savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2987
EURO
35,2109
ALTIN
2.243,53
BIST
8.746,26
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
14°C
Ankara
14°C
Parçalı Bulutlu
Salı Az Bulutlu
13°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
6°C
Perşembe Az Bulutlu
7°C
Cuma Az Bulutlu
7°C

Orta Doğu için Siyonist Plan

Orta Doğu için Siyonist Plan

“Büyük İsrail”: Orta Doğu için Siyonist Plan

Kanlı “Oded Yinon Planı” Tam Metni

Yazar: Oded Yinon, Kudüs, Şubat 1982                                       

Önsöz: Michael Chossudovsky, 6 Eylül 2015

Yayıncı: Khalil Nakhleh, Belmont, Massachusetts, 23 Temmuz 1982

İbranice-İngilizce Çeviri: Israel Shahak, 13 Haziran 1982

İngilizce-Türkçe Çeviri: Ercan Caner, Ankara-Türkiye, 28 Ocak 2017

Önemli not: “Bu sayfada ve eklerinde(pdf dokümanlar) yer alan içeriklerin, izin alınmadan kısmen ya da tamamen kopyalanması, çoğaltılması, kullanılması, yayınlanması ve dağıtılması kesinlikle yasaktır. Bu yasağa uymayanlar hakkında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca yasal işlem yapılacaktır. Çevirinin tüm hakları saklıdır.”

Önsöz

Aşağıda sunulan ‘‘Büyük İsrail’’ devletinin oluşturulmasıyla ilgili doküman, Netanyahu hükümeti içindeki güçlü Siyonist hizipler ile Likud partisinin olduğu kadar, İsrail ordusu ve istihbarat teşkilatının da temel politikasıdır.

 Son zamanlarda meydana gelen gelişmelerde Donald Trump, İsrail tarafından inşa edilen illegal yerleşim yerlerine olan desteğini ve işgal altındaki Batı Şeria’da, İsrail yerleşim birimlerinin yasa dışı olduğunu teyit eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2324 nolu kararına karşı çıktığını doğrulamıştır.

 Siyonizm’in kurucu babası olan Theodore Herzl’e göre Yahudi Devletinin toprakları; Mısır Nehrinden Fırat Nehrine kadar uzanmaktadır. Rabbi Fischmann’a göre ise ‘‘Vadedilmiş Topraklar’’ Mısır Nehrinden Fırat Nehrine kadar uzanmakta ve bir kısım Suriye ve Lübnan topraklarını da içermektedir.

 Mevcut bağlamda bakıldığında Irak savaşı, 2006 yılı Lübnan savaşı, 2011 yılı Libya savaşı, Suriye ve Irak’ta halen süren savaşlar, Yemen savaşı ve Mısır’daki rejim değişikliğinin nedenleri, Orta Doğu Siyonist Planıyla ilişkilendirilerek okunmalı ve anlaşılmalıdır.

 Bu plan, İsrail’in yayılmacı projesi kapsamında, komşu Arap ülkelerinin zayıflatılması ve sonunda parçalanmasını öngörmektedir. Stephen Lendman’a göre ‘‘Büyük İsrail’’ Nil vadisinden Fırat Nehrine kadar olan topraklardan ibarettir. Yaklaşık bir asır kadar önce, Dünya Siyonist Organizasyonunun Yahudi Devleti için planladığı topraklar aşağıda sunulmuştur:

 

  • Eski Filistin toprakları,
  • Sayda ve Litani Nehrine kadar olan Güney Lübnan,
  • Suriye’nin Golan Tepeleri, Hauran Platosu ve Dera Kenti ile
  • Dera-Amman arasındaki Hicaz demiryolunun kontrolü, Ürdün ve Akabe Körfezidir.

 Bazı Siyonistler ise daha fazlasını talep etmektedirler; Batıda Nil Nehri ile Doğuda Fırat Nehri arasında kalan ve Filistin, Lübnan, Batı Suriye ve Güney Türkiye’yi de kapsayan toprakları istemektedirler.


 Siyonist proje, Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesini desteklemektedir. Daha geniş anlamda, Filistinlileri, Filistin topraklarından sürerek sonunda, Batı Şeria ve Gazze’yi İsrail devletine katmayı öngörmektedir.

Büyük İsrail birçok ‘‘Uydu Devlet’’ ortaya çıkaracaktır. Lübnan, Ürdün, Suriye ve Sina Yarımadasının yanı sıra Irak ile Suudi Arabistan’ın topraklarının bir kısmını içine alacaktır.

 Mahdi Darius Nazemroaya’nın 2011 yılında Global Research’de yayımlanan makalesine göre Yinon Planı İngiltere’nin Orta Doğu’yu sömürgeleştiren planının bir devamıdır:

 Yinon Planı, İsrail’in bölgesel üstünlüğünü garanti altına almayı hedefleyen stratejik bir İsrail planıdır. Bu plan, İsrail’in, çevresindeki Arap devletlerini daha küçük ve daha zayıf devletlere bölerek, kendi jeopolitik ortamını yeniden şekillendirmesini dayatmakta ve şart koşmaktadır.

 İsrailli strateji uzmanları, bir Arap devletinden gelebilecek en büyük stratejik tehdit olarak Irak devletini görmüşlerdir. Irak’ın Orta Doğu ve Arap Dünyasının Balkanlaştırılmasında merkez olarak seçilmesinin nedeni budur. İsrailli strateji uzmanları Irak’ta, Yinon Planının konseptleri esas alınarak ülkenin, bir Kürt devleti ile biri Şii Müslüman, diğeri Sünni Müslüman olan iki Arap devletine bölünmesini talep etmişlerdir. Bu amaca ulaşmak için atılan ilk adım, Yinon Planının bahsettiği Irak ile İran arasındaki savaş olmuştur.

 2008 yılında ‘‘The Atlantic’’ dergisi, ABD ordusuna ait ‘‘Armed Forces Journal’’ dergisi de 2006 yılında Yinon Planındakilere çok benzeyen ve ortalıkta dolaşan haritalar yayınlamışlardır. Biden Planının da talep ettiği bölünmüş bir Irak’ın dışında Yinon Planı; Lübnan, Mısır ve Suriye’nin de bölünerek parçalanmalarını içermektedir. İran, Türkiye, Somali ve Pakistan’ın bölünmeleri de bu görüşler ile örtüşmektedir. Yinon Planı aynı zamanda, Kuzey Afrika’nın da dağılmasını talep etmekte ve bu çözülmenin Mısır’dan başlayarak Sudan, Libya ve bölgenin geri kalan kısımlarına yayılmasını öngörmektedir.

 Büyük İsrail, mevcut Arap devletlerinin parçalanarak daha küçük devletlere dönüşmesini gerektirmektedir. Plan, iki ana temel üzerine oturtulmuştur. İsrail hayatta kalabilmek için 1) bölgesel bir imparatorluk olmak ve 2) bütün mevcut Arap devletlerinin dağılarak küçük devletlere dönüşmesi için bütün bölgenin bölünmesini etkilemelidir. Buradaki ‘‘Küçük’’ kelimesi her bir devletin etnik ve mezhepsel kompozisyonuna bağlı olacaktır. Sonuç olarak, Siyonist beklenti; mezhepsel ayrılıkları olan devletlerin, İsrail’in uydusu ve ironik bir şekilde ahlaki meşruiyetinin kaynağı olmalarıdır. Bu, ne yeni bir fikirdir, ne de Siyonist stratejik düşünce sisteminde ilk kez ortaya çıkmaktadır. Aslında, bütün Arap devletlerini daha küçük parçalara bölmek yıllardır sürekli yinelenen bir temadır.

 Bu açıdan bakıldığında Suriye ve Irak savaşları, İsrail’in bölgesel yayılmacılığının bir parçasıdır.

Michel Chossudovsky, Global Research, 06 Eylül 2015, 28 Aralık 2016 tarihinde güncellenmiştir.

Çevirenin Notları

 İnternette yaptığım incelemede, 1982 yılında yayımlanan Büyük İsrail – Orta Doğu için Siyonist Plan isimli dokümanın tam Türkçe çevirisine ulaşamadım. Yıllardır, Türkiye dâhil, bölgede meydana gelen olaylara bu plan penceresinden de bakılmamasını büyük bir eksiklik olarak gördüğümden, yabancı dil bilmeyen okurlar için planı Türkçeye çevirmeye karar verdim.

 Planın ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile olan ilgisinin anlaşılabilmesi için özet olarak bu plandan bahsetmenin uygun olacağı kanaatindeyim.

 Türkiye dâhil 22 ülkede sınırların değişmesini öngören Büyük Ortadoğu Projesinin sözde hedefleri; bölgeye demokrasinin getirilmesi, terörün ortadan kaldırılması, ekonomik ilişkilerin artırılması ve bölgede istikrarın sağlanması olarak ilan edilmiştir. Dünyadaki doğal gaz rezervinin % 34’ü, petrol rezervinin ise % 65’i Orta Doğudadır. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus petrol rezervleri de eklendiğinde bu oran neredeyse % 70’e ulaşmaktadır.

