda Fetullah Gülen, “Mezardakileri bile kaldırarak ‘evet’ oyu kullandırmak lâzım.” demedi mi?
Referandumdan sonra Erdoğan “Okyanus ötesinden bu sürece destek veren tüm kardeşlerine” teşekkür etmedi mi?
O Anayasa değişikliği sayesinde önce “Nurlu listelerle” yargı ele geçirilip ardından -başta TSK olmak üzere- birçok kurum tarumar edilmedi mi?
Birkaç gün önceydi; AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, “vesayetçi yapıları, toplumsal mühendisliğe kalkışmış kimi kişi, kurum ve çevreleri milletten aldıkları güçle bertaraf ederek muazzam bir temizlik yaptıklarını” ve “Türkiye’yi bugünkü duruma getirdiklerini” açıkladı.
Evet, “muazzam temizlik” yapıldı; ama milletten değil “FETÖ”den alınan güçle!..
Ya, AKP’den milletvekili yapılan “FETÖ”cüler?
TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun raporunda bile şunlar yazılmadı mı?
“FETÖ yapılanmasının Erdoğan ve AKP’yi 2009 sonrası hedef almaya başladığı, buna rağmen 2011 genel seçimlerinde AKP’nin ‘FETÖ kontenjanından’ milletvekili adaylarını Meclis’e taşıdığı…”
İşte, ülkeyi 21 yıldır yönetenler ve daha da yönetmeye talip olanlar aklımızla böyle alay ediyor!..
Bir dönem Erdoğan’ın konuşmalarını kaleme alan eski milletvekili Aydın Ünal, CHP’yi eleştirdiği bugünkü yazısında, “Bu ülkenin en büyük sorunu ikiyüzlülük ve ahlâksızlık.” demiş.
Ne kadar doğru!..
Müyesser YILDIZ
10 Mayıs 2023