savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Ankara
2°C
Karla Karışık Yağmurlu
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazartesi Çok Bulutlu
2°C
Salı Az Bulutlu
3°C
Çarşamba Az Bulutlu
3°C

Türkiye’nin Joe Biden Öfkesinin Ardındaki Gerçek Neden

Türkiye’nin Joe Biden Öfkesinin Ardındaki Gerçek Neden
A+
A-

Türkiye Siyasi Oyunlara Malzeme Yapılacak Bir Ülke Asla Değildir!

Türkiye’nin Joe Biden Öfkesinin Ardındaki Gerçek Neden

Ankara’yı kaygılandıran, Demokrat Partiden ‘‘SEÇİLMİŞ BAŞKAN’’ Biden’in çoktandır devam eden Kürt sempatisi olabilir mi?

 

Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 09 Kasım 2020


Biz kimin ne dediğine değil, milletimizin ne istediğine, hangi istikameti gösterdiğine bakarak yolumuza devam edeceğiz. Gereksiz tartışmalarla enerjimizin bölünmesine, vaktimizin zayi edilmesine, dikkatimizin dağılmasına izin vermeyeceğiz. Kaynak: Yeni Şafak

Yazar Boby Ghosh tarafından kaleme alınan ve 17 Ağustos 2020 tarihinde Bloomberg haber sitesinde yayımlanan makalede, şimdi Birleşik Devletler Başkanı seçilen Joe Biden’in New York Times editörleri ile sekiz ay önce (Aralık 2019) yaptığı bir konuşmanın video görüntüleri yayımlanması üzerine Türkiye’de yükselen patırtının nedenleri sorgulanmaktadır.

 

Bedel Ödeme Meselesi

Video görüntülerinde, o zamanlar Demokrat Parti başkan adayı olan Joe Biden, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘‘otokrat’’ olarak nitelendirmekte ve seçimlerde yenilgiye uğratılması için ABD’nin onun rakiplerini desteklemesi gerektiğini ifade etmektedir.

New York Times’ın Erdoğan ile ilgili sorularını yanıtlayan Biden; Türk lideri otokrat olarak nitelendirdiği konuşmasında, Kürtlere karşı yürüttüğü politikayı eleştirmiş, Türkiye’nin Suriye’ye müdahaleleri ve Rusya ile kısmi askeri işbirliğinden endişe duyduğunu ifade etmiş ve Türk muhalefetine destek verilmesi gerektiğini savunmuştur. Biden, Recep Tayyip Erdoğan için ayrıca; ‘‘Bedel ödemek zorunda’’ ifadelerini de kullanmıştır.

 

Türk hükümeti yetkilileri Joe Biden’i Erdoğan’ı ‘‘otokrat’’ olarak nitelendirmesi nedeniyle ağır bir şekilde eleştirmektedir. Kaynak: Pappas Post

 

Video görüntüleri ve Biden’in ‘‘skandal’’ sözleriyle ilgili haberler Türk medyasında manşetlerde yer alır ve cumhurbaşkanının sözcüsü İbrahim Kalın Twitter hesabında Biden’in yorumlarını; ‘‘Biden’in Türkiye analizi katıksız cehalet, kibir ve ikiyüzlülüğe dayanıyor. Türkiye’ye emir verme günleri geride kaldı ama hâlâ bunu deneyebileceğinizi düşünüyorsanız, buyurun. Bedelini ödersiniz’’ ifadeleriyle ağır bir dille eleştirir.

Erdoğan da Biden’in sözlerine öfkelidir ve tepki olarak; ‘‘Amerika’daki politikacıların Türkiye ile ilgili faşist planlarını gizleme gereği duymadan ifşa edilmesidir. Türkiye’de darbe ile yapamadıklarını, muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmek istediklerini kameralar önünde söylemekten de çekinmiyorlar. Ya dostluğumuz var be… Oturup konuşmuşluğumuz, çay içmişliğimiz var ya… Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın? Ama kullandılar. Buna cevap vermesi gereken bizden önce muhalefet olmalıdır. Dikkat ederseniz ben cevap vermedim. Maalesef ülkemiz muhalefeti bu ağır ithama tüm şiddetiyle tepkisini koymak yerine konunun aylar sonra gündeme geldiği gibi bir zırvanın arkasına sığınmayı tercih etmiştir’’ ifadelerini kullanır.

