ABD Bütün Ülkede Ateşkes İçin Bastırıyor!
Trump’ın Suriye Politikası İşe Yarıyor
Amerika’nın sessiz ve amansız bir şekilde iki yıldır sürdürdüğü baskı politikası Assad’ın zaferini paçavraya dönüştürmüştür.
Amerika’nın sessiz ve amansız bir şekilde iki yıldır sürdürdüğü baskı politikası Assad’ın zaferini paçavraya dönüştürmüştür.
Yazar: Jonathan Spyer, Middle East Forum, 01 Temmuz 2020
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 06 Temmuz 2020
Bashar Assad rejimi, Suriye iç savaşında zafer kazanmayı kutlamasının üzerinden sadece iki yıl geçtikten sonra ülkede yeni bir karışıklıkla karşı karşıyadır. Ülkede 2011 isyanının ilk çıktığı yer olan Daraa eyaletinde küçük bir isyan hareketi gelişme aşamasındadır. Komşu Suwayda eyaletinde de şiddetli protesto gösterileri yapılmaktadır. Ekonomi hızla dipsiz bir çukura doğru yuvarlanmaktadır.
Peki, sadece iki yıl içinde neler değişti? Bu kadar kısa bir zaman dilimi içinde Bashar Assad’ın zaferi nasıl bir tam felakete dönüştü?
Bu sorunun yanıtı, Birleşik Devletler Başkanı Donald Trump yönetiminin Suriye politikasının başarısıdır. Uygulanan sessiz ve amansız baskı, Suriye devlet başkanının zaferini tam bir paçavraya dönüştürmüştür. Henüz yapılması gereken tek bir şey daha vardır: o da Rusya’yı Assad rejimini desteklemekten vazgeçmeye ikna etmektir.
ABD Suriye özel temsilcisi James Jeffrey’in 12 Mayıs 2020 tarihinde yaptığı; işinin Suriye’yi Ruslar için bir bataklığa çevirmek olduğu yönündeki açıklaması büyük ölçüde dikkatlerden kaçmıştır. Jeffrey’in sözleri; Suriye’deki Rus tasarımlarına karşı genel bir muhalefet duygusunu aktarmaktan çok daha derin anlamlar içermektedir. Jeffrey’in dilinin altındaki bakla; bir seri tedbirler başlığı altında; rejim tarafından kontrol edilen Suriye’de normalleşmeye dönüşü engellemek, yeni krizleri tetiklemek ve böylece Suriye’yi, Moskova ve Tahran için bir kazançtan ziyade büyük bir yüke dönüştürmenin emelleridir.
Bu hedefleri başarmak için uygulanacak olan ana yöntem de Suriye ekonomisini baskı altına alarak boğmaktır. Assad’ın ülkenin yeniden inşası için acil paraya ihtiyacı bulunmaktadır.. Birleşmiş Milletlerin tahminine göre Suriye’nin yeniden inşası için, Suriye’nin savaş öncesi gayri safi yurtiçi hâsılasının (GSYH) dört katı olan yaklaşık olarak 250 milyar ABD dolarına ihtiyaç bulunmaktadır. Assad’ın esas müttefiklerinin ise ne ona verecek paraları yoktur. İran zaten kendisi; ABD destekli azami baskılı yaptırımların etkisi altındadır; Tahran’ın korona virüs salgınına karşı gösterdiği rezalet tepki, Yemen, Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan ve Gazze’ye sağladığı emperyalist katkıların İran ekonomisine olumsuz katkısı ve bütün bunları yöneten ve bu yılın başlarında bir ABD dron saldırısıyla öldürülen Tümgeneral Qassem Suleimani’nin kaybı ile sendelemektedir. Rusya ise düşen petrol ve doğal gaz fiyatları ile yaptırımlarla boğuşmaktadır.
Assad ülkenin yeniden inşası için acil paraya ihtiyaç duymaktadır, fakat müttefiklerinin ona verecek beş kuruş paraları yoktur.
Ülkenin acil bir şekilde yeniden inşa gereksinimi ve kaynak yokluğu, Birleşik Devletlere, Assad rejimine karşı akıllıca uyguladığı çok güzel bir fırsat yaratmıştır. Birleşik Devletler ilk olarak; Assad rejimi ‘‘Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararına uygun olarak Suriye’deki tarafların katılacağı kapsamlı, gerçek ve kapsayıcı bir siyasi dönüşümü’’ reddetmeyi sürdürdüğü sürece, ülkenin yeniden inşası için hiçbir fon sağlanmayacağı konusunda, Avrupa Birliği ülkeleriyle birleşik bir cephe oluşturmayı ve muhafaza etmeyi başarmıştır. ABD’nin bu yaklaşımının manası bir anlamda; Assad’ın kendi gidişini münakaşa etmeden rejiminin beş kuruş alamayacağıdır.
