savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4746
EURO
36,4066
ALTIN
2.957,53
BIST
9.356,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
17°C
Ankara
17°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C

İsrail’in Ortadoğu’da Bir Görevi Var!

İsrail’in Ortadoğu’da Bir Görevi Var!

İsrail’in Ortadoğu’da Bir Görevi Var!

Osman BAŞIBÜYÜK, Sun Savunma Net, 25 Mart 2024

AMAAN PETROL CANIM PETROL

Alman otomobil devi Mercedes-Benz, 2030’dan sonra sadece elektrikli otomobiller satacağını ilan etmişti; geçtiğimiz günlerde bu planı iptal ettiklerini açıkladılar.

Toyota’nın Başkanı Akio Toyoda da elektrikli araçların küresel pazar payının en fazla %30’unu oluşturacağını söylüyor. Petrol ile çalışan motorları kastederek “hep kalacaklar” dedi. Bu söylemlerden, yaşadığımız yüzyılda da petrolün öneminin devam edeceğini anlıyoruz.

Bilinen petrol rezervlerinin %56’sı ve doğal gaz rezervlerinin %40’ı Ortadoğu’da bulunuyor. Petrol, kömürün yerine yakıt olarak kullanılmaya başladığından bu yana, insanlık tarihinde görülmüş en kanlı savaşlara neden olmuştur. Anlaşılan o ki bu savaşlar bu yüzyılda da devam edecek.

Bugün İsrail’in Filistin halkına uygulamaya çalıştığı soykırıma işte biraz da bu açıdan bakmak gerekiyor.

NEDEN İSRAİL

İsrail, 2. Dünya Savaşı bittikten hemen sonra 1948 yılında Ortadoğu’da kurulan yapay bir devlettir.

Geçtiğimiz ay ölen Rothschild Ailesi’nin bir numaralı ismi Jacob Rothschild, 2017 yılında verdiği bir röportajda, Filistin’de Siyonist bir devlet kurulmasının ailesi tarafından sağlandığını ve bu plana ulaşmanın 3 bin yıl sürdüğünü söylemişti.[1]

Petrol rezervleri ve tüketiciler. Kaynak: BP Statistical Review

Acaba İsrail, Tevrat’ta yazdığı üzere, Yahudilere “Vadedilmiş Topraklar”da bir devlet vermek için mi kurulmuştur? Yoksa İsrail’in kuruluşunda başka hedefler de var mıdır?

İsrail’in nasıl kurulduğunu “Hitler İsrail’in Kurucu Babasıdır” başlıklı makalemizde anlatmıştık. Vatansız Para, Avrupa’da kendisine tehdit teşkil eden Yahudilerden kurtulmak için kripto Hitler’i kullanmış ve bir katliam ile Yahudileri Filistin’e sürerek bir devlet kuracak nüfusu bölgeye toplamayı başarmıştı. Uydurdukları “holokost” kavramıyla da kendilerine bir koruma kalkanı oluşturmuşlardı.[2]

Peki, bu küresel kraliyet başka hangi nedenle böyle bir devlete ihtiyaç duymuş olabilir? Bu sorunun cevabı önümüzü daha iyi görmemize yardımcı olacaktır.

DÜNYA PARA SİSTEMİNİN MECBURİYETİ

İsrail’in Ortadoğu’da bir görevi var. İsrail Devletinin görevi; doğası gereği izleyeceği etnik yayılmacı politikalarla, sürekli çatışmalara sebep olmak, sadece Filistin’i değil tüm Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmaktır. Böylece Ortadoğu’nun enerji kaynakları daha kolay sömürülebilecektir.[3]

Bu konuyu biraz açalım. Dünya finans sistemi, benim Vatansız Para olarak adlandırdığım küresel bir seçkin gurubun tekelindedir. Ülkelerin para arzını kontrol eden merkez bankaları, özerklik kılıfı altından, ait oldukları devletlerin değil, bu seçkin grubun kontrolündedir.

