savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Ankara
2°C
Karla Karışık Yağmurlu
Pazar Hafif Kar Yağışlı
1°C
Pazartesi Açık
1°C
Salı Parçalı Bulutlu
3°C
Çarşamba Çok Bulutlu
4°C

Orta Doğu Çalışmaları Alanında Uzman Profesörler, Akademik Özgürlüğün Yerlerde Olduğu Türkiye’ye Akın Ettiler

Orta Doğu Çalışmaları Alanında Uzman Profesörler, Akademik Özgürlüğün Yerlerde Olduğu Türkiye’ye Akın Ettiler

 

Orta Doğu Çalışmaları Alanında Uzman Profesörler,
Akademik Özgürlüğün Yerlerde Olduğu Türkiye’ye Akın Ettiler

Yazar: Cinnamon Stillwell  • Campus Watch  11 Ekim 2017

Çeviren: Ercan Caner,  Sun Savunma Net, 17 Ekim 2017

En fazla akademisyeni cezaevlerine dolduran ülke Türkiye olmasına rağmen, geçtiğimiz günlerde yapılan bir konferans, yukarıda görülen profesörleri İstanbul’a çekmiştir: (Sol üstten saat istikametinde) Georgetown Üniversitesinden Jonathan Brown ve John Esposito, Penn State Üniversitesinden Flynt Leverett ve California-Santa Barbara Üniversitesinden Fichard Falk.

‘‘Türkiye bana doğal bir ev gibi görünüyor, özellikle de mevcut lideriyle.’’ Bu sözler South Florida Üniversitesi eski öğrenim görevlisi Sami Al-Arian’a aittir, kastettiği mevcut lider ise Türkiye’nin İslamcı ve giderek otokratikleşen cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Al-Arian, Filistin İslami Cihat faaliyetlerine katıldığı yönündeki suçlamalar nedeniyle 2015 yılında ABD’den sınır dışı edilmiştir.

İslamcı eğilimleri göz önüne alındığında, ne Al-Arian’ın kendisini Erdoğan’ın Türkiye’sinde evinde gibi hissetmesi, ne de onunla aynı düşünce yapısında olan ABD merkezli Orta Doğu çalışmaları arkadaşlarının, 8-10 Ekim 2017 tarihlerinde, Al-Arian’ın, İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi direktörlük görevini yürüttüğü, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde icra edilen Uluslararası İslam Dünyası Konferansı için ona katılmaları hiç şaşırtıcı bir durum değildir.

Georgetown University Suudi destekli Prens Alwaleed Bin Talal Müslüman-Hıristiyan Anlayış Merkezi (ACMCU)  doğal olarak konferansın sponsorları arasındadır ve ACMCU direktörü (Al-Arian’ın damadı) Jonathan Brown ve kurucu direktör John Esposito da katılımcılar arasındadır. Esposito çok ünlü bir İslam savunucusudur ve din değiştirerek Müslüman olan Brown da açık bir şekilde kölelik ve cariyelik dâhil İslami öğretileri savunmaktadır.


Konferansa katılan diğer berbat konuşmacılar arasında; fanatik derecede bir İsrail karşıtı olan Princeton Üniversitesi emekli uluslararası hukuk profesörü Richard Falk, Müslüman Kardeşlerin kurucusu Hassan al-Banna’nın büyük oğlu ve Oxford Üniversitesi çağdaş İslami çalışmalar profesörü İslamcı Tariq Ramadan da bulunmaktadır.

Sami Al-Arian, bir zamanlar Laura ve George W. Bush ile birlikte görülürken. Terör faaliyetlerine katıldığı gerekçesiyle Birleşik Devletlerden sınır dışı edilen Al-Arian destekçilerine ‘‘İslam dünyamıza karşı düzenlenen komplonun liderlik merkezindeyiz. Kuzey Amerika’daki varlığımız, izlemek, keşfetmek ve takip etmek için benzersiz bir fırsattır.’’ ifadelerini kullanmıştır.


En kötüsü mü? ACMCU üyesi ve Georgetown Washington Üniversitesinden doktora derecesi olan ve 2009 yılından beri Erdoğan’ın baş danışmanlık ve sözcülük görevini yürüten İbrahim Kalın’dır. Kalın her zaman olduğu gibi Erdoğan’ın, Pennsylvania’da yaşayan Türk imam Fethullah Gülen’in 2016 yılı başarısız darbe girişiminin arkasındaki isim olduğu ve bu nedenle teslim edilmesi gerektiği şeklindeki temelsiz iddialarını tekrar etmiştir. Bunun da ötesinde, darbe girişimi sonrasında gerçekleştirilen subay, öğretmen, okul idarecileri, hâkim ve akademisyen tasfiyelerini de savunmuştur.

Amerikan Orta Doğu çalışmaları akademisyenleri, Türkiye’de akademik özgürlüğün yok edilmesini savunan Kalın ile birlikte konuşmayı kabul edebilirler ve sınır dışı edilmesi nedeniyle Siyonistleri suçlayan Al-Arian, alanın ahlaki boşluğundan bahsedebilir. Bunların tamamı birbirlerinin aynıdır; utanması olmayan İslamcılık yanlıları, zalim rejimlerin hediyelerinin minnettar alıcıları ve diktatörlerin destekçileri. Türkiye’ye mükemmel bir şekilde uymaktadırlar.

Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve tamamen yayın kuruluşu ile yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. Yazının çevrilmesi Sun Savunma Net sitesi ve çevirenin yazıda ifade edilen görüşleri paylaştığı anlamına gelmemektedir.

