savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4746
EURO
36,4066
ALTIN
2.957,53
BIST
9.356,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
17°C
Ankara
17°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazartesi Az Bulutlu
2°C

MANDALAY

A+
A-

MANDALAY, MYANMAR

 

Yazı ve Fotoğraf: Olay SALCAN

 

Myanmar’ın merkezinde konuşlanmış ve Yangon’dan sonra ikinci büyük şehirdir. Mandalay İmparatorluğu’nun da son başkentidir. Merkezi konumu nedeni ile de ekonomi, sağlık ve eğitim alanlarında diğer şehirlere nazaran daha olumlu gelişmeler göstermiştir.

Sayılamayacak kadar tapınak ve pagodası, bunların arasında dolaşan renkli kıyafetleri ile Budist rahipleri ve doğa güzelliği ile Mandalay, ülkenin turist cazibe merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Nüfusunun çok büyük bir çoğunluğu Budist olan Mandalay, aynı zamanda Budizm’in de Myanmar’da merkezi halindedir.

Yüzlerce tapınağın bulunduğu Mandalay’da tabii ki bu tapınakların tamamının gezilemeyeceği bir gerçek. Bu nedenle de sizlere gezdiğim Kuthadow Pagoda, Sagaingda U Min Thonze Pagoda, Sunooponnyashin Pagoda, Mahagandayon Manastırı, Shwe Nan Daw Manastırı, Kraliyet Sarayı ve Ubein Köprüsü ile ilgili izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım. Mandalay Tepesi de görülmesi gereken yerlerden birisi. Buradan tüm Mandalay’ı görebilme imkanı olduğu kadar çevresinde bulunan tepelerdeki güzel tapınakları da görebilme şansı var.

ROYAL PALACE

Mandalay’da ilk ziyaretimi 1861 yılında Kral Mindon Min tarafından yaptırılmış Kraliyet Sarayı’na yapacağım. Etrafı savunma maksadıyla su hendekleri ve surlarla çevrili olan saraya turistlerin giriş yapabildikleri doğu kapısından girmek için hendek üzerindeki bir köprüden yaklaşıyorum.

1885 yılında Mandalay’a doğru ülkeyi fetih etmek maksadıyla ilerleyen İngiliz kuvvetlerinin ana hedefi, zayıf da olsa direnişi kırmak için ülkenin sembolü olan Kraliyet Sarayı’nı elde etmektir. İşgalden sonra kral ve kraliçeyi Hindistan’a sürgüne gönderen İngilizler, sarayı askeri üst olarak kullanılıyor ve içerisinde bulunan kraliyet hazinesini Londra’ya gönderiyorlar.

1. Dünya Savaşı sırasında Mandalay’ı ele geçiren Japonlar ise, sarayı ikmal deposu olarak kullanmışlar. Bu da yetmezmiş gibi saray, savaşta müttefiklerin hava saldırılarından da büyük hasar görmüş. Bu günkü hali, restore edilmesinden sonraki durumudur. Hava saldırılarından hasar görmeyen seyir kulesinden sarayı panoramik olarak kuşbaşı seyretmeden sarayı terk etmeyin.

Restorasyon sırasında sarayın eski haline getirilmesi için gösterilen çabaların, sarayı gezdikçe oldukça başarılı olduğu gözden kaçmıyor. Gezenlere orijinal bir yapı kompleksi içerinde dolaşıyor hissi verilmesi gayretlerine rağmen, her şeyin yeni yapıldığı çok belli oluyor.

Turistler sarayın ufak bir bölümünü gezebiliyorlar; sarayın çoğunluğu askeri üs olarak kullanılıyor.

İlk girişteki taht odasında eski kral ve kraliçenin balmumundan yapılmış, tahtlarında oturur vaziyetteki heykellerini gördüğümde kendilerine saygılı bir selam vermekten kendimi alamadım.

 

KUTHODAW PAGODA

Kral Mindon Min tarafından 1857 tarihinde Mandalay tepesinin eteklerinde kurulmuş bu pagoda, büyük ve kalın mermerler üzerine eski Pali lisanında yazılmış 729 sayfalık dünyanın en büyük kitabı olan Budistlerin kutsal kitabı Tripitaka‘ya ev sahipliği yapıyor. Bu sayfaların her biri, küçük boyda inşa edilen stupaların içine yerleştirilmiş. Stupaların içerisine girilmediği için dışarıdan rahatlıkla görülebilecek ve okunabilecek şekilde konuşlandırılmışlar. Her sayfası 107 cm x 153 cm x 13 cm boyutunda ve beyaz renkte olan tabletlerin konulduğu stupalar da, beyaz renkteler.

