Suç ve dava bireysel ama sonucu ulusaldır. Çünkü ceremeyi çekecek olan rüşvetçiler ve onlara yol verenler değil, Türk halkı olacaktır. Zaten sallanan ekonomi daha da dibe vurdukça hepimiz zarar göreceğiz. Davanın ulusal olmasının diğer ve en önemli yanı ise ABD’nin Türkiye’ye karşı uyguladığı düşmanca dış politikadır. ABD bu davayı da düşmanca politikasının sopası olarak kullanmaktadır. Emekli Tümgeneral Naci Beştepe
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 23 Temmuz 2021
Halkbank entrikası ilk kez 2014 yılında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçim kampanyası esnasında bir cumhuriyet savcısının basına sızdırdığı, hükümetin yolsuzluk yaptığına dair 300 sayfalık bir raporun ardından radar ekranlarında görünmüştür. Raporda; İran’a Birleşik Devletler yaptırımlarından kaçınma ve milyarlarca dolar petrol geliri elde etmesinde yardım etmek maksadıyla; Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki paravan şirketler ve döviz bürolarının kullanıldığı inanılmaz büyüklükte kara para aklamaya dair iddialar yer almaktadır.
Savcılar tarafından hazırlanan rapora göre; üst düzey banka ve hükümet yetkilileri, İran petrol gelirlerini; altın satışları için nakit ve sahte mal faturaları gibi yasadışı işlemlerle aklamak maksadıyla devlet tarafından işletilen Halkbank’ı kullanmıştır. Paralar Birleşik Arap Emirlikleri’nde aklanmış ve İran petrolü için nakit ödenmemesini gerektiren ABD ekonomik yaptırımları ihlal edilerek İran’a nakit para olarak transfer edilmiştir. Oysa ABD tarafından uygulanan yaptırımlar kapsamında İran’ın petrol satışlarına, sadece yiyecek ve tıbbi malzeme gibi insani yardım tedariki için müsaade edilmiştir.
Yani Birleşik Devletler yaptırımları kapsamında sınır komşumuz İran’dan petrol ve doğal gaz alımında, karşılığında sadece yiyecek ve tıbbi malzeme satmak ve bütün işlemleri nakit ve/veya döviz yerine bir banka üzerinden gerçekleştirmek kaydıyla hiçbir sınırlama, kısıtlama, engelleme ve yasaklama bulunmamaktadır.
Esas olarak ele alındığında Halkbank davası, Birleşik Devletlerin İran’a uyguladığı ekonomik yaptırımlardan kaçınmasını sağlamak üzere düzenlenen milyarlarca dolarlık bir suç planıdır. Demokrasileri Koruma Vakfı (Foundation for Defense of Democracies) tarafından hazırlanan ‘‘Birleşik Devletler Ulusal Güvenliği için İzlenecek Yol’’ başlıklı raporun TÜRKİYE alt bölümünde, görevi devir alacak olan Joe Biden yönetimine tavsiye edilen hususlardan bir tanesi de aşağıdadır:
Halkbank Aleyhindeki Hukuki Sürece Siyasi Müdahale Sona Erdirilerek Dava Seyrine Bırakılmalıdır. Birleşik Devletler Hazine Bakanlığı; temel suçlarla orantılı olarak bir para cezası uygulayarak Halkbank ve genel müdür yardımcısı aleyhine açılan federal davaları takip etmelidir. Bu davada; yaptırımların delinmesine hizmet eden ilave suç ortaklarının yargılanmasının yanı sıra, ilgili Türk yetkililerin belirlenmesi de bütün dünyaya ABD’nin kararlılığı konusunda güçlü bir mesaj verecektir.
Yeni yönetime yapılan ‘‘Siyasi müdahale sona erdirilerek dava seyrine bırakılmalıdır’’ tavsiyesinin arkasında haklı nedenler bulunmaktadır. 01 Mart 2021 tarihinde başlaması planlanan davanın geçmişine siyasi müdahaleler olduğu ve adaletin engellendiği yönünde birçok iddia ve ortada güçlü kanıtlar bulunmaktadır.
Yazının tamamını PDF formatında okuyabilirsiniz.