ABD ikinci olarak rejim için bütün ekonomik kaçış rotalarını tıkamak niyetindedir. Suriye hükümetine karşı uygulanan Caesar yaptırımları 17 Temmuz 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Caesar yaptırımları kapsamında, Assad’ın Suriye’si ile işbirliği yapan üçüncü taraf kişi, kurum, organizasyon ve devletler de ciddi şekilde cezalandırılacaktır. Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri, Assad’ın Suriye’sinin yeniden inşası projelerine katkı sağlama taleplerini dile getirmiştir. BAE’nin Caesar Yasası kapsamında pozisyonunu yeniden değerlendirmesi büyük bir olasılıktır. Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu konuda ne yapacağını belirleyebilmek ise çok daha zordur.
Başkan Donald Trump, Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasasının (NDAA-National Defense Authorization Act) kısmı olarak Caesar Suriye Sivil Koruma Yasasını 2019 yılı Aralık ayı içinde imzalamıştır. Yasa kapsamında Suriye ile iş yapan üçüncü taraflar şiddetle cezalandırılacaktır. Foto: Birinci Sınıf Hava Eri Spencer Slocum
Üçüncü olarak da Birleşik Devletler rejimin nihai askeri zafer kazanmasını engellemek için çalışmaktadır. Savaş giderek yavaşlamasına rağmen Assad ve müttefikleri halen Suriye’nin sadece %60’ını kontrol edebilmektedir. Ülke topraklarının yaklaşık %15’nin kontrolü Türkler ve Sünni İslamcı müttefiklerinin kontrolündedir ve bu bölgelerde, Suriye’nin perişan olmuş para birimi yerine Türk lirası kullanılmaya başlanmıştır. Ülkenin %25’i de ABD ile birlikte hareket eden Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrolü altındadır. Birleşik Devletler rejime karşı mücadelesinde ve bu yılın mart ayında Rusya liderliğinde yapılan bir saldırı karşısında Türkiye’yi desteklemiştir. Ve Birleşik Devletler Başkanı Donald Trump’ın 2019 yılı Ekim ayında Suriye’den çekilme yönünde attığı Twitter mesajının aksine ABD güçleri halen Kürtlerin hâkimiyetindeki alanlarda varlığını sürdürmektedir.
ABD’nin ana hedefi rejimin ülkenin her yerinde kayıtsız şartsız tam ateşkesi kabul etmesini sağlamaktır.
Başkan Trump yönetiminin, Dışişleri bakanı Mike Pompeo’nun bakanlığı tarafından ortaya atılan ve idare edilen Suriye politikasının öncelikli hedefi, rejimin ülkenin genelinde kayıtsız ve şartsız ateşkesi kabul etmesini sağlamaktır. Ateşkesin sağlanması durumunda cephe hatları mevcut haliyle muhafaza edilecek ve ülkenin siyasi geleceği hakkında görüşmeler başlayacaktır. Serbest seçimler ve Assad’ın ayrılması ABD’nin beklediği gelişmeler arasındadır, fakat Washington, Assad ve Rusya’nın işbirliğinin kapsamına bağlı olarak ekonomik baskıyı istediği gibi azaltıp çoğaltma kabiliyetini koruyacaktır.
Böyle bir işbirliğinin olmaması durumunda Suriye’deki mevcut gergin durum sürecektir. Buna; Suriyeli sivillerin ihtiyaç duyduğu temel ihtiyaç maddelerinin giderek artması ve Suriye para biriminin çöküşü dâhildir. Savaş öncesi 50 pound olan bir dolar halen 3.000 pound seviyesindedir. Daraa eyaletinde son bir yıldır görülen silahlı saldırılar ve Assad’ın, milyarder kuzeni Rami Makhlouf dâhil aile üyelerinden para dilendiği rejimin üst kademelerinde giderek büyüyen çatlaklar da dâhildir.
Yoksul Suriyeliler açısından bütün bunların sonucu çok kötü olacaktır. Suriye hükümetinden kişilerle yakın bağlantıları olan gazeteci Danny Makki, 07 Haziran 2020 tarihinde attığı bir Twitter mesajında Suriye’nin kırılma noktasında olduğunu, ülkede ilaç kıtlığı yaşandığını, açlığın hayatın normal bir olgusu haline geldiğini, fakirliğin bugüne kadar ülkede görülen en yüksek seviyeye ulaştığını ve insanların hayatta kalabilmek için organlarını satar hale geldiklerini yazmıştır.
Rejim sözcüleri ve savunucuları muhtemelen önümüzdeki dönemde Assad rejiminin kontrolü altındaki bölgelerdeki zor insani koşulları ön plana çıkaracak ve kısıtlamaların yumuşatılması çağrısında bulunacaklardır. Ancak Assad rejiminin kendi vatandaşlarına yönelik gecikmiş insani kaygıların samimiyetine inanmak oldukça zordur. Geçmiş yıllarda Suriye iç savaşıyla ilgili yaptığım haberlerde, 2012 yılında Halep kentinde, hastaneler dâhil sivil altyapının, Assad rejiminin hava kuvvetleri tarafından bilerek hedef alındığına defalarca tanıklık ettim. Ülkenin her tarafında uygulanan bu tür taktikler, Suriye iç savaşındaki korkunç sivil can kayıplarının temel nedenidir ve rejimin şimdilerde ortaya çıkan, inanmamızı bekledikleri insancıllığı ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi de yoktur.