Konferans duyurusu, hedefleri ve katılanların düşüncelerini inceledim ve kısa bir şekilde sizler için derledim. İnsanlar bir araya gelmişler ve daha güzel bir dünya için neler yapılabileceğini tartışmışlar.

Hangi ülkenin petrolünü nasıl çalalım, hangi ülkeyi dövelim, kimi kime kırdıralım, Hıristiyanlık ve Yahudiliği nasıl yok ederiz vb. gibi konular konferans kapsamına dâhil değil.

Cinnamon Stillwell  neden bu kadar kızmış ve konferansa katılanları bu kadar aşağılamış ben anlamadım…

Konferans Konuları ve Hedefleri

Neredeyse bir asır önce, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması ve ulus devlet sisteminin bütün İslam dünyasında yeni uluslararası düzen olarak ortaya çıkması sonrasında, farklı bilim çevrelerinden birçok düşünür ve akademisyen hala Ümmet kavramının günümüz dünyası ile ilişkisini ve pratikte uygulanabilirliğini sorgularken, Müslüman Ümmet konsepti tarihsel anlamını yitirmiştir.

Konferansta incelenecek konular arasında; Müslümanların çoğunlukta olduğu toplumlarda siyasi meşruiyet, İslam hukuku, mezhepçilik,  milliyetçilik, laiklik ve sivil yönetim konuları, kadınların güçlendirilmesi, yoksulluk  işsizlik, üretim, finans, sermaye, küreselleşme gibi sosyo-ekonomik konular ve son olarak ırkçılık, İslamofobi, terörizm, savaşlar ve hegemonya ile karakterize edilen bir dünyada İslam dünyasıyla küresel güçler arasındaki ilişkiler bulunmaktadır.

Konferansın hedefi, bu önemli konuları tartışmak üzere alanlarında uzman düşünür ve akademisyenleri bir araya getirmektir. Sempozyuma katılanlar Müslüman toplumların karşı karşıya olduğu bu temel sorunları yeniden ele alacak ve bu iç ve dış problemlere karşı neler yapılması gerektiği üzerine müzakerelerde bulunacaklardır. Bu çerçevede sempozyumda İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı bu problemlere yeni ve pratik çözümlerin neler olabileceği irdelenecektir.

Konferansa Katılanların Düşünceleri

Dr. John Esposito

“Bugüne kadar pek çok sempozyuma davet edildim. Bu etkinlik en çok ilgimi çekenler arasında yer aldı. Çünkü bu sempozyum acil, hayati konuları ele alıyor. Davet edilen insanlara baktığımız zaman bunların uluslararası alanda uzman olarak kabul edilen isimler olduğunu görüyoruz. Ben burada İslamofobi ve Müslüman karşıtlığı üzerine konuşacağım. Aynı zamanda bu durumun Batı’nın dış politikasına nasıl yansıdığını ele alacağım. Kapanış oturumunda ise Dr. Tarık Ramazan’la birlikte İslam dünyasının içinden geçtiği problemleri ve ‘İslam dünyası nereye gidiyor konularını ele alacağız?’ 

Dr. Jonathan Brown

 “Genelde sempozyumlar daha küçük meseleler üzerine oluyor. Ama bu etkinlik çok önemli bir meseleyi ele alıyor. İslam ümmetinin şu andaki durumu, geleceği üzerine bir şeyler yapması açısından bu etkinlik önemli. Ben konuşmamda klasik İslam hukukunun modern öncesi dönemde ne ifade ettiğini irdeleyeceğim”

Dr. Sami Al-Arian

Müslüman dünyanın çok önemli bir süreçten geçtiğini ve içinde bulunulan problemlerin çözümü konusunda Türkiye’nin önemli bir rol oynayabileceğini belirten Dr. Al-Arian, “Müslüman dünyanın şu anda bu problemlere verdiği tepkiye bağlı olarak bu dönüşüm iyiye de gidebilir kötüye de gidebilir. Biz burada bu problemlerin detaylı olarak tartışılacağı bir ortam oluşturmak istedik. Türkiye’nin rolünü, Türk-Müslüman dünya ile Müslüman-Batı dünyası arasındaki ilişkilerin nasıl iyileştirilebileceğine dair çözüm yolları arıyoruz”.

Yrd. Doç. Dr. Ömer Taşgetiren

 “Ümmet kavramı Müslümanlar için ne ifade ediyor, tarih içinde ne ifade etti ve şu anda ne ifade ediyor, Müslüman dünyası dağıldığı bu büyük coğrafi alan içinde kendi içindeki problemlere nasıl öneriler getirebilir gibi iç ve dış problemler üzerine odaklanacağız. Müslüman dünyanın karşılaştığı işgaller, demokratikleşme problemi, dış politikada ilişkileri, mezhepçilik problemi, sivil-asker ilişkilerindeki problemler, İslam hukukunun nasıl daha anlaşılır olabileceği gibi meseller sempozyum boyunca ele alınacak. İslam dünyasının geleceği ile ilgilenen, farklı perspektiflere sahip insanları bir araya getirip bir tartışma, diyalog başlatmalarını bekliyoruz. Bu dünyanın sorunları var ve bu sorunlar için oturup konuşmamız gerekiyor, bu konuşmaları yaptıktan sonra verimli sonuçlar elde edebileceğimizi düşünüyorum.’’

Yazının orijinal metnine aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.

http://www.meforum.org/blog/2017/10/us-professors-head-to-turkey

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.