Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şu anda bunun zaten dünyada örneği var, geçmişten bu yana da var. Hitler Almanya’sına baktığınızda da bunu görürsünüz. Başka ülkelerde de görürsünüz. Yeter ki bütün mesele başkanlık sisteminin uygulamada halkını rahatsız eden bir yapısı olmasın, karakteri olmasın. Recep Tayyip Erdoğan, 02 Ocak 2016
Yazar: Robert Wide, 27 Ocak 2017 tarihinde güncellenmiştir.
Çeviren: Ercan Caner, Ankara-Türkiye, 23 Şubat 2017
Adolf Hitler‘in Alman halkından gördüğü destek onun sadece iktidara gelmesini ve 12 yıl boyunca toplumun bütün kesimlerinde çok büyük değişimlere imza atarak iktidarda kalmasını sağlamamış, çok kötü gitmeye başlayan bir savaşta dahi birkaç yıl boyunca Alman halkının onu desteklemesini de sağlamıştır. Sadece bir nesil önce imparatorlarını sınır dışı eden ve Alman topraklarında düşman çizmesi görmeden, kendi istekleri ile yönetim sistemlerini değiştiren Almanlar, Hitler teslim olduktan ve intihar ettikten sonra dahi savaşmayı sürdürmüşlerdir. Peki, Hitler’i kimler ve neden desteklemiştir?
Hitler ve Nazi rejiminin Alman halkı tarafından desteklenmesindeki anahtar neden bizzat Hitler’in kendisidir. Propaganda dâhisi Dr. Paul Joseph Goebbels[2] tarafından desteklenen ve parlatılan Hitler, kendisini Alman halkına süper bir insan ve hatta tanrısal bir varlık olarak sunmayı başarmıştır. Hitler, Alman halkına bir politikacı olarak sunulmamıştır, Almanya’da bir sürü politikacı vardır, uygulanan propaganda yöntemleri ile Hitler’in, Alman halkı tarafından siyaset üstü bir kişilik olarak algılanması sağlanmıştır. Almanya’da yaşayan bir kısım azınlıklar, iktidara gelmesi sonrasında, çok geçmeden Hitler’in onların desteklerini istemediğini ve kendilerine işkence etmek ve hatta yok etmek istediğini anlamışlardır. Fakat Hitler, birçok insanın her şeyi olmuş, her zaman zirvede olduğunu öne çıkararak ve verdiği mesajları hedef kitlelere uyarlayarak, birbirlerinden tamamen farklı grupların desteklerini, Almanya’yı yönetmek, değiştirmek ve korkunç sonuna götürmek üzere sağlamayı başarmıştır.
Birinci Dünya Savaşında yenilen Almanya’da yaşanan büyük ekonomik sıkıntılar, enflasyon, işsizlik, toplumdaki keskin ayrışma ve bölünmeler ile çeşitli ayaklanmaların yaşandığı karmaşa ortamında Adolf Hitler, Alman İşçi Partisine üye olmuş ve parti içinde hızla yükselmiştir. Partinin adını Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi olarak değiştiren Hitler, milliyetçilik kimliği altında Alman toplumunun her kesiminden insanı bir araya getirmeyi başarmıştır.
Hitler’in mutlak iktidarını pekiştirdiği olay, 27 Şubat 1933 gecesinde Almanya Parlamentosunun yakılması sonrasında gerçekleşmiştir. Genel seçimlerin hemen öncesinde yakılan bina Adolf Hitler’e tek başına iktidarın yanı sıra sınırsız bir güç de sağlamıştır.
Adolf Hitler birçok rakipleri gibi bir sosyalist, monarşi yanlısı, demokrat olmaktan ziyade Almanya’nın kendisi olarak betimlenmiş ve kabul edilmiştir, Hitler Alman halkının gözünde, Almanya’daki birçok öfke ve hoşnutsuzluğun kaynağını bilen ve onları tedavi edecek olan adamdır.
Gözünü iktidar hırsı bürümüş bir ırkçı değildir, fakat Almanya ve Almanları her şeyin üstünde gören birisidir. Gerçekten de Adolf Hitler, toplum tarafından, Almanya’yı aşırılıklara itmek yerine birleştirecek birisi olarak görünme ve algılanmayı başarmıştır. Adolf Hitler önce sosyalist ve komünistleri ezerek (başlangıçta sokak savaşları ve seçimler, sonrasında da onları kamplara göndererek) solcu bir devrimi önlediği için methedilmeyi başarmıştır. İktidara tek başına sahip olmak isteyen Adolf Hitler, tarihe Uzun Bıçaklılar Gecesi (Night of the Long Knives)[3] olarak geçen operasyonda, kendi sağ görüşlü (ve bazı sol görüşlüleri de) arkadaşlarının devrimini engellemeyi başardığı için bir kez daha methedilmeyi başarmıştır. Alman halkının gözünde Hitler artık birleştirici, karmaşayı engelleyen, durduran ve herkesi bir araya getiren yüce bir varlıktır.
Nazi rejiminin kritik bir safhasında, propaganda makinesinin Führer efsanesini gerçekleştirme işini bilerek durdurduğu ve Adolf Hitler’in kendi imajının propaganda malzemesi olarak kullanılmaya başlandığı ileri sürülmektedir. İnsanlar savaşın kazanılacağına ve Goebbels’in işi dikkatli bir şekilde halledeceğine inanmıştır, çünkü işin başında Hitler vardır. Bu aşamada Hitler’e şansı ve mükemmel fırsatçılığı da yardım etmiştir. 1933 yılında ekonomik buhran nedeniyle iktidara gelen Hitler’in zamanında, küresel ekonomi daha 1930 yılından itibaren yavaş yavaş düzelmeye başlamıştır, Hitler’e başarıyı sahiplenmekten başka yapacak bir şey kalmamıştır, başarı hiç bir şey yapmayan Hitler’in ayağına kadar gelmiştir.
[1] Almancada önder anlamına gelen kelime İngilizce dilinde diktatör ve otokrat anlamlarına gelmektedir.
[2] 29 Ekim 1897 tarihinde Rheydt – Almanya’da dünyaya gelen Goebbels, Üçüncü Reich döneminde Nazi Almanya’sının propaganda bakanlığı görevini yürütmüştür. Nazi rejiminin Alman halkına kabul edilebilir bir imaj olarak yutturulmasından sorumludur. Adolf Hitler’in intiharı sonrasında sadece bir gün Alman Şansölyesi olarak görev yapan Goebbels, karısı Magda ile birlikte altı çocuklarını öldürdükten sonra intihar etmiştir.
[3] Operation Hummingbird (Yağmur Kuşu Operasyonu) olarak da anılan operasyon, Nazi Almanya’sında 30 Haziran 2 Temmuz 1934 tarihleri arasında sürmüştür. Nazi rejimi, Hitler’in mutlak otoritesini sağlamlaştırmak maksadıyla politik infazlar uygulamıştır. Öldürülenlerin birçoğu Nazilerin kendi yarı askeri teşkilatı olan SA (Sturmabtellung) üyeleridir. En tanınmış kurban ise Hitler’in uzun süreden beri dostu ve destekçisi olan Ernst Röhm’dür. Nazi Partisinin sol görüşlü liderleri de öldürülenler arasındadır. Cinayetlerin bir nedeni de Hitler hükümetinin Alman toplumu nezdinde popülaritesini artırmaktır. Operasyonda en az 85 kişi öldürülmüş, binlerce kişi tutuklanmıştır. Cinayetlerin çoğu SS ve Gestapo tarafından işlenmiştir. Tasfiye hareketi Hitler’e muhaliflerini temizleme ve iktidarını sağlamlaştırma fırsatını vermiştir. Bu olaydan sonra Hitler Alman halkının gözünde yüce adalet sağlayıcı önder konumuna yükselmiştir.