Kral Mindon Min’in topladığı 5. Budist Meclisi çalışmaları sırasında 2400 Budist rahip bu kitabı durmaksızın okumuşlardır. Kitabın okunması altı ay sürmüştür. Tabletlerdeki yazılar, 1900 yılında 400 sayfalık 38 ciltten oluşan bir kitap haline getirilerek yayınlanmıştır.

Gösterişli bir şekilde dekore edilmiş ana giriş kapısından girildiğinde pagodaya doğru yürüyüş yolunun iki tarafında uzanan onlarca beyaz renkli stupanın görüntüsü oldukça etkileyici. Başka hiçbir yerde örneğini görmediğim bu uygulama şaşırtıcı ve bu da pagodayı diğerlerinden farklı bir yere koyuyor. Gezdikçe daha neler göreceğiz acaba?

Pagodaya ulaşabilmek için yürümek durumunda kaldığım koridorun gösterişliliğinin şaşkınlığı içerisinde iki tarafımdaki Budist ve Hindu mitolojisinden esinlenen kutsal hayvan ve insan heykelleri gözümden kaçmıyor.

Kral Mindon Min’in gelecek nesillere büyük bir eser bırakmak maksadıyla inşa ettirdiği dünyanın en büyük kitabı, pagodasında cömertçe kullanılan altın ve beyaz stupaları ile bu pagoda kompleksinin benim üzerimde bıraktığı izlenimler, çok iyi.

Kompleksin ortasında Bagan’daki Shwezigon pagoda örnek alınarak yapılmış ve altınla kaplanmış 57 metre yüksekliği ile Kuthodaw Pagoda yer almakta. Pagodanın dört köşesine pagodayı koruyan mitolojik arslanlar yerleştirilmiş.

İngiliz işgali sırasında pagoda kompleksi askeri garnizon olarak kullanılmış ve pagodadaki altın, mücevher ve değerli taşlar sökülerek alınmıştır. Kutsal bir yerin askeri garnizon olarak kullanılmasının çirkinliği yanında değerli eşyaların alınarak götürülmesi, insanlık tarihinin utanç sayfalarından birisidir. İngilizlerin çekilmelerinden sonra Myanmar halkının bağışları ile pagoda bu günkü durumuna kavuşturulmuştur. Bu da insanlık tarihi açısından gurur duyulacak bir sayfadır. Bir tarafta utanç ve bir tarafta gurur. Ne kadar ironik.

MAHAGANDAYON MANASTIRI

Mahagandayon manastırı, çok geniş bir alanı kapsayan ve bünyesinde binden fazla keşişi barındıran bir manastır. Bu manastır, her yaşta Myanmarlının Buda’nın öğretilerini öğrenerek keşiş olmaları için eğitim gördükleri bir öğrenim kurumu. Bu manastıra gelmemizin nedeni, keşiş adaylarının öğle yemeklerini yemeleri için girdikleri düzenli ve sessiz yemek sırasını görmek.

Bunun nesi görülmeye değer diye aklınızdan bir soru geçebilir. Yemekhaneye gelen yol, dar ve iki tarafı kaldırımlı. Bu kaldırımlara turistler sıralanıyor. Turistleri düzende tutan daha yaşlı keşişler var. Kaldırımdan aşağıya inilmesine mani oluyorlar ki yemeğe gelen keşişler kargaşa yaşamasınlar.

Yemekhanenin avlusunda büyük karavanalarda yemekler hazır bekliyor. Bu yemekler hayırsever Myanmarlılar tarafından parası ödenerek dışarıda hazırlanmış yemekler. Yemek dağıtımı sırasında bu hayırseverler de karavanaların yanında hazır bulunuyorlar.

Keşişler, kırmızı harmanileri içerisinde iki sıra halinde yemekhaneye doğru ilerlemeye başladıklarında turistlerin bunların fotoğraflarını çekme telaşı görülmeye değer. Heyecana kapılıp kaldırımdan yola inenleri yönetici keşişler ikaz ediyorlar.

Başları önde, ellerinde yemek kapları, sol kollarına yerleştirilmiş peçeteleri ve etrafta hiç kimse yokmuşçasına sakinlik ve sessizlikleri görülmeye değer. Büyük bir düzen içerisinde yemeklerini alan keşişler yemekhaneye geçip yine sessizlik içerisinde yemeklerini yiyorlar.

