St. Petersburg, 9 Ağustos 2016: Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Sol) ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki toplantı dostça bir havada geçti. (Kaynak: dpa)
Türkiye Cumhuriyeti 1920’li yılların başlarında, Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden doğarak, Mustafa Kemal tarafından kurulmuştur. Mustafa Kemal’in yönetim prensiplerinden bir tanesi; asla komşuların işlerine karışmamaktır. Türkiye, ancak 1990’lı yılların başlarından itibaren bölgesinde daha kuvvetli bir etki oluşturmaya başlayabilmiştir. Bununla beraber, artan iç sorunlar nedeniyle Türk hükümeti dış politika inisiyatifinin bir kısmını yitirmek zorunda kalmıştır.
Birkaç olay, Türkiye’nin diğer bir bölgesel güç olan İsrail ile ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştur. Türkiye bir anlamda Rusya ile de soğuk savaş durumundadır. Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler; Türk Hükümetinin yönetim biçimi, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve Kürt azınlığa olan tutumu nedeniyle zayıflamıştır. Birleşik Devletleri de Türkiye hakkında kaygıladıran hususlar aynıdır, ilave olarak Irak Savaşında ve IŞİD’e karşı yürütülen mücadelede Türkiye’den destek alamama algısı yaygındır.
8 Temmuz 2016 günü Geopolitical Intelligence Service’de yorumlandığı gibi; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iş bitiriciliği sayesinde Türkiye, birkaç hafta gibi çok kısa bir sürede Rusya ve İsrail ile ilişkilerini yeniden düzeltmeyi başarmıştır. Erdoğan’ın Suriyeli mültecilere Türk vatandaşlığını vermeyi içeren cesur hamlesi onun popülerliğini artırmıştır. Mültecilerin Türkiye’nin iş gücüne entegrasyonu ekonominin gelişmesine ve özellikle mülteci krizinde Avrupa Birliği’ne karşı Erdoğan’ın elinin güçlenmesine neden olmuştur.
Sonrasında Türkiye’de bir darbe girişimi yaşanmıştır. Geopolitical Intelligence Service tarafından 18 Temmuz 2016 günü belirtildiği gibi darbecilerin başarılı bir şekilde püskürtülmesi hükümetin pozisyonunu güçlendirmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç vakit kaybetmeksizin başarısız darbe girişimini iktidarını sağlamlaştırmak için bir fırsat olarak kullanmıştır.
İktidarını sağlamlaştıran Erdoğan şimdi dış politikada da daha fazla manevra yapabilme şansına sahip olabilir. Ortadoğu’da; İran’ın Körfez, Arap Yarımadası ve Mezopotamya/Suriye bölgelerindeki üstünlük sağlama politikasını frenlemek için çok daha iddialı bir rol oynayabilir. Türkiye hiç şüphesiz, Karadeniz, Kafkasya, Balkanlar ve Doğu Akdeniz’deki pozisyonunu da yeniden değerlendirecektir.
1950’li yılların başından itibaren Türkiye, NATO’nun önemli bir üyesi ve ABD’nin sadık bir müttefikidir, fakat yukarıda da bahsedildiği gibi bu ilişki zayıflamıştır.
Ortadoğu, Balkanlar, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Kafkasya bölgeleri, bir tarafta Rusya’nın, diğer tarafta ise ABD ve Avrupa’nın yer aldığı gerginlik alanlarıdır. Ağustos 2016 ayının başlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg’ta bir araya geldiler. Genel olarak her iki taraf da görüşmeler esnasında dostça bir tutum sergilediler. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Türkiye’ye yapacağı ziyarette Ankara-Washington ilişkilerini nasıl konumlandıracağını görmek gerçekten ilginç olacak.
Erdoğan hükümetinin darbe sonrası yaptığı uygulamalar potansiyel AB üyeliğini askıya alacaktır. Bununla beraber Avrupa Birliğine, mülteci sorunuyla ilgili olarak Türkiye ile birlikte çalışması için baskı yapılacak ve bu durumda tarafların ellerine bakıldığında, Ankara’nın elinde daha iyi kartların olduğu görülecektir.
Türkiye NATO üyesi olarak kalmaya devam edecektir: yeni dostluklarına rağmen Moskova ile Ankara arasında Güneydoğu Asya ve Ortadoğu’da birçok çıkar çatışması mevcuttur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de güçlenen iktidarı, Türkiye’ye bahsedilen bütün bölgelerde daha güçlü ve bağımsız bir rol oynama fırsatı verecektir. Bölgedeki varlığını azaltmak isteyen ABD için Türkiye’nin bu durumu çıkarlarına uygundur.
ÇN: Yazının orijinaline aşağıdaki linkten ulaşılabilir.
https://www.gisreportsonline.com/turkey-can-regain-regional-leadership,1962,c.html
ÇEVİREN: Ercan caner Elektrik ve Elektronik Mühendisliğinin yanı sıra, uçak ve helikopter lisanslarına sahiptir. Türkiye Hava Sahası Yönetimi alanında doktora tez çalışmalarını sürdüren Caner’in İnsansız Hava Araçları (2014) ve Taarruz Helikopterleri (2015) konulu makaleleri yayımlanmıştır. 36 yılı kapsayan TSK, BM ve NATO deneyimlerine sahiptir.
E-mail:ercancaner@gmail.com