 Bu kaynaklara ulaşmak ABD’nin stratejik hedefleri arasındadır. ABD’nin diğer hedefleri ise kendine rakip olabilecek güçlerin oluşmasını engellemek, doğal kaynakların denetimini ele geçirmek, İsrail’i emniyete almak ve rakip olarak gördüğü ülkeleri bölgeden uzak tutmaktır.

 İsrail 1948 yılında David Ben-Gurion tarafından bağımsızlığı ilan edilen bir devlettir. 1866-1973 yılları arasında yaşayan Gurion, İsrail’in kurucu babası olarak tanınmaktadır. Gençliğinde sosyalizm ve Siyonizme tutku duyan Gurion 1906 yılında Filistin’e göç etmiştir. 1935 yılında Yahudi Ajansı başkanlığına seçilmiş ve 1948 yılına kadar bu görevi sürdürmüştür. 1948 yılından, 1950 yılının başlarında kısa bir dönem hariç olmak üzere, emekli olduğu 1963 yılına kadar İsrail başbakanlığı ve savunma bakanlığı görevlerini yürütmüştür. Lisan öğrenmede büyük becerisi olan Gurion anadili olan İbranicenin yanı sıra, Türkçe, İngilizce, Rusça, Fransızca, Almanca ve hayatının son dönemlerinde İspanyolca ve antik Yunanca öğrenmiş fakat ironik bir şekilde neredeyse bütün hayatını aralarında geçirdiği Arapların dilini öğrenmemiştir. Filistinliler Gurion’u zalim, duygusuz ve ırkçı bir sima olarak görürlerken birçok Yahudi, Siyonist ve Batı halkı onu Yahudi halkının ‘‘kurtarıcısı’’ olarak görmektedirler.




 Siyonizm, Kudüs’te bulunan ‘‘Zion’’ isimli bir dağdan gelmektedir. Zion kelimesi ‘‘işaret’’ veya ‘‘anma’’ anlamına gelmektedir. ‘‘Shivat Zion’’ İbranicede, Yahudi sürgünlerin Zion’a Dönüşü anlamına gelmektedir. Siyonist düşünce akımları zaman içerisinde evrimleşmiş, Avrupa’da meydana gelen olayların yanı sıra, sosyalizm, milliyetçilik ve sömürgecilik gibi sosyal ve kültürel hareketlerden de etkilenmiştir. Arapların Siyonizme karşı çıkması sadece ekonomik, sosyal ve politik nedenlerden ötürü değildir. Geleneksel Müslüman inancına göre Yahudiler ikinci sınıf insandırlar.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında uygulanma safhasına geçilen Siyonizme büyük katkıları olan Gurion, her zaman Yahudilerin karşı koymadan ve savaşmadan gaz odalarına gitmesinin acısını yaşamış ve kendisini de bir anlamda sorumlu hissetmiştir. Bu gerçek onu kökten değiştirmiş ve zalim, duygusuz, katı, diplomatik olmayan ve özellikle komşu Arap devletlerine bir mesaj vermek istediğinde süratle güç kullanan birisi haline getirmiştir.

 Günümüz İsrail Devletinin 1099 yılından günümüze kadar olan kronolojisini, İsrail devletinin geçmişinin hatırlanması ve ‘‘Orta Doğu için Siyonist Plan’’ başlıklı stratejik planın daha iyi anlaşılabilmesi için aşağıda sunuyorum:

YILLAR

OLAYLAR

1099-1291Haçlı İşgali: 200 Yıl süresince ülke Haçlıların yönetiminde kalmıştır. Temmuz 1099 tarihinde Papanın çağrısıyla beş haftalık bir kuşatma sonrasında Kudüs işgal edilmiştir. Müslüman Selahattin 1187 yılında Haçlıları yenilgiye uğratmış ve Yahudilere, Kudüs’te yaşamak dâhil belirli bir özgürlük vermiştir. Selahattin’in ölümü sonrasında Haçlılar ülkeyi tekrar ele geçirse de,  Memlukler 1291 yılında Haçlıları kesin bir yenilgiye uğratmışlardır.
1291-1516Memluk Dönemi: Ülke Şam’dan yönetilmiş, birçok liman, yeni bir Haçlı işgali korkusu nedeniyle yıkılmıştır. Orta Çağın sonlarında kent merkezleri harabeye dönmüş, Kudüs terk edilmiş ve küçük Yahudi toplumu sefalet içerisindedir.
1517-1917Osmanlı İmparatorluğu Dönemi: 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğunun işgali sonrasında ülke dörde bölünerek Şam’a bağlanmış ve İstanbul’dan yönetilmiştir. Bu dönemde 1564 yılında Muhteşem Süleyman, Yahudi göçü için düzenlemeler getirmiştir. Bu dönemde Kabbalah (Yahudi Mistizmi) gelişmiş ve Yahudi yasalarının çağdaş sınıflandırması yapılmıştır. 1860 yılında Kudüs duvarları dışında ilk Yahudi yerleşim birimi inşa edilmiştir. 1882-1903 yılları arasında esas olarak Rusya’dan ilk büyük göç dalgası (Aliya) yaşanmıştır.

1887 yılında ABD Başkanı Grover Cleveland, Filistin’in Siyonistler açısından önemini göz önüne alarak, Osmanlı İmparatorluğuna bir Yahudi elçi görevlendirir. Sonraki 30 yıl boyunca demokrat ve cumhuriyetçi başkanlar da aynı uygulamayı sürdürürler.

1897 yılında ilk Siyonist Kongre Theoder Herzl tarafından İsviçre’de düzenlenmiştir. Kongrede Dünya Yahudi Ajansı kurulmuştur. Ajansın ilk yıl temsil ettiği ajans sayısı 117, sonraki yıl ise 600’dür. Siyonist Kongre sonrasında Viyana’dan iki haham Filistin’e gönderilir. Filistin’in % 96’sı Müslüman ve Hristiyan’dır ve toprağın % 99’nu ellerinde bulundurmaktadırlar. Hahamlar yazdıkları mektupta: ‘‘Gelin güzel ama başka bir adamla evlenmiş.’’ diye yazarlar.

1904-1914 yılları arasında Rusya ve Polonya’dan ikinci büyük göç dalgası yaşanmıştır. 1909 yılında, Kinneret Gölü kıyısında Degania’da ilk kibutz (kolektif Yahudi çiftliği) ve tamamen Yahudi olan ilk modern şehir olan Tel Aviv kurulmuştur. 1917 yılında 400 yıllık Osmanlı dönemi, İngilizlerin işgaliyle sona ermiştir.

1916Sykes-Picot Antlaşması, 16 Mayıs 1916 tarihli bu antlaşma İsrail devletinin kurulmasındaki önemli kilometre taşlarından bir tanesidir. İngiltere’den Sir Mark Sykes ve Fransa’dan Francois Gorge-Picot, 16 Mayıs 1916 tarihinde, savaş sona erdiğinde Osmanlı İmparatorluğuna ait birçok toprağın İngiltere ve Fransa arasında paylaşılmasını içeren gizli bir antlaşma imzalarlar. Paylaşım planlarına başlangıçta Rusya da katılmaktadır, fakat 1917 devrimi sonrasında Rusya savaştan ve paylaşım planlarından çekilmiştir. Antlaşma ile manda yönetimindeki Filistin’in sınırları belirlenmiş, bu antlaşma, Filistin topraklarında bir İsrail devleti kurulmasında önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması sonrasında, 400 yıllık Osmanlı egemenliğinden kurtulan Filistin derhal İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Antlaşmanın imzalanmasından 100 yıl sonra bugün Filistinlilerin hala bağımsız bir devleti yoktur.
1917Balfour Deklarasyonu, 2 Kasım 1917 tarihinde İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, İngiltere’nin en tanınmış Yahudi vatandaşı olan Baron Lionel Walter Rothschild’e, İngiliz hükümetinin Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasını destekleyeceğini ifade eden bir mektup yazmıştır. İngiltere’nin Siyonizm hareketini desteklemesi, Birinci Dünya Savaşı olaylarıyla bağlantılıdır. Fransa ve İngiltere’nin Almanya ile olan Batı Cephesindeki savaşı kilitlenmiş durumdadır, Türkleri Gelibolu’da yenme planı tam bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır ve Doğu Cephesinde Rusya’nın kaderi belirsiz bir durumdadır, Çar III. Nikola devrim ile tahtan indirilmiştir. ABD savaşa girmiş durumdadır fakat henüz yeteri kadar ABD askeri Avrupa’ya gelmemiştir. Bu şartlar altında Başbakan David Lloyd George, İngiltere’de Chaim Weizmann tarafından yürütülen Siyonizm hareketini desteklediğini açıklamaya karar verir. Balfour mektubunda, Yahudi halkı için Filistin’de bir devlet kurulmasını destekleyeceklerini ve bunu hızlandırmak için ellerinden gelen bütün gayreti sarf edeceklerini yazar. Savaşın sonunda Versay Antlaşması ile Filistin’in idaresi İngiltere’ye bırakılmıştır. İngiltere hem Araplar hem de Yahudiler adına çalışacaktır. Birçok Arap, Türkiye’ye karşı savaşma karşılığında bekledikleri bağımsız devlet hakkını alamadıkları için öfkelidir. Takip eden yıllarda Filistin’de Yahudi nüfusu dramatik bir hızla artacaktır.
1940İllegal Yahudi Göçleri: Yahudi Ajansı tarafından organize edilen Avrupa’daki Nazi zulmünden kaçan Yahudilerin kitlesel olarak Filistin’e gemilerle gidişidir. Birçok gemi batar veya İngiltere ve Naziler tarafından yakalanarak geri döndürülür. İngiltere Yahudilerin Filistin’e gidişlerine kısıtlama uygulamaktadır. Hayfa Limanında 350 yolcusu ile demirleyen SS Bulgaria gemisinin Bulgaristan’a dönmesi emredilir. Gemi Türk boğazlarında batar ve 280 Yahudi mülteci hayatını kaybeder.