Yine bu seçkinler, kontrol ettikleri bankacılık sistemi üzerinden “kaydi para” yaratabilmekte, bankalarda kayıtlı “0” ve “1”lerden oluşan bu hayali parayı borç olarak dağıtarak olmayan paradan faiz almaktadırlar. Bu sayede kurdukları borç boyunduruğu ile devletleri, şirketleri ve insanları, kısacası tüm dünyayı kontrol etmektedirler.

Konunun petrol ile ne ilgisi var, diye soracaksınız. Şimdi geldik o noktaya. Ortadoğu’da çok ucuza çıkarılan petrol ve doğal gaz çok büyük hacimli ticaretleriyle inanılmaz büyüklükte parasal bir kaynak yaratmaktadır. Ortadoğu’daki enerji rezervlerini para basan bir matbaaya benzetebilirsiniz. Kolay kazanılan bu paranın Vatansız Para’nın kontrolündeki finansal sisteme sürekli geri dönmesi gerekmektedir. Kurulu düzenin bekası açısından bu bir mecburiyettir. Eğer bu para Vatansız Para’nın kontrolündeki bankalara değil de başka finans kuruluşlarına döner ve başkalarının elinde yatırıma dönüşürse “0” ve “1”lerden oluşan küresel finans balonu patlayacak, borç boyunduruğu ile dünyayı yönetme oyunu bozulacaktır. İşte İsrail bu sistemin sigortasıdır. Anlatmaya devam edelim.

KANSER

İsrail’i, vücuda yerleştirilmiş bir kanser hücresi gibi düşünün. Kanser hücreleri vücudun doğal bir parçası değildir; bütünle uyum sağlamazlar. Bu zararlı hücreler, kendi varlıklarının devamı için yayılarak bütün vücudu ele geçirmeye çalışır. Başarılı olduklarında zaten vücut ölecektir. Vücut da ölmemek için bu zararlı kitleden kurtulmaya çalışır. İşte bu duruma hastalık diyoruz. Devletler adına konuşacak olursak, yaşanan bu durum en hafifinden istikrarsızlık anlamına gelmektedir. Hasta vücut, kanser hücrelerini yok edemediği müddetçe bir daha eski performansına kavuşamaz ve gelişemez. Konuya kanser hücreleri açısından bakarsanız yine benzer bir durumla karşılaşırsınız. Kanser hücreleri vücuttan atılınca yaşayamazlar. Onlar da ölmemek için nüfuz ettikleri dokuya tutunmaya çalışacaktır. İşte Vatansız Para’nın Ortadoğu için tasarladığı kader, bu basit mekanizma çerçevesinde çalışmaktadır.

Yahudiler dünyanın en katı şeriat kurallarını içeren bir dine inanmaktadır. Aralarından Siyonist olanları inançları gereği “Büyük İsrail”in peşindedir.

Onlara göre Tanrı “YHVH”, bu toprakları İbrahim ve soydaşlarına vatan olarak vermiştir. Kesin sınırları belli olmamakla birlikte Vadedilmiş Topraklar, Nil Nehri ile Dicle-Fırat Nehirleri arasında kalan Kıbrıs dâhil çok büyük bir coğrafyayı kapsamaktadır.

Bu coğrafyada Yahudi olmayan 200 milyonun üzerinde bir nüfus yaşamaktadır. İsrail’de yaşayan Yahudi nüfusu ise yaklaşık 7.2 milyondur. Bütün dünyadaki toplam Yahudi sayısı ise tahminen 15.7 milyondur.

İsrail kurulduğu günden bu yana topraklarını genişletmektedir. Ancak 76 yıldan bu yana daha Filistinlilerin ellerindeki toprakları bile alamamıştır. İsrail, dünyadaki bütün Yahudileri bölgeye getirmeyi başarsa bile Vadedilmiş Toprakları kontrol etmesi imkânsızdır.

