Bir Ülkenin Acıklı Hikâyesi
Omar al-Bashir Sudanlılara çok ağır bir miras bıraktı. Yakın çevresindeki yandaşlarıyla, 30 yıl süren iktidarında kamu fonlarını hortumladılar. Sudanlı yetkililere göre hortumlanan paralar, Sudan’ın sıkı ilişkiler içinde olduğu Katar ve İran’daki banka hesaplarına transfer edildi.
Yazar: Alberto M. Fernandez, GATESTONE, 13 Mayıs 2020
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 15 Mayıs 2020
Dünyanın en fakir ülkelerinden bir tanesi olan Sudan’dan milyonlarca dolar hortumladığı ve bu paraları Katar ve İran’daki banka hesaplarına gönderdiği söylenen Sudan’ın eski diktatörü Omar al-Bashir. Birleşik Devletlerin; Katar ve diğer ülkelere Bashir rejiminin hortumladığı paralara el koyulması ve Sudan’a geri verilmesi konusunda baskı yapması gerekmektedir. Fotoğrafta; yolsuzluk suçlamasıyla Khartoum’da yargılanmaya başlanan Bashir, 19 Ağustos 2019 tarihinde SANIK KAFESİ içinde görülmektedir. Foto: Ebrahim Hamid/AFP via Getty Images.
Sudanlı diktatör Omar al-Bashir’in 2019 yılı Nisan ayında devrilmesi; zalimliği, siyasi fırtınalardan kurtulmadaki becerisi ve onlarca yıl iktidarda kalmayı başarmasıyla öne çıkan neredeyse 30 yıllık bir rejimin sonu olmuştur.
Sudan’ın eski diktatörünün dünyanın en yoksul ülkelerinden bir tanesi olan Sudan’dan milyonlarca doları hortumladığı ve Katar ile İran’daki banka hesaplarına gönderdiği söylenmektedir.
Sudan’ın dış borcunun 62 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir ve geçici hükümet, giderek kötüleşen ekonomik krizle mücadele edebilmek ve ülkedeki COVID-19 hastalarını tedavi edebilmek maksadıyla ümitsizce bu paraların yerlerini belirlemeye çalışmaktadır. Sudan, uzun bir süreden beri Birleşmiş Milletler tarafından dünyanın en yoksul ülkeleri arasında gösterilmektedir ve ülkenin dörtte biri aşırı yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.
Ulusal Kongre Partisi (NCP-National Congress Party) veya Ulusal İslamcı Cephesinin (NIF-National Islamic Front) halk arasında Al-Ingaz (Selamet) olarak adlandırılan İslamcı rejimi, iktidara geldiği ilk yıllarda İslam devrimini bütün Afrika ve ötesine yaymayı öncelik olarak belirlemiştir. Bashir ve yandaşları, Osama bin Laden’e sığınma hakkı vermiş, Güney Sudan’da kendi vatandaşlarına karşı cihat ilan etmiş ve Mısır Devlet Başkanı Hosni Mubarak’a, 1995 yılında Adis Ababa ziyareti esnasında yapılan suikast girişimine yardım etmiştir.
Amerika ve Suudi Arabistan’ın baskıları, karanlık geçmişinden asla tam olarak aklanmasa da Bashir rejimini Bin Laden’i ülkeden çıkarmaya zorlamış ve onun terörizmi destekleyen en aleni bazı faaliyetlerini frenlemesine neden olmuştur. Bashir rejimi aleni bir şekilde terör uygulamaktan biraz da olsa utanç duyarken, halkını soymaktan ise asla vazgeçmemiştir.
Fransız gazeteci Melanie Chavron tarafından yapılan bir araştırmacı haber; mevcut yönetimdeki Sudan istihbarat birimlerine göre, Bashir ve yakın çevresindeki çıkar grubunun, milyonlarca doları hortumlayarak Katar ve İran’daki banka hesaplarına aktardığını ortaya çıkarmıştır. Yerel Sudan gazeteleri; Bashir’in ikinci karısı tarafından inkâr edilse de Bashir ve yandaşlarının bir miktar parayı da Malezya’da saklamış olabileceğini tahmin etmektedirler. Katar ve İran (Sudan’ın İran ile ilişkileri 2016 yılında kesilmiştir) yıllarca Bashir rejiminin önemli destekleyicisi olurken, Malezya ve Çin ise petrol sektöründe Sudan’ın ana ortakları olmuştur.
Katar ve Türkiye ise sonuna kadar Bashir rejimini desteklemeyi sürdürmüştür. Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesinin tutuklanması yönündeki emrine rağmen, Sudan Diktatörü Bashir’in tutuklanma korkusu olmadan ziyaret gerçekleştirebildiği Arap olmayan birkaç ülkeden bir tanesidir. Bu ülkelerin tamamı, birkaç Arap ülkesiyle birlikte, rejimin yıllarca ayakta kalmasını sağlamış ve Bashir’in kanlı iktidarına yardım adı altında milyarlarca dolar rüşvet vermiştir. Gelen paralar, neredeyse tamamen gizli olarak ve halka hiçbir hesap verilmeden hükümetin bakanları ve kamu iktisadi kuruluşları üzerinden dağıtılmıştır.
Bashir ve iktidardaki elit yandaşları ekonomiyi yağmalayarak çok iyi bir yaşam sürerken, Sudan halkı giderek daha fazla yoksulluğun içine gömülmüştür. 2018-2019 yıllarında gerçekleşen halk devrimini harekete geçiren; açlık ve enflasyonun yanı sıra Bashir rejiminin 30 yıllık iktidarı döneminde yaptıkları kirli işler olmuştur.