Struma gemisi içinde 769 Yahudi mülteciyle İstanbul’a 15 Aralık 1941 günü Sarayburnu açıklarında demirler, motorları ve sızdıran gövdesini tamir etmeye zorlanır. Almanlar gemide salgın hastalık olduğunu ihbar eder ve yolcuların karaya çıkarılmaması yönünde baskı yapar. Türkler Yahudi mültecilere sığınma hakkı vermezler, gemi dokuz hafta boyunca kıyıda bekletilir. İngiltere geminin Mauritius’a gitmesine veya Filistin’e girişine izin vermemektedir. 24 Şubat 1942 tarihinde Türkler gemiye limandan çıkmasını emrederler. Bir Sovyet denizaltısı tarafından, Karadeniz’de, İstanbul açıklarında torpido ile vurulan gemide toplam 768 kişi hayatını kaybeder. Yıllar sonra Sovyet arşivlerinden çıkan belgelerde, Struma’nın Shch-213 isimli Sovyet denizaltısı tarafından 1118 metreden atılan bir torpido ile vurulduğu belgelenmiştir. Bu acıklı ve dramatik olay sonrasında dönemin başbakanı Refik Saydam’ın ‘‘Türkiye başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlara mekân olamaz’’ dediği iddia edilmiştir. Sturma faciası için Türkiye’de ilk resmi anma, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in hükümet adına katılımı ve taziye konuşması ile 24 Şubat 2015 tarihinde gerçekleşmiştir.

