savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Ankara
2°C
Karla Karışık Yağmurlu
Pazar Hafif Kar Yağışlı
1°C
Pazartesi Açık
1°C
Salı Parçalı Bulutlu
3°C
Çarşamba Çok Bulutlu
4°C

Kutsal Savaş

Kutsal Savaş
A+
A-

İngiltere-Almanya

Kutsal Savaş

Savaşın 1914 yılında patlak vermesi öncesinde her ikisi de Avrupalı, Protestan ve Batı Hıristiyan medeniyetinin önde gelen endüstrileri İngiltere ve Almanya aralarında dostane ilişkiler olan iki ülkedir.

Yazar: Georgia Hanford, University of Canterbury, 2017

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 29 Mart 2021

Bir Alman askeri, tahminen 1915 yılında doğu cephesinde oldukça büyük bir kilise çanını tartarken, toplam ağırlık 567 kg. Kaynak: LEGION.

Britanya’nın savaş boyunca Kutsal Savaş sürdürdüğü düşüncesi İngiliz halkının üzerinde oldukça önemli bir itici gücü olmuştur. Savaş sürerken; Hıristiyanların savaşa gidebileceklerini ve aileleri, evleri ve ülkelerini korumak maksadıyla, birbirlerini öldürebileceklerini anlatan, rahipler tarafından düzenlenen yüzlerce ayin yapılmıştır.[i] Savaşı haklı bir mücadele olarak göstermek oldukça popüler bir yaklaşım olmuş, fakat İngiliz rahipler daha da ileri giderek, Almanya’ya karşı sürdürülen savaşı, zalim bir düşmana karşı yapılan kutsal bir savaş olarak nitelendirmişlerdir.[ii] Medya ve kamuoyu aracılığı ile savaşın Tanrı davası ve ihtişamı için yapıldığını ilan eden; sürekli yinelenen ve merkezi, resmi açıklama ve propagandaların miktarı da bu kutsal savaş ideolojisine prim kazandırmıştır.[iii] Ulusal Savaş Hedefleri Komitesi dahi ulusun ruhani vatanseverliğini güçlendirmek için savaşın dinsel yorumunu kullanmıştır.[iv] Birinci Dünya Savaşı, dinin toplumun bütün kademelerine nüfuz ettiği ve dindarlığın hâlâ göreceli olarak bir norm olduğu dönemde[v] sürdüğünden dinsel lisanı ve temaları kullanmak kitleleri harekete geçirme ve savaş boyunca ahlak ve onuru korumanın etkili bir yöntemi olmuştur.

‘‘Karanlık çöktüğünde Rue du Bois Alman hatlarında yanan ışıklar görüldü, ilk anda bizimkiler ateş açtı ve Almanlar yaktıkları ateşleri hemen söndürdüler. Giderek silah sesleri azaldı ve düşmanın keskin nişancı atışları durdu. Neredeyse esrarlı bir sessizlik hüküm sürüyordu ve hepimiz çok endişeli ve bazı hileler beklentisiyle tetikteydik. Sonra bütün Alman cephesi aydınlandı. Sanırım siper duvarlarındaki uzun direklere fenerleri asmışlardı. Şarkı söylemeye başladıktan sonra hepimiz üzerindeki etki oldukça tuhaftı. Sonra bize bağırmaya başladılar, biz de yanıt verdik. Sanırım herkes Noel Gecesi evini özlemişti. Hepimizin aklında ailelerimiz vardı. O gece iki taraftan da tek bir el silah sesi dahi duyulmadı. Ancak nöbetçilerimiz çok dikkatliydi ve bu garip sessizlik beni oldukça tedirgin ediyordu. Sabah olunca Almanlar’ın bağırdıklarını duydum; ‘‘İngilizler, mutlu Noeller, siz ateş etmezseniz biz de ateş etmeyeceğiz’’ diyorlardı. O gün iki taraftan da hiç kimse ateş etmedi. Binbaşı J. Q. Henriques, Londra Alayı, 24-25 Aralık 1914.