Assad ve milyarder kuzeni Rami Makhouf. Kaynak: Libyan Express
Birleşik devletler stratejisi henüz Suriye rejiminin bütün hesaplarını değiştirme olan nihai hedefini başaramamıştır. Her ne kadar nihai hedef başarılmamış olsa da Rusya kamuoyunda Assad’ın eleştirilmesi, devlet başkanı ve kuzeni milyarder Makhouf’un aralarının açılması, Daraa’daki Rusya ve İran yanlısı Suriye güvenlik güçlerinin arasındaki artan gerginlik gibi rejim yanlısı birçok kamp içinde yeni ihtilaflar yaratılmıştır. Böyle bir stratejinin hemen sonuç vermesi de beklenmemelidir. Assad’ın Suriye’sine uygulanan bir direkt ABD ekonomik ablukasının maliyeti, tıpkı İran’a uygulanan azami baskı politikasında olduğu gibi düşük veya hiç yoktur.
Assad’ın karşı karşıya olduğu en büyük engel Batı ekonomik gücünün silah olarak kullanılmasıdır.
Birleşik Devletler’in Orta Doğu’daki güç projeksiyonun nasıl şekilleneceğini merak edenler mevcut Suriye politikasına çok dikkatli bakmalıdır. Bu yeni stratejinin temel unsuru Batının ekonomik gücünün silah olarak kullanılmasıdır. Assad’ın yakın çevresindekiler politik ve vekâlet savaşlarında pratik yapmıştır ve hedeflerini gerçekleştirmek için çok zalimce hareket ederler. Son 10 yılda yaptıkları en iyi şey ise Batı uyumlu bölgesel güçlerin Assad diktatörlüğüne son verme gayretleri olmuştur. Bu Assad’ın çevresindekilerin en zayıf olduğu nokta ekonomik kaynakların azlığıdır. Bu hassasiyet şimdi; hem başkanın hem de kamuoyunun tercih ettiği şekilde, Birleşik Devletler açısından asgari maliyet ve büyük askeri yükümlülüklere gerek kalmadan çok güzel bir şekilde istismar edilmektedir. Bu stratejinin hedefi Suriye’yi diktatör ve müttefikleri için bir bataklığa çevirmektir.
Suriye’de aktif savaş büyük ölçüde sona ermiş olsa da Birleşik Devletler önem verdiği meselelerin çözümsüz kalmasını sağlamayı başarmıştır. Çatışmaların dondurulması, süregelen yoksulluk ve ülkenin fiili bölünmesi ile ortaya çıkan sonuç Assad ve müttefiklerinin zafer kazanmasını engellemiştir. Assad ve müttefikleri, önünde sonunda rakiplerinin kabul edecekleri şartlarda görüşmeyi kabul edene kadar ülkenin pratikte geleceği böyle kalmayı sürdürecektir.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve İngiliz-İsrail vatandaşı yazar Jonathan Spyer’in görüşlerini yansıtmaktadır. Bu iğrenç yazının çevrilerek paylaşılması Spyer efendinin görüş ve iddialarının ne Sun Savunma Net sitesi ne de çeviren tarafından paylaşıldığı anlamına gelmemektedir.
Çevirirken iğrendiğim bu yazıyı kaleme alan, üstteki fotoğrafta çeşitli fotoğrafları görülen Jonathan Spyer, Birleşik Devletler Suriye’den çekileceğini ifade ettiğinde, Washington Post gazetesinde yayımlanan ‘‘Putin Suriye’nin Yeni Kralıdır’’ başlıklı bir makale kaleme almış ve makalesinde Birleşik Devletlerin Türkiye’ye Suriye kuzeyini istila etme izni vererek Rusya’nın kazançlı çıkmasını sağladığını savunmuştur.
Spyer efendi 2016 yılında, Rafael Sadi ile yaptığı bir söyleşide de Türkiye’nin YPG konusunda “aşırı” tepki gösterdiğini öne sürmüş ve yeni bir “Kürt Devleti” kurulması durumunda İsrail’in tutumunun ne olacağı ile ilgili soruya ise “İsrail’in KDP ve Barzani ile iyi ilişkileri mevcut ve onların amaçlarını da destekliyor. Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kuruluşu, İsrail’in net kazancı olacaktır” yanıtını vermiştir.
Rafael Sadi ile 2014 yılında yaptığı bir söyleşide de eldeki bilgilere göre Türkiye’nin, İslami Devlet terör örgütüne ilk kuruluş dönemlerinde destek verdiğini ve Kuzey Suriye’deki Kürt Oluşumu Rojava’nın Silahlı Gücü olan YPG’ye karşı savaşmasını mümkün kıldığını iddia etmiştir.
Suriye meselesinin çözümünde, Batı uyumlu bölgesel güçlerin; ‘‘AÇ VE İLAÇSIZ BIRAK’’ emperyalist yaklaşımını destekleyen ve bu iğrenç yazıyı kaleme alan İngiliz-İsrailli analizci Spyer efendiyi şiddetle kınıyorum.
https://www.meforum.org/61178/trump-syria-policy-is-working?utm_source=Middle+East+Forum