ABD eski Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Erdoğan ve Türkiye hakkındaki demeçlerinin bu kadar uzun bir süre Türk politikacılar ve medyasının dikkatinden kaçması öyle kolay inanılacak bir şey gibi görünmemektedir. Acaba ne olmuştur da Joe Biden’in sözlerinden sekiz ay sonra Erdoğan ve hükümeti öfkeden deliye dönmüştür?

 

Müslümanlara Vuran, Vuruşturan Trump ve Trump Kuleleri

 

Trump ve Erdoğan, NATO’dan Suriye ve Libya’ya kadar uzanan Erdoğan’ın ilgilendiği konularda, Trump’ın tutumu nedeniyle birbirlerine olan karşılıklı güvensizliğin üstesinden gelmeyi zaman içinde başarmıştır. Trump’ın kendisini Erdoğan’ın sırdaşı olarak nitelendirmesi, bütün kanıtlar aksini gösteriyor olsa da Ankara açısından uygundur. Fakat Biden Türkiye ve çevresi hakkında oldukça kesin görüşlere sahiptir ve ikna edilmesi eski başkana oranla çok daha zor olacaktır.

Recep Tayyip Erdoğan’ı kaygılandıran, başkanlık seçimini kaybeden Donald Trump ile aralarındaki ilişkinin sona erecek olması ve artık Beyaz Ev’de kendisi gibi düşünmeyen biriyle ilgilenmek zorunda olmasıdır.

 ‘‘Bugün açılışını yaptığımız Trump Kulelerinin İstanbul’umuza, ülkemize, özellikle de iş dünyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum… Bu muhteşem mimari eserleri İstanbul’a ve ülkemize kazandıran mimarından mühendisine, yüklenici firmalardan işçisine kadar herkese ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum… Trump Kuleleri İstanbul’umuza gerçekten çok farklı bir hava, farklı bir görünüm kazandırdı.’’ Recep Tayyip Erdoğan

 

Birçok dünya lideri bu tür durumlarda fikir ayrılıklarını önemsemekten ziyade paylaşılan ortak noktalara odaklanırken Erdoğan’ın tarzı ise bu değildir. 2016 ABD başkanlık seçimleri öncesinde; İslam karşıtı söylemleriyle dikkat çeken muhafazakâr başkan adayı Donald Trump’ın İslamofobisi nedeniyle, açılışını 2012 Nisan ayında bizzat kendisinin yaptığı İstanbul kentindeki Trump Kuleleri binasının adının değiştirilmesini dahi talep etmiştir.

 

Erdoğan TÜMSİAD mensuplarına hitaben yaptığı konuşmada; “İşte Amerika. Aynı şey orada. Şu anda adaylardan bir tanesi (Donald Trump) Müslümanlara vuruyor, vuruşturuyor. Sayın Obama burada Müslümanlardan yana tavır koyuyor, ‘Böyle bir ayırım yapamazsınız’ diyor ama diğer aday, Müslümanların Amerika’da olmasına adamın tahammülü yok. Bir de gelmiş burada bir yerde bir marka koymuşlar onun adına. O markayı aslında binasına koyanlar onu süratle kaldırması lazım. Ben de bir yanlış yaptım, oranın açılışını yaptım” ifadelerini kullanmıştır.

Zamanın ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul’da 2016 Ocak ayında gerçekleşen bir toplantı sonrasında kameralara samimi edalar içinde poz verirken. Foto: Sedat Suna/AFP/ Getty Images.