 Yahudiler inançları gereği cenneti daha çok bu dünyada yaşamak isterler. Büyük İsrail için kendisini feda edecek asker Yahudi bulmak hiç de kolay değildir. Ancak katı şeriat kuralları inançlı Yahudileri bu hayal peşinde sürüklemektedir. Daha da önemlisi büyük bir Yahudi nüfusu Filistin topraklarına gelerek İsrail’i kurmuştur. Bu topraklardan sökülüp atılmaları onların da hayatlarının sonu demektir. Bu sebeple binlerce yıldır hayal ettikleri bu topraklara ölümüne tutunacaklardır.

ÇÖZÜM

O halde Ortadoğu’ya istikrar gelebilmesi için İsrail’in varlığı bölge ülkeleri tarafından tanınmalı ve İsrail de Vadedilmiş Topraklar hayalinden vaz geçerek Filistin ile birlikte iki devletli çözümü kabul etmelidir. Peki, buna Vatansız Para izin verir mi? Kesinlikle hayır. Neden? Çünkü İsrail işlevsiz kalır ve finansal balon patlar.

Tarihi tokalaşma. Fotoğraf: MPI/Getty Images

Böyle bir ihtimal, 31 yıl önce doğmuştu. İsrail Başbakanı İzhak Rabin ve Filistin Kurtuluş Örgütü Lideri Yaser Arafat arasında, 13 Eylül 1993 günü Beyaz Saray’da, Oslo Anlaşması imzalanmış, iki lider “iki devletli çözüm” konusunda el sıkışmıştı.

Bu anlaşmayı imzalayan İzhak Rabin’i 1995 yılında suikastla ördürdüler. Hemen arkasından İsrail’i kesinlikle tanımayan ve haritadan sileceğini iddia eden Hamas kuruldu. Kim kurdu dersiniz?

İzhak Rabin’i öldüren ile Hamas’ı kuran aynı odaktır ve planladığı gibi çatışmanın devamı sağlanmıştır.

Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı son çatışma öncesine kadar iki devletli bir çözüm konusunda yine bir umut vardı. Ama maalesef bu umutlar artık kayboldu ve Ortadoğu çok daha büyük bir savaşa hazırlanıyor.

KRİPTOLAR

Bana sorarsanız her iki tarafta da tüm Ortadoğu’yu ateşe atmak isteyen kriptolar devrededir. İsrail açısından Hamas’ın içerisine ajan yerleştirmek çok kolaydır. Ortadoğu’nun bütün ülkelerinde Yahudi kökenini saklayan insanlar vardır. Zaten Yahudilerin din değiştirmiş gibi yaparak başka kimlik ve inançta yaşamaya başlamaları ilk defa bu topraklarda olmuştur. Bulursunuz böyle elemanları, önce Hamas üyesi yapar sonra terörist olmakla suçlarsınız. Birkaç defa tutuklar yıllarca hapishanelerde tutarak gerekli tezgâhtan geçirir, İbranice ve İngilizce öğretirsiniz. Daha sonra serbest bıraktığınız bu kriptolara operasyon yapar ve yaptığınız operasyonlardan sağ kurtulmalarını sağlayarak bunları “kahraman” mertebesine taşırsınız. Bu elemanlar bir süre sonra otomatikman Hamas’ın karar mekanizmasına etki edecek noktalara yükselecektir. Büyük ihtimalle Aksa Tufanı Operasyonu ile saldırıyı başlatarak, İsrail’e Filistin halkını Gazze’den sürmek için gerekli gerekçeyi yaratan işte bu kriptolardır.

Vatansız Para’nın planlarına hizmet eden benzer kriptolar İsrail içerisinde de mevcuttur. Mesela, Netenyahu’nun kabinesinde iki aşırı Siyonist bakan var: Bunlar Filistin’in varlığını kökten reddediyorlar. Aynı Hamas’ın İsrail’in var olma hakkını reddettiği gibi. Bunlardan birisi koalisyon ortağı aşırı sağcı Otzma Yehudit partisinin lideri Itamar Ben-Gvir’dir. Bu şahıs 2022 yılından beri kabinede Ulusal Güvenlik Bakanı olarak görev yapıyor. Diğeri ise Religious Zionist Party (Dini Siyonizm Partisi)’nin lideri, yine 2022 yılından bu yana Maliye Bakanı olarak görev yapan Bezalel Yoel Smotrich’dir.

