Bu ulaştırma konseptlerinden hangisinin başarılı olacağını şimdiden kestirmek zor olsa da gelecekte işe gidiş ve geliş yöntemlerinin aynı kalmayacağı ve değişeceği kesindir.
Yazar: Matt McFarland, CNN Technologies, 17 Mayıs 2018
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 22 Ağustos 2018
Makine yardımıyla ulaşımın 200 yıllık tarihinde taşıma araçlarının kapasite, hız, etkinlik ve coğrafi kapsama alanları dramatik bir şekilde gelişmiştir. Büyük miktarda yolcu ve ticari malları daha emniyetli ve etkin bir şekilde varış noktalarına ulaştırma hedefi, bu teknolojinin geliştirilmesindeki temel motivasyon olarak kalmayı sürdürmektedir.
Aşağıda, oldukça radikal değişiklikler içeren, geleceğin beş potansiyel ulaştırma sistemiyle ilgili bilgileri okuyabilirsiniz.
Uber ve Hyperloop One gibi şirketler, inovatif ulaştırma konseptlerini gerçeğe dönüştürmek için büyük zaman ve kaynak harcamaktadırlar.
Uçan arabalar ile bir daha asla trafikte sıkışıp kalma problemi yaşanmayabilir. Uber, Boeing ve Airbus gibi büyük şirketler, aktif bir şekilde, bizi uçuracak olan bu teknoloji üzerinde çalışmaktadırlar. Bunun yanı sıra Silikon Vadisinden iş dünyasına yeni giren Joby Aviation, Zee Aero ve Kittyhawk gibi şirketler de bu alanda çalışmalarını sürdürmektedirler.
NASA ile birlikte çalışan Uber şirketi geçenlerde, önümüzdeki beş yıl içinde oldukça iddialı ticari uçan taksi hedefi hakkında ayrıntılı bilgileri açıklamıştır. Arabalar görkemli helikopterlere benzeseler de Uber, mevcut helikopterlere nazaran daha güvenli ve ucuz olacaklarına inanmaktadır.
Hyperloop projesi, Elon Musk’ın üzerinde çalıştığı projelerden bir tanesidir. Proje hayata geçirildiğinde 55 dakikalık bir uçak yolculuğu 30 dakikaya inecek ve yolcuları bir havaalanının uzun ve bıktırıcı güvenlik kontrolleri ve kalabalığından da kurtaracaktır.
Tren istasyonlarının kullanılacağı Hyperloop, hava boşluğu benzeri bir sistemdir. Yolcular kapsüllerin içinde saatte 600 mil hızla seyahat edebileceklerdir. Bu hız, halihazırdaki en hızlı trenlerin hızından iki kat daha fazladır.
SpaceX şirketi halihazırda Nevada’da 500 metre uzunluğunda bir test parkurunun inşasını tamamlamış durumdadır. Fakat hâlâ önemli problemler mevcuttur. Yüzlerce mil uzunluğunda bir tüp imal etmenin maliyeti milyarlarca doları bulmaktadır. Bunun yanı sıra Hyperloop, yolcuların midelerinin bulanmaması için tamamen düz bir hat üzerinde hareket etmek zorundadır.
Bu Elon Musk projesi gerçekleştirilmeye çok daha yakındır. Birleşik Devletler dahilinde yeraltı yollarının inşası yüksek maliyet ve idame masrafları nedeniyle oldukça yavaşlamıştır. Proje kapsamında insanların kendi araçlarında veya yaya kapsülleri içinde saatte 150 mile ulaşan hızla iki nokta arasında seyahat etmeleri öngörülmektedir.
Yüksek hızlı sistem insanların trafik sıkışmalarına takılmalarını engelleyecek ve kent merkezlerine çok daha çabuk bir şekilde ulaşmalarını sağlayacaktır. Bununla birlikte uzmanlar, tünellerin de sıkışacakları uyarısında bulunmaktadırlar. Teorik olarak çok daha fazla insan tünel giriş yerlerinde beklemektense, araçlara ve trafik sıkışıklıklarında beklemeyi tercih edebilecektir.
Gelecekteki aracınız bir bukalemun gibi olabilir. Toyota tarafından geliştirilen e-Palette araç konsepti, bir toplu taşıma aracını gezici bir mağazaya veya paket dağıtıcı bir kamyonete dönüştürebilir. Bunun anlamı; sabahları sizi işinize götüren bir aracın akşamları da sipariş ettiğiniz bir pizzayı evinize getirebilecek olmasıdır.
Aracın iç kısmı, aynı araç olduğunu anlamayı neredeyse imkansız hale getirecek bir şekilde dönüşebilir. Bu arada aracın dış yüzeyine yerleştirilen LCD ekranlar da farklı markaların reklamı için kullanılabilir.
Toyota bu düşüncesinde yalnız değildir. Musk da geçmişte Tesla’da, otobüsün merkez koridorunu çıkarıp koltuklar eklediği planlarını açıklamıştır. Via ve Chariot gibi diğer şirketler de kullanıcı verileri tarafından belirlenen kişiselleştirilmiş rota imkanları sunmaktadır.
Hesaplama gücü ve yazılımlarında meydana gelen büyük ilerlemeler kendi giden arabaları boş bir hayal olmaktan kurtarmıştır. Arabalardaki bilgisayar görüş algoritmaları günümüzde artık, çok etkileyici bir şekilde yayalar, trafik ışıkları ve şerit işaretleri gibi objeleri tanımlayabilmektedir.
Kamera ve radarlar, son teknoloji ürünü makineler tarafından çözümlenmek ve varış noktasına emniyetli bir rota planlamak üzere binlerce ton büyüklüğünde veriyi toplayabilmektedir.
Geçtiğimiz günlerde, kendi kendine giden araçlar için yazılım geliştiren Drive.ai adlı yazılım şirketi, Frisco-Texas’da iş yerleri ve perakende satış mağazaları arasında gidip gelen ücretsiz deneme sürüşleri sunacağını ilan etmiştir.
Google’ın kendi kendine giden arabalar alanında ana şirketlerinden bir tanesi olan Waymo da benzer bir programı yürütmektedir ve bu yılın sonuna kadar Phonix bölgesinde ücretli olarak benzer bir hizmeti sunmaya başlayacağını ilan etmiştir.
Fakat halen çok miktarda engeller mevcuttur. Birçok Amerikalı hâlâ kendi kendine giden arabalara binmekten korkmaktadır. Mart ayında kendi kendine giden bir araba Tempe-Arizona’da bir yayaya çarparak ölümüne neden olmuş ve bu endüstri hakkındaki şüpheleri artırmıştır.
Bu ulaştırma konseptlerinden hangisinin başarılı olacağını şimdiden söylemek zor olsa da gelecekte işe gidiş ve geliş yöntemlerinin değişeceği kesindir.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir, orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
5 radical technologies that will change how you get to work
Your future rideshare car could be a chameleon. Toyota’s e-Palette conceptvehicle can transform from a ridesharing vehicle to a mobile store that sells merchandise or into a package-delivery truck. This means the ride that gave you a lift to work in the morning could also deliver your pizza for dinner.