Britanya kiliseleri savaş çabalarına yardımda oynayabilecekleri bu özel rolün farkındaydılar. Sözünü esirgemeyen Londra Piskoposu Arthur Winnington-Ingram 1915 yılında, kilisenin her şeyden önce Kutsal Savaşa girdiğinin farkında olmasını sağlayarak ulusa yardımcı olabileceğini ilan etmiştir.[vi] Kutsal savaş düşüncesi, Birinci Dünya Savaşının kamusal dinsel anlayışının merkezinde yer almıştır. Ulusal çıkarları savunmak ve dünyadan Almanya ve militarizmini temizlemek maksadıyla başlayan haklı mücadele çok geçmeden yeniden dirilen şeytana karşı haçlı seferi halini alan kutsal bir savaşa dönüşmüştür.[vii]

Kutsal savaşı birçok din adamı; Tanrı’nın İngiliz halkını barış için savaşa çağırdığı bir olay olarak lanse etmiştir. Papazlar bu düşünceyi savaş öncesi pasifizmlerini açıklamanın bir yolu olarak da görmüşlerdir.[viii] Tanrı adına ve bağımsızlık, özgürlük ve adalet gibi Hıristiyanlık değerleri adına mücadele ederek, savaş düşmanı yenmekten de öte bir aşamaya taşınarak dinsel olarak haklı gösterilmiştir.

Almanların Big Bertha adlı topu beton koruganları imha etmek maksadıyla tasarlanmıştır ve 800 kg. ağırlığındaki mermileri hedefe fırlatabilir. Almanlar Big Bertha’nın açlığını doyurmak için işgal ettikleri yerlerdeki KİLİSE ÇANLARI’nı kullanmışlardır. Kaynak: Deutsche Welle.

Dinsel lisan açısından; ‘‘adil’’ ve ‘‘erdem’’ gibi kelimeler, din adamları tarafından ulusun savaştaki rolü ve uğruna savaştıkları nedenlere atıfta bulunmak için sıklıkla kullanılmıştır. Bu düşünce, askerlere ve sivil cephede çarpışanlara, Almanya’nın yıkıcı günah seviyesine düşmemeleri için sürekli bir hatırlatma olduğundan, İngiliz ruhban sınıfının ulusa manevi açıdan yardım etme çalışmaları açısından önemliydi. İngiliz askerleri ve halkına, Tanrı’nın seçilmiş insanları olduklarından, Almanya’da vücut bulan kötülükten bütün dünyayı kurtarmak için ilahi olarak onaylanmış bir savaşta mücadele ettiklerini hatırlatan bir davetti. Bu, en açık şekilde İngiliz Kralı Onursal Papazı Edward Burroughs tarafından Haziran 1915’te The Times dergisine yazdığı mektupta dile getirilmiştir. Burroughs mektubunda; ‘‘Hıristiyanlığın nimetlerini paylaşmak istiyorsak ve hâlâ kendimizi Mesih’in savaşını yürütüyor olarak göreceksek hiçbir şahsi çıkar baskısı altında, İsa’nın da en şiddetli şekilde kınadığı misilleme ilkesine kesinlikle tevessül etmemeliyiz’’ ifadelerini kaleme almıştır.[ix]

Birleşik Krallık’ın onurlu bir savaş yaptığı ve Tanrı’nın kelamını savunduğu fikri ülke genelinde hızla kabul görmüştür. Galler’de Rahip Gwyn Thomas verdiği bir vaazda; ülkelerinin, herhangi bir ulus veya uluslar grubunun o güne kadar girdiği en asil haçlı seferinde çarpıştığını ve ulusun tamamı, davalarının erdemine içtenlikle inandığından, zaferden kesinlikle emin olduğunu ifade etmiştir.[x]

Rahip Thomas’ın sözleri, hem davalarının Tanrı’nın gözünde benzersizliğini açıkça vurgulamakta, hem de Tanrı’nın merhametiyle ve savaş alanında zafer kazanmanın ötesinde bir amaç uğruna savaşan ulusların zaferine olan derin inancın altını çizmektedir. Daily Mail gazetesinde, 1916’da savaşın ikinci yıldönümünde yayınlanan bir makalede İngiltere’nin; ‘‘düzeni ve kamu hukukuna saygıyı yeniden sağlamak, güçsüzleri korumak ve acımasız insanlık dışılığı önlemek’’ maksatlarıyla savaştığı ifade edilmiş ve ulusun Tanrı’ya olan inancı vurgulanarak, Tanrı’nın İlahi Takdiriyle savaşın üçüncü yılına girerken zafere olan inanç dile getirilmiştir.[xi]

Fransa’da bombalanan bir kilisenin harabeye dönmüş kalıntılarında ayine katılan insanlar, 1915. Foto: DE AGOSTINI PICTURE LIBRARY/GETTY IMAGES