Bu iki bakan gayri meşru işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşamakta ve ırkçı ve Siyonist yaklaşımları sebebiyle kendilerinin de karıştığı kavgalara sebep olmaktadır. Bu ikili güvenlik güçlerine taş atan çocukları öldürün talimatı vermekte, Filistin çarşılarında dolaşarak, “Suriye’ye gidin Avrupa’ya gidin” diye bağırarak insanları toprağından kovmaya çalışmaktadır. Diğer yandan Siyonist teröristlere açıktan destek vermektedirler. Anlaşılacağı üzere bu ikilinin görevi her iki tarafı da kavgaya kızıştırmaktır.

İsrail eski başbakanlarından Ehud Barak bu iki ırkçı ve “mesihçi” şahsiyetin Netenyahu üzerinde büyük etkisi olduğunu ve bu ekibin bu savaşı İsrail ve Müslümanlar arasında büyük bir din savaşına çevirmek istediğini söylüyor. Shin Bed eski direktörü Ami Ayalon ise bu iki tipi terörist olarak niteliyor.[4]

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya gelince, onun da aynı ekibin bir parçası olduğu anlaşılıyor. Dedesi bir Yahudi devleti kurulması için canla başla çalışan Siyonist aktivist bir hahamdır (Nathan Mileikowsky). Babası Benzion Netanyahu da aynı şekilde “Büyük İsrail” projesi için çalışmıştır. Osmanlı’ya karşı savaşmış olan Siyon Katır Birliğini, Haganah, Betar ve İrgun gibi yasa dışı paramiliter Yahudi silahlı örgütlerini kuran Ze’ev Jabotinsky’nin özel sekreteridir.[5] Netanyahu’nun da tıpkı ataları gibi bu kripto yapının bir elemanı olduğu anlaşılıyor.

Refah kentinde İsrail bombardımanı sonucu oluşan kraterler, 14 Şubat 2024. Fotoğraf: Said Khatib/AFP

ORTADOĞU’DA BÜYÜK SAVAŞ KAPIDA

İşte bu ekip Vatansız Para’dan aldıkları talimat gereği Ortadoğu’yu büyük bir savaşa sürüklemeye çalışıyor.  Netanyahu, soykırım operasyonuna başladığında Filistin halkını güneye, emniyetli bölge olarak ilan ettiği Refah şehrine doğru gitmeye yönlendirmişti. Şimdi ise orduya, yüz binlerce insanın sıkıştığı Refah şehrine operasyon hazırlığı yapma emri verdi.

Refah sınır kapısı, Gazze şeridini Mısır üzerinden dünyaya bağlayan tek noktadır. Bu kapı da kapatıldığında Gazze halkı ölüme mahkûm edilmiş olacaktır. Bu durumda Mısır savaşma kararı alabilir ya da kendinde o gücü görmediği için sessiz kalacak, bu sefer de rejim içeriden yükselen tepkiyle yüzleşecektir.

Her halükârda Gazze halkını korkunç bir felaket beklemektedir. Toplu ölümler başladığında Amerikalıların Gazze’ye yardım için kurduğu liman, büyük ihtimalle sağ kalanları tahliye için kullanılır. Bu senaryo gerçekleşirse en fazla Gazzeli mülteciye kucak açacak olan da hiç şüphesiz büyük lider (!) Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.

Netanyahu liderliğindeki kripto yapı, eğer Gazze üzerinden büyük Ortadoğu savaşını çıkarmayı başaramazsa, bu sefer de Mescid-i Aksa’yı yıkmayı düşünebilir. Zaten yıllardır Süleyman Mabedi’nin kalıntılarını arama bahanesiyle Mescid’in altı oyulmaktadır.