194729 Kasım 1947 tarihli Birleşmiş Milletlerin, Filistin’in % 56.47’sini Yahudi devletine, % 43.53’nü Arap Devletine bırakan Paylaşım Planı genel kurulda kabul edilmiştir. Filistinlilerin reddettiği bu plan hiç uygulanmamıştır.
1918-1948İngiltere Dönemi: 1948 yılında İsrail Devletinin resmi olarak ilan edilmesine kadar sürmüştür. 1919-1923 yılları arasında üçüncü büyük göç, esas olarak Rusya’dan olmak üzere yaşanmıştır. 1920 yılında Histadrut (Yahudi İşçi Federasyonu) ve Haganah (Yahudi Savunma Organizasyonu) kurulmuş ve Yahudi toplumu tarafından Vaad Leumi (Milli Konsey), işleri düzenlemek maksadıyla oluşturulmuştur. İlk Yahudi çiftçi kooperatifi olan Nahalal 1921 yılında kurulmuştur. 1922 yılında Milletler Ligi, İngiltere Filistin (İsrail Ülkesi) manda Yönetimini onaylamıştır. 1924 yılında ilk teknoloji enstitüsü olan Technicon Hayfa’da kurulmuştur. 1924-1932 yılları arasında esas olarak Polonya’dan dördüncü büyük göç yaşanmıştır. 1925 yılında Hebrew Üniversitesi açılmıştır. 1929 yılında Hebron Yahudileri Arap militanların toplu katliamına maruz kalmıştır. 1931 yılında Yahudi yeraltı teşkilatı Etzel kurulmuştur. 1933-1939 yılları arasında esas olarak Almanya’dan olmak üzere beşinci büyük göç yaşanmıştır. 1936-1939 yılları arasında, Arap militanlar tarafından kışkırtılan Yahudi karşıtı isyanlar yaşanmıştır. 1939 yılında İngiltere tarafından hazırlanan bir ‘‘White Paper’’ kapsamında Yahudi göçü, acil durumlar hariç yılda 10.000 rakamı ile ciddi bir şekilde sınırlandırılmıştır. 1939-1945 yıllarında Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı – Büyük Felaket yaşanmıştır. 1941 yılında Lehi yeraltı hareketi oluşmuştur; Haganah’ın Palmach vurucu gücü oluşturulmuştur. 1944 yılında İngiliz kuvvetlerinin parçası olarak Yahudi Tugayı kurulmuştur.
1948İsrail Devleti: 14 Mayıs 1948 tarihinde İngiliz Mandası sona ermiş ve aynı gün Yahudi Ajansı Başkanı David Ben-Gurion tarafından İsrail Devletinin kurulduğu ilan edilmiştir. 15 Mayıs günü İsrail, beş Arap devleti tarafından işgal edilmiştir. Mayıs 1948 – Temmuz 1949 tarihleri arasında Bağımsızlık Savaşı sürmüştür. Savaş sonrasında 1.200.000 nüfuslu Filistin halkının 750.000’i yaşadığı yerlerden ayrılmak zorunda kalmıştır. İsrail Savunma Kuvvetleri kurulmuştur. Kudüs yakınlarında bulunan Deir Yasin köyünde, Siyonist Irgun örgütüne bağlı militanlar tarafından kadınlar, çocuklar ve yaşlılar katledilmiştir. Filistinliler 15 Mayıs gününü Al Nakba (Büyük Felaket) günü olarak ilan etmişlerdir.
1949Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan ile ateşkes antlaşmaları imzalanmıştır. Kudüs, İsrail ve Ürdün arasında ikiye bölünmüştür. İlk Knesset seçimleri yapılmıştır. İsrail Birleşmiş Milletlere 59. Üye olarak kabul edilmiştir. Kudüs, David Ben-Gurion tarafından İsrail devletinin başkenti olarak ilan edilmiştir.
1948-1952Avrupa ve Arap ülkeleri ve Kuzey Afrika’dan kitlesel göçler yaşanmıştır. Yahudi nüfusu 650.000’den 1.300.000’e yükselmiştir. David Ben-Gurion, Ernst David Bergman başkanlığında İsrail Atom Enerjisi Komisyonunu kurmuştur.
1955Nükleer bir reaktör satın almak için her fırsatı değerlendiren ve büyük çabalar harcayan David Ben-Gurion’a ABD, araştırma maksatlı bedava küçük bir nükleer reaktör gönderir. Nükleer reaktör Tel Aviv’in 10 mil güneyindeki NahalSorek’e yerleştirilmiştir.
195622 Ekim 1956 tarihinde Paris kentinin banliyölerinden Sevres’de bir masanın etrafında üç ülkeden bir düzine adam oturmaktadır. Aralarında iki ünlü İsrailli de bulunmaktadır. İsrail başbakanlık ve savunma bakanlığı görevlerini yürüten David Ben-Gurion ve İsrail Savunma Kuvvetleri komutanı General Moshe Dayan. Moshe Dayan tek gözünü 1942 yılında Suriye’de İngilizlerle birlikte Fransızlara karşı savaşırken kaybetmiştir. Gurion’a genç ve hırslı başka bir İsrailli daha eşlik etmektedir: Shimon Peres. Toplantıdaki üçüncü ülke ise İngiltere’dir. Süveyş Kanalı Harekâtı planlanmaktadır. Mısır devlet başkanı tarafından millileştirilen kanalın yeniden İngiliz-Fransız kontrolüne geçmesi, kanalın İsrail gemilerine tekrar açılması, Nasır taraftarlığının önlenmesi ve Nasır’ın iktidardan düşürülmesi savaşın hedefleri arasındadır. Fransa bu toplantının altı ay öncesinde İsrail’e tanklar, savaş uçakları ve mühimmat yardımı yapmaya başlamıştır. İngilizler toplantı sonrası ülkelerine döndüğünde bir gizli toplantı daha yapılır. İsrail nükleer bir devlet olmak istemektedir. Hemen anlaşma sağlanmaz fakat toplantının sonunda Peres akıcı Fransızcasıyla ‘‘İsrail’in güvenliğini sonsuza dek sağlamanın şerefine’’ diyerek kadeh kaldırır.
1956Sina Savaşı: Sekiz gün süren savaşta İsrail ordusu Gazze Şeridini ve bütün Sina yarımadasını ele geçirmiş ve Süveyş Kanalına 16 km kala ileri harekâtını durdurmuştur. İsrail ordusu açısından Sina harekâtı çok büyük bir başarıdır. Yahudi esirlerin 40 yıl dolaştıkları ve Peygamber Musa’nın ‘‘On Emri’’ aldığı Sina yarımadası sadece dört günde tamamen İsrail ordusunun kontrolüne geçmiştir. ABD’nin kendi yanlarında olacağını bekleyen üç ülke yanılmış ve Başkan Dwight Eisenhower üç ülkeyi de Süveyş kanalından çekilmeye zorlamıştır. ABD süper güç konumundadır. İsrail kuvvetleri geri çekilmeye başlar ve Mart 1957’de ele geçirilen son topraklar da Mısır’a geri verilir. Birleşmiş Milletler, Mısır-İsrail sınırı boyunca bir Acil durum Kuvveti Gücü (UNEF) oluşturmaya karar vermiştir. Süveyş Kanalı İsrail gemilerine açılmıştır. Mısır, İsrail’in işgal ettiği bölgelerden güvenli bir şekilde aşamalı olarak (Kasım 1956- Mart 1957) geri çekilmesini kabul etmiştir.
1957İsrail, Negev çölünde bulunan Dimona’da, Fransa’nın yardımları ile büyük bir nükleer reaktör inşasına başlamıştır. Bu İsrail’in resmi olarak ret edilse de 10 yıl sonra başlayacak olan nükleer programının ilk adımıdır.
1960İkinci Dünya Savaşı sonrasında kısa süre Almanya ve İtalya’da gizlenen ve 1950 yılında gemi ile Arjantin’e kaçan Nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann, İsrailli ajanlar tarafından 20 Mayıs 1960 gecesi bir uçağa bindirilerek Arjantin’den kaçırılır ve yargılanmak üzere 22 Mayıs 1960 tarihinde İsrail’e getirilir. Eichmann, Hitler’in, 6 milyon Yahudi’nin hayatını kaybettiği ‘‘Son Çözümünü’’ yerine getirmekle görevlendirilmiştir. Soykırımdan kurtulan bir Yahudi’nin, kızının flört ettiği çocuğun babasının kimliğinden şüphelenmesiyle başlayan süreç sonunda yakalanan Eichmann, Büyük Felakete katkıları nedeniyle İsrail’de yargılanmış ve 31 Mayıs 1962 tarihinde idam edilmiştir. Cesedi yakılarak İsrail karasuları dışında denize atılmıştır.
1964Milli Su Taşıma Projesi tamamlanmış ve kuzeyde bulunan Kinneret gölünden güneydeki yarı çöl konumundaki topraklara su ulaştırılmıştır. Arap Ligi tarafından Kahire’de Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) kurulmuştur. FKÖ hedefini İsrail’i yok etmek ve Akdeniz ile Ürdün Nehri arasında Bağımsız Filistin Devletini yeniden kurmak olarak açıklamıştır.
1967Altı Gün Savaşı: Altı gün süren savaş sonunda mevcut ateşkes hatları, Judea, Samaria, Gazze, Sina yarımadası ve Golan tepeleri İsrail kontrolünde kalacak şekilde yenileriyle değiştirilmiştir. Savaşın sonunda kuzeydeki köyler 19 yıldır aralıksız olarak süren Suriye topçu ateşlerinden kurtarılmış ve 1949 yılından beri İsrail ve Ürdün tarafından yönetilen Kudüs, İsrail otoritesi altında birleştirilmiştir. Mısır’ın güçlü hava kuvvetleri savaşın ilk günü İsrail savaş uçakları tarafından saf dışı bırakılmış, Mısır Hava Kuvvetleri yerde imha edilmiştir.
1968-1970Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır İsrail Devletine karşı bir yıpratma savaşı sürdürmüştür. 1970 yılında kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Nasır’ın cenaze törenine milyonlarca Arap katılmış, Arafat ve Kral Hüseyin ağlamış, Kaddafi ise iki kez bayılmıştır.
1972Filistinli Kara Eylül grubu mensubu teröristler Münih Olimpiyatları’nda İsrail takımını rehin olarak almışlar, atletlerden ikisi teröristler tarafından öldürülmüş, dokuzu da Alman yetkililer tarafından yapılan başarısız kurtarma operasyonu esnasında hayatlarını kaybetmişlerdir.
1973Yom Kippur Savaşı: Üç yıldır sınırlarda göreceli olarak sürmekte olan sessizlik, Yahudiler için en kutsal gün olan Kefaret günü, 6 Ekim 1973 tarihinde Mısır ve Suriye’nin İsrail topraklarına koordineli sürpriz saldırısıyla bozulmuştur. Mısır ordusu Süveyş kanalını geçerken aynı anda Suriye ordusu da Golan tepelerine girmiştir. Savaşta 2.222 İsrailli hayatını kaybetmiştir. İsrail-Mısır ve İsrail-Suriye arasında iki yıl süren zor görüşmeler sonunda, İsrail’in savaş esnasında işgal ettiği toprakları terk etmesini öngören barış antlaşmaları imzalanmıştır. Savaşın hemen ardından Suudi Arabistan, İsrail’i destekleyen ülkelere petrol ambargosu uygulamıştır.
1975İsrail, Avrupa Ortak Pazarı ortak üyesi olmuştur. Birleşmiş Milletler, Siyonizm’i bir tür faşizm olarak nitelendiren bir karar almıştır.
1976İsrailli komandolar Uganda Entebbe Havaalanına bir baskın düzenleyerek Alman ve Filistinli silahlı teröristler tarafından rehin tutulmakta olan 100’den fazla, çoğunluğu İsrail vatandaşı olan Yahudi’yi kurtarmıştır.
1977Knesset seçimleri sonrasında, 30 yıllık Labor Partisi iktidarı devrilmiş ve Likud Partisi hükümeti kurmuştur. Mısır Başkanı Enver Sedat Kudüs’ü ziyaret etmiş ve İsrail’in Sina’dan çekilmesi ve Mısır’ın Camp David antlaşmalarında İsrail’i tanıma sürecini başlatmıştır.
1978Orta Doğuda kapsamlı bir barış ve Filistin özerk yönetimini öngören Camp David Sözleşmesi imzalanmıştır. ABD Başkanı Jimmy Carter gözetiminde gerçekleşen sözleşme altı ay sonra imzalanacak olan barış antlaşmasının temelini oluşturmaktadır. Antlaşmanın en önemli maddelerine göre Mısır, İsrail devletini tanıyacak, Gazze ve Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilere özerklik verilecektir. İsrail devletinin ilanında imzası olan ve başbakanlık da yapan Golda Meir, 12 Aralık 1978 tarihinde 80 yaşında, kan kanserinden hayatını kaybetmiştir. Savaş suçlusu olarak aranan Ölüm Meleği lakaplı Joseph Mengele, Arjantin’de denizde yüzerken geçirdiği bir kalp krizi sonucu ölmüştür.