Yüzlerce keşişi bir arada görmek ve fotoğraflarını çekmek, hoş bir telaş ve keyif olsa da; onları bu düzen ve muhteşem davranış biçimleri içerisinde seyretmek, insanda onlara olan saygı duygusunu yaratıyor.

U BEIN KÖPRÜSÜ

Dünyanın en kaliteli tik ağaçları Myanmar’da yetişiyor. Çok da olunca bir köprüyü tik ağacından yapmak sorun değil. Bu fikirde olan belediye başkanı da Taungthaman gölü üzerine 1850 yılında tik ağacından yayalar için bir köprü yaptırıyor. 1.2 km. uzunluğunda olan köprü, dünyada tik ağacından yapılmış en uzun köprü olması nedeni ile önemli. Göl üzerinde bulunan teknelerle bir gezinti yapmak ve herkesin yaptığı gibi köprü üzerinde dolaşmak eğlendirici. Köprü bu gün dahi yerel halkın kullandığı bir köprü olması nedeni ile de sosyal hayata katkılarını sürdürüyor.

SAGAINGDA U MIN THONZE PAGODA

Benim Myanmar’da ziyaret ettiğim pagodalar içerisinde en çok beğendiklerimden birisi. Kolay gezilen ve renkleri ile de dikkat çekici bir görüntüsü olan bir pagoda burası. Sagaing tepesinde kayalara sırtı dayatılarak hilal şeklinde inşa edilmiş bir tapınak. Tapınağın içerisinde turkuaz renkli zemin üzerinde 45 adet, yan yana, altın yaldızlarla boyanmış ve cilalanmış gösterişli, oturur vaziyette Buda heykelleri var. Buda heykellerinin her biri, birbirinden farklı yüzlere sahip.

INWA (AVA)

Inwa resmi adıyla Ava olarak bilinen bu bölge Mandala’ya 21 km. uzaklıkta. Biz buraya feribotla yaptığımız yarım saatlik bir yolculuktan sonra gittik. Şehir, ilk defa 1364 yıllında kral Thado Minbya tarafından başkent olarak kurulmuş. Şu anda şehirden kalan, yıkılmış duvar ve tapınaklar. Halihazırda bölge, daha ziyade bir tarım alanı olarak kullanılıyor.

Görülecek yerler, at arabaları ile eğlenceli bir şekilde geziliyor. Görülecek yerlerin başında, MahaAungMyeBonzan manastırı geliyor. O zamanlar ahşaptan yapılan manastırların aksine tuğladan yapılmış gösterişli bir manastır. Aynı zamanda bu güne kadar da bölgede ayakta kalabilmiş ender yapılardan birisi. Çok katlı olarak inşa edilmiş bina, doğal olaylara karşı belki de tuğladan yapılmış olması nedeni ile karşı durabilmiş.

Inwa’nın başkent olduğu dönemlerdeki Bagyidaw sarayından kalan 30 metre yüksekliğindeki gözetleme kulesi (NanMyint)de, 19 yy. Myanmar mimarisine bir örnek olarak görülebilir. Depremde büyük bir darbe alan kule, daha sonra orijinal hali ile restore edilmiş.

Yukarıda anlatılanlara ilaveten Kraliyet Sarayı’na yakın inşa edilmiş ShweNanDaw Manastırı, tik ağacından yapılmış tapınakların en güzel örneği. Bu manastırdaki ahşap oymacılığı görülmeye değer.

Mandalay tepesindeki Sunooponnyashin pagoda, son derece etkili manzarası ve dış duvar işlemeciliği, büyük boydaki Buda heykeli ve renkli görüntüsü ile bir cazibe merkezi.

Mandalay, çeşitli boylardaki yüzlerce Budist tapınağı, manzarası olağanüstü güzel olan Mandalay tepesi, Kraliyet Sarayı, gösterişli tapınakları ile Myanmar’ı daha iyi tanıyabilmek ve Budizm’in Myanmar’daki etkinliğini anlayabilmek adına önemli bir şehir. Mandalay’ı görmeden ayrılmak büyük bir eksiklik olacaktır.

Mandalay, Myanmar gezisinin olmazsa olmaz destinasyonlarının en önemlilerinden birisi.

Hoşça kalın.

olay.salcan@gmail.com

olaysalcan.blogspot.com

 

FOTOĞRAF GALERİSİ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.