 

Yabancı Savaşçılar ve Özür Meselesi

Biden’in Türkiye hakkında aklından geçenleri söyleme eğilimi Erdoğan’ın başkan Obama ile ilişkilerinde de ara sıra rahatsızlıklara neden olmuştur. 2014 yılında başkan yardımcısı pozisyonunda olan Biden’in, Erdoğan’ın kendisine hükümetinin teröristlerin Suriye ve Irak’a geçişlerine izin verdiğini söylediğini iddia ettiği konuşması nedeniyle Erdoğan’dan özür dilediği iddia edilmiştir. Ancak Biden, CNN’e verdiği bir demeçte Erdoğan’dan kesinlikle özür dilemediğini ifade etmiştir.

Biden’in Irak ve Suriye’de yaşayan Kürtlere duyduğu sempati belki de Ankara’yı en çok endişelendiren meseledir. Biden’in Orta Doğu hakkında birçok net olmayan ve düşüncesiz fikirleri bulunmaktadır, fakat bu fikirlerinden hiçbirisi 2006 yılında yaptığı Irak’ın mezhepsel ve etnik olarak bölünme teklifinden daha garip değildir. Biden’in bu önerisinin gerçekleşmesi, kendi Kürt halkıyla problemleri olan Ankara’nın kesinlikle reddettiği, Türkiye’nin güney sınırında bir Kürt devleti kurulması anlamına gelmektedir. Kürt milliyetçiliğine sempatiyle yaklaşan bir ABD başkanı sadece Türkiye için değil, Kürt azınlıkların yaşadığı Irak, Suriye ve İran için de büyük bir baş ağrısı olacaktır.

Suriye konusunda Joe Biden, İslami Devlet terör örgütünün yenilgiye uğratılmasında Birleşik Devletlere yardım eden Kürt militanlara ihanet ettiği gerekçesiyle Trump’ı suçlamıştır. Erdoğan ise Suriye’deki Kürt savaşçıları, Türkiye’deki Kürt teröristler ve ayrılıkçıların müttefiki olarak tanımlamaktadır ve onları ezmeye kararlıdır.

Trump’ın da Erdoğan’ı engellemek gibi bir eğilimi olmamıştır. Biden, New York Times editörleriyle yaptığı görüşmede bu konuda Türk liderine karşı çok daha sert olacağını ifade etmiş ve Kürtler konusunda Erdoğan’a teslim olmanın kesinlikle yapacağı son şey olduğunun altını çizmiştir.

BU NASIL İHANET? Donald Trump, İslami Devlet terör örgütünün yenilgiye uğratılmasında ABD’ye yardım eden Kürtlere gerçekten ihanet etti mi?

 

Seçilmiş Başkan Joe Biden; ancak sekiz ay sonra (!) Türk yetkilileri öfkeden deliye döndüren Aralık 2019 konuşmasında, Ankara’nın kaşlarının çatılmasına neden olan daha başka şeyler de söylemiştir. Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki hamleleri ve Rus yapımı füze savunma sistemleri almasını eleştiren Biden, NATO’ya ait Türk üslerinde Amerikan nükleer silahlarının bulunmasından duyduğu endişeleri de dile getirmiştir.

 

‘‘O bedel ödemek zorunda, Washington, Erdoğan ile mücadele edebilmeleri ve onu yenebilmeleri için Türk muhalefet liderlerini desteklemelidir. Darbe ile değil, darbe ile değil, fakat seçim süreciyle’’ diyen Seçilmiş Birleşik Devletler Başkanı Joe Biden, başta Doğu Akdeniz olmak üzere, ABD’nin müttefikleriyle Erdoğan’ın eylemlerini nasıl izole edilmesi gerektiğini de koordine etmesi gerektiğini düşünmektedir.