1979İsrail ile Mısır arasında barış antlaşması imzalanmıştır. İsrail’i ilk tanıyan Arap lider Enver Sedat olmuştur. Başbakan Menachem Begin ve Enver Sedat Nobel Barış Ödülüne layık görülmüştür. Norveç Nobel Komitesi Başkanı Aase Lionaes ödül töreninde yaptığı konuşmada barış ödülünün iki lidere verilme nedenini, Orta Doğu barışı için iki çerçeve antlaşmasına olan katkıları ve Camp David Sözleşmesini imzalamaları olarak açıklamıştır.
1980İsrail 1967 yılından bu yana işgali altında tuttuğu Kudüs’ü başkent olarak ilan etmiştir. 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan Sykes-Picot Antlaşması ile İngiltere’ye bırakılan Filistin’de bir yıl sonra yayınlanan Balfour Deklarasyonu ile bir Yahudi devletinin kurulması öngörülmüştü. Birleşmiş Milletlerin çeşitli kararlarına rağmen İsrail Kudüs’ü kurulduğu 1948 yılından itibaren yavaş yavaş işgal etmiştir.
1981Faaliyete geçmesinin hemen öncesinde, Irak’a ait, Fransızlar tarafından inşa edilen, Bağdat yakınlarındaki Osirak Nükleer Araştırma Merkezi, Menachem Begin’in emriyle, İsrail hava Kuvvetleri tarafından düzenlenen ‘’Operation Opera’’ hava saldırısı ile imha edilmiştir. Bu harekât, bir nükleer santrale düzenlenen ilk saldırıdır. Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, 6 Ekim 1981 günü ‘‘Mısır İslami Cihat’’ örgütü tarafından düzenlenen bir suikast sonucu hayatını kaybetmiştir. 36 yıl süren evlilikleri sonrasında karısı Ruth Dayan evlilik dışı ilişkileri nedeniyle Moshe Dayan’ı boşamıştır. 1980 yılında kolon kanseri teşhisi koyulan Moshe Dayan Tel Aviv’de hayatını kaybetmiştir. Babanın mirastan mahrum bıraktığı oğlu, yazar Ehud Dayan, babasının ölümü sonrasında onun askerliği, politik yetenekleri ile alay eden, hırslı olmakla suçlayan ve kadın peşinde koşan biri olarak tanımladığı eleştirilerle dolu bir kitap yazmıştır.
1982Sabra ve Shatilla kamplarında bulunan Filistinliler, Hristiyan Falanjistler tarafından katledilmişlerdir. Hükümet komisyonu bu katliamda, Savunma Bakanı Ariel Sharon’un direkt olmasa da suçlu bulmuş ve bakanlıktan uzaklaştırılmasını tavsiye etmiştir. Kamplara düzenlenen saldırıda 2.750 Filistinli yaşamını yitirmiştir. İsrail’in Sina’dan üç aşamalı geri çekilmesi tamamlanmıştır. Düzenlenen Galilee için Barış Operasyonu ile Filistin Kurtuluş Ordusu (FKO) üyesi teröristler Lübnan’dan uzaklaştırılmıştır. Lübnan’a giren İsrail ordusu başkent Beyrut’ta bulunan FKO karargâhını 88 gün süreyle kuşatmış, Arafat ve karargâhı Tunus’a taşınmak zorunda kalmıştır.
1984Seçimler sonrasında Likud ve Labor partileri tarafından milli beraberlik hükümeti kurulmuştur. Etiyopya’dan Yahudiler İsrail’e göç etmişlerdir.
1985ABD ile serbest ticaret antlaşması imzalanmıştır. İsrail Lübnan’ın çoğundan çekilmiş, fakat sınır boyunca dar bir bölgeyi ‘‘güvenlik sahası’’ olarak işgal etmeyi sürdürmüştür. İsrail, Tunus’ta bulunan FKÖ karargâhına, Arafat’ı öldürmek maksadıyla bir saldırı düzenlenmiş,  operasyonda yaklaşık 60 kişi hayatını kaybetmiştir.
1986Eski nükleer teknisyeni Mordechai Vanunu, İngiliz basınına İsrail nükleer silah programının detaylarını açıklamıştır. Sonrasında İsrail ajanları tarafından kaçırılan Vanunu hayatının 18 yılını hapishanede geçirdikten sonra hareket ve iletişim özgürlükleri elinden alınarak serbest bırakılmıştır.
1987İsrail tarafından yönetilen bölgelerde yaygın şiddet (İntifada) hareketi başlamıştır. Müslüman Kardeşler örgütü Gazze’de hızla İsrail’e karşı şiddete dönüşen Hamas hareketini başlatmıştır.
1988Cezayir’de toplanan Filistin Ulusal Konseyi bağımsız Filistin Devletini ilan etmiştir. Filistin Kurtuluş Örgütü ile 1975 yılından itibaren resmi ilişkilerini sürdüren Türkiye, Filistin Devletini kurulduğu ilk gün tanıyan ülkeler arasındadır.
1989İsrail tarafından dört maddelik bir barış girişimi önerilmiştir. Eski Sovyetler Birliğinden kitlesel Yahudi göçleri başlamıştır.
19901971 yılında İsrail’e göç eden aşırı sağcı Rabbi Meir Kahane 58 yaşındayken, 5 Kasım 1990 günü Manhattan’da bulunan Marriot otelde düzenlenen bir saldırıda hayatını kaybetmiştir. Ortodoks Yahudisi kılığına bürünen Mısır asıllı ABD vatandaşı El Sayyid Nosair arkadan yaklaşarak Kahane’yi ensesinden vurmuştur. Kahane’in oğlu Binyemin Ze’ev Kahane ve eşi Talya da 31 Aralık 2000 tarihinde Ofra’da vurularak öldürülmüşlerdir.
1991Körfez Harbi esnasında İsrail, 39 adet Irak Scud füzesi tarafından vurulmuştur, İsrail, ABD’nin ricasıyla bu saldırılara karşılık vermemiştir. ABD ve Rusya sponsorluğunda Orta Doğu barış konferansı Madrid’de başlamış, 1949 yılından beri İsrail, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Filistin ilk kez bir araya gelmişlerdir. Etiyopya’dan havayoluyla Yahudiler İsrail’e getirilmiştir.
1992Çin ve Hindistan ile diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Yitzhak Rabin başkanlığında, yeni Labor Partisi hükümeti kurulmuştur. Menachem Begin geçirdiği kalp krizi sonrasında yoğun bakıma alınmış fakat 9 Mart 1992 günü hayatını kaybetmiştir.
1993Rabin ve FKO lideri Yaser Arafat, Filistin özerk yönetiminin kurulması ve Birinci İntifadanın sonlandırılması maksadıyla Oslo Bildirisi’ni imzalamışlardır. İsrail ve Filistin halkını temsil eden Filistin Kurtuluş Ordusu arasında, Filistinliler için özerk bir yönetimi öngören Geçici Özerk Yönetim Prensipleri Deklarasyonu yayımlanmıştır.
1994Gazze Şeridi ve Eriha’da Filistin özerk yönetimi uygulaması başlamıştır. Vatikan ile tam diplomatik ilişkiler tesis edilmiştir. İsrail – Ürdün barış antlaşması imzalanmıştır. Rabin, Peres ve Arafat Nobel Barış Ödülüne layık görülmüşlerdir. Aşırılık yanlısı Yahudi Kach örgütü mensubu Dr. Baruch Goldstein, Batı Şeria El Halil yakınlarındaki Başpapazlar Mağarasında dua eden 29 Arap vatandaşını öldürmüştür. Goldstein dövülerek öldürülmüştür. Başkan Ezer Weizmann bu katliamı, Siyonizm tarihindeki en kötü olay olarak nitelendirmiştir. İsrail ve Ürdün aralarında 45 yıldır sürmekte olan düşmanlığa son vererek bir barış antlaşması imzalamışlardır.
1995Batı Şeria ve Gazze Şeridinde genişletilmiş Filistin özerk yönetimi uygulanmaya başlamıştır. Filistin Meclisi seçimleri yapılmıştır. Başbakan Rabin bir barış gösterisi esnasında suikasta kurban gitmiş, Shimon Peres başbakan olmuştur.
1996İsrail’e karşı köktendinci Arap terörü hız kazanmış, Hizbullah teröristlerinin saldırılarına cevap olarak Gazap Üzümleri operasyonu düzenlenmiştir. Umman ve Katar’da ticari temsilcilikler açılmıştır. Umman ticari temsilciliği Tel Aviv’de açılmıştır. Türkiye ile İsrail arasında ortak askeri tatbikat, hava ve deniz kuvvetleri personelinin eğitimi ile İsrail’in Türkiye’ye füze satışını kapsayan bir Askeri İşbirliği Antlaşması imzalamışlardır. Türk Başbakan Süleyman Demirel’in Mart 1996 ayındaki İsrail ziyareti arasında Serbest Ticaret Antlaşması imzalanmıştır.
1997İsrail ve Filistin Ulusal Yönetimi arasında Hebron (El Halil) Protokolü imzalanmıştır. Bu protokol ile İsrail barış için toprak vermiş, kazanç Yaser Arafat’ın hanesine yazılmıştır.
1998İsrail 50. kuruluş yıldönümünü kutlamıştır. İsrail ve FKO arasında, geçici antlaşmaların uygulanmasını hızlandırmak maksadıyla, Wye Nehri Memorandumu imzalanmıştır.
2000İsrail, BM 425 nolu kararı gereği, 22 yıl süren işgal sonrasında, ordusunu güney Lübnan’daki güvenlik bölgesinden çekmiştir. Ariel Sharon Yahudiler tarafından Temple Mount, Müslümanlar tarafından ise Al-Haram al-Sharif olarak bilinen Kudüs’teki kutsal yerleri ziyaret etmiştir. İkinci İntifada Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da başlamıştır.
2001İsrail Turizm Bakanı Rehavam Ze’evi Kudüs Hyatt hotelde, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi mensubu dört Filistinli Arap tarafından öldürülmüştür. Gazze Şeridine giren İsrail ordusu Yaser Arafat’ın karargâhını yerle bir etmiş ve Arafat Ramallah’taki karargâhına hapsedilmiştir. Hamas üyesi bir intihar eylemcisi bir gece kulübüne saldırmış 21 İsrailli hayatını kaybetmiş 100 kişi de yaralanmıştır.
2002İntihar türü bombalama eylemlerinin artması nedeniyle İsrail, Batı Şeria sınırında duvar inşasına başlamıştır. 27 Mart 2002 günü Netanya’da bulunan Park Hotel’de düzenlenen bombalı araç saldırısında 30 İsrailli öldürülmüştür.
2003Birleşik Devletler, Avrupa Birliği, Rusya ve Birleşmiş Milletler dörtlüsü İsrail-Filistin çatışmasını sonlandırmak için ‘‘Bağımsız Filistin’’ devletini öneren bir yol haritası teklif etmişlerdir. İsrail ve Filistin tarafları planı kabul etmişler Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimleri kurulması ve İsrail vatandaşlarına saldırıların durdurulması üzerinde anlaşmaya varılmıştır.
2004Üç İsrail askerinin naaşları ve Hizbullah tarafından kaçırılan bir İsrail vatandaşı karşılığında, 400 Filistinli Arap, 30 Lübnanlı, Güney Lübnan’daki İsrail mayınlarını gösteren haritalar takas edilmiştir. Uluslararası Adalet Mahkemesi Batı Şeria’da inşa edilen duvarın yasa dışı olduğu yönünde bir tavsiye kararına imza atmıştır. 11 Kasım 2004 tarihinde Filistin direnişinin lideri Yaser Arafat hayatını kaybetmiştir. Hamas’ın kurucularından Şeyh Ahmet Yasin bir İsrail taarruz helikopterinden açılan ateş sonucu 22 Mart günü hayatını kaybetmiştir. 17 Nisan günü Hamas’ın yeni lideri Abdülaziz El-Rantisi de İsrail güçleri tarafından öldürülmüştür.
2005İsrail tek taraflı olarak Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da bulunan 25 adet Yahudi yerleşim biriminden çekilmesini tamamlamıştır. İsrail hava sahası, karasuları ve sınır geçişlerinde kontrolleri elinde tutmaya devam etmiştir.
2006 Başbakan Ariel Sharon geçirdiği kalp krizi sonrasında komaya girmiş ve bir daha asla çıkamayarak 2014 yılında ölmüştür, yerine Ehud Olmert vekâlet etmeye başlamıştır. İki İsrail askerinin Hizbullah tarafından kaçırılması nedeniyle bir kurtarma operasyonu olarak başlatılan operasyon İkinci Lübnan Savaşı’na dönüşmüştür. Hamas İslamcı grup Filistin parlamento seçimlerini kazanmış, Gazze’den İsrail’e yapılan roket saldırıları artmıştır.