Günümüzde, Sudan’ın yeni yöneticileri, COVID-19 sokağa çıkma yasağından kaynaklanan aksamalar ve yoksunluklar nedeniyle daha da kötüleşen ekonomik krizle mücadele etmektedirler. Salgın, ülkeyi çok daha büyük bir sefalete sürükleyerek bardağı taşıran son damla olabilir. Enflasyon ve açlık hâlâ en büyük endişe kaynaklarıdır ve geçici hükümet, ümitsiz bir şekilde ilave kaynaklara ihtiyaç duymaktadır. Ülkenin dörtte birinden fazlası aşırı sefalet içinde yaşamaktadır.
Ülkenin güçlü askeri liderleri ile de titiz bir çalışma yürütmeye çalışan, Başbakan Abdalla Hamdok liderliğinde çoğunluğu reform yanlısı sivillerin oluşturduğu bu geçici hükümet; eksiklikler ve çelişkilere rağmen, insan haklarını geliştirmeye, daha şeffaf olma yönünde adımlar atmaya ve önceki rejiminin en rezil uygulamalarına çözüm bulabilmek maksadıyla, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktadır. Bütün bunların yanı sıra; Sudan’a kalıcı bir barış getirmek maksadıyla, çeşitli isyancı gruplarla da görüşmeleri sürdürmektedir.
Hamdok Hükümeti, Ulusal Kongre Partisi (Selamet) tarafından hortumlanan paraların izini sürmenin yanı sıra, Bashir ve güvenlik güçleri bünyesindeki yandaş baronları tarafından ele geçirilen ülke ekonomisini de geri almaya çalışmaktadır. Bütün bunlar, COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan sosyal mesafe tedbirlerinin daha da ağırlaştırdığı ekmek, yakıt ve doğal gaz yokluklarının yaşandığı bir ortamda yapılmaktadır.
Trump Yönetimi ile her şeye yeniden başlama konusunda akıllıca çalışan bir hükümet varsa bu Sudan yönetimidir. Bu kırılgan fakat gerçekten reformcu yaklaşımın, Sudan’ın stratejik jeopolitik konumu ve ABD’nin ulusal güvenliği açısından önemi göz önüne alındığında, Batı dünyasından, özellikle de Birleşik Devletlerden çok daha güçlü ve somut yardıma ihtiyacı bulunmaktadır. Amerika’nın, 43 milyonluk Sudan halkının onuruna ve reformlara katkı sağlamak maksadıyla; Bashir rejiminin ülke dışına kaçırdığı paralara el koyulması ve Sudan halkına geri verilmesi yönünde Katar ve diğer ülkelere baskı yapması yeni bir anlaşmanın parçası olabilir ve olmalıdır.
Bashar rejimi ve yakın çevresindeki yandaşlarının, gazeteciler veya istihbarat örgütleri tarafından ortaya çıkarılması gereken daha çok gizli ve pis işleri bulunmaktadır. Yasadışı yollarla ele geçirilen paraların bulunmasına ilave olarak, dışarıdan iyi veya tam olarak anlaşılmayan; rejim ile dost ülkeler arasındaki gizli ve kokuşmuş ilişkilerin de ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Darfur Barışı için Doha Belgesi (DDPD-Doha Document for Peace in Darfur), 2011 yılında Katar’da imzalanmış, fakat bugüne kadar gerçekten uygulamaya koyulmamıştır. Darfur’da barışın tesis edilmesi kesinlikle övgüye değer bir hedeftir, fakat bu barış sürecinin; gerçek barışı sağlamak veya ülke içinde yurtlarından edilen insanlara yardım etmek yerine, aslında kirli rejimin faaliyetlerine önemli bir örtü sağlayarak ne kadar yardım ettiği sorusu sorulmalıdır. Bunun da ötesinde, Bashir rejimi, birkaç Amerikan Yönetimi ile Al-Qa’ida ve benzer gruplara karşı mücadelede verimli bir şekilde çalışırken, aynı anda Hamas’a ulaştırılmak üzere Gazze’ye gizlice silah sokmak için de İran ile yakın şekilde çalışmıştır.
Bashir rejiminin Tanrı’nın Direniş Ordusu (LRA-Lord’s Resistance Army) ve Güney Sudan’daki politikacılar ve silahlı gruplarla olan gizli ilişkilerinden daha neler öğrenilebilir? Türkler ve Çinliler yolsuzluklarıyla dillere düşen ve dünya yolsuzluk sıralamasında 180 ülke içinde 173’üncü sırada yer alan Bashir rejimiyle iş yapmanın bedeli olarak ne kadar rüşvet dağıtmıştır?
Diktatör Bashir’in, Orta Doğu’dan Doğu Asya’ya kadar uzanan ülkelerdeki gizli banka hesaplarının izini sürmek zavallı Sudanlıların yaşamlarına somut bir şekilde katkı sağlayan çok önemli ve derhal yapılması gereken bir çalışmadır. Fakat Bashir rejiminin, nereye kadar uzanırsa uzansın illegal kirli ilişkilerinin izini sürmek, Sudan halkının gerçekleri görmesine ve bir arada yeniden barış içinde yaşamasına katkı sağlayacaktır. Sudan’ın yeni hükümeti hem para hem de adalete şiddetle ihtiyaç duymaktadır.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. Yazının çevrilerek paylaşılması ileri sürülen iddiaların Sun Savunma Net ve çeviren tarafından paylaşıldığı anlamına gelmemektedir. Orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
https://www.gatestoneinstitute.org/16015/sudan-bashir-secret-cash