 

Türkiye Finansal Kurumlar Yasası

Peki, Türk hükümeti yetkililerini kaygılandıran sadece Kürt meselesi mi? Türkiye Finansal Kurumlar yasası nedeniyle borç para bulunamıyor. 19 Temmuz 2018 tarihinde ABD Senatosu’na, Türkiye’nin uluslararası finans kurumlarından borç almasını engelleyen bir yasa tasarısı sunulmuş ve ‘‘Uluslararası Finans Kurumlarınca Türkiye’ye Verilecek Borçlar ile Finansal ve Teknik Yardımların Kısıtlanması’’ başlıklı yasa, 26 Temmuz 2018 günü Dış İlişkiler Komitesi tarafından kabul edilmiştir.

Birleşik Devletler, uluslararası finans kurumlarında da her daim başat güç olmak istemektedir. Örneğin; Uluslararası Para Fonu (IMF – International Monetary Fund) açısından bakıldığında; IMF tarafından alınan kararların uygulanması için %85’lik bir oy oranı gerekmektedir ve Birleşik Devletler, kurulduğu 27 Aralık 1945 tarihinden bugüne kadar geçen sürede IMF’de en az %15,1 oranındaki oy gücünü sürekli olarak muhafaza etmiştir. Bu bir anlamda IMF tarafından alınacak kararlarda ABD’nin veto yetkisi anlamına gelmektedir ve ABD bu gücünü IMF tarafından verilen borçlarda günümüze kadar daima kullanmıştır.

 

ABD Savunma Bütçesi ve Türkiye’ye Yaptırımlar

Bilindiği gibi Türkiye’nin gelişmiş Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini tedarik etmesi Trump yönetimini Türkiye’yi F-35 programından çıkarmasına neden olmuştur. Birleşik Devletler, S-400 hava savunma sistemlerinin Rusya tarafından gizli bilgileri elde etmek maksadıyla kullanılacağını ve sistemin NATO hava savunma sistemleriyle uyumlu olmadığını iddia ederken, Türk tarafı S-400’lerin NATO sistemlerine entegre edilebileceğini ve ittifak için bir tehdit oluşturmadığını iddia etmektedir.

Birleşik Devletler Başkanı Donald Trump 2020 Ulusal Savunma Yasasını imzalarken. 20 Aralık 2019. Foto: AA

 

Savunma yasası, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini tedarik etmesi nedeniyle, Türkiye’ye beşinci nesil F-35 savaş jetleri ve yedek parçalarının verilmesinin yasaklanmasını da içermekte ve Başkan Trump’a Türkiye’ye ilave yaptırımlar uygulama çağrısında bulunmaktadır. Yasa kapsamında ayrıca; Pentagon’a daha önce Türkiye’ye satılan F-35 modeli savaş jetlerini satın alması maksadıyla 440 milyon ABD doları kaynak aktarılmaktadır.

Savunma yasasında en dikkat çekici maddelerden bir tanesi de uzun yıllardan beri Kıbrıs Rum Kesimine uygulanmakta olan silah ambargosunun kaldırılmasıdır. Bu yasa maddesinin uygulanması; Nicosia yönetiminin kara para aklamada Birleşik Devletler yetkilileriyle işbirliği yapma ve Rum yönetiminin Rus gemilerinin adada bakım ve yakıt ikmal faaliyetlerine izin vermemesi şartlarına bağlanmıştır.

 

Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası

 

Ağustos 2020 sonlarına doğru uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings; döviz rezervlerinin tükenmesi, mali politikamızın güvenilirliğinin zayıf, reel faiz oranlarının negatif ve mevcut bütçe açığının fazla olmasının dış finansman risklerini kötüleştirdiği gerekçeleriyle, Türkiye’nin kredi notunu BB- olarak teyit etmiş, not görünümünü de durağandan negatife çevirmiştir.