Khaled Meshaal liderliğindeki Hamas heyeti, Filistin parlamento seçimlerini kazanması sonrasında Türkiye’ye bir resmi ziyaret gerçekleştirmiştir. Türkiye, Hamas ile resmi temas kuran Arap olmayan ilk ülkedir.

2007İsrail Hava Kuvvetleri, Suriye’nin Deir ez-Zor kentinde, Kuzey Kore’nin yardımları ile inşa edilen nükleer reaktörü imha etmiştir. Saldırı, Suriye hariç hiç bir Arap devleti tarafından kınanmamıştır. Kuzey Kore saldırıyı protesto etmiştir. Saldırıdan iki gün sonra 8 Eylül 2007 tarihinde Türkiye, Suriye sınırı yakınlarındaki Hatay ve Gaziantep kentlerinde, İsrail savaş uçaklarına ait olduğu öne sürülen iki adet harici yakıt tankıyla ilgili İsrail hükümetinden bir açıklama yapmasını talep etmiştir. Mısır’ın arabuluculuğunda Hamas ve El Fetih, aralarındaki çatışmayı sonlandırarak ateşkes ilan etmişlerdir.
2008İsrail ordusu, Batı Negev bölgesinden yapılan roket atışlarına misilleme olarak Gazze Şeridine büyük ölçekli bir saldırı düzenlemiş ve bir ay kadar süren operasyonda, roket atıldığını iddia ettiği birçok hedefi imha etmiştir. Mezuniyet töreninin yapıldığı bir polis merkezine düzenlenen saldırıda, aralarında Hamas’ın üst düzey güvenlik görevlilerinin de bulunduğu 140 polis hayatını kaybetmiştir.
2009İsrail kıyısı açıklarında büyük doğal gaz rezervleri bulunmuştur. Ocak ayında, Dünya Ekonomik Forumunda Davos Krizi patlak vermiştir. Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Shimon Peres’e söylediği ‘‘İş öldürmeye geldiğinde siz öldürmeyi iyi bilirsiniz.’’ sözleriyle tarihe geçer. Tel Aviv kenti 100’üncü kuruluş yıldönümünü kutlar.
2010İsrail Deniz Kuvvetleri, Özgür Gazze Hareketi ve Türk İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından Gazze’ye uygulanan İsrail ve Mısır ablukasını kırarak Gazze’ye yardım götürmek isteyen gemilere saldırmış, çıkan çatışma sonucunda dokuz eylemci hayatını kaybetmiştir. İsrail ölümler nedeniyle ancak 2013 yılında özür dilemiştir. 31 Mayıs 2010 günü saldırılan altı adet gemiden İsrail komandolarına karşı çıkan sadece Mavi Marmara gemisindeki yolcular olmuştur. İsrailli komandolar gemiye helikopterle inerken yolcular bıçaklar ve demir sopalarla saldırmışlardır. Recep Tayyip Erdoğan saldırıyı ‘‘insanlık dışı devlet terörü’’ olarak nitelendirmiş ve sözlerine ‘‘bugün tarihte bir dönüm noktasıdır, artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak’’ şeklinde devam etmiştir.

İsrail tarihindeki en büyük yangın meydana gelmiş ve Damun Hapishanesinden mahkûmları kurtarmaya giden, İsrail Cezaevi Hizmetleri kursunu takip etmekte olan 37 kursiyer ve öğretmenleri dâhil toplam 44 kişi yaşamlarını yitirmiştir. Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugaylarının kurucularından ve komutanlarından Mahmud el-Mebhuh, Dubai’de bir otelde Mossad ajanları tarafından boğularak öldürülmüştür. İsrail OECD’ye üye olarak katılmıştır. Türkiye’nin veto etmesi durumunda OECD’ye giremeyecek olan İsrail, Türkiye’nin veto etmemesi nedeniyle OECD ülkeleri arasına girebilmiştir.

Ocak ayı içerisinde ‘‘Alçak Koltuk Krizi’’ yaşanmıştır. İsrail Dışişleri Bakan yardımcısı Danny Ayalon Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Oğuz Çelikkolu İsrail Parlamentosu Knesset’e çağırmış ve görüşme öncesinde basın muhabirlerine dönerek ‘‘Bizim yüksek, onun daha alçak bir koltukta oturduğuna, masada yalnızca İsrail bayrağı bulunduğuna ve bizim gülümsemediğimize dikkatinizi çekerim’’ demiştir.

2011Yaklaşık olarak 3.000 Mısır vatandaşı, Kahire’de bulunan İsrail büyükelçiliğine saldırmıştır. İsrail’in sekizinci cumhurbaşkanı Moshe Katsav tecavüz, adaleti engelleme ve cinsel taciz suçlamalarıyla yedi yıl hapis cezasına mahkûm edilmiştir. 2000-2007 yılları arasında görev yapan eski cumhurbaşkanı, bir kadına tecavüz, iki kadına da cinsel taciz ile suçlanmıştır. İddianameye göre; Katsav, turizm bakanlığı görevini yürütürken ofisinde çalışan bir kadını zorla yere yatırarak soymuş ve tecavüz etmiştir. Katsav daha sonra aynı kadını iş bahanesiyle Kudüs’te bir otele çağırarak bu sefer yatakta tecavüz etmiştir.
2012İsrail ordusu Hamas tarafından yönetilen Gazze Şeridine sekiz günlük bir operasyon düzenlemiş, roket atıldığı iddia edilen düzinelerce hedefi imha etmiştir.
2012Tel Aviv, Kudüs, Beer Sheva, Ashkelon, Dimona ve Zichron Yaakov’a yapılan roket atışları nedeniyle İsrail Gazze Şeridine operasyon düzenlemiştir. 1990’lı yılların ortasında yakalandığı Alzheimer hastalığı nedeniyle 2004 yılında sağlığı iyice bozulan ve hayatının son yıllarını bir bakımevinde geçiren Yitzhak Shamir, 30 Haziran 2012 tarihinde hayatını kaybetmiştir. Ailesi tarafından bakım masraflarının karşılanması yönünde yapılan talep, hükümet tarafından kabul edilmemiştir.
2013Suriye iç savaşının Golan Tepelerine kadar uzanması nedeniyle İsrail ve Suriye birlikleri karşılıklı ateş açmışlardır. İsrail iyi niyet gösterisi olarak 104 Filistinli mahkûmu serbest bırakmıştır. İsrail, Ürdün ve Filistin arasında Ölü Denizin kurumasını önlemek maksadıyla Kızıl Denizden su pompalanmasını öngören bir antlaşma imzalanmıştır. İsrail savaş uçakları Lübnan’da Hizbullah’a silah taşıdıkları şüphesiyle bir Suriye konvoyunu vurmuştur.
2014Gazze’den yapılan silahlı saldırılara misilleme olarak İsrail havadan ve karadan bir harekât başlatmış ve füze atılan mevziler ve tünelleri imha etmiştir. İsrail Deniz kuvvetlerinden komandolar Kızıl Deniz’de, Gazze’deki Filistinli militan gruplara İran silahlarını taşıyan bir ticaret gemisine el koymuşlardır.
2015Filistinliler tarafından İsrail vatandaşlarına Kudüs, Batı Şeria ve diğer yerlerde yapılan bıçaklı saldırıların artması gerilimi artırmıştır.
2016İsrail ve Türkiye Gazze Filosu baskınıyla ilgili anlaşmışlar ve ilişkilerini yeniden normale döndürmüşlerdir. 26 Haziran 2016 günü varılan mutabakatla İsrail, Mavi Marmara olayına ilişkin olarak Mart 2013’de dilediği özre ilave olarak, saldırıda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemeyi ve Gazze’deki insani durumu iyileştirmeye yönelik olarak Türkiye ile işbirliğini geliştirmeyi kabul etmiştir. Karşılık olarak Türkiye de, TBMM’de çıkarılan bir yasa ile İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Gabiel Ashkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Maron, Hava Kuvvetleri İstihbarat Sorumlusu Avishay Levi ve İsrail İstihbarat Başkanı Amos Yadlin hakkında günümüzde ve gelecekte açılan bütün davaları düşürmüştür.