Bu yıkım çok kanlı bir savaşa neden olabilir. Bu savaşta on binlerce genç Yahudi can verecektir. Peki, bu olasılık Netanyahu gibi kriptoların umurunda mıdır? Hiç zannetmiyorum. Onlar, bağlı oldukları Vatansız Para’ya hizmet etmekte ve şeriat inancını Yahudileri kendisini feda eden bir silaha dönüştürmek için kullanmaktadır. Zaten Yahudiler, Filistin topraklarına bir hayal peşinde koşarken, Vatansız Para’ya hizmet etmeleri maksadıyla getirilmemiş midir?

Peki, Müslümanlar için durum farklı mıdır? Emin olun savaş olasılığı doğduğunda imam kılıklı kriptolar da yangına körükle gitmek için var güçleriyle Müslüman şeriatını kullanacaklardır. Ne de olsa timsahın çeneleri avını parçalamak için çift taraflı çalışmalıdır. Her iki taraf için de şeriat lazımdır. Bu oyunda Vatansız Para’nın ister Yahudi ister Müslüman olsun sıradan insanları düşünme gibi bir derdi yoktur. Taraflardan kaç kişi öldüğü onun umurunda bile değildir.

MECBURİ KÖTÜLÜK

İsrail kendisini sürekli tehdit altında hissetmektedir. Kendisini kuşatan Müslüman denizinin onu yutma ihtimali, İsrailli yöneticileri sürekli beka konusunda düşünmeye zorlamaktadır. Önce hayatta kalmak sonra Vadedilmiş Topraklara ulaşmak için kendisini kuşatan ülkelerin istikrarsız ve zayıf olması ve mümkünse parçalanması İsrailli yöneticilerin en büyük hedefidir.

Bu amaç için kullanılan standart yöntem; hedef ülke içerisinde etnik ve mezhep temelli farklılıkları körüklemektir. Bu sayede çıkarılan çatışma, mümkünse iç savaşa dönüştürülerek hedef ülke parçalanacaktır.

Bu yönde hazırlanan Oded Yinon planı, Irak ve Suriye’nin parçalanmasını sağlamıştır. Birbirine düşman parçalar gerekli olan yıpratmayı sağlamak için daha onlarca yıl birbirleriyle savaşmaya devam edecektir.

İsrail’in bu hedefine ulaşmada kendisine en çok yardımcı olan unsur, hedef ülke içerisindeki kriptolardır. Pakraduniler ile başlayan Kürt kimliğine bürünen David Alroy ile devam eden sonrasında Sabetay Sevi ve Jacop Frank ile küresel boyut kazanan dönmelik kurumu Siyonizm ile iç içedir. Tarihin değişik dönemlerinde İsrail devletini yeniden kurmaya çalışan bu akımlar baskı altında kalınca varlıklarını devam ettirmek için başka etnik ve dini kimlikte yaşamaya başlayarak gizlenmeyi tercih etmişler ama aynı zamanda cemaat içi evlilik yoluyla özlerini korumayı da başarmışlardır.

Yahudi kimliğini saklayan bu kriptolar, kendileri farkında olmasalar bile atalarının gizlenme nedenleri Büyük İsrail’i kurma hayali olduğu için aslında onlar da Siyonist kültürün bir parçasıdır. Dolayısıyla bu gerçeğin bilincinde olan bazı kriptolar, İsrail’e yardım etmeyi bir görev bilmektedir.

BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL ENİŞTEM BENİ NİÇİN ÖPMEK İSTİYOR?

Şimdi gelelim Türkiye’ye. Bilindiği üzere Türkiye 1984 yılından bu yana devam eden ayrılıkçı PKK terörü sebebiyle 40 binden fazla evladını kardeş kavgasında toprağa gömmüş; bu anlamsız kavgada milyarlarca dolar harcayarak korkunç ekonomik kayıplara uğramıştır. Bu büyük ekonomik kayıp, maalesef Türkiye’yi hep Vatansız Para’ya avuç açmaya mahkûm ederek emir kulu haline getirmiştir.