 

Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesindeki gerekçeler arasında aşağıdaki hususlar yer almaktadır:

 

  • Birleşik Devletler yaptırımları artacaktır ve CAATSA (Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act-Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) tedbirlerinin uygulanması kapsamında bu yaptırımların nereye kadar uzanacağı belirsizliğini korumaktadır.
  • Suriye’nin İdlib eyaletinde Rusya ile anlaşılarak oluşturulan ateşkes anlaşması uzun sürmeyecek ve hatta bu bölgede gerginlik daha da tırmanacaktır.
  • Rusya ile ilişkilerde gerginlik daha da artacak ve daha fazla Suriyeli evlerinden ayrılmak zorunda kalacaktır.
  • Libya’da artırılan askeri operasyonlar Rusya ile ilişkileri iyice riske sokacaktır.
  • Kıbrıs adası yakınlarındaki doğal gaz sondajları nedeniyle potansiyel Avrupa Birliği yaptırımları olacaktır.

 

ABD Düşmanla Ticaret Yasası

Paris merkezli bir küresel finans kurumu olan BNP Paribas, ABD ekonomik yaptırımlarına tabi Sudan, İran ve Kübalı bazı gerçek ve tüzel kişiler adına, Birleşik Devletler finans sistemi üzerinden milyarlarca dolar işlem yaparak Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası (IEEPA – International Emergency Economic Powers Act) ve Düşmanla Ticaret Yasasını (TWEA – Trading with the Enemy Act) yasasını ihlal etmesi nedeniyle mahkûm edilmiştir.

 

BNPP, beş yıl gözetim altında tutulma, Birleşik Devletlere 8.833.600.000 ABD doları ceza ödeme ve ayrıca 140,000.000 ABD doları para cezası ödemeye mahkûm edilmiştir. Verilen bu mahkûmiyet kararı, finansal bir kurumun ABD ekonomik yasalarını ihlal etmekten yargılandığı ve cezalandırıldığı ilk davadır ve geri ödeme ile para cezası dâhil ödenecek toplam finansal ceza tutarı da bir suç davasında bugüne kadar verilen en büyük cezadır.

 

New York Güney Bölge ABD Başsavcısı Preet Bharara  yaptığı açıklamada; ‘‘Dünyanın en büyük dördüncü bankası olan BNPP, ABD finansal pazarlarını Sudan, İran ve Küba’ya yasadışı olarak açan yaptırım ihlalleri nedeniyle, bugün neredeyse 9 milyar dolar tutarında bir ceza ödemeye mahkûm edilmiştir. BNP Paribas, yaptırım uygulanan bu ülkelerin milyarlarca dolara erişimini sağlamış ve bunu ABD yetkililerinden tespit edilmekten kaçınacak yöntemlerle bilerek ve gizleyerek yapmıştır. Bugün verilen bu karar, BNPP’nin yıllardır süren ve geniş kapsamlı suç oluşturan davranışları için uygundur’’ ifadelerini kullanmıştır.

Başsavcı Eric Holder de davayla ilgili yaptığı açıklamada; ‘‘BNP Paribas yasaklanmış işlemleri gizlemek, izlerini silmek ve Birleşik Devletler yetkililerini aldatmak maksadıyla her çareye başvurmuştur.  Bankanın bu faaliyetleri ABD yasalarının ciddi şekilde ihlal edildiğini göstermektedir. Yaptırımlar, Birleşik Devletler ulusal çıkarlarının korunmasında temel bir araçtır ve ancak sıkı bir şekilde uygulandıklarında işe yararlar. Yasanın bir etkisi ve ağırlığı varsa ihlaller cezalandırılmalıdır. ABD yaptırımlarını ihlal ederek iş yapmayı aklından geçiren bankalar, ABD Adalet Bakanlığı buna kesinlikle göz yummayacağından iki kez düşünmelidir’’ ifadelerini kullanmıştır.

