Washington Haklı mı?
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 15 üyesinden 13’ü, Washington’un hamlesinin geçersiz olduğunu, bunun nedeninin ise Pompeo’nun, ABD’nin 2018 yılında çekildiğini açıkladığı, İran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmasındaki snapback mekanizmasını kullandığını ileri sürmektedir.
Michael R. Pompeo, Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı, 19 Eylül 2020
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 20 Eylül 2020
Trump Yönetimi, Orta Doğu’da barışa en büyük tehdidin, şiddet içeren devrimi yayma gayretleri binlerce insanın ölümüne ve milyonlarca masum insanın yaşamlarını altüst olmasına neden olan İran İslam Cumhuriyeti’nden geldiğinin her zaman bilincinde olmuştur.
Tarih ödün vermenin sadece bu tür rejimleri güçlendirdiğini gösteren örneklerle doludur. Bu nedenle Birleşik Devletler, dünyanın önde gelen terör destekçisi ve Yahudi aleyhtarı olan İran İslam Cumhuriyeti’ne geçmişte son verilen neredeyse bütün Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarına bugün yeniden geri dönülmesini büyük bir memnuniyetle karşılamaktadır.
İran’a yaptırımlar, UNSCR 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı kapsamındaki snapback süreci gereğince yeniden uygulanacaktır. Birleşik Devletler 20 Ağustos 2020 tarihinde Güvenlik Konseyi Başkanına İran’ın JCPOA (Joint Comprehensive Plan of Action-Kapsamlı Ortak Eylem Planı) yükümlülüklerini önemli ihlalleri konusunda bilgilendirmiştir. Bu bildirim, geçmişte kaldırılan BM yaptırımlarının, 19 Eylül 2020 saat 20,00’den (ABD Doğu Yaz Saati) itibaren yeniden uygulanmasını gerektiren 30 günlük ‘‘geri tepme’’ sürecini başlatmıştır. Bunun anlamı, bugünden itibaren; UNSCR 2231 sayılı karar ile kaldırılan UNSCR 1969 (2006), 1737 (2006), 1747 (2007), 1803 (2008), 1835 (2008) ve 1929 (2010) sayılı kararlar yeniden yürürlüktedir. Ayrıca UNSCR 2231 sayılı kararda yer alan 7, 8 ve 16-20 sayılı paragraflar da bundan sonra geçerliliğini yitirmiştir.
Birleşik Devletlerin bu kararlı eylemi uygulamasının nedeni, İran’ın JCPOA yükümlülüklerini yerine getirmemesine ilave olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 13 yıldır İran’a uygulanan silah ambargosunu uzatmamasıdır. Güvenlik Konseyinin harekete geçmemesi İran’ın 18 Ekim 2020 tarihinden itibaren her çeşit konvansiyonel silahı tedarik edebilmesinin önünü açmaktadır. Neyse ki bütün dünyanın iyiliği için Birleşik Devletler bunun gerçekleşmesini durdurmak maksadıyla sorumlu bir şekilde hareket ederek üzerine düşeni yapmıştır. UNSCR 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararındaki haklarımızla uyumlu olarak, geçmişte neredeyse tamamı kaldırılan silah ambargosu dâhil BM yaptırımlarının yeniden yürürlüğe girmesi için snapback sürecini başlattık. Sonuç olarak dünya artık çok daha güvenli olacaktır.
Birleşik Devletler bütün BM üye ülkelerinin bu tedbirleri uygulamasını ve bu yükümlülüklere tam olarak bağlı kalacağını ümit etmektedir. Silah ambargosuna ilave olarak bu tedbirler; İran’ın uranyum zenginleştirme ve yeniden işleme bağlantılı faaliyetlerinin yasaklanmasındaki sınırlamaları, balistik füze denemeleriyle geliştirilmesinin yasaklanması, nükleer ve füzelerle ilgili teknolojilerin İran’a transferiyle ilgili yaptırımları kapsamaktadır. BM üye ülkeleri bu yaptırımların uygulanmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmez ise Birleşik Devletler, bu ihlallerin sonuçlarını dayatmak maksadıyla kendi yetkilerini kullanmaya ve İran’ın BM tarafından yasaklanmış faaliyetlerden fayda sağlamasını engellemeye hazırdır.