Fotoğraf: Twitter

PKK terörünün arkasında evet ABD vardır, evet Fransa, İngiltere ve Almanya vardır. Ama hepsinden önemli İsrail vardır. İsrail’in hem PKK hem de bizim içimizdeki kriptolarla bağlantısı Türkiye’nin ekonomik boyunduruğu için işlemektedir. Bu manada Türkiye’de Kürt sorunu adı altında yeniden bir şeyler yapılmaya kalkışılıyorsa, mutlaka ve mutlaka İsrail’in rolü göz önünde bulundurulmalıdır.

Yerel seçimler sonrası Türkiye’de yeni bir anayasa tartışmasının başlayacağı ve özerkliğin tartışmaya açılacağı anlaşılıyor.

Bakın bu konuda neyin tartışılacağını Sabetaist bir kökeni olduğunu kendisi söyleyen Cengiz Çandar’ın[6] kaleminden öğrenelim. Tekrar piyasaya sürülen bu figüran; “Mezopotamya Ekspresi: Bir Tarih Yolculuğu” isimli bir kitap yazmış. Türkiye’nin, Kürtler olmadan, tarihle yüzleşmeden Ortadoğu’ya açılamayacağını, sınırlarını aşamayacağını söylüyor. Bu filozofa göre; “Yaklaşık yüz yıl önce, Ortadoğu bölgesinde, ulus-devlet formatında kurulmuş bir ülkenin, kuruluş dogmalarına göre varlığını devam ettirmesi mümkün değilmiş!  Ya küçülecek ya da büyüyecekmiş ama aynı kalmayacakmış!”

Biz AKP’nin meşhur İHA ve SİHA’ları ile ve Mehmet’imizin kanı ve namlusu ile PKK’yı bitirdiğimizi zannediyorduk. Önce özerklik sonra bağımsızlık daha sonrasında “Büyük Kürdistan” yalanı ile Kürt ve Türk kılıklı kriptoların ortaklaşa kurduğu bu örgüt yoksa yenilmedi mi? Bence çok açık ve net yenildiler.

Peki, o zaman bu özerklik tartışmaları nereden çıktı. Savaş alanında kazanıp masa da mı kaybedeceğiz? Bu konuya bir sonraki makalede devam edeceğiz. Ancak Türk halkına da buradan bir duyuru yapalım.

SEÇİMDE KİME OY VERMELİ?

Önümüzdeki yerel seçimler anayasa tartışmaları ve Türkiye’nin bekası açısından da çok önemli. Sandıktan çıkan sonuç, birilerini ya İsrail’in istikrarsızlaştırma planlarını uygulamaya teşvik edecek ya da onları korkutarak vaz geçmeye zorlayacak. Bu yüzden sandıktaki en az bir oyunuz, “ulus-devletten yanayım, kurucu unsurun anayasadan çıkarılarak Türklerin yeniden devletsiz bırakılmasına müsaade etmeyeceğim” diyen parti veya partilerden yana olmalıdır.

[1] https://www.sabah.com.tr/dunya/jacob-rothschildden-israili-biz-kurduk-itirafi-bu-plana-ulasmak-3-bin-yil-surdu-6719512

[2] https://www.sunsavunma.net/hitler-israilin-kurucu-babasidir/

[3] https://www.sunsavunma.net/gazze-halkindan-ozur-diliyorum/

[4] https://www.youtube.com/watch?v=BHlFLsf7ot0

[5] “Başbakan Netanyahu’nun ‘fikir babası’ ırkçı Jabotinsky kimdir?”, Faik Bulut, https://www.indyturk.com

[6] https://mordaglar.wordpress.com/2008/07/23/cengiz-candar-ve-bir-roportaj/

Yorumlar
  1. yılmaz aydoğmuş dedi ki:

    konferanslar vermenizi çok istiyorum sayın komutanım. sabırsızlıkla bekliyorum yazılarınızı. Ellerinize sağlık, sağlıklı uzun ömürler diliyorum.