ABD on yıl içerisinde İsrail’e ABD tarihinde görülen en büyük askeri yardım paketi olan 38 milyar dolar vereceğini açıklamıştır. 2018 yılında sona erecek olan antlaşmaya göre ABD’nin İsrail’e yaptığı yardım miktarı yılda 3,1 milyar dolardır.

2017İsrail, Şam’ın batısında yer alan askeri havaalanına roket saldırısı düzenlemiştir. Kudüs Belediyesi, Doğu Kudüs’te 556 adet yeni evin inşa edilmesini onaylamıştır.

 

Siyonizmin İsrailli liderler tarafından nasıl algılandığını gözler önüne serebilmek için, içlerinden bazılarının sözlerini aşağıda okuyucuların dikkatine sunuyorum.

 Arapları sürmeli ve topraklarını ellerinden almalıyız. David Ben-Gurion, 1937.

 İsrail’e ait olan topraklara yerleşmek Siyonizmin ruhudur. Bu topraklara yerleşmeden Siyonizmi gerçekleştiremeyiz. Bu kadar basit. Yitzhak Shamir, Ma’ariv, 21 Şubat 1997.

 Bu ülkede iki halkın birlikte olması için kesinlikle yer yoktur. Araplar bu küçük ülkede kalmaya devam ederlerse hedeflerimizi başaramayacağız. Arapları komşu ülkelere göndermekten başka çaremiz yok – hepsini. Tek bir köy, tek bir kabile kalmamalı. Joseph Weitz, Yahudi Ajansı Kolonileştirme Bölüm Başkanı, 1940.

 Filistin halkı diye bir şey yoktur. Buraya gelip onları sürgün ederek topraklarını ellerinden almış değiliz. Onlar hiç olmadılar. Golda Meir, The Sunday Times, 15 Haziran 1969.

 İsrail Yahudi toprağıdır. Bütün sakinleri Arap olduğunda dahi asla Arap toprağı olmamıştır. İsrail, burada doğmamış oldukları gerçeğine rağmen dört milyon Rusya Yahudi’sine aittir. İsrail, gelecekte buraya taşınma planları olmasa da dünyanın her yerinde yaşayan dokuz milyon Yahudinin toprağıdır. Dr. Israel Eldad, Times of Israel, 19 Ağustos 1969.

 Filistinliler iki ayakları üzerinde yürüyen hayvanlardır. Menachem Begin, 25 Haziran 1982.

 Arapların olduğu bir ülkeye geldik ve burada bir Yahudi devleti kuruyoruz. Arap köylerinin yerlerinde Yahudi köyleri inşa edilmiştir. Bu Arap köylerinin adlarını dahi bilmiyorsunuz ve ben sizi bu nedenle suçlamıyorum, çünkü coğrafya kitapları artık yok. Eski Arap köyleri dışında kurulan tek bir Yahudi yerleşim yeri yoktur. Moshe Dayan, 4 Nisan 1969.

 Bir milyon Arap bir Yahudi’nin tırnağına değmez. Rabbi Yaacov Perrin, Kudüs, 27 Şubat 1994.

 Asla teröristlerle uğraşmayın. Onları bulun ve öldürün ve daha da önemlisi, teröristlere para, silah, destek sağlayan veya onlara dokunmayarak topraklarını kullanmalarına izin veren devlet ve grupları acımasız bir şekilde cezalandırın. Rabbi Meir Kahane

 Filistinliler çekirgeler gibi ezilmelidir, kafaları duvarlara ve kayalara vurularak parçalanmalıdır. Yitzhak Shamir, New York Times, 1 Nisan 1988.

 Filistinliler timsah gibidirler, onlara istediğiniz kadar et verin, hep daha fazlasını isterler. İsrail Başbakanı Ehud Barak, Jerusalem Post 30 Ağustos 2000.

 İsrail ulusu saftır ve Araplar eşeklerden oluşmuş bir ulustur. Onlar kötü bir felaket, kötü bir şeytan ve iğrenç bir beladırlar. Araplar eşektirler ve hayvandırlar. Kızlarımızı almak istiyorlar. Onlar doğuştan gerçek bir pisliktirler. Haham David Batzri, Ha’aretz, 21 Mart 2006.

 1948 yılı Dueima katliamı Siyonist İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir. Katliama katılan bir askerin hatıraları resmi İbrani günlük gazetesi Davar’da yayımlanmıştır:

… 80-100 kadar Arap erkek, kadın ve çocuğu öldürdüler. Askerler çocukları öldürmek için sopalarla kafalarını kırdılar. Ceset olmayan tek bir ev yoktu. Köyün erkek ve kadınları yiyecek ve su olmaksızın evlerine sokuldular. Sonra sabotajcılar onları dinamitlemek için geldiler.

Bir komutan askerlerden birine havaya uçurmak üzere olduğu bir eve iki kadını getirmesini emretti. Başka bir asker, Arap kadını vurarak öldürmeden önce nasıl tecavüz ettiğini gururla anlatıyordu. Başka bir Arap kadın yeni doğmuş bebeğiyle birkaç gün ortalığı temizlemekle görevlendirildi ve sonra onu ve bebeğini öldürdüler. ‘‘İyi adamlar’’ olarak nitelendirilen eğitimli ve kibar komutanlar adi katillere dönüşmüşlerdi ve yaptıkları, savaşın fırtınaları arasında gerçekleşen olaylardan ziyade bir sınır dışı etme ve yok etme yöntemiydi. Ne kadar az Arap kalırsa o kadar iyiydi.

 

Makalenin tamamı 46 sayfadan oluşmaktadır. Makalenin tamamını PDF formatında görüntülemek ve/veya Bilgisayarınıza indirmek için aşağıdaki “DEVAMINI OKU” bağlantısını kullanabilirsiniz.

Videoyu izlemeyi unutmayın.

Suriye, Irak, Bölünmek istenen ülkeler, İsrail projesi

 

 

 

Yazar: Oded Yinon. 1973 yılında Orta Doğu Çalışmaları Hebrew Üniversitesinden mezun olmuştur. 1978 yılında aynı üniversiteden Orta Doğu Çalışmaları alanında yüksek lisans derecesini almıştır. Aynı yıl Tel Aviv üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. 1974-1978 yılları arasında İsrail’de çeşitli bakanlıklarda görev yapmıştır. Çeşitli üniversitelerde Orta Doğu tarihi dersleri vermiştir. Çeşitli üniversitelerde eğitmenlik ve akademik direktörlük görevlerini yürütmüştür. 1974 yılından itibaren yurt içinde ve dışında çeşitli dergi, haber ajansları ve gazetelerde makaleler ve deneme türünde yazılar kaleme almıştır.

İbranice-İngilizce Çeviren: Israel Shahak, Kudüs’te bulunan Hebrew Üniversitesinde organik kimya profesörüdür ve Israeli League for Human and Civil Rights başkanlığı görevini yürütmektedir. ‘‘The Shahak Papers’’ adıyla İbrani basınında yer alan belli başlı yazılarının koleksiyonunu yayınlamıştır, sayısız kitap ve makalenesin yazarıdır. Bunlar arasında ‘The Non-Jew in the Jewish State’’ İsrail basınında yer alan çeşitli yazılarının bir derlemesidir.  Son kitabı ‘İsrael’s Global Role: Weapons for Repression’’ AAUG tarafından 1982 yılında yayımlanmıştır.