İngiliz din adamları cemaatlerine, davalarının Tanrı adına olduğu için, savaşma nedenlerinin diğer uluslardan çok daha büyük olduğunu sıklıkla tekrarlamışlardır. Birçok kilise adamı,  davalarının erdem ve doğruluğunu ulusun değerliliğine bağlamıştır. Exmouth’lu Rahip T. MacClelland bir vaazında; ‘‘Bizim davamız; Tanrı’nın amacı ve isteği olan kardeşlik, eşitlik, özveri ve Haç temelli değerli bir vizyondu. Kazanmaya ve Tanrı’nın amacını gerçekleştirmesine aracı olmaya layık olacaksak kazanmalıydık’’ ifadelerine yer vermiştir.[xii]

Erdemlilik fikri, İngiliz halkına özel olduklarını hatırlatarak savaşa olan desteği daha da artırmanın yanı sıra, dinin gerilediği bir dönemde insanlara açıkça dindar ve Hıristiyan kalmalarını hatırlatmak maksadıyla da kullanılmıştır. Aberdeen’de Rahip W. H. Leathem cemaatine verdiği bir vaazda; ‘‘Bugün kulaklarımızda ve kalplerimizde bizi bağlayan vatanseverlik ve din çağrısı bulunmaktadır. Bizi diğer ulusların içinde büyük yapan Hıristiyan inancına karşı vefasız olmamalıyız’’ ifadelerine yer vermiştir.[xiii] Leathem verdiği vaazda cemaatine, vatanseverlikten önce İskoç ve İngiliz uluslarını güçlü kılan unsurun din olduğunu ve önlerindeki zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olacak olan şeyin vatanseverlik değil, inancın rolü olacağını da hatırlatmaktadır.

 Birinci Dünya Savaşı öncesinde her ikisi de Avrupalı, Protestan ve Batı Hıristiyan medeniyetinin önde gelen endüstrileri olan İngiltere ve Almanya tarafından savaş esnasında bastırılan propaganda afişleri: Solda yer alan İngiliz afişinde: ‘‘KIZILHAÇ MI YOKSA DEMİR HAÇ MI? Yaralı ve esir düşmüş askerimiz su için yalvarıyor. Alman Rahibe gözlerinin önünde suyu yere döküyor. Bunu Britanya’da yapacak tek bir kadın dahi yoktur. Britanya’da hiçbir kadın bunu unutmayacaktır’’ ifadeleri yer almaktadır. Sağdaki Alman propaganda afişinde ise; ‘‘Sana sadık olmak istiyoruz. Ölümüne sadık. Kutsal siyah, beyaz ve kırmızı bayrak hayatımızı sana feda etmek istiyoruz’’ ifadelerine yer verilmiştir.

İngiltere’nin kutsal bir savaş verdiğine inandıklarından, Birleşik Krallık’ın her yerindeki din adamları, Almanya ezici bir yenilgiye uğratılana kadar mücadeleyi sürdürmenin önemini vurgulamışlardır. Kutsallığı onanan savaş fikri, hedeflerinin sadece düşmanı savaş alanında yenilgiye uğratmaktan daha ziyade; Alman ulusunda vücut bulan ahlaksız ve tehlikeli ideallerin tamamen yok edilmesi anlamına gelmektedir.

Surrey Advertiser and County Times gazetesinde din adamı E. C. Kirwan’dan alıntılanan bir yazıda İngiltere’nin savaşa olan bağlılığını ortaya koyan bir ifadeye yer verilmiştir. Papaz Kirwan yazısında savaşın acı sona kadar savaşılması gerektiğine inandığını dile getirmektedir.[xiv] Papaz Kirwan’ın bu düşünceleri; Western Times gazetesine bir demeç veren ve ulusun Tanrı’nın huzuruna, bitap düşmüş bir panik içinde değil de yüce, dingin ve kendinden emin, sakin bir kararlılık ile kendini ifade edecek, acı çekecek ve sonuna kadar dayanacak bir inançla geldiğini ifade eden Exeter Piskoposu tarafından da paylaşılmıştır.[xv]

Çarmıha Gerilen İsa’nın Yedi Sözü: 1. Baba onları bağışla çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. 2. İsa, iki hırsızın arasında çarmıha gerilmiştir ve hırsızlardan bir tanesi onun suçsuz olduğuna inanmaktadır ve İsa’dan krallığına geldiğinde onu hatırlamasını rica eder. İsa’nın cevabı ‘‘Sana doğrulukla söylüyorum, bugün benimle birlikte cennette olacaksın’’. 3. İsa annesini ve onun yanında sevdiği müritlerinden bir tanesini görür. Annesine; ‘‘Kadın, oğluna bak’’ der, sonra da müridi John’a dönerek ‘‘Annene bak’’ der. O andan itibaren John annesini kendi ailesine katar. 4. Öğleden sonra saat üç sularında İsa yüksek sesle ‘‘Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin’’ diye haykırır. 5. İsa sonra ‘‘Susadım’’ der. Orada bir kavanoz ekşi şarap bulunmaktadır, bir süngeri şaraba batırırlar ve çördük dalı ile süngeri İsa’nın dudaklarına uzatırlar. 6. İsa şarabı aldıktan sonra ‘‘O bitti’’ der. 7. İsa yüksek sesle haykırır ve ‘‘Baba, ellerine ruhumu emanet ediyorum’’ der ve son nefesini verir. (Jesus Christ for Muslims – Müslümanlar için İsa Mesih adlı web sitesinden çevrilmiştir).