İç Gelir Servisi-Suç Soruşturma (IRS-CI) Başkanı Richard Weber de yaptığı açıklamada; ‘‘BNP Paribas hakkında verilen hüküm ve 9 milyar dolar tutarındaki para cezası, bu suçları işlemeyi akıllarından geçiren uluslararası finans kurumları için alarm zillerini çalmalıdır. IRS-CI ve ortaklarımızın ABD ambargo ve yaptırımlarının küstahça ihlallerini ortaya çıkarmadaki yeteneği, dünyanın her yerinde finansal meselelerin ele alınış tarzını değiştirmiştir. Finansal uzmanlığımızı, bu tip ihlallerin yanı sıra Birleşik Devletler kanun düzenleyicileri ve emniyet güçlerinden gizleme maksatlı metodik ve kasıtlı yapılan faaliyetleri de ortaya çıkarmak için kullanmaya devam edeceğiz’’  sözlerine yer vermiştir.

FinCEN Dosyaları

Finansal Suçlar Uygulama Ağının (FinCEN) amacı; finansal sistemi yasadışı kullanımlara karşı korumak, kara para aklama ve terör dâhil ilintili suçlarla mücadele etmek ve finansal yetkilerin stratejik kullanımı ile finansal istihbaratın toplanması, analiz edilmesi ve yayımlanması aracılığı ile ulusal güvenliğe katkı sağlamaktır.

FinCEN Dosyalarının ülke yetkililerine verdiği açık mesaj; hakkında Şüpheli Faaliyet Raporu doldurulan kişi, şirket veya kuruluşların dünyanın en güçlü düzenleyici kurumu olan FinCEN tarafından finansal dolandırıcılık, yolsuzluk ve rüşvet nedeniyle mercek altına alındığıdır. Çünkü FinCEN Dosyaları iddia edilen usulsüzlüklere ilişkin mali geçmişi ortaya döken bir Şüpheli Faaliyet Raporu içermektedir.

Kendisini görevden alan Donald Trump için ‘‘Donald Trump Amerika’da bugüne kadar yapılmış en büyük aldatmacadır’’ diyen, Twitter sosyal medya hesabında kendisini ‘‘Vatansever Amerikalı & Gururlu Göçmen. Putin tarafından yasaklanan, Trump tarafından kovulan Eski ABD Savcısı’’ olarak tanımlayan Preet Bharara’nın sözlerine katılıyorum.


Majesteleri

Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye Cumhurbaşkanı

Ankara

 

Sevgili Bay Cumhurbaşkanı

Gelin güzel bir anlaşma için birlikte hareket edelim! Siz binlerce insanının katledilmesinden sorumlusu olmak istemezsiniz ben de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemiyorum ve bunu yapacağımı da biliyorsun. Rahip Brunson meselesinde sana bunun küçük bir örneğini vermiştim.

Sizin bazı problemlerinizi çözmek için çok çaba harcadım. Gel bütün dünyayı hayal kırıklığına uğratma. Güzel bir anlaşma yapabilirsin. General Mazloum seninle müzakerelere hazır ve geçmişte asla vermeye yanaşmadıkları tavizleri de vermeye de hazır. Bana gönderdiği mektubun bir kopyasını gizli kaydıyla ekte sana gönderiyorum.

Bu meseleyi doğru ve insani bir şekilde çözebilirsen iyi olarak tarihe geçeceksin. İyi şeyler olmaz ise seni sonsuza kadar bir şeytan olarak göreceğim. Kabadayılığı bırak.

Aptallık etme!

Seni sonra arayacağım.

Saygılarımla,

Bir devlet başkanına yukarıdaki ifadeleri içeren bir mektubu yazabilen adama güle güle diyorum… Türkiye, kesinlikle siyasi oyunlara malzeme yapılacak bir ülke değildir. Sayın Erdoğan’ın ifade ettiği gibi; biz kimin ne dediğine değil, Türk milletinin ne istediğine, hangi istikameti gösterdiğine bakarak yolumuza devam etmeli ve gereksiz tartışmalarla enerjimizin bölünmesine, vaktimizin zayi edilmesine, dikkatimizin dağılmasına izin vermemeliyiz.

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.