İngilizce-Türkçe Çeviren: Ercan Caner Elektrik ve Elektronik Mühendisliğinin yanı sıra, uçak ve helikopter lisanslarına sahiptir. Yüksek lisans derecesini 2012 yılında Gazi Üniversitesi’nden Avrupa Birliği – Türkiye İlişkileri alanında alan Caner, halen Türkiye Hava Sahası Yönetimi alanında Haliç Üniversitesi’nde doktora tez çalışmalarını sürdürmektedir. Bir yazılım firmasında proje yöneticisi ve havacılık projeleri alan uzmanı olarak çalışan Caner, Asliye Ceza Mahkemelerinde ‘‘Havacılık Bilirkişiliği’’ alanında pilot ve bakım uzmanlığı görevini de yürütmektedir. İleri Mühendislik ve Tasarım alanında ‘‘Smart Mentor’’ unvanı da olan Caner, yazı ve çevirilerini academia.edu ve sunsavunma.net sitelerinde paylaşmaktadır. Caner evli ve iki çocuk babasıdır. İngilizce bilen ve Fransızca okuyabilen Caner’in İnsansız Hava Araçları (2014) ve Taarruz Helikopterleri (2015) konulu makaleleri yayımlanmıştır. 40 yılı kapsayan TSK, Birleşmiş Milletler, NATO ve savunma sektör deneyimlerine sahiptir. ercancaner@gmail.com

Önsöz: 1946 yılında doğan Michel Chossudovsky Kanadalı ekonomist ve yazardır. Ottawa Üniversitesinde ekonomi profesörüdür ve 2001 yılından beri Centre for Research on Globalization direktörü olarak görev yapmaktadır. Gelişmekte olan ülke hükümetlerine ekonomik danışmanlık yapan Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu gibi uluslararası organizasyonlara da danışmanlık görevlerini yürütmektedir. Chossudovsky’nin özellikle Centre for Research on Globalization’da yaptığı çalışmalar Kanada ana akım akademik çevreleri tarafından aşırı komplo teorileri olarak değerlendirilmektedir.

  Yayıncı: Khalil Nakhleh, ABD İndiana University’den Ph. D. Derecesi olan Galilee, İsrail/Filistin’de çalışmalarını sürdüren bir insanbilim uzmanıdır. Ana akademik çalışmaları ve faaliyetleri işgal edilmiş topraklarda yaşayan, kolonileştirilmiş ve parçalanmış Filistin toplumu ve insanlarının, dış yardım ve desteklere bağlı kalmadan, nasıl özgür, üretken, bağımsız ve kendi kendine üretebilen bir topluma dönüşebileceği üzerine yoğunlaşmıştır. Dr. Nakhleh Filistin toplumu, gelişme, Hükümet Dışı Organizasyonlar ve eğitim alanlarında İngilizce ve Arapça dillerinde birçok kitap ve makaleye imza atmıştır. Red Sea Press yayın kuruluşu tarafından 2012 yılında ‘‘Küreselleşen Filistin: Bir Ülkenin Satışı’’ isimli son kitabı yayımlanmıştır. abusama@palnet.com

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZI
Yorumlar
  1. ercancanerblog dedi ki:

    Bu planın genel değerlendirmesini yapmak üzere tertiplediği sempozyuma davet eden ESAM’a teşekkür ederim.

  2. Ercan Caner Bey Merhabalar,

    Dijital ortamda Oded Yinon planı çeviri çalışmanıza denk geldik ve fazlasıyla istifade ettik. Öncelikle bu çalışmanız olmak üzere tüm çalışmalarınız için emeklerinize sağlık, şükranlarımızı sunuyoruz. Ayrıca kendimizi tanıtacak olursak biz Kudüs, Mescid-i Aksa, Filistin ve İsrail konularında toplumun farkındalığını artırmaya çalışan gönüllü bir topluluğuz. Ekibimizde akademisyenden esnafa ve öğrenciye kadar toplumun her tabakasından kişiler bulunmaktadır.

    Davamız Kudüs ekibi olarak sosyal medya hesaplarımızdan ve web sitemizden doğru ve referanslı muhtelif çalışmalar paylaşmaya gayret gösteriyoruz. Müsaadeniz olursa Oded Yinon planı Türkçe çeviri çalışmasını kaynak göstererek paylaşmak isteriz. Çalışmalarınızda başarılar dileriz. Selametle.

  3. naci kaptan dedi ki:

    Sayın Ercan Caner ,
    kaleminize sağlık , çok aydınlatıcı ve bilgilendirici bir çalışma yaparak paylaşmışsınız . Büyük Orta Doğu Projesinin, İsral’in “vadedilmiş topraklar” Büyük İsrail projesi ile bir birine entegre ve aynı amaçlı proje olduğunu ortaya koymuşsunuz. BOP adı kullanımdan kaldırılmış olsa da BOP halen gereğini icra ediyor. BOP’un ortadoğu eşbaşkanı olduğunu defalarca söyleyen Erdoğan Irak ve Suriye’nin işgal edilmesinin sorumlularından birisidir. 2003 yılında Condoleezza Rice tarafından açıklanan bu projenin bugünlerdeki hedefi sürekli olarak “İstikrarsızlaştırılan” bölünen , başta TSK olmak üzere , ana kamu kurumlarıyla birlikte parlamenter sistemi tahrip edilerek zayıflatılan , rejimi değiştirilmiş olan Türkiye’dir. Bu nedenle tercüme ettiğiniz makale önem kazanıyor.

    Emperyalizmin bölgede kullandıkları terör grupları , PYD / PKK v.b. ABD üzerinden dolaylı olarak İsrail’in denetim ve yönetimindedir. Özetle kışkırtılmış olan bölücü kürt oluşumlar ABD/İsrail adına taşaron olarak kullanılıyor.

    2009 yılında Türkiye Suriye sınırında olan mayınların zamanın başbakanı Erdoğan tarafından , mayınların temizlenmesi karşılığı ısrarla 44 yıllığına İsrail’e vermek için çok çabaladığını unutmayalım.
    O dönemde TSK’ya alınacak olan mayın temizleme araçlarıyla TSK bu işi yapabileceğini açıklamasına rağmen , Erdoğan’ın büyük israrla ihaleyi İsrail’e vermeye çalışması büyük bir soru işaretidir.

    Değerli çalışmalarınız için teşekkür ederim.

    Naci Kaptan

  4. Ercan CANER dedi ki:

    Din Tüccarları

    UMRE GEZİLERİNİZİ İPTAL EDİN!

    Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan tarihi bir çağrıda bulundu. Doğan, “Ey Diyanet, ey turizm şirketleri kâr için, menfaat için, seyahat için umre propagandası yapmaktan vazgeçin. Ey cami imamları! On kişi tavlayıp harcırah alarak umreye gideceğiz diye dininizi ayaklar altına almayın! Bu devirde umreye gitmek değil, gidecekken gitmemek sevaptır!” dedi.

    Doğan’ın TYB’nin web sitesinde bugün yayınlanan “Gafil müslümanlara son çağrı: Umre gezilerinizi iptal edin!” başlıklı köşe yazısı şöyle;

    “Siyonizme karşı durmanın ilk adımı, Suudi Amerika’ya karşı durmaktır!
    Mekke ve Medine işgal altındadır. Bu işgal her geçen gün daha koyulaşıyor. Kâbe’nin ve Mescid-i nebevî’nin etrafı Amerikan barbarlığını putlaştıran yapılarla kuşatılmıştır.
    Amerika’nın çatlak başkanı Tramp kendine yakışır bir karar aldı: Kudüs’ü siyonist devletin başkenti olarak ilan etti. Siyonizm ideoljisinin talebi buydu zaten. Peki Amerika hariciyesi bu kararı nasıl savundu?
    “Bu karar iki (İslâm) devleti ile danışılarak alındı!”
    ABD kime danışır bu mevzularda?
    Birinci olarak Suudi Amerika’ya!
    Onların iki asırlık emperyalizme kulluk tecrübesi var. Vahhabileri Osmanlıya musallat eden İngilizler. 1820’lerde Suud emiri İstanbul’da idam edildi. Suçu: Peygamber efendimizin kabrini yağmalamak!
    Ya ikinci olarak hangi ülkenin yöneticisine danışıldı? Demokrasiye yönelmişken darbeyle siyonizme raptedilen Mısır’a.
    Biri zengin bir “müslüman” devleti, öteki kalabalık bir “müslüman” devleti. Ahalinin müslümanlığı yöneticilerin müslümanca davranmasına yetmiyor!
    “Kâbe imamı” unvanı verilen bednam, Suud müftüsü denilen mürted, “sevkülceyş” yani askerin yönetilmesi anlamında stratejiden yoksun küfre batmış general, neler yaptılar son aylarda?
    Kâbe imamı, Tramp’a dua etti! Amerika ile birlikte dünyayı gül gibi idare ettiklerini iddia etti!
    Bu hamakatperdaz “imam”ın duasını alan adam Kudüs’ü siyonizmin merkezi olarak tanıdı! Umreye gidip de bu bednamın arkasında namaz kılmak caiz mi?
    Suud müftüsü Siyonist devletle savaşmanın caiz olmadığını açıkladı!
    Suud generali siyonistlerin kardeşleri olduğunu ifşa etti!
    Ey Diyanet, ey turizm şirketleri kâr için, menfaat için, seyahat için umre propagandası yapmaktan vazgeçin. Ey cami imamları! On kişi tavlayıp harcırah alarak umreye gideceğiz diye dininizi ayaklar altına almayın!
    Bu devirde umreye gitmek değil, gidecekken gitmemek sevaptır!
    Bu ahlâksızlarla ve mülhidlerle aramıza mesafe koymak zorundayız.
    Bu gasıplara siyonizmin uşağı muamelesi yapmalıyız. Tavrımızı lâfla değil, fiilen göstermeliyiz.
    Sevap kazanacağız diye İslâmın zelil edilmesine boyun eğmemeliyiz!”