Vazifelerine gösterdikleri sabır ve duydukları inanç, özellikle savaşın hiç sona ermeyecekmiş gibi göründüğü anlarda, birçok din adamının halkın moralini yüksek tutmak için sürekli kullandıkları bir tutum olmuştur. İskoçya’da Rahip James MacGibbon, savaşın beşinci yıla uzama ümitsizliği hakkında bir yorumda bulunmuş, fakat halkına ‘‘ne kadar’’ sorusunu sorarken, yanıtı da kendisi vererek; yerine getirmeleri gereken bir vazifeleri olduğunu ve Tanrı tarafından kendilerine verilen bu vazife başarılmadıkça savaşın asla bitmeyeceğini ifade etmiştir.[xvi]

Kilise ve din adamları kutsal savaş fikrini pompalamayı sürdürerek ve halka vazifelerini sonuna kadar yerine getirmelerini vaaz ederek, ruhban sınıfının Tanrı’nın adamları olarak uluslarına destek vermeyi sürdürmeleri için oldukça haklı nedenleri bulunmaktaydı.

Çevirenin Notları: Bu yazı Georgia Hanford tarafından kaleme alınan ‘‘Mobilization Through Faith: The religious reaction to the e First World War in the United Kingdom through the national and local press – İnanç Yoluyla Seferberlik: Ulusal ve yerel basın aracılığı ile Birleşik Krallık’ta Birinci Dünya Savaşına Dinsel Tepkiler’’ başlıklı tezin ‘‘The Holy War – Kutsal Savaş’’ başlıklı bölümünün birebir çevirisidir.

Sayın Hanford tarafından kaleme alınan tezin tamamına aşağıdaki link üzerinden erişilebilir.

 

https://ir.canterbury.ac.nz/bitstream/handle/10092/14921/Georgia%20Hanford%20480.pdf?sequence=1&isAllowed=y

 

Kaynaklar:

[i] Hoover, Büyük Savaşta Tanrı, Almanya ve İngiltere, 103.

[ii] Beaken, İngiltere Kilisesi ve İç Cephe, 198.

[iii] Jenkins, Büyük ve Kutsal Savaş, 6.

[iv] David Monger, Birinci Dünya Savaşında Vatanseverlik ve Propaganda (Liverpool University Press, 2013), 95.

[v] Wilkinson, İngiltere Kilisesi ve Birinci Dünya Savaşı, 243.

[vi] David Welch, ‘Savaş Hedefleri ve Büyük Fikirler’ 1914’, in Justifying War: Propaganda Politikaları ve Modern Çağ, eds. David Welch ve Jo Fox (Basingstoke: Palgrave Macmillan, 2012), 78.

[vii] Marrin, Son Haçlı Savaşı, 125.

[viii] Pennell, Bir Krallık Birleşti, 57.

[ix] Burroughs, E. A. “İnancın Harekete Geçirilmesi.” Times, 19 Haziran 1915, 10.

[x] “Hâlâ Asil Bir Gelecek.” The Brecon Radnor Express Carmarthen ve Swansea Valley Gazette ve Brynmawr District Advertiser, 12 Ağustos 1915, 5.

[xi] “Britanya Yeniden Doğuyor.” Daily Mail, 04 Ağustos 1916, 4.

[xii] “Daha Fazla Gayret Çağrısı.” The Western Times, 03 Ağustos 1916, 4.

[xiii] “Savaşın Sırları.” Aberdeen Daily Journal, 02 Ağustos 1915, 4.

[xiv] “Savaşın Yıldönümü,” The Surrey Advertiser and County Times, 7 Ağustos 1915, 3.

[xv] “Dua Günü.” The Western Times, 05 August, 1915, 2.

[xvi] “İskoçya’nın Muhteşem Dua Günü” Daily Record and Mail, 05 Ağustos 1918, 3.

ETİKETLER: , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.