Kahrolsun Amerika Birleşik Devletleri – Kahrolsun İsrail
Yaptırımların bugün yeniden devreye girmesi uluslararası barış ve güvenlik için atılan bir adımdır. 2015 Nükleer Anlaşması, taahhüt edildiği gibi İran’ın uluslar topluluğuna katılmasını sağlayamamıştır. Bunun yerine İranlı mollalar elde ettikleri yeni zenginlikleri, beklendiği gibi Yemen, Irak, Lübnan ve Suriye’de ölüm ve yıkım için kullanmıştır. Birleşik Devletler, BM tedbirlerinin yeniden uygulanmasını sağlamasaydı İran rejimi çok yakında dünyanın her yerinde serbestçe silah alım ve satım hakkına kavuşacaktı. JCPOA ihlalleri nedeniyle; İran üzerindeki uranyum zenginleştirme programı ve yeniden işlemeyle ilgili faaliyetler üzerindeki kısıtlamaların sona ermesine beş yıldan daha az bir süre kalmış durumdadır bu da İran’ı tehlikeli bir nükleer başarı kabiliyetine kabul edilemez ölçüde yaklaştırmaktadır. İran şimdi uranyum zenginleştirme, yeniden işleme ve nükleer reaktörlerde kullanılan ağır su bağlantılı faaliyetlerini askıya almak zorundadır. Dünyanın önde gelen terör sponsoru bir devletin dünyanın en ölümcül silahını elde etmesine asla izin vermeyeceğiz.
Önümüzdeki günlerde Birleşik Devletler, Birleşmiş Milletler yaptırımlarının uygulanmasını güçlendirmek ve bu yaptırımları ihlal edenleri sorumlu tutmak maksadıyla bir dizi tedbir ilan edecektir. İran rejimi üzerindeki azami baskı mücadelemiz, İran bizimle nükleer silahların yayılma tehditlerini dizginleyene ve dünyaya karmaşa, şiddet ve katliam yaymayı durduran kapsamlı bir anlaşma yapmayı kabul edene kadar devam edecektir.
Birleşmiş Milletlere hâlihazırda toplam 193 ülke üyedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde; Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya olmak üzere beş daimi üye ile geçici 10 üye ülke bulunmaktadır. İkinci Dünya Savaşının galipleri olan daimi üyelerin alınan kararları veto etme hakkı bulunmaktadır.
‘‘Snapback’’ terimi; İran İslam Cumhuriyeti’ne, resmi olarak JCPOA olarak adlandırılan 2015 İran Nükleer Anlaşmasını getiren UNSCR 2231 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla uyumlu olarak, BM yaptırımları ve sınırlamalarının yeniden uygulanmasını tarif eden bir süreci ifade etmektedir.
TEHRAN – BM Güvenlik Konseyi başkanına yazdıkları bir mektupta, 2015 İran Nükleer Anlaşmasına imza koyan Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık, Birleşik Devletler tarafından 20 Ağustos 2020 tarihinde BM Güvenlik Konseyine yapılan bildirimin yasal bir etki doğurma yetkisi olmadığını ifade etmişlerdir.
UNSCR 2231 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile 2025 yılında ‘‘snapback’’ süreci sona erecektir. Bu tarihten sonra İran’a yaptırım ve sınırlama bu mekanizma kullanılarak yeniden uygulanamayacaktır. Snapback süreci, UNSCR 2231 sayılı kararda tanımlanan JCPOA katılımcı ülkelerden bir tanesinin BM Güvenlik Konseyine JCPOA kapsamındaki yükümlülüklerin önemli ölçüde ihlal edildiğini bildirmesi ile başlamaktadır.
Güvenlik Konseyi bu bildirimden sonraki 30 gün içinde şikâyeti dikkate almama yönünde bir karar almaz ise UNSCR 2231 sayılı karar ile kaldırılan UNSCR 1969 (2006), 1737 (2006), 1747 (2007), 1803 (2008), 1835 (2008) ve 1929 (2010) sayılı kararlar yeniden yürürlüğe girecektir.
Bu sürece; İran üzerine uygulanan bütün sınırlamalar yeniden yürürlüğe gireceğinden ve geri geleceğinden ‘‘snapback’’ mekanizması adı verilmektedir. Güvenlik Konseyinin herhangi bir üyesi şikâyetin dikkate alınmaması yönünde bir karar teklifinde bulunabilir. 10 gün geçtikten sonra üyelerden hiç birisinin böyle bir teklifte bulunmaması durumunda Güvenlik Konseyi başkanını böyle bir kararı oylamaya sunmak zorundadır. Şikâyetin dikkate alınmaması kararı daimi üyelerden bir tanesi tarafından veto edilebilir, böyle bir durumda da snapback mekanizması bildirimin yapıldığı 30 gün sonrasında devreye girer.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
Bilindiği gibi Birleşik Devletler 2015 yılında yapılan anlaşmanın İran İslam Cumhuriyetini nükleer silah geliştirme ve üretme planlarından alıkoymayı sağlamadığını ileri sürerek 2018 yılı Mayıs ayında anlaşmadan çekilmiştir. Dikkat edilirse UNSCR 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararında, JCPOA katılımcı ülkelerinin anlaşmanın ihlal edildiğine yönelik bildirimde bulunma ve şikâyet hakkı bulunmaktadır. 2018 yılında anlaşmadan çekildiğini açıklayan ABD’nin doğal olarak böyle bir hakkının olmaması gerekmektedir. Önümüzdeki başkanlık seçimlerine hazırlanan Trump yönetimi ise her ne kadar anlaşmadan çekilmiş olsa da anlaşmanın hazırlanma ve imzalanma sürecine katıldığından bildirim ve şikâyette bulunma hakkı olduğunu iddia etmektedir. 20 Ağustos 2020 tarihinde yaptığı bildirimde arkasına sığındığı gerekçe budur.
UNSCR 2231 ve JCPOA Snapback Süreçleri Arasındaki Fark
UNSCR 2231 sayılı karar ile JCPOA snapback (geri tepki) süreçleri arasındaki fark; UNSCR 2231 sayılı kararda sürecin, Güvenlik Konseyine bir şikâyet yapıldıktan 30 gün sonra yürürlüğe girmesidir. Güvenlik Konseyinin hiçbir üyesi, daimi üyelerden bir tanesinin snapback sürecinin gerçekleşmesini talep etmesi durumunda; daimi üye şikâyetin dikkate alınmaması yönündeki bir kararı veto edebileceğinden, bu 30 günlük süreyi erteleyememektedir. JCPOA Anlaşmasında ihtilafları çözme mekanizmasında ise Güvenlik Konseyine ulaşması öncesinde bütün imza koyanların uzlaşması ve çok aşamalı diyalog gerekmekte ve bu nedenle de sayısız gecikmelerle karşılaşabilmektedir.
Snapback Süreci ABD Açısından Neden BM Güvenlik Konseyi Karar Sürecinden Daha İyidir?
İran İslam Cumhuriyeti’ne yaptırım ve sınırlamaların yeniden uygulanması kararı BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden bir tanesi tarafından veto edilebilir. Örneğin Rusya Federasyonu ve/veya Çin Halk Cumhuriyeti böyle bir kararı veto edebilirler. Öte yandan snapback süreci Rusya, Çin veya başka ülkeler tarafından bloke edilemez. Snapback mekanizması, Birleşik Devletlerin bir şikâyetin göz ardı edilmesi yönündeki herhangi bir kararı veto hakkıyla, Birleşik Devletlerin bir snapback sürecinde direnme ve zorlama hakkını korumak